Benliğimizin Muhafızları: Sağlıklı Sınırlar / Uzm. Kl. Psk. Nisanur Sarıgül

Sağlıklı sınırlar nedir ve neden önemlidir? İnsanların hayatında nasıl bir rol oynar?
İnsan sosyal bir varlıktır, her ne kadar bugün sosyal medyada kendin ol, diğerlerinin duygularını önemseme, sen özelsin, biriciksin gibi haykırışlar yükselse de öteki olmadan insanı düşünemeyiz. Hal böyle olunca iyileşme dediğimiz şey de ancak öteki insanlarla ilişki içerisinde olur. Bizim sosyal bir ilişki deneyimlememiz için kendimizi güvende hissetmeye ihtiyacımız vardır. İlişkilerimizde bu güvenlik hissi olmadan, başkalarıyla bağlantı kurmamız, gerçek bir ilişki yakalamamız çok da mümkün değil. Bu yüzden sağlıklı sınırlar öncelikle kişinin kendini güvende hissetmesine yardımcı olan ve ilişki içerisinde rahat hissetmesini sağlayan ihtiyaç ve beklentilerdir. Yani biz ne kadar sağlıklı sınırlar belirleyebilirsek o kadar iyi ilişkiler kurabiliriz demek mümkün.
Sağlıklı sınırların temel özellikleri nelerdir? Sağlıklı ve sağlıksız sınırlar arasındaki farklar nelerdir?
Sınırlara bakacak olursak 3 şekilde karşımıza çıkmakta.
a.Gözenekli Sınırlar: Gözenekli sınırlar zayıf bir şekilde iletilir ve kasıtsız olarak zararlıdır. Bunlar karşılıklı bağımlılık, iç içe geçme, hayır diyememe, insanları memnun etme ve kötü muameleyi kabul etme şeklinde ortaya çıkar.
b.Katı Sınırlar: Bu, spektrumun diğer ucudur. Katı sınırlar kendini koruyucu niteliktedir, ancak serttirler. Teknik olarak etkili olsalar da, genellikle ilişkilere zarar verirler. Bunlar şöyle görünebilir: İnsanları gelecekte bir şey istemekten caydırmak için sert bir şekilde hayır demek veya asla çiğnemeyeceğiniz katı ve hızlı kurallara sahip olmak.
c.Sağlıklı Sınırlar: Sağlıklı sınırlar ortayı bulur. İhtiyaçlarınızın farkında olmanın ve açık iletişimin bir sonucudur. Sağlıklı sınırlar şöyle görünebilir: Hayır derken rahat olmak, değerlerinizi netleştirmek, ihtiyaçlarınızı savunmak veya kararlarınızın arkasında durmak.
Özetle; sağlıklı sınırlar değerleri doğrultusunda hareket edip ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan insanlarda görülmektedir.
İnsanlar genellikle sınır belirleme konusunda neden zorlanır? Sınır belirlemeyi zorlaştıran faktörler nelerdir?
Sınır belirlemede zorlanışımız aslında çocukluğumuza ve o yıllardaki bakım verenimizle ilişkimize dayanıyor. Örnek verecek olursak; bir çocuk düşünün, çikolata yemeyi çok seviyor olsun ve sınırsızca çikolata yemek istiyor haliyle. Ancak annesi yetişkin olarak biliyor ki bu durum ona zarar verecek, uzun vadede sağlığını bozacak. O zaman anne çocuğun çok ısrar etmesine rağmen bu isteğini sınırlandırır. Ve bu durum aslında her istediğinin sağlıklı olmadığını öğretmek için bir fırsattır anneye. Çocuk da tatlıyı çok sevebilir ama yetişkin olduğunda her istediğinde tatlı yenilemediğini öğrenir. Özetle, ebeveynin görevlerinden biri de çocuğa sınırlarını öğretmektir. Biz yaşamsal faliyetlerimizi anne babamızdan öğrendiğimiz gibi sınırları da onlardan öğreniriz. Sınırlarını öğrenemeyen çocuk başkalarının koyduğu kuralların kendini bağlamadığını düşünebilir ve bunların sonuçlarıyla ilgilenmez. Sorumluluk almakta zorlanır ve hep kendiyle ilgilenir. Ayrıca sınırları belirlenmemiş çocuk yetişkin olduğunda kendi kapasitesini de idrak edemez. Günümüzde sosyal medyada da sıkça duyduğumuz ‘Sen istersen herşeyi yaparsın’ kocaman bir popüler kültür yalanı.
İnsan isterse her şeyi yapma gücü, imkânı, sınırlılıkları dahilinde yapamamayı da kabul etmeyi öğrenmesi gerekiyor. Hayat o zaman yaşanılabilir bir hal oluyor. Öbür türlü sınırları olmayan insan kendi kapasitesinin de farkında olmadığı için derin bir varoluşsal sıkıntı yaşayarak depresif hallere sürükleniyor. Yani küçükken sınırları öğretilmeyen çocuklar, yetişkin olduklarında başkalarının hislerini önemsemiyor, kendini merkeze koyuyor ve hayırı bir cevap olarak kabul etmeyip sınırlandırılmaya tahammül edemiyorlar.
Çoğumuz için sınırlar koymak oldukça zordur. Sağlıklı bir sınır belirlemek; açık iletişim, saygılı girişkenlik ve duygusal düzenlemenin dikkatli bir dengesidir. Zordur, ancak zamanla edinilebilecek bir davranıştır.
Sınır koymanın bu kadar zor gelmesinin sayısız nedeni olsa da burada ortaya çıkan en yaygın üç cevap var:
1. Rahatsız edici. Bu inkâr edilemez. Sınır koyma konusunda ne kadar pratik yaparsanız yapın, sonuçta oldukça rahatsız edici durumlarla karşılaşacaksınız. Ve sınır koymanın verdiği rahatsızlığa tahammül etmek çok zordur. Sınır koymanın getireceği rahatsızlığın herhangi bir kazanca değmeyeceğine inanarak genellikle sessiz kalırız. Ancak sınır koymamanın uzun vadeli etkileri, ilişkilerimize ve kendi ruh sağlığımıza, sınır koymanın kısa vadeli rahatsızlığından çok daha fazla zarar verebilir.
2. Aile Bağlamı. Ailelerimizin nasıl iletişim kurduğu ve sınırlar koyduğu (veya koymadığı), sınır koymaya nasıl yaklaştığımız (veya bundan nasıl kaçındığımız) üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Eğer ebeveynleri kişiye, çatışma sırasında nasıl açık ve nazik bir şekilde iletişim kuracaklarını öğretmediyse, o nasıl öğrenebilir? Ve bunun karşılığında size nasıl farklı davranabilir? Dolayısıyla, sınır koymanın bir parçası da nesilden nesile geçen iletişim döngülerimizi kesintiye uğratmaktır. Bunu bir suçlama duygusuyla değil; ailemizle, arkadaşlarımızla, iş arkadaşlarımızla ve kendimizle olan ilişkilerimizi iyileştirme arzusuyla yaptığımızı belirtmek önemlidir.
3. Korku: Sınırlar koymayı düşündüğümüzde, korku genellikle ön sırada yer alır. Ya sınırlarımı belirledikten sonra işler değişirse? Ya bu kişi bana kızgınsa? Ya kötü ya da kaba davranıyorsam? Korkunun, sınırlar koyduğumuzda neler olabileceği hakkında söyleyecek çok şeyi vardır. Öncelikle, bu korkuların geçerli olabileceğini kabul etmek istiyorum. Sınırlar koyduktan sonra ilişkiniz değişebilir. Birisi size kızabilir ve siz de kaba veya huysuz biri olarak algılanabilirsiniz. Sınırlar koymak risksiz değildir, ancak düşündükten sonra bunun ruh sağlığınız, ilişkiniz veya her ikisi için bir sonraki doğru şey olduğunu biliyorsanız kendinize şunu da sorabilirsiniz: Bu sınırı koymanın bedeli ne olabilir? Bu sınırı belirlememenin maliyeti nedir?
Sağlıklı sınırlar oluşturmanın adımları nelerdir? İnsanlar sınırlarını nasıl belirleyebilir ve iletebilir?
Sağlıklı sınırlardan bahsedebilmemiz için derin ve sevgi dolu bir ilişkinin var olması gerekir. Yani ortada bir ilişki yoksa sınıra da gerek yoktur. Bizim varoluş sebebimiz bağlanma ve sevgidir. Allâhü Teâlâ insanı muhabbet üzerine yaratmıştır.
