Su Gibi Akan Enerji /Ziraat Yüksek Mühendisi Ömer Özyaprak


Eski çağlardan beri kullanılan enerji kaynakları günümüzde de çevreci olarak tercih edilir olmuştur. Son zamanlarda çevre kirliliğinin artması ve yaşanabilir dünyanın gitgide zarar görmesi insanları bu konuda tedbir almaya mecbur kılmıştır.
Halen çoğu ülkede enerji için ağırlıklı olarak kömür, petrol, doğalgaz kullanılmaktadır. Fosil yakıtlar denilen bu kaynaklar yenilenebilir değildir. Bu kaynaklar hem sınırlıdır bir gün bitebilir, hem de rezervler azaldıkça fiyatı pahalanacaktır. Üretilmesiyle çevre daha fazla zarar görecektir. Bunun aksine “yenilenebilir enerji kaynakları” (rüzgâr enerjisi ve güneş enerjisi, su) sürekli olarak kendilerini yeniledikleri için tükenmezler. Yenilenebilir enerjilerin çoğu direkt ya da endirekt olarak güneşten kaynaklanır.
Güneş ışığı ya da güneş enerjisi, ısınmak ve aydınlanmak için evlerde ve diğer binalarda doğrudan kullanılırken, elektrik üretmek, su ısıtmak, soğutmak ve çeşitli ticari ve endüstriyel amaçlarla da endirekt olarak kullanılmaktadır. Güneşin ısıtmasındaki farklılıklar sonucu rüzgârlar oluşur, rüzgârdaki enerji rüzgâr türbinleri yardımıyla yakalanır. Güneşin ısıtmasıyla okyanus ve derelerden su kütleleri buharlaşır. Bu su buharı yağmur ya da kara dönüşüp tekrar ırmak ya da dere içlerine ulaştığı zaman, hidro enerji hidroelektrik santraller tarafından yakalanabilir. Yağmur ve karla beraber güneş ısı ve ışığı bitkilerin büyümesini sağlar.
Bu bitkileri oluşturan organik maddeler “biyokütle” olarak bilinir. Biyomass elektrik üretmek için kullanılabilir. Biyomass’in kullanılmasıyla biyokütle enerjisi elde edilir. Hidrojen de su gibi, organik bileşiklerin çoğunda bulunur. Yerküremizde en bol bulunan elementtir. Fakat doğal halde gaz olarak bulunmaz. Su için oksijenle birleştiği gibi daima diğer elementlerle bileşik haldedir. Diğer elementlerinden ayrıştırıldığında hidrojen enerjisi bir yakıt olarak kullanılabilir ya da elektriğe dönüştürülebilir. Tüm yenilenebilir enerji kaynakları güneşten kaynaklanmaz.
Yenilenebilir ve çevreci enerji kaynaklarını aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:
1- Güneş Enerjisi
2- Rüzgâr Enerjisi
3- Su (Akarsular)
4- Jeotermal Enerji Kaynakları
Dünyamızda ve ülkemizde enerjiye olan ihtiyaç giderek artmaktadır. Oluşan enerji talebinin karşılanmasında kullanılan bazı yöntemler ‘çevre kirliliğine ve sera etkisinin artmasına’ neden olmaktadır. Gelecek açısından hiç de ümit var olunmayacak sonuçlar gözlemlenmektedir. Her şeye rağmen eldeki mevcut karbon kaynaklı, rezervi sınırlı enerji kaynaklarının verimli ve çevreye zararının asgari düzeye indirilerek kullanımı, zorunlu görünmektedir. Nükleer enerji kaynaklarının da kullanımı kaçınılmazdır.
Yukarıda sıraladığımız kaynakların içerisinden “su” üzerinde duracağız. Gelişen teknoloji, akarsuların enerjisinden faydalanmak için çok çeşitli yöntemlerin önünü açmıştır. Her şeyden önce ülkemizin hemen hemen her yerinde akarsu mevcuttur. Kimi yerlerde yüksek enerji ile hareket eden su kütleleri, kimi yerlerde ise yavaş fakat değerlendirilmeye müsait kapasitede hareket gücüne sahiptir.
Tarımsal faaliyetler açısından bakıldığında suyun gücünden faydalanmak için oldukça fazla gerekçe vardır. Tarımsal faaliyetlerin yürütüldüğü alanlar çok geniş bir alanı kapsar ve modern hayatın vazgeçilmezlerinin de sağlanmasını zorunlu kılar. Yöremizde de değerlendirilmeye müsait ve “Minihes” olarak kullanılabilecek potansiyel mevcuttur. Son günlerde görsel ve yazılı basında sıklıkla gördüğümüz, okuduğumuz haberler de minihes çalışmaları için çok yüksek bir teknoloji ya da bilgi birikimine ihtiyaç duyulmadığını ortaya koymaktadır. Geçen günlerde yaylada hayvan otlatan bir çobanın elektrik ihtiyacını karşılamadaki pratik zekâsı, ülkemizin dört bir köşesinde ticari olarak bir değer ifade etmese de hane ihtiyacını karşılama potansiyeli bulunan su kaynaklarının değerlendirilmesi imkânını göz önüne sermektedir.
Kırsalda oluşturulacak basit düzeneklerle doğal akışında seyreden akarsuların enerjisi, modern hayatın ihtiyaçlarının karşılanmasına yönlendirilmelidir. Aydınlatma, televizyon, buzdolabı gibi yüksek enerji çekmeyen ev aletlerinin çalıştırılması kolaylıkla sağlanabilir. Bir hes firmasının yetkilisi ülkemizin mevcut hidro potansiyelinin %30’unun kullanıldığını söylemişti. Geri kalan %70’lik su gücümüz boşa harcanmaktadır. Enerji için milyarlarca dolar dışa akıttığımız bu zamanda ülke kaynaklarının hes uygulamaları ile elimizde tutulması ve başka yatırımlara yönlendirilmesini sağlamak mümkündür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.