Sanat Terapisi, sanatın farkındalık kazandırma süreciyle terapinin iyileştirme sürecinin birleşmesinden oluşan muhteşem bir ekoldür.
Cenab-ı Allah (c.c.) kâinatı büyük bir sanatla yaratmıştır. Bir yaprağın yeşili, bir denizin mavisi, bir kuşun kanadının rengi, dünyanın en güzel boyaları da birleşse asla elde edilemez.
Güneşin doğuşu, bulutların ahengi, yıldızların gecemizi aydınlatan parlaklığı, dağların omuz omuza verişi, nehirlerin tefekkürle süzülerek akması hep aynı sanatla yaratılmıştır.
Bize düşen ise tüm bunlardan aldığımız ilhamla iç dünyamıza yolculuk yapmak kendimizle ve yaşadıklarımızla yüzleşmek ve terapiyle bu süreci iyileştirici hale getirmektir.
Sanat Terapisi, 1950’li yıllarda Amerikalı terapistlerin mağaralardaki resimleri incelerken ortaya çıkardığı bir metot gibi görünse de aslında Osmanlı zamanında bizzat şifahanelerde, su, müzik ve ney sesiyle iyileştirme yöntemi olarak kullanılmıştır.
Sanat terapisinde müzikten, resimden, danstan, ebrudan, dramadan, özetle sanatın pek çok dalından destek alınır.
Bazen sorunlarımızla ya da geçmişimizle yüzleşmekten kaçınırız. Bu bize ağır gelir ve görmezden geliriz. Sorunlar yüzleşmeyince çözülmez, aksine daha çok içinden çıkılmaz bir hal alır. Sanat Terapisi tam burada devreye girer.
İç dünyamıza yaptığımız yolculukta, duygularımızı renklerle boyalarla kâğıda dökerken özgür oluruz. Bu hal bize iyi gelir. Sanat terapisinde çıkan eserin nasıl olduğunun çok önemi yoktur. Esas olan o eserin yapım sürecinde bize kazandırdıklarıdır. Geçmişimizle yüzleşiriz, geçmişimizi onarıp yüklerimizden kurtulup kendimize yeni başlangıçlar yaparız. İlişkilerimiz güçlenir. Bakış açımız zenginleşir. Problem çözme becerisi kazanırız. Manevi olarak ruhumuza iyi gelir.
Sözün özü kendimize bir iyilik yapalım ve sanat terapisiyle tanışalım. Sanat Terapisi farkındalık atölyelerimizle biz her zaman yanınızdayız inşallah.
Hayatımızı bir nakış gibi işlememiz duasıyla…
Gönül Dergisi | Kültür ve Medeniyet Dergisi Gönül Dergisi

