19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin genel durumu nasıldı?
19. yüzyıl içerisinde Osmanlı Devleti’nin yaşadığı siyasi, sosyal ve ekonomik problemler hakkında genel bir değerlendirme yapacak olursak; malumunuz olduğu üzere Osmanlı Devleti bu yüzyılda batılı sömürgeci devletlerin kıskacı altında ekonomik yönden dışa bağımlı hale gelmiş olup ekonomik dar boğaz içerisindedir. Ayrıca gayrimüslim unsurların isyanları neticesinde siyasi ve sosyal bütünlüğü tehlike altında olup içinde bulunduğu bu durum, batılı devletlerin Osmanlı Devleti’nin aleyhine politikalar üretmesine zemin hazırlayan şartlar doğurmuştur. Bu bağlamda mesela Rusya, bu dönemde Osmanlı Devleti’ne yönelik panslavist politika çerçevesinde Balkan uluslarını kışkırtarak, Osmanlı Devleti’nin balkan hâkimiyetini sonlandırma çabası içerisinde olmuştur. Buna ilaveten yayılmacı politikası bağlamında boğazları ele geçirme ve Akdeniz’e inme hedefi doğrultusunda Osmanlı Devleti ile 19. yüzyıl boyunca savaş halinde olmuştur. İşte bu süreçte meydana gelen Kırım Savaşı ve 1877-78 yılındaki (93 harbi) Osmanlı-Rus Savaşı sonuçları itibarıyla Rusya’nın yayılmacı politikası ve hâkim olduğu Kırım ve Kafkasya gibi bölgelerde asimilasyon politikası için uygun bir zemin hazırlarken aynı zamanda Osmanlı topraklarına yönelik meydana gelecek olan kitlesel göç hareketlerine yol açmıştır. Buna ilaveten Rumeli’de ise bağımsızlığını kazanan Bulgaristan gibi devletlerin sınırları dâhilinde bulunan Müslüman unsurlar azınlıkta kaldıklarından dolayı siyasî, dinî ve kültürel baskılara maruz kalarak göç etmek zorunda kalmışlardır.
Bu bağlamda kaleme aldığımız “Osmanlı Devleti’nde Muhacirin-i İslamiyenin İskânı; Problemler ve Çözüm Çabaları (1850-1900)” adlı çalışmada bu süreçte yaşanan göç hareketleri sonucunda göçmenlerin yaşadığı problemler ve bu hususta Osmanlı Devleti’nin sorunları çözme adına yapmış olduğu hizmetler ortaya konmaya çalışılmıştır. Diğer çalışmalarda tam anlamıyla yer almamış olan göçmenlerin eğitim, sağlık, iâşe, göçmenlerin istihdamı ve dul-yetimlere yönelik yapılan sosyo-ekonomik hizmetler gözler önüne serilmeye çalışılmıştır.
Osmanlı’nın son döneminde yaşadığı savaşlar sonucu, Osmanlı sınırlarında görülen göç olaylarına bakıldığında nerelerden, hangi milletlerden göç gerçekleşmiştir? Göç edenlerin sayısıyla ilgili bir bilgi var mıdır?
Bu yüzyılda yaşanan savaşlar sonucunda Rumeli, Kırım, Kafkasya’dan kitlesel göçler yaşanmış olup bahsi geçen bu coğrafyalardan göç eden topluluklar olarak da Çerkes, Nogay, Boşnak vb. birçok topluğun bu kitlesel göç hareketlerinde yer aldığı tespit edilmiştir. Kitlesel bir şekilde yaşanan bu göç hareketlerinde Kırım Savaşında 1860’lı yıllarda yoğun bir şekilde göç yaşanırken, 93 harbi öncesinde bir azalma olmuş, daha sonra ikinci dalga 93 harbinden sonra meydana gelmiştir. Bu süreçte göçmenlerin nüfusu tabi ki başlı başına ayrı bir çalışmayı gerektiren önemli bir konu olmakla birlikte, nüfus konusunda bu alanda yapılan çalışmalarda kısmî olarak nüfus konusuna yer verilmiştir. Buna ilâveten çalışmamızın çerçevesi dâhilinde daha çok, göçmenlerin yaşadığı problemler üzerine eğildiğimiz için nüfus konusu ele alınmamıştır.
Osmanlı Devleti’ne yaşanan göçler neticesinde, muhacirlerin iskânı sırasında ne gibi problemlerle karşılaşılmıştır? İskân ile ilgili problemleri nasıl çözmüşlerdir? Osmanlı iskân konusunda nelere dikkat etmiş, nasıl bir politika izlemiştir?
Öncelikle Osmanlı Devleti bu yüzyıldaki göç olayı karşısında göçmenlerin iskânı konusunda sistemli bir şekilde çalışmalar yapabilmek ve hizmetler sunabilmek adına göçmenlerin iskânı hususunu göç ve göçmen politikası dâhilinde ele almıştır. Mesela, bu bağlamda öncelikli olarak nizamnâmeler hazırlayarak göçmenlerin iskânı, iâşelerinin temini, ihtiyaçlarının karşılanması gibi konularda bir düzen içerisinde faaliyetleri yerine getirmeye çalışmıştır. Ayrıca muhacir komisyonları kurularak nizamnâmeler çerçevesinde her iskân bölgesinde yapılacak olan çalışmalar, düzenli bir şekilde yapılmaya çalışılmıştır. Öncelikli olarak göçmenlerin göç yolları güzergâhlarında ve yerleşim yerlerine nakilleri sırasında, göçmenlerin can güvenliği sağlanmaya çalışılmıştır. İskân bölgelerine yerleşimleri sırasında barınma ihtiyaçlarını karşılamak için evler inşa edilmiştir. Mevcut yerleşim birimlerine ilave evler yapılırken, bunun yanı sıra yeni teşkil edilen mahalle ve köylere de göçmenler yerleştirilmiştir.