Sınırlar oluştururken dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir? Sınırları belirlerken ve iletirken yapılan yaygın hatalar nelerdir?
Sınır oluştururken ilk yapmamız gereken şey; neden buna ihtiyaç duyduğumuza yanıt vermektir. Bir ilişkide sınırlarımızı belirleyecek şey ise değerlerimiz olmalıdır. Kişi değerleriyle ne kadar uyumlu bir hayat yaşarsa o kadar anlamlı ve doyumlu bir hayata ulaşır. Kişinin anlamlı bir hayat uğruna yaptığı seçim, ilke ve prensiplere değer denir. Değerlerimizi belirlerken “Benim için ilişkide önemli olan şeyler neler?” “Nasıl bir insan olmak istiyorum?” sorularına cevap verebiliriz.
Bir diğer mesele sınırlarımızı belirlerken nefsimiz ve Allah’ın sınırları çatıştığında O’nun sınırlarını öncelememiz gerekir. Örneğin; tam ezan vakti çıkmaya yakın komşumuz eve davet ettiğinde komşumuza hayır deyip dinî değerlerimizi önceleyebiliriz. Ya da bir arkadaşımızın meşru isteklerine açıklama yapmadan hayır diyebilecekken, anne babamıza, eşimize sınır koyup hayır diyemeyiz.
Tüm bu durumları bağlamına göre siz değerlendirmeli ve önceliklendirmelisiniz.
Ben ebeveynlerim tarafından işgal edilmişsem,
Hayır dediğimde bencil kabul edilmişsem ya da sevilmemişsem,
Kendi başarılarımı yok sayıp başkaları için fedakârlık yaptığımda başım okşanmışsa ben kendimi değerli hissetmenin tek yolunu sınırları ortadan kaldırmak olarak düşünürüm.
Dolayısıyla ailem bana sen bana ne kadar bağımlıysan o kadar severiz diyorsa ben birşey öğrenemem. Aile asla saygı duymamıştır ve kendi sınır gördüğü zaman sevgisini çekmiştir. Dolayısıyla erken dönemde ebeveynlerimizin bizim sınırları öğrenmemize katkısı büyük. Yani 30 yaşındayım, arkadaşıma müsait değilim diyeceğim, o an içimdeki çocuk harekete geçiyor ve 3 yaşındaki halim aklıma geliyor, hayır diyemiyorum. O anda sınır koyamayan yetişkin halimiz değil, içimizdeki çocuk. Biz ise kaç yaşında olursak olalım içimizdeki o çocuğu beslemek, korumak zorundayız, yetişkiniz çünkü… Ona ebeveynlik yapmakla mükellefiz.
Yani ya annem babam sınır koyunca sevgisini çekmiştir ya da sınır koyamayan anne babayla büyümüşümdür; iyi insan olmayı fedakârlıkla, susmakla eşleştiren insanlar vardır ya… Kendinden vermeyle ötekine koşturmayla. Başkalarına kurban olmayla kurban pozisyonu çok geniş bir mesele. Genelde sınır problem yaşayan kişilerin anne babaları da sınır problemi yaşıyor.
Sınır ihlali durumlarında nasıl davranılmalıdır? Sınırlar ihlal edildiğinde atılabilecek adımlar nelerdir?
Sınır ihlali yapan kişilerin karşısında olabildiğince net olmalı ve güçlü hayırlara sahip olmalıyız.
1) İsteklerinin ve ihtiyaçlarının olmasında sorun yok.
2) Kendini açıklamaya gerek yok (hissettiklerinden dolayı).
3) Başkalarının duygularına saygı duyabilir ve kendini destekleyebilirsin.
4) Sınırlarını istediğin zaman istediğin şekilde değiştirebilirsin.
5) Duyguların ve ihtiyaçların olduğu için yük değilsin.
6) Kendini ifade etme hakkını kendine ver.
7) Sınırlarına saygı duyduğunda aslında başkalarının da sınırlarına saygı duyarsın.
8) Kendinle ilgilenmek, kendini sevmek ve dinlenmek için sınır koyman normal.
9) Sınırlarını sen belirlersin çünkü duygularını ve ihtiyaçlarını ancak sen bilebilirsin.
10) Sana hizmet eden sınırlara sahip olmak senin hakkın, bir lüks değil.
