Dünya, yaratıldığı zamandan beri pek çok büyük deprem, sel felaketi, tsunami, savaş, yıkım, acı ve yokluk gördü. Her seferinde kara bulutlar dağıldı, yeniden güneş açtı. İnsanlar toparlandı ve hayatlarına devam etti. Gündem sürekli değişti. Yaşanan acılar unutuldu, yeni acıları eklendi. Dünya hayatının imtihan olduğunu, dönüşün yalnızca Allah’a olacağını, dünya ve ahiret hayatının kurtuluşu için nasıl yaşanması gerektiğini hatırlatıcı nice peygamberler gönderildi. Toplumlar yok oldu, yerine yeni toplumlar geldi. Yaşam, sonunu yalnızca Allah’ın bildiği o dehşetli kıyamet gününe kadar bu düzende devam edecek. Bir toplum var ki onların yaşadığı acı ne unutulacak ne de onlar yok olup yerlerine yeni bir toplum gelecek! Doğu Türkistan’daki, Arakan’daki, Keşmir’deki Müslümanların yaşadığı zulüm dünyaca yok sayıldı, görmezden gelindi. Bir hayvana yapılan kötü muamele için kitleler ayaklanıp gösteriler yaparken yüz binlerce insanın, çocuğun katledilmesine dünya göz yumdu. Katliamlara tepki gösteren ülkelerin, insanların çabası da belli bir dönem sürdü, sonrasında gündem yine değişti ve Müslümanların gördüğü zulüm bilerek unutturuldu. Herkes gündelik yaşamına geri dönerken orada insanlar hâlâ zulüm görmekteydi. Bir toplum var ki Müslümanıyla, Hristiyanıyla, Yahudisiyle, ateistiyle, uyuyan herkesi uyandırdı! Adeta özel olarak seçilip yeryüzüne indirilen bu toplum Filistin halkından başkası değildir.
7 Ekim 2023’de başlayan İsrail katliamında bebeğinden çocuğuna, gencinden yaşlısına, toprağından tüm canlılarına kadar büyük kahramanlıklara tüm dünya şahit oldu. Bir toprak kahraman olabilir mi? İman ateşiyle şehit düşenleri bağrında taşıyan ve yeşermekten vazgeçmeyen toprak da kahramandır, şehit olan sahibinin cansız bedeni üzerinde oturan kedi de kahramandır, bombardımana rağmen gökyüzünü terk etmeyen kuş da kahramandır.
Arkasına yenilmez güç olarak gördüğü Amerika’yı alan ve kendileriyle kimsenin baş edemeyeceğini düşünen İsrail, Filistinlilerin beklenmeyen saldırısı karşısında şoka uğradı. İsrail’de güven içinde yaşayan Yahudiler, korku ve dehşeti yaşamış oldu. Müslümanların yüreklerindeki imanın verdiği cesaret onlarda yoktu. Bu yüzden bir daha gelmemek üzere ülkesini terk edenler oldu. Dünya ekonomik krizle boğuşurken ve herkes bencilce kendi cebini düşünürken yaşanan bu yıkıcı olayla en büyük sorunun ekonomik kriz olmadığı görüldü. Bazı devletler bu katliam karşısında sessiz kalmayı tercih etti, bazıları da ekonomik anlamda destek sağladı, gösteriler yaptı; haksızlık ve zulüm karşısında büyük bir duruş ortaya koydu. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun vicdan sahibi her insan elinden geldiğince zulme olan tepkilerini dile getirdi. İsrail ürünlerine boykot gündeme geldi ve bu uğurda ağzında su taşıyan karınca misali herkes elinden geleni yapmaya gayret etti. İnsanlar yıllardır kullandıkları ürünleri ellerinin tersiyle itip İsrail’e ait olmayan ürünleri tercih ettiler. Bakıldığında bu bile çok kıymetli bir hareket… Alışkanlıkları değiştirip boykota devam edebilmek, bunu hayat tarzı haline getirebilmek üstün bir davranış… “Benim elimden bir şey gelmez.” “Benim aldığım bir ürün mü onlara darbe vuracak!” zihniyetine sahip olanların, oturdukları yerden güzel amel işleme şanslarını kaçırmaları da onların nasipsizliği… Bugün taraf tutmamak, maalesef batılın tarafını tutmaktan başka bir şey değildir. Bir de açıkça zulme sessiz kalan, İsrail’in yaptığını haklı gören, boykotu reddeden devletler ve kişiler var. Bir kahve, bir kola uğruna insanlar onursuz davrandılar. O kahveyi içmese ölmeyecek ama İsrail’e akan her kuruş mazlumun kan ve gözyaşı olarak karşımıza çıkacak! İsrail ürünlerini kullandıkları yetmiyormuş gibi yapılan boykota karşı sözlü saldırıda bulunuyorlar. Bir kahve için “Biz Müslüman değiliz.” diye çıkışan bir zihniyetin Müslümanlığını reddetmesine mi yanalım, insanlıktan çıktığının farkında olmamasına mı?.. Bu kadar zor olmamalı araştırıp İsrail ürünü almamaya dikkat etmek. Bu kadar zor olmamalı ama bencilce davrananlar için bu da zor. Benciller çünkü kendi konfor alanlarını bozmak istemiyorlar. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” düşüncesi ile hareket ediyorlar. Aslında düşünmüyorlar. O yılanın bir gün onları da sokabileceğini akledemiyorlar. Kendilerine gözle görünür bir zarar dokunsa o zaman mı anlayacaklar? Yaşananları görüp ders almamak, ahmaklıktan başka bir şey değildir!
“Müslümanlar ancak kardeştir.” (Hucurat, 49/10) ayet-i kerimesini hiçe sayarak kardeşliğin gereğini yapmayan Müslümanlar!.. Kendi din kardeşlerinden darbeyi yiyen Filistinliler, binlerce insanın İslam’la şereflenmesine vesile oldular ve binlerce yeni kardeşe sahip oldular. Hem de ne kardeş! Müslüman olmanın feyzini zerrelerinde hissedip gözyaşlarına boğulan ve huzur dolu kalple Allah’a yakınlaşan kardeşler… Yıllardır İslamiyet’in terörizm, Müslümanların da terörist zannedildiği ve medyada bunun propagandasının yapıldığı devirler geride kaldı. Bu tür asılsız ve çirkin karalamaya artık kimse kanmıyor. Çünkü dünya Filistinlilerin imanı karşısında yok oldu, anlamsızlaştı. İmanın kalbe yerleşmesiyle de yeniden var oldu ve anlam buldu. İmanın tadına varan insanın ne kadar güçlü olduğunu, Allah’tan başka kimseden korkmadığını ve korkmayacağını İsrail öyle iyi biliyor ki geride kimseyi bırakmak istememecesine bombalar yağdırıyor. İsrail neden çocukları öldürüyor? Çünkü onlardan korkuyor. Onların büyüyünce kendileriyle savaşmasından korktukları için vahşete devam ediyor.
“Bugün takip ettiğim dizi var, çok heyecanlı bir bölüm olacak…” Filistin’de neler olduğunu, kaç bebeğin şehit olduğunu, kaç çocuğun yaralanıp soğuk hastane zemininde titrediğini, korkulu gözlerle kendisine çevrilen kameralara baktığını umursamayan insanlar var. Filistinli bir kadın “Artık çekme bizi, kimse izlemiyor.” diyor. Biz bu soğuk kış gününde sıcak evlerimizde, sıcak bot ve kıyafetlerimizle, ağzına kadar dolu olan buzdolabı ve midelerimizle orada, soğukta evsiz, kıyafetsiz ve aç insanların halini nasıl anlamayı bekliyoruz? Bir iki hafta izledik, üzüldük. Sonra? Hiçbir şey olmamış gibi eski hayatlarımıza geri mi döndük? Gazze’de zulüm devam ediyor. Bu saatten sonra eski hayatlarımıza geri dönmemiz, boykotu bırakmamız, dilimizden duayı eksiltmemiz bizim zararımıza. Madem bencil düşünüyoruz o halde kendimiz için bari bunları bırakmayalım. Yoksa Allah’ın huzurunda bunun hesabını vermek hiç de kolay olmayacak!
Televizyonda beynimizi uyuşturan, düşünmemizi engelleyen, kalbimizi hissizleştiren ne kadar dizi, film, program, sosyal medya reelsleri varsa artık bunlara set çekelim. Asıl değerlerimiz olan Kur’an’a, sünnete, bizi güzel ahlaka ulaştıracak kişilere ve amellere yaklaşalım. Aksi takdirde iki dünyada da zillet içinde kalırız Allah muhafaza.
Filistin’de her yer şehitlerle dolu. “Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!” dizesi bugün Filistin’i anlatıyor. Filistin’de şehitler bile savaşmaya devam ediyordur, şehit olsalar da topraklarını, kardeşlerini terk etmiyordur. Kim bilir!.. Tek vücut olup tüm dünyaya İslamiyet’i gösteren aziz ruhlar…
Allah insanlara bir fırsat verdi. Silkinip kendine gelme, tövbe etme ve duruş sergileme fırsatı. Kim bu fırsatı iyi değerlendirir ve elinden geldiğince, gücünün yettiğince gayret ederse, senelerdir çalışsa bile elde edemeyeceği manevi makamlara ulaşabilecek; tek bir duruşla belki cenneti kazanabilecek! Bu devir küfrün ve imanın zirve noktası. Arada olmak yok, taraf tutmamak yok… Üçüncü bir seçenek yok. Allah kullarını affetmek için bir fırsat verdi. Çünkü Filistin bir iman meselesi. İmanını kurtarmak isteyenin kalbinde Filistin yer etmeli. Filistin, zaten iman derdi olmayanın gündemine bile gelmedi… Unutturma Allah’ım! Bu dünyada unutanlardan olup da ahirette unutulanlardan olmaktan koru bizi…