
İletişim; duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bilgi alışverişi, haberleşme olarak tanımlanır. İletişim aynı zamanda bir düşüncenin, bir duygunun yüz anlatımı, el, kol ve baş hareketleri, konuşma yoluyla ya da yazı, telefon gibi araçlardan yararlanarak bir kimseden başka bir kimseye iletimi şeklinde de tanımlanabilir. İnsanlar arasındaki en önemli iletişim aracı dildir. İletişimde en önemli olan nokta bilgi aktarımının iki yönlü olmasıdır Bilgi aktarımı tek yönlü ise “bilgilendirme”, çift yönlü ise “iletişim” olarak adlandırılır. Dolayısıyla bireyler arasındaki her konuşma iletişim olarak tanımlanamaz.
Anne babaların çocuklarına, öğretmenlerin öğrencilerine birtakım emirler verip karşı tarafın yani çocuklarının ya da öğrencilerinin tepkilerini dikkate almamaları iletişim olarak kabul edilemez. Anne babalar ya da öğretmenler genelde gençlerle iletişim kurduklarını sanırlar. Ancak gençler konuşurken ikaz, önerilerde bulunma, hatırlatma, yargılama gibi pek çok iletişim engelleri ile aslında genci dinlemezler. Bu iletişim engelleri biz farkında olmadan sıklıkla kullandığımız bazı kelime ve söylemlerdir. Bu söylemler kullanılmaya başlandığında genç, kendini duyulmamış, anlaşılmamış ve kendisi ile ilgilenilmemiş hisseder ve iletişimi keser. Tek taraflı bir iletişim ne kadar sağlıklı olabilir ki sizce?
Genci dinlerken ne yapmalıyız?
Sessizce dinlemeli ve bu davranışımızla onu kabul ettiğimizi göstermeliyiz. Karşımızdaki bireyi kabul ettiğimizi hissettirerek, bizimle daha fazla şey paylaşmasını sağlamak için sessizlik, güçlü bir sözsüz ileti olarak kullanılabilir. Hep konuşan biz olursak karşımızdaki gencin duygularını ifade etme özgürlüğünü kısıtlamış oluruz. Burada bahsettiğimiz pasif dinleme tabi ki tüm iletişim boyunca değil, belli aralıklarla gencin kendini tam anlamıyla ifade edebildiği yere kadar kullanılmalıdır. Bundan sonraki aşama ise karşımızdakini kabul ettiğimizi gösteren, onu anlamamıza yardımcı olan aktif dinleme yöntemidir. Bu yöntemde yargılama ve analize yer yoktur. Aktif dinleme karşımızdaki gencin söylediğini ya da söylemek istediğini kendi kelimelerimizle ona geri iletme biçiminde kullanılır. Bu yöntemin püf noktası kendimizi gencin yerine koyarak “Ben olsaydım ne hissederdim?” diye düşünmek ve gencin ifade ettiği duyguları ona anlatmaktır.
İyi bir dinleyici nasıl olmalı?
Öncelikle bedensel olarak karşımızdaki kişiyi dinlemeye hazır olduğumuza inandırmalıyız. Yani onu dikkate aldığımızı öncelikle ona hissettirmeliyiz. Elindeki gazeteye bakan, tırnaklarını törpüleyen ya da yemek yapmak için koşuşturan bir kişiye hangimiz bir şeyini anlatmak ister ki?
Öncelikle konuştuğumuz kişi özellikle bir çocuk, ön-ergen ise onun boy hizasına inerek göz teması kurmalıyız. Yüz yüze olmada, en az konuşulan şey kadar yüz ifadesinden de mesajlar alırız. Gözlerinin buğulanması, yüzün kızarması, gözleri kaçırma gibi pek çok sözsüz mesajı algılayabilmemize imkan sağlar. Böylelikle söylenen şeyle verilmek istenen mesaj hakkında bilgi sahibi olmuş oluruz.
Genci dinlerken ne gibi iletişim engelleri kullanıyoruz?
Öğüt verme: Şöyle yapma, böyle yap.
Çözüm getirme: Bunu böyle yapma da şöyle yap.
Yönlendirme: Üzüleceğine otur da ders çalış.
Yargılama: Sen zaten hep işin kolayına kaçarsın.
Eleştirme: Çocuk gibi davranıyorsun…
Ad takma: Geri zekalı, aptal!
Soru sormak: Neden? Niçin?
Araştırmak: O sana ne dedi?
İncelemek: Hanginiz önce söyledi?
Teşhis: Aslında sen öyle demek istemiyorsun.
Tanı koymak: Ben senin aslında neden öyle yaptığını biliyorum.
Tahlil etmek: Aslında senin derdin başka.
Teskin: Aldırma boş ver.
Teselli etmek: Düzelir canım, dert etme geçer, üzülme
Konuyu değiştirmek: Başka şeylerden konuşalım gibi farkında olmadan kullandığımız iletişim engelleri ile karşımızda bize bir sorununu anlatmak isteyen gence; anlaşılmamışlık, savunmaya girme, haksızlığa uğradığını hissetme, sorununun aslında önemsiz ve saçma olduğunu düşünme, sinirlenme, direnç gösterme, isyan, çaresizlik, kızgınlık vb. duyguları yaşatırız. Oysa gencin yukarıda saydığımız pek çok iletişim engelindense en önce dinlenilmeye, kabul edildiğini hissetmeye ihtiyacı vardır. Siz onu sadece sessizce dinleseniz bile gençte belli bir boşalıma sebep olacağınız için başarılı olursunuz. Daha sonra aktif dinleme ile sadece ondan aldığınız bilgileri daha sade biçimde ona yansıttığınızda “dinleniyorum, kabul ediliyorum” mesajını gence verebilirsiniz. Konuşurken sorununun çözümünü kendi kendine bulmasına yardımcı olursunuz. Anlaşıldığını, kabul edildiğini, koşulsuz sevildiğini bilen bir gençle iletişim kurmak hiç de zor değildir. İster istemez iletişim engelleri olan kelimeleri kullanıyoruz. Kullandığımızın farkına vardığımız anda aslında ne kadar yanlış yaptığımızı görmeliyiz. Gençlerle iletişim yolunun onu sevmekten, saygı göstermekten ve önce onu dinlemekten geçtiğini unutmayalım.
Gönül Dergisi | Kültür ve Medeniyet Dergisi Gönül Dergisi

