Gazze, Sana Da Güneş Doğacak / Naciye Polat

Bu yazıyı kaleme alırken neler yazacağımı hem bilerek hem de bilmeyerek devam edeceğim.
Adı Gazze, İslam’ın sahip çıkamadığı Kudüs’ün kardeş şehri.
Çünkü günlerdir süren bir savaş, soykırım, katliam var ve her geçen gün artıyor. Sayılara dönüşen şehit olan Müslüman çocuklar, kadınlar, yaşlılar, masumların sayısı katlanıyor da katlanıyor maalesef.
Çünkü ne yazacağım, kelimelerle neyi izah edebileceğim?
Kalemden kan damlıyor, gözlerden yaş; dilde dua, beddua.
Peki biz ne yapacağız Müslümanlar olarak? Ne yapmalıyız? Nerede, nasıl durmalıyız?
Bir düşünmeli insan!
Hak mı, batıl mı?
Müslümanlar mı, Siyonistler mi?
Zalim mi, mazlum mu?
Nerede duruyorsun?
İrademiz, imanımız bizi hiç düşünmeden hangi tarafa sevk ediyor? Müslümanlar hiç bu devirdeki kadar başsız, mazlum, kimsesiz ve güçsüz olmamıştır… Zalimler bu kadar göz göre göre ezmedi, yok etmedi, zulmetmedi.
Bu çağ hızlı ulaşım, iletişim zamanı değil mi?
Dünyada nerede ne yaşanıyor ise hem iyi hem kötü her şey saniyeler içinde ekrana düşüyor, binlerce kilometre uzaklıkta olsak bile videolar, resimler, acı hikâyeler… Canlı yayınlar, son dakikalarla ekranı dolduran, tarifi olmayan keder, zulüm hep…
7 Ekim’de başlayan yeni bir soykırım, katliamın da ötesine gidiyor… Askerî, teknolojik ve istihbaratta dünyada prestijli yerde duran İsrail, bir gecede havadan, karadan, denizden saldırıya maruz kalıyor. Dünya şokta…
Ve sarsılan İsrail itibarı, kibir dağından yuvarlanan devlet başkanı, ondan geri kalmayan ahalisi ile birlikte intikamın elini yüzünü parlatırcasına mazlumların üzerine saldırıyor. Evlerinde uyuyan insanlara, mülteci kampında yaşayanlara, sokakta oynayan çocuklara, ambulanslara, hastanelere, camilere, okullara, yayın yapan TV kuruluşları ve daha sayılamayacak her yere füzeler ve bombalarla saldırıyor.
Hastane ya, hastane bombalıyor! En insani değerleri yerle bir ediyor ve kendi kamuoyu yine yayınlamıyor, İsrail’in yaptığını inkâr ediyor.
Savaş kanunları nerede? Avrupa ve Amerika İsrail’in sırtını sıvazlıyor, askerî donanmalarının en büyük uçak gemilerini gönderiyor… Ama yetmez İsrail’e bu kadar destek, İngilizlerin de savaş gemileri Akdeniz’de varlığını gösteriyor…
Peki iki milyon nüfuslu Gazze’ye karşı mı bu kadar asker, mühimmat, savaş hazırlığı? Hem de günlerce susuz, elektriksiz, ilaçsız, gıdasız bıraktığı yetmiyor gibi her an bombaladığı, enkaz şehrine çevirdiği Gazze’ye mi?
Sivil halkın üzerine füzeler, bombalar yağarken elektriği, suyu, doğalgazı keserken insanlık suçu, savaş suçu işleyen bu zalim İsrail’i kim durduracak?
Bu gövde gösterisi kime?..
Dünyada en yansız haber yapan TV’ler dahi İsrail’in kendi kara propaganda malzemesi olan videoları, fotoğrafları yayınlıyor. Kendi kamuoyu var. Bu ne demek?
Çoğunluk İsrail’den yana…
Ya mazlumların ahı?
Ya ölen, aç ölen çocukların ahı kimin boynunun urganı olacak?
Ümmet-i Muhammed nerede diye yankılanıyor sesleri.
Ve vallahi öyle iman dolu ki küçük gözleri, minicik kalpleri; insanı titretiyor… Şehit olmaya âşık büyüyorlar ya da büyümeden cennet onları kucaklıyor…
Zalimden merhamet, hele de adalet hiç beklenmez. Ama zalim olmanın da düşman olmanın bir adabı vardır. Savaş da olsa kuralları vardır. Çocuk ve kadınlara, yaşlılara kötü muamele yapılmaz. Bırakın işkenceyi, öldürmeyi, aç susuz bırakmayı; bunlar asla kabul edilemez.
Ancak bu zalimliklerine bile sebep gösterenleri alkışlayan çok…
Dünya ne kötü bir yer oldu.
Gazze’de yaşamak ister miydin? Ya da orada okumayı?
Doktor ya da sağlık ekibi olmayı?
Bugün ünlü bir piyanist böyle soruyor İsrail’in yaptıklarını destekleyenlere. Filistin vatanından çalınan, üzerine rüya gibi şehirler inşa edilen ama insanın içine sinmeyen, çalarak, öldürerek elde ettiği yerlerde olmakla, vicdan muhasebesiyle sizi baş başa bırakıyor.
Şaşırdım.
Önce insanlık. İnsanlıktan yana olmalı insan. Hırsızlık yaparak çaldığı topraklarda, öldürdüğü masumların kanı yerde kurumadan yeniden kan döken İsrail.
Tarihten dem vuran profesörlerin turnusol kâğıdı gibi Filistin’de olanlara karşı İsrail yanlısı olarak rengini belli ederken Amerika’da Avrupa ülkelerinde “Free Palestine” haykırışlarıyla sokaklar on binlerce inanmayanların dahi zulme karşı duruşlarına sahne oluyor.
Peki Müslümanlara ne oluyor da sosyal medya hesaplarından İsrail sevici, Siyonist yanlısı, en kötüsü de Müslümanların bir insan olarak yaşadığı zulmü hak ettiklerini ifade eden paylaşımlar yapıyorlar? Bu zevatlara ne demeli?
Bu kişilerin bir de sosyal medya takipçi sayılarının milyonlar olduğunu görünce önce öfkeleniyorsunuz, sonra sorgulamayan, araştırmayan cahil gençlere üzülüyorsunuz…
İslam tarihinin en çetin zamanı bu zaman.
Büyük ve kanlı savaşlar, Müslüman masumlara yapılan bin bir türlü zulümler, işkenceler; akla hayale sığmayan soykırımlar, toplu katliamlar… Ve dünyada yaşanan büyük depremler, toplu ölümler, sel ve heyelanlarla gelen felaketler…
Nereye gidiyoruz, nasıl gidiyoruz?..
Bu yazı sayfaları dolduracak ama orada, Gazze’de her sekiz dakikada bir çocuk, bebek öldürülüyor, İsrail öldürüyor.
Yeni haberler göreceğiz, yeni artan sayılara tanık olacağız, üzgünüm.
Bu yazı bitmeyecek, hep yeni bir katliam, yeni bir video yeni bir acıyla anılacak resimlere bakacağız, öfkeliyim.
Bu yazıya devam edeceğim şu an bu son cümlem olsa da.
Gazze, sen de Kudüs de bir gün yeniden Müslümanların gücüyle yeniden özgür olacaksınız. İnanıyorum. İnanıyoruz. Katliamda ölen, kollarında isimleri yazılı olan masum çocuklar cennette dahi sevinecek…
Gazze, sana da güneş doğacak.

 

Gazze’nin Ahı
Sen ağlama ey Gazze
Sen sakın ağlama
Sen ağlarsan senin ahın Allah’ın gazabı olur!

Göğsünde hıçkıran, aç uyuyan ürkek çocukların
Kollarında taşıdıkları yavrularını elleriyle gömen annelerin
Çaresiz koca yürekli babaların
Ömründe zulümden başkasını görmeyen
Saçı sakalı ağaran dedelerin
Bütün içine attıklarını
Söz de utanır
Kelimeler anlatamaz,

Sen sakın ağlama ey Gazze
Zifiri karanlığa mi gömdüler seni
Ekmeğini suyunu mu vermediler
Bir bir bombalar mı yağıyor gökyüzünden
Yıldızlar yerine çocukların göz bebeklerinde
Korku mu var?
Sargılar içindeyken “Baba sabret” diyen çocuğun sesini
Sadece oyun oynuyordum diyen kız çocuğunu
Babasının yanına gömülen bebeğin yüzünü
Söz utanır da
Kelimeler anlatamaz!

Sen sakın ağlama ey Gazze
Bugün Kudüs de seninle aynı kederde
Yüreği seninle kimin atıyorsa şu an
Vallahi o Hakk’ın içinde
İsrail’le Batı’yı sevenin
Müslümana yapılanı görmezden gelenin
Sanmasın ki hesabı olmayacak
Kim sana kör, sağır ve dilsiz ise
Mahkeme-i Kübra’da rezil olacak!..

Sen sakın ağlama ey Gazze
Senin için ölmeye hazır binlerce can var
Acı, keder, zulüm ve haksızlık sana yoldaş sanma
Elbet kardeşlerin sana sahip çıkacak
Hiç çekinmeden son nefesini verecek
Sana dokunamayan, ulaşamayanların duası da
Arşa kadar yükselecek…

Bir Ömer bin Hattab’ın
Bir Selahaddin Eyyubi’nin rüyasını gören var
Güneş doğarken Aksa’nın Rahmet kapısından
Bütün zulümler bitecek
Sana güzel günler gelecek…
Bekle…

Sakın bugün ağlama ey Gazze
Gözlerinden düşecek her damla gözyaşın
Allah’ın gazabı olur…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir