Dijital Çağda Çocuk Güvenliği ve Koruyucu Önlemler / Adli Bilimler Uzmanı Dr. Serap Duygu Demirkan

Dijital çağda çocukların beden güvenliğini korumak için ne gibi ek önlemler alınmalıdır?
Öncelikle, yetişkinler internet ve dijital teknolojilerin kullanımı, içeriği konusunda yeterli düzeyde bilgi sahibi olmalı. Çevrim içi riskleri bilmeli, güvenli internet kullanımına vakıf olmalılar. Her şeyden önce yetişkinler çocuklara dijital teknolojilerin ve ortamların kullanımı konusunda sağlıklı örnek oluşturmalılar.
İnterneti yasaklamak yerine süre ve kullanım özellikleri açısından sınırlar belirlemeliler. Çünkü dijital teknolojilerin sağlıksız sonuçlara yol açmasının en büyük nedeni, hatta bence en temel nedeni bilinçsiz ve belirli süreli olmayan kullanım. Oysa çocuk ya da yetişkin neyi, nasıl, ne şekilde ve ne kadar süre ile kullanacağını bilse bu teknolojiler oldukça faydalı da olabilir. Düşünsenize, tek tıkla aradığınız her türlü bilgiye ulaşabilirsiniz. Bu noktada bilmeniz gereken şey bilgiyi nasıl eleyeceğiniz. Burada medya okuryazarlığı giriyor devreye. Aslında 2006 yılından bu yana okullarda medya okuryazarlığı dersi var bildiğim kadarıyla ve bu ders oldukça önemli. Çünkü artık sadece okuryazarlık bizi koruyup geliştirmiyor; medyayı da doğru okuyabilmek, anlayabilmek ve tehlikeleri öngörebilmek gerekiyor.
Geçtiğimiz yıl problemli internet kullanımı üzerine yaptığımız bir araştırmada ebeveynlerin çocuklara herhangi bir şeyi yaptırabilmek için interneti ödül ya da araç olarak kullandıklarını gözlemledik. Yani, çocuklar genelde küçük yaşlarda ebeveynleri tarafından oyalanmaları ya da bir davranışı yapabilmeleri (yemek yeme, ödev yapma vb.) için internete yönlendiriliyorlar. Çocuklar genelde ebeveynlerinin küçük yaşlarda onları oyalamak için telefon verdiklerini, sonrasında bunun alışkanlığa, ardından da internetsiz yapamamaya kadar gittiğini söylüyorlar. Yani, çocuklar çok küçük yaşlarda internet erişimi olan araçlar karşısında savunmasız bırakılıyor. Oysaki ebeveyn, interneti çocukla birlikte kullanmalı ya da çocuğun çevrim içi ortamda ne yaptığına hâkim olabilmek için yakınında olmalıdır. Böylece ebeveyn çocuğunun tercih ettiği uygulamaları, oyunları ve videoları görebilir ve onun interneti güvenli bir şekilde kullanmayı öğrenmesine yardımcı olabilir. Tabii yine tekrarlıyorum; bunun için öncelikle ebeveynin güvenli internet kullanımı konusunda bilgili, donanımlı ve örnek olması gerekiyor. Fakat maalesef, günümüzde yetişkinler internet kullanımı konusunda çocuklardan daha kötü durumdalar.
Bir diğer önlem ise internetin hangi alanlarda ve ne şekilde kullanılacağıdır. Evde internetin ne zaman, nerede ve nasıl kullanılacağı, ekransız alanlar, kişisel bilgilerin başkalarıyla paylaşılmaması gibi tüm ailenin dahil olacağı kurallar konulmalı ve bu kurallara herkes uymalıdır. Bu da yine yetişkinler için oldukça zor olmaktadır. Genelde kuralları ilk ihlal eden de ebeveyn oluyor ve ebeveynin hep iş yapmak, çok acil bir şey okumak, acil bir elektronik posta iletisi okumak gibi bahaneleri oluyor. Çocuklar genelde böyle bir kısıtlama/kural koyma durumunda kuralların ve kısıtlamaların sadece kendilerine uygulanmaya çalışıldığını ve bu durumun hiç adil olmadığını ifade ediyorlar.
İnternet ile ilgili tehlike içeren bir diğer konu da pop-up reklamlar. Ebeveyn çocukla birlikte çevrim içi durumdayken pop-up reklamlarla karşılaşırsa bunlara tıklamama konusunda çocukla konuşmalıdır. Pop-up reklamların genelde bir şeyler satmaya çalıştığını, hoş olmayan resimlerin bulunduğu sitelere yönlendirebildiğini, kişisel ya da finansal bilgiler isteyen sitelere yönlendirebildiğini açıklamalıdır.
Bir diğer konu da misafirlik konusu. Yani, günümüzde çocuklar bir araya geldiğinde karşılıklı sohbet etmek ya da oyun oynamak yerine genelde telefon ya da tabletlere çekiliyorlar ya da aynı ortamda birbirleri ile internet üzerinden oyun oynuyor, sohbet ediyorlar. ‘Aynı odadayken bile konuşmaya üşendiğimiz için mesajlaşıyoruz.’ diyen çocuk var. Gelişim açısından bakıldığında ne kadar riskli bir durum olduğu açıkça görülebilir diye düşünüyorum. Bu durumun önüne geçmek için ebeveynlere önerim misafirliğe giderken çocuklarına teknoloji sınırlaması getirmeleri ve çocuğun bir arkadaşının evine gidip gidemeyeceğine karar vermeden önce, çocukla başka bir eve misafirliğe gitmeden önce diğer ebeveynlerin internet güvenliği kurallarını kontrol etmeleridir. Örneğin, gidecekleri evde çocuklar ebeveynlerinin olmadığı bir ortamda ne kadar süre ile internetle baş başa kalıyorlar?..
Ebeveynlere ve eğitimcilere ısrarla altını çizdiğim bir diğer konu ise fotoğraf paylaşımı. Ebeveynler çocuğun fotoğraflarını ve videolarını aile fotoğrafları ve videoları dışında internet ortamında mümkün olduğunca paylaşmamaya özen göstermeli, paylaşacakları zaman mutlaka çocuğun da onayını almalılar. Okullar, kreşler, gündüz bakım evleri gibi kurumlarda çocukların fotoğraflarının sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılması ya da bir çocuğun görüntüsünün başka birine atılması hak ihlalidir ve aynı zamanda suçtur. Fakat maalesef birçok kurumun bu konuda çizgiyi aştığını görüyoruz. Çocukların, kurumların sosyal medya hesapları üzerinden süs gibi sergilendiğine şahit oluyoruz. Üstelik bu hesapların birçoğu herkese açık hesap. Yani, kurum çocuğu olası risklere karşı korumak yerine savunmasız hale getiriyor ve de aynı zamanda hakları öğretmesi gereken kurum hak ihlali yapıyor. Bu konuda umarım sıkı ve kesin yaptırımlar gelir ve umarım düzenli denetlenirler.
Ebeveynlere bir diğer önerim, cep telefonu, tablet, bilgisayar gibi teknolojik aletlerinin gizlilik ayarlarını ve konum hizmetlerini kontrol etmeleri, ebeveyn denetimlerini mutlaka kullanmaları. Tarayıcılarda, uygulamalarda, arama motorlarında ve YouTube’da güvenli arama ayarlarını kullanmaları, kamera ve video işlevlerini sınırlamaları. Cihazlarında uygulama içi satın alımları engellemeleri ve tek tıkla ödeme seçeneklerini devre dışı bırakmalarıdır. Bunları yapmak yerine, çocuğun çevrim içi etkinliklerini görmek için onun tarayıcı geçmişini incelemek ebeveyn ile çocuk arasında güvensizlik oluşturur, iletişimi zora sokar. Ebeveyn denetim programları kullanmak ve çocuğun interneti ebeveyn denetiminde kullanabileceği programlar yüklemek çok daha sağlıklı bir seçenek olmalı. Ebeveyn denetim programlarından mutlaka çocuğun da haberi olmalı. Bazen ebeveynler çocuklarının bu programlara karşı çıktıklarını, kabul etmediklerini söylüyorlar. Böyle bir durumda çocuğa, onu güvende tutmanın ebeveynin sorumluluğunda olduğu hatırlatılmalıdır.
Çocuğun beden güvenliğinin ihlal edildiğinden şüphelenildiğinde atılması gereken adımlar nelerdir?
Öncelikle, sakin olunmalı. Çocuğu korkutacak, paniklemesine neden olacak davranışlardan kaçınılmalı. Yaşanan her ne olursa olsun rahatsız hissettiği durumlar hakkında bir şey söylediğinde başının asla belaya girmeyeceğine, ona inanılacağına, kızılmayacağına dair güvence vermeli yetişkin. Çocuğun kendini rahatsız eden herhangi bir şey hakkında ebeveynle rahat konuşabileceği açık, güvenli iletişim ortamı oluşturulmalı. Bir çocuğun olumsuz bir durumu anlattığı kişiden en çok ihtiyaç duyduğu şey şefkatli bir güvencedir. Bu konuda ebeveynlere önerilerim;
• Ona inandığınızı ve yardım etmeye istekli olduğunuzu, onu sevdiğinizi ve güvende olmasına yardımcı olacağınızı söyleyin.
• Bunu sizinle paylaşmaya karar verdiği için inanılmaz derecede cesur ve cesaretli olduğu konusunda güçlendirin.
• Yaşadığı durumun onun hatası olmadığını ve bundan sorumlu olmadığını söyleyin.
• Dikkatlice dinleyin ve sorgulamayın, ısrarlı sorular sormayın.
• Kimseye söylemeyeceğinize söz vermek gibi tutamayacağınız sözler vermeyin. Görevi çocukları korumak olan kişilerle bazı bilgileri paylaşmanız gerekebileceğini söyleyin. Aksi durumda, resmî makamlara bildirim yapmanız gerekirse çocuğun size olan güvenli sarsılabilir.
• Resmî makamlara ivedilikle bildirim yapın. Bunu çocuğu panikletecek, korkutacak şekilde yapmayın. Çocuk korkarsa konuşmayabilir, yalanlayabilir.