Barınma sorunlarının yanı sıra göçmenlerin sosyo-kültürel ihtiyaçlarının temini adına cami ve mekteplerin yapımı da devletin üzerinde durduğu en önemli konulardan biri olmuştur. Hemen her iskân bölgesinde, dönem itibarıyla devletin içinde bulunduğu ekonomik zorluklara rağmen, cami ve mektep yapımı adına büyük bir gayret gösterilmiştir.
Göçmenlerin içinde bulunduğu sorunlardan birisi de haliyle dul ve yetimlerdir. Devletin, ilgili dönemde öncelikli olarak göçmenlerin ilk iskân bölgesi olan İstanbul’da dullar için mevcut kurumlardan faydalanma yoluyla dulların barınma ihtiyaçlarını karşıladığı görülmüştür. Daha sonra ise hem İstanbul hem de Anadolu’da dulhaneler inşa etmiştir. Devlet, sosyal politikalar doğrultusunda evlat edinme yöntemi ve eytamhaneler vasıtasıyla öksüz ve yetimlerin barınması ve yetiştirilmesi yönünde çalışmalar yapmıştır.
Göçmen çocuklarının eğitimi ve okullardan mezun olan çocukların istihdamı meselesi de devletin kafa yorduğu diğer bir önemli konu olmuştur. Bu konuda devlet, ilgili yıllarda gerek idadî, rüştiye ve gerekse meslekî okullarda çocukların eğitim alması noktasında mevcut nizamnâmeler doğrultusunda eğitim hizmetlerini yürütmeye çalışmıştır. Tabi burada öncelikle dikkati çeken nokta göçmen çocuklarının içinde bulundukları sefalet ve özellikle öksüz ve yetimlerin meslekî açıdan yetişmelerini sağlamaktı. Dolayısıyla devlet, bu çocukların özellikle meslekî okullarda eğitim almalarını sağlamıştır. Hatta eğitim hayatları boyunca burs ve diğer ihtiyaçları karşılanmış olup, genellikle okulların yatılı bölümlerine kaydedilerek barınma ihtiyaçları da karşılanmıştır. İstihdam meselesinde ise ilgili yıllarda devlet, her türlü zorluğa rağmen elinden gelen gayreti göstermiştir.
İâşe temini ve yardım faaliyetleri konusunda neler yapılıyor?
Göçmenlere yönelik iâşe ve yardım meselesine gelince, devlet öncelikle iskân politikası çerçevesinde iskân bölgelerinde göçmenlere ihtiyaçlarını temini noktasında arazi temininin yanı sıra ziraî aletler de temin ederek onları üretim faaliyetlerine katmaya çalışmıştır. Buna ilâveten barınma evlerine, dulhanelere yerleştirilen dul ve yetimlerin günlük hayata yönelik her türlü ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmıştır. Yardım meselesi konusunda iskân bölgelerinde gerek yerel halkın gerekse kurumsal yardım faaliyetlerinin yapılmasıyla önemli ölçüde nakdî ve aynî yardımların yapıldığı tespitlerimiz arasındadır. Hatta muhacir komisyonları da yardım toplama konusunda büyük bir gayret göstererek döşek, yorgan, giyecek, battaniye, yakacak kömür vb. ihtiyaçları temin etmeye çalışmışlardır.
Genel itibariyle halkın muhacirlere bakışı nasıldı?
Halkın göçmenlere bakış açısına değinecek olursak, genel itibarıyla göçmenlere karşı herhangi bir olumsuz davranış sergilenmemiştir. Bunu da göçmenlere yönelik gerek bireysel gerekse halkın ve memurların yapmış olduğu yardım faaliyetlerinden anlamaktayız. Bazen Sivas bölgesinde Çerkez muhacirler ile yerli halk arasında yaşanan uyuşmazlıklar, bazen de göçmen grupların iskân bölgelerinde uyum sorununun sebep olduğu ruh halinden olsa gerek olumsuz tutumlar sergilemiş olsalar da kayda değer ölçüde toplumsal bir kargaşaya mahal verecek olaylara rastlanılmamıştır.
Muhacirler kendilerine sunulan hizmetlerden memnun olmuşlar mıdır?
Göçmenlerin memnuniyeti noktasına geçmeden önce şunu belirtmekte fayda var: Osmanlı Devleti ilgili yıllarda içinde bulunduğu siyasî, soysal ve ekonomik açıdan zaten önemli sıkıntılar yaşmaktaydı. Bununla birlikte bir de kaybedilen topraklardan gelen kitlesel göçler neticesinde sınırlar içerisine dâhil olan göçmenlerin iskânı süreci de devletin, haliyle sıkıntılar yaşamasına yol açmıştır. Özellikle de ekonomik sıkıntılar nedeniyle göçmenlerin ihtiyaçlarının karşılanması noktasında birtakım problemler yaşanmıştır. Mesela eğitim alanında öğretmen ve okul araç-gereçleri temini, ev, cami vb. mekânların yapımı sırasında zorluklar yaşanmışsa da devlet-halk işbirliğiyle bu sıkıntıların üstesinden gelinebilmiştir.