Sağlıklı sınırlar, kişinin öz saygısı ve öz güveni üzerinde nasıl bir etkiye sahiptir? Sınırların ruh sağlığı üzerindeki rolü nedir?
Sağlıklı sınırlar aslında ilişki için bir ruhsat ve güvencedir. Terapiye genelde kaygı bozukluğu ile başvuran danışanlarımızın sınırları ihlal ediliyordur fakat çoğu zaman bunu fark etmezler. Daha sağlıklı sınır koyabilmeleri için çalıştığımızda panik ataklarında da iyileşme görülür. Sürekli başka insanlar tarafından sınır ihlali yaşadığımızda benliğimiz tehdit altına girer ve fizyolojik sinyaller verir; kalp sıkışması, yorgunluk, uyku bozukluğu, depresif mod gibi. Ayrıca bu kişiler ilişkide öz saygılarını düşük olarak ifade ederler.
Sınırları belirlemek istemeyebileceğimiz tüm nedenlerle birlikte, bunu gelecek haftaya ya da belki gelecek yıla ertelemek kulağa oldukça cazip geliyor. Sınırları belirlemekten kaçınmak çok cazip gelebilir, ancak sınırların olmaması ilişkilerimizi ve bazen de ruh sağlığımızı yıpratır.
Sınır koymamanın bedeli tükenmişliktir. Dolayısıyla, sınırlar koymak duygusal, zihinsel ve fiziksel sağlığımızı geri kazanmanın da ilk adımı olabilir. Zamanımızı, dikkatimizi, mali kaynaklarımızı, duygusal enerjimizi vs. sürekli olarak başkalarına verdiğimizde iyileşemeyiz.
Ayrıca, sınırlar koymak ilişkilerimiz için de iyidir. İlişkilerde sınır koymaktan kaçındığımızda bu mantığa aykırı gibi görünse de genellikle ideal olmayan başa çıkma mekanizmalarına yol açar. Bu, hayal kırıklıklarını işlemek için dedikodu yapmak ve sizi rahatsız eden şeyleri başkalarına şikâyet etmek, ilişkiden kaçınmak veya bir ilişkiyi aniden kesmek şeklinde kendini gösterebilir.
Son olarak, sınırları ilişkilerimiz için bir merhem olarak düşünmek mümkündür. Zaman içinde kırılmalarımızı iyileştiren ve bizi daha güçlü kılan destekleyici ve besleyici bir merhem. Sınırlar koymak her zaman sorunsuz hissettirmese de uzun vadede her zaman besleyici olacaktır.
Sınır belirleme becerileri geliştirilebilir mi? İnsanlar sağlıklı sınırlar oluşturma konusunda kendilerini nasıl geliştirebilirler?
Sınır belirleme becerisi çoğu insanın geliştirelemez gibi algılamasına rağmen geliştirilebilir. Biz kişiler arası ilişki becerilerimize ne kadar yatırım yaparsak o kadar sınır becerilerimizi geliştirmiş oluruz.
İlişkilerde sınırlarımızı geliştirmek için öncelikle yakın ilişkilerdeki duygularımı fark etmeye ihtiyacım var. “Ben bu ilişkide hangi duygular içerisindeyim?” sorusuna cevap bulmak sınır belirleme açısından çok kıymetli olacaktır. Örnek verecek olursam; ben bir arkadaşımla görüşüp masadan ayrıldıktan sonra her seferinde kendimi kaygılı ya da huzursuz hissediyorsam sinyaller geliyordur.
Ailemle ve arkadaşlarımla olan ilişkilerimde zorlayıcı hangi duygularım var, öncelikle bunu tespit edeceğim.
Çoğumuz nasıl sağlıklı iletişim kurulacağını bilmiyoruz. Eğer sağlıklı sınırlar istiyorsak öncelikle sağlıklı iletişim becerilerimi geliştireceğim. Sağlıklı bir iletişim kurmayı öğrenmeden sağlıklı sınırları öğrenemem.
Hayır deme becerilerimi geliştirmem gerekir. Sağlıklı hayırlar sizin kim olduğunuzu söyler ve sorumluluk almanıza olanak sağlar. Sağlıklı hayırlarınız sayesinde hem kendi hem de ötekilerin sınırlarını daha iyi korumuş olursunuz.
Sınır belirleme ve iletişim becerileri arasında nasıl bir ilişki vardır? Etkili iletişim, sağlıklı sınırlar oluşturmada nasıl bir rol oynar?
Kişinin sınırlarını belirleyebilmesi için önce sağlıklı bir ilişkiye ihtiyacı vardır. İletişim becerilerimiz ne kadar güçlüyse o kadar sağlıklı sınırlar belirleyebiliriz.
Genelde sınır koyamayan kişiler hayır demekte de zorlanırlar. Sizi hayır demekten alıkoyan neler var? Bunlar üzerinde düşünebilirsiniz. Genelde insanlar hayır deyince sevilmeyeceğini, değer görmeyeceğini, ayıp olacağını düşünebilir veya dışlanmaktan, karşı tarafı incitmekten korkabilirler. Halbuki ortada bir ilişki varsa tüm duyguları hissetmek mümkündür.
Hayır derken kişinin Allah ve Resulünün koyduğu emirler dahilinde sınırlarını belirlemesi gerekir. Bazen aynı mesele hakkında komşulara hayır demeye hakkımız varken eşimize ve çocuğumuza hayır dememek ilişkiyi korur. Örnek verecek olursak; komşunuz sizi dışarı çağırdı “Teşekkür ederim nazik davetiniz için ama dinlenmeye ihtiyacım var, evde kalsam iyi olacak.” diyebilecekken aynı teklif çocuğunuzdan geldiğinde “Çok yorgunum, ben odamda kahve içeçeğim.” derseniz bu durum sakıncalı olabilir. Yani bir olayda bağlam ve kişiler değiştikçe sınırlar da değişir.
Bir diğer mesele sınırlarınızı belirlerken her daim açık ve net iletişim kurmalı ve duygularınızı ifade etmelisiniz. İletişimde net bir dil kullanmamak karşıdaki kişi tarafından anlaşılmamaya neden olmaktadır.
Son olarak sınırlar meselesinde gayretli olmalısınız. Örneğin akşam belli bir saatten sonra telefonla konuşmaktan rahatsız olduğunuzu varsayalım ve yakınlarınızın bundan haberi olmadığı için sizi geç saatte aradıklarını düşünelim. Birinci seçenek; geç saatte çalan telefonları rahatsız olsanız bile “ayıp olmasın” diye açtığınızı varsayalım muhtemelen konuşma bitince insanların ne kadar sınır tanımaz olduğundan bahsedip şikâyetçi olacaksınız fakat karşıdaki kişilerin bundan haberi olmadığı için -onları kırmamak pahasına- bu davranışları sürecektir. İkinci seçenek; açık iletişim kurmayı seçebilirsiniz. Kendinize bir sınır belirleyerek akşam belli saatten sonra gelen aramaları açmayabilirsiniz. Sabah müsait olduğunuzda aramaya dönüp “Aradığını gördüm fakat o saatlerde dinlendiğim için açamadım, şimdi konuşabiliriz.” diyebilirsiniz. Siz her seferinde net bir şekilde davrandığınızda karşı taraf sizin tutumunuzu öğrenecek ve sağlıklı bir iletişim kurmak için sınırlarınıza saygı duyacaktır. Fakat bir gün gece çalan aramaya cevap verip başka bir gün açmadığınızda karşı tarafın da zihni bu konuda bulanıklaşacak ve nasıl davranacağı konusunda karar veremeyecektir. Sağlıklı sınırlar istiyorsanız ilişkide olabildiğince açık, net ve tutarlı bir iletişim dili kullanmalısınız.
Sağlıklı sınırlar inşa etmenin, kişilik gelişimlerine nasıl bir katkıda bulunabileceğini düşünüyorsunuz?
Sağlıklı sınırlar inşa etmek aslında kişinin kendini kötü hissedebileceği durumlarda benliğini koruması için gereklidir. Kişinin benlik saygısını koruduğu bir ilişkiden söz ediyorsak sağlıklı sınırlardan bahsetmek de mümkün olacaktır. İlişkide sınırlarınızın nerede başlayıp bittiğini bilmek, ihtiyaçlarınızı karşılamak ve nelerden sorumlu olduğunuzu bilmek sizi aynı zamanda güvende hissettirir. Güvende hissettiğiniz bir ilişkide kendinizi daha iyi ifade ederek var olduğunuzu hissedersiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.