“Merhabalar; adım H. M. Sizi internette önüme gelen bir videonuzla takip etmeye başladım. 1,5 yıl kadar önce enerji olumlama, frekans, doğum haritası gibi işlere fazlasıyla merak salmıştım. Kendimce inançlı bir insanım. Ama bir süre sonra bu iş raydan çıktı diye düşündüm. Çünkü ben dua etmeyi bırakmıştım. Ne mi yapıyordum? Dua etmem gerektiğinde sadece rakamlarla telkin veriyordum ve o malum şarlatanların hazırladığı olumlamaları dinliyordum. Sürekli aklım onlardan yana kayıyordu. Ve duayı unutmaya başlamıştım. Bir şey mi oldu hemen, 2134 diyip olumlama yaparken buluyordum kendimi. Bir nevi ben ben değildim ama bir girdabın içinde dönüp duruyordum. Ve o zaman çevremdeki olan bütün arkadaşlarımla da kapılarımıza varıncaya dek rakamları yazıyorduk.Şimdi anlıyorum ki biz büyülenmiş gibi hareket ediyorduk.
Bu arada ben edebiyat öğretmeniyim. Bu işe okulumuzdaki klinik bir psikolog arkadaş vesilesiyle başladım. O bana, sorunlarım var diye, reiki diye bir uzak doğu enerji yöntemi ile yapılan tedavi sisteminden bahsetti. Ve sonra da sana yapayım, bak göreceksin kendini tanıyamayacaksın, baya iyi gelecek sana dedi. O arkadaş bunun eğitimini almıştı. Ve psikolog da olunca gözüm kapalı, hiç sorgulamadan tamam dedim arkadaşıma. Ve şu andaki halime bakınca, anlıyorum ki o zaman hemencecik iyileşeyim diye konuyu hiç sorgulamadan atlamışım. Bu arada bir kişiden söz etmişti bana, sembol dili eğitimi adı altında bu işleri yapan, eğitim veren, Manisa Spil dağlarında Tanrılarla konuşan, Yunanistan’da kapılar aralayan bir adamın eğitimini de almış ve onun sözlerine kapılıp gitmişti arkadaşım. Şimdi daha iyi anlıyorum. İnsan içinde yaşarken anlamıyormuş.
“Sen oldun, sen en iyisine layıksın diye diye kendini gazlıyor ve bir büyüklük hezeyanına kapılıyormuş.”
Seansa başladık, gözlerimi kapadım, kafamda değişik hareketler çizdi ve bana şu telkini söylememi istedi. “Sen şöyle diyeceksin, reikiden gelen şifaları kabul ediyorum.” Sonra kendi adını söyledi … B…. dan bundan gelen şifaları kabul ediyorum diyeceksin dedi, bir an neye uğradığımı şaşırdım ve bu şirk değil mi her ne olursa olsun şifa Allah’tandır dedim, aslında korktum o anda, kaçmak istedim oradan ama yapamadım.
Devam eden günlerde ben durmadım. Ve doğum haritaları, olumlamalar ile devam ettim. Her şeyi bilmek ve öğrenmek istiyordum ama ben artık namaz kılmıyordum, namazı bırakmıştım, bu halimden eşim de etkilenmişti ve namaz kılmamak daha kolayımıza gider olmuştu. Ve bir gün dinlediğim bir olumlamada şöyle bir kelime çıktı karşıma “İnançların getirdiği sınırlardan özgürlüğüme kavuşuyorum.” diye bir telkin. Bu beni hem korkuttu hem de düşündürttü. Çünkü ben de namazı sanki bir engel olarak görüp namazdan uzaklaşmıştım, çok üzgündüm ve hep içime attım, sonra araştırmalar yapmıştım, ve neticesinde bunların hepsinin insana olumsuz döndüğünü ve Şaman Budizm dininden geldiğini öğrendim. Tabii üzüldüm, çünkü benim dinim çok güzeldi. Sonra dinimi öğrenmek için gerçek İslam’ı araştırdım, gerçekten büyük bir tehlikeden dönmüştüm, çünkü İslamiyet çok açık ve netti. Bu boş şeyler insanı Allah’tan uzaklaştırıyor, bunu bizzat yaşadım ve gördüm. Sonra sizin sayfanızdaki paylaşımlarınız bana ışık oldu.
Anladım ki at izi it izine karışmış olan bu dönemde tasavvuf adı altında başka dinlerden alınan öğretiler bize empoze ediliyordu. Ben ayıldım, çok şükür ki fark ettim, bütün sosyal medyadaki tüm o sorunlu sayfaları tek tek eledim, takipten çıktım, namaza başladım ve şimdi yeniden namaz kılmaya alışmaya çalışıyorum.
Bir şey daha farketmiştim o zaman. Neden benim işlediğim günahın sebebi atalarım olsundu? Bunu da idrak ettim çok şükür.
Ve biliyorum ki Rabbimin muhteşem bir adalet terazisi var.” diye devam eden bir mesaj…
Bakın bu mesajı sevgili öğretmenimiz H. M yazıp yollamış bize. Yaşadıklarını güzelce kaleme almış ve bizden de insanlara ibret olsun diye de paylaşmamı rica etmişti.
Lütfen dikkatli olalım ve “İnançların getirdiği sınırlardan özgürlüğüme kavuşuyorum.” diye olumlama adı altında size dayatılan ilahsız din anlayışının iç yüzünü görelim.
Saçmalıklar ve dayatmalar bitmiyor biliyorsunuz. New Age akımlarından daha önce de size söz etmiştim. İlahsız bir din anlayışını topluma alıştırmaya çalışan, yoga, reiki, teta healing, astral seyahat, aile dizilimi diye başlayıp devam eden, gizli ama aşikâr ve çok modern görünen bir akım kendisi! Öyle sanıyorum ki yakında sokakta geçen ineğe tapmaya başlayan insanlar görsek de, aaa bunlar da insan saygı duyuyoruz diye kafamızı çevirip gideriz. Hindistan’ı saçmalıklarda yakaladık, az kaldı. İnanın az kaldı.
Aman olumsuz hiçbir şey kullanmayınız diyen çekim yasası saçmalığından uzun zamandır da gına geldi. İnsanlar ağzından çıkan kötü bir kelimenin oluvermesinden korkar oldular ve hemen iptal, iptal, iptal diyorlar ki olmasın. Düşündüğüm olmasın. “Yahu seni yaratan var, O’nun iradesi var ve ol deyince oldurana karşı geldiğinin farkında değil misin?” desek bu insanlara, “Sen ne yobazsın, dincisin, kabasın.” derler bize.
İnsanlar özellikle de kadınlar metroda ritüel yapar oldular. Dikkat edin bu hanımlara kimse ritüel yapıyor diye bir şey söylemiyor. Ya namaz kılsaydı o hatun kişi, orada insanlar susar mıydı acaba?
Canım Şanlıurfa’mızdaki Göbeklitepe’yi tacire hanımlar uzaylıların hava üssü yapmış. Millete gelin ritüel yapalım beraberce, kamp yapalım, sudan ucuz 69 bin TL verin, geçmişi unutun derlermiş de bizim kadınlar gider olmuş. Çok da merakımı celbeden bir durumdur ki ülkemin şu ekonomik can pazarında bu hanımefendiler parayı nasıl da şarlatanlara kaptırırlar diye.
Bu kadar insanın gözü kapalı gittiği yol, nasıl bir yoldur ki insanlar evlerini satıyor yine de o parayı veriyor. Nasıl bir hipnotize halidir bu sizce? Burada dikkate değer olan nedir? Neden insanlar geçmişlerini unutmak istiyor ve çareler arıyorlar?
Kişisel gelişim adı altında çok cici gösterildi bize NLP. Hakikaten neydi ki NLP? New Age akımlarından biri. Hem de en tehlikelisi ama en masumu gibi görünen. Sahte tanrıcılık vaat eden bir yöntem NLP. Açık adı, sinir sistemini yeniden programlama olan NLP aslında zihni yeniden şekillendirme diye biliniyor. Peki biz de öyle bilelim. Tamam dedik, çok modern ve yenilikçi bir yöntem sanırım bu dedik, aldık ve kabul ettik. İnsanımız bilsin ki bu yöntemle insana sahte bir benlik satmaya çalışılıyor. İnsanımız manipüle ediliyor. Zamanı gelince de şaşkın, iş işten geçmiş, ben ne zaman bu hale geldim, ne zaman dinimden döndüm, ne zaman dua yerine sayıları kullandım, abdest alıp namaz kılmak ne zamandan beri çok zor geliyor bana gibi söylemlerle kafası azcık dank edebiliyor. Ya da çok büyük bir şokla kafasını duvara toslayıp çok ciddi kayıplar veriyor.
İnsan kusursuz ve mükemmel olmalıdırı, bilinçaltına empoze ediyorlar. Nedir NLP? Neden çoğu modernistin beğendiği şeyi sen beğenmiyorsun diyebilirsiniz elbette. Biz de deriz ki size, sahada gördüğüm olaylardan yola çıkarak, NLP’nin New Age akımlarının perdelenmiş ve altın tepside insana sunulmuş halidir. Lütfen burada yazacaklarımı çok dikkatle anlamaya çalışınız. Kusursuz ve mükemmel insan olgusu oluşturmaya çalışıyor. Bunu mükemmel olanın sadece Allah olduğunu bilen insanlara dayatıyor. Kötücül ne kadar duygu varsa, yok sayarak iptal iptal iptal ediyor. Güya zihinde yeniden kodlamalar yaptığını iddia ediyor. Ben merkezli, egoist, donuk, duyarsız, yalancı mutluluk vaat ettikleri insanları olumlama etkisi altına alıyor. Haşa, her şeyi sen zihinle yaratabilirsin düşüncesini empoze ediyor. Kısacası kafası kırıklar ordusu medyada getiriyor. Vay insanın haline dedirtiyor…
NLP de İLAHSIZ DİN anlayışı hakim olgudur. Bunun yanında İLAHLAŞTIRILMIŞ İNSAN göze çarpar. Allah’a karşı yeni bir din oluşturan bu kişilerin en büyük destekçisi ilmi çok olan, negatif varlıktan başkası da değildir.
Bizim ülkemizde şunu çok iyi biliyorlar: Direkt dinsizlik kavramı ile insanları kandıramazlar. Bu nedenle de İslami terimleri kullanmaktalar.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor; “Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz.” (Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6)
Şu an işte tam da bu durumdayız. Rabbim bizleri feraset sahibi eylesin ve bir an bile nefsimize bırakmasın.
Çok değerli okuyucular, günümüzün sıkıntılarından birisinin de bireyselleşme ve kendini gerçekleştirme olduğunu artık çok daha net anlıyoruz. Kişisel gelişim adı altında ortaya atılan akımlarla, New Age akımları da içinde olmak üzere, nefsi emmare azdırılmış durumdadır. Ahlaki çöküşle beraber insanoğlu nefsi emmareden de alt katlara düşmüş durumdadır. Her şeyi hak ettiğini düşünen haz ve hız çağının bireyselleşmiş insanları çok ama çok derin bir yalnızlık içindedir. Ve yalnız olan insan kaygıyı da hep yanı başında hisseder. Kaygı da çoğu zaman öfke ve nefret şeklinde tezahür eder. Kişi öyle bir haldedir ki sevgi ihtiyacını kendi kendine gidermeye çalışır. Ve acı duyan insan, yalnız insan, acı dayanılmaz boyutlara ulaştığında kendini mutlu etmek için çareler arar. İşte o vakit Hedonizm ( gününü gün etme) sanki bir tür anestezi gibi etki eder. Aşırı tüketim çılgınlığı gelir ardından. O da yetmez, sanal zevkler ve her türlü bağımlılık ortaya çıkar. Haz yeterli gelmez olunca da çeşitli uyaranlar, alkol, madde gibi şeyler devreye girer. Bencilleşen insanda, yalnızlaşan insanda duygular sığlaşır, ilişkiler canlılığını yitirmeye başlar.
Bir de size aile dizilimi hakkında kısaca söz etmek istiyorum. Yine son zamanlarda diziler yapıldı. Çok konuşuldu. Bu konuyla ilgili bir kitaptan özellikle esinlenerek de bir sürü kişi aile dizilimi adı altında güya sözde terapiler aldı.
Atalardan günah aktarımı bizim dinimizde yoktur. Bu İslam dışı dinlerin karma inancının harmanlanarak üzerine de aile dizilimi diye süsleyerek İslamı bulandırmak adına yapılan bir işlemdir.
Kur’an-ı Kerim’de hiçbir eksik bırakılmamıştır ve Rabbimiz bize bu konu hakkında da Fatır suresi 18. ayette şöyle buyurur; “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Yükü (günahı) ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden bir şey yüklenmez. Sen ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı kılanları uyarabilirsin. Kim temizlenirse o, kendi menfaatine temizlenmiş olur. Dönüş Allah’adır.”
En doğrusunu Allah hakkıyla bilendir diyerek bu işlerin dinimize zarar vermek için ortaya atılan yalanlar olduğunu tekrar ifade etmekte fayda görüyorum.
İslam dininde kişi kim olursa olsun Allah ile irtibatında kuldur.
Oysa teta healing tarzı New Age akımlarından birinde, insanı Tanrı ile birleştirerek Tanrının gücünün insana geçeceği gibi batıl bir inanç telkin edilir ki bu da apaçık insanı küfre ve şirke götürür. Tetada dua ibadeti saptırılıyor ve ve bir güç haline haşa yaratma eylemine dönüştürülüyor. Ve adına ODAKLANMIŞ DUA deniyor. İsteme eylemi ile kişi odaklanırsa istediğini gerçekleştirebilir diyerek insanı ilah konumuna koyuyor. Ve sonuçta bilinçaltına batıl telkinler göndermek suretiyle insanı Allah’tan uzaklaştırıyor.
Dili kullanıyor, telkin yapıyor ve hipnotize ederek saf, donuk, algıda zayıflığı olan insanların çoğalmasına sebebiyet veriyor.
Burada çok ciddi bir anlam ve küfür ibaresi vardır. Yaratan aslında kişinin kendisidir der. Ve kişi istediği zaman hayatını değiştirir düşüncesi işlenir. İnsanın kaderinin kendi elinde olduğu fikri de tohum olarak zihinlere ekilmektedir.
Bu akımların ortak amacının yeni din oluşturmak olduğunu tekrar ifade etmek isterim.
Şu anda bu yazıyı okuyan sizleri de çevrenizi New Age akımları ve ilahsız din anlayışına karşı uyarmaya davet eder ve kolaylıklar dilerim. Unutmayınız ki hepimiz hepimizden sorumluyuz…