Benzer şeyler çevrim içi güvenlik tehditleri için de geçerlidir. Çocuk çevrim içi bir tehdidi bildirdiğinde ebeveyn;
• Sakin olmalı.
• Çocuğa inandığını ve yardımcı olacağını söylemeli.
• Çocuğun anlattıklarını sözünü kesmeden, meraklı sorular sormadan, yargılamadan dikkatle dinlemeli.
• Asla kimseye söylemeyeceğine dair söz vermemeli. İşi çocukları korumak olan kişilerle bu bilgileri paylaşmaları gerekebileceği konusunda çocuğu bilgilendirmeli.
• Zorlayıcı, baskıcı, tekrarlayıcı sorular sormamalı.
• Çevrim içi tehlikeyle iletişim kanallarını hemen kesmeli, tehlikeyi sonlandırmalı.
• Çocuğa bunun, onun suçu olmadığını söylemeli.
• Ekran adları, kullanıcı adları ve parolalar dahil olmak üzere çevrim içi kimlik bilgileri ni ivedilikle değiştirmeli.
• Yaşanan durum, tehlike ilgili çevrim içi platform yöneticilerine ve/veya kolluk kuvvetlerine ivedilikle bildirilmeli.
• İnterneti yasaklamamalı. Çünkü olası bir tehlike durumunda çocuk internet yasaklanacağı korkusuyla anlatmamayı seçebilir.
Beden güvenliği konusunda toplumsal farkındalığı artırmak için neler yapılabilir?
Okullarda konunun uzmanı kişiler tarafından verilen kapsamlı eğitimler, seminerler çoğaltılabilir. Hatta okul öncesi dönemden itibaren bu konuda kapsamlı eğitimler zorunlu olmalıdır. Okullarda medya okuryazarlığı, cinsel gelişim gibi dersler olmalı; bunlar seçmeli değil, zorunlu ders olarak ciddiyetle işlenmelidir. Yerel yönetimler bu konuda geniş kapsamlı, sistemli eğitimler, seminerler düzenleyebilirler. Beden güvenliğine yönelik programlar sadece çocuklar, ebeveynler ve öğretmenleri değil; çocuğun ebeveynlerinin ebeveynlerini ve hatta çocuğun içerisinde büyüdüğü geniş aileyi kapsayacak şekilde hazırlanmalıdır. Kitle iletişim araçları üzerinden bilgilendirici ve eğitici programlar yayınlanabilir. Özellikle, sabah-öğle kuşağındaki şiddet içerikli, insanları strese sokan, hatta korkuya neden olan saçma sapan programların yerine sağlıklı olana vurgu yapan, eğitici programlar konulabilir. Bir de tabii kullanılan dil acilen değiştirilmelidir. İnsanlara hep ne yapmamaları gerektiği anlatılıyor. Oysa ne yapılması gerektiğini konuşmak yol gösterici olması bakımından daha faydalı bir tutum. Küçük adımlarla büyük değişimler sağlanabilir. İnsanların birbirleriyle dinamik bir etkileşim içerisinde olduğunu düşünürsek bir kişide farkındalık oluşmasının aslında birden fazla kişiye ulaşabilmek olduğunu da görebiliriz. Sonuçta, hepimiz toplum içerisinde yaşıyoruz.
Çocuk beden güvenliği konusunda ülkemizdeki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Geliştirilmesi gereken alanlar nelerdir?
Maalesef bu konuda yeterince bilinçli bir toplum değiliz. Kendi eğitim ve seminerlerimde ebeveynlerden aldığım geribildirimler doğrultusunda özellikle ebeveynlerin bilgilenmeye açık olduklarını fakat nereden, nasıl, ne şekilde bilgi edineceklerini ve bu bilgileri hayatlarında nasıl uygulayacaklarını bilmediklerini söyleyebilirim. Yani, ebeveynler aslında bilgilenmeye açık. Fakat böyle bir eğitim sürecine girdiklerinde neyle karşılaşacaklarını bilmediklerinden korktuğunu, çekindiğini ifade edenler de oluyor. Ebeveynlerin tepkileri bölgeden bölgeye, ilden ile farklılaşıyor.
Çocuğun içerisinde yaşadığı ekosistemi düşündüğümüzde, sadece çocukların ve ebeveynlerin bilinçlenmesinin riski azaltabileceğini fakat yeterli olmayacağını söyleyebilirim. Bu doğrultuda, eğitim-öğretim sistemi içerisinde çalışan tüm meslek elemanlarından yerel yönetimlerin ve medya kuruluşlarının bilinçlenmesine kadar çok geniş bir yelpazede sistemi oluşturan çok sayıda önemli parça sayabilirim. Burada çok örnek verebilirim aslında. Ama şöyle özetlemek isterim; çok çok gerideyiz. Bu konuda güncel araştırmalarla desteklenen eğitimlere, derslere ihtiyaç büyük. Toplum olarak sağlıklı iletişim, sağlıklı sevgi ve cinsel gelişim eğitimi konusunda çok fazla yol almamız gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir