Kültür ve Medeniyet Beldesi Fatih / Mustafa Demir

gonul-23-kultur-medeniyet-beldesi-fatihFatih’i diğer ilçelerden ayıran tarihi bir yönü var. Projelerinizde Fatih’in tarihi yönünü ön plana çıkaran ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Öncelikle Gönül Dergisi’ne teşekkür ediyor, yayın hayatında başarılar diliyorum.
Sorunuza gelince; sizin de sorunuzda ifade ettiğiniz gibi Tarihi Yarımada Fatih, gerek coğrafi konumu, gerek iklimi ile insan yerleşiminin ilk örneklerine şahitlik etmiştir. Yakın zamana kadar 3000 yıllık bir şehir sandığımız İstanbulumuz’un, Marmaray Tüp Geçit kazıları esnasında, Yenikapı’da Neolitik Çağ’dan kalma bulgularla yaşı, 5500 yıl daha geriye gitmiştir. 3000 yaşındayken bile dünyanın en eski şehirleri arasında yer alan Fatih, bu yeni bulgularla insanlık tarihini değiştirmiştir. Yarımada’ya bu uzun süre boyunca pek çok medeniyet yerleşmiş ve kendinden izler bırakmıştır. O nedenle Tarihi Yarımada Fatih, 10 bini aşan tarihi yapı (eser) ile dünyada metre karesine en çok tarihi eser düşen yerdir. Bizler de Fatih’in değerinin ve öneminin farkındayız ve Fatih’in yerel yönetimi olarak, en ufak bir değerimizi yitirmeden yarınlara taşımak arzusundayız. Yıkıkları bırakın, yitikleri yeniden inşa etmeye gayret ediyoruz.
Mesela, bugüne kadar onlarca eserimizi restore ederek hayata, insanlarımızın kullanımına sunduk. Sadece bir moloz yığını olarak kalmış veya izi bile kalmamış birçok eseri ayağa kaldırdığımız gibi bu eserlerle geçmişten geleceğe de köprü kurduk. Ama daha da önemlisi, biz bu restorasyon çalışmalarıyla milletin tarihine olan sevgisini ve saygısını ayağa kaldırmayı başardık. Çünkü bize göre, kökleri olmayan, değerleri olmayan bir millet, millet olma vasfını kaybetmiştir. Bu restorasyon işte bunun için önemlidir.

Son dönemlerde eğitim, kültür-sanat faaliyetleri ile de Fatih’in adını duyuyoruz… Bu tip faaliyetlerin amacından ve özellikle de gençlerin yetişmesine yönelik eğitim kültür faaliyetlerinin öneminden bahseder misiniz?
Sizler de biliyorsunuz ki Türkiye, tüm kaynaklarını etkin kullanabilirse dünyanın ekonomik, siyasal tüm güçleriyle güreşebilecek bir ülkedir. Kurtuluş Savaşı’nda, dünyaya kafa tutmuş ve tüm imkânsızlıklara rağmen kurtuluşa ermiş bir milletin tüm fertlerinin üretime katıldığını düşünürseniz, o zaman, Türkiye’nin ulaşacağı gücü de kolaylıkla hayal edebilirsiniz. Ancak artık devir kılıç, top tüfek devri değil; devir, bilgi devridir. Günümüzde bilgiye sahip olan, bilgiyi üreten ülkeler dünyanın ekonomi olarak en güçlü ülkeleri. İşte biz de dünyanın 16. büyük ekonomisi olmaktan çok daha iyisini yapabilir; daha güçlü, daha zengin olabiliriz. Bu hedefe de bilgi temelli bir toplumla ulaşabiliriz.
Fatih Belediyesi olarak biz de imkânlarımız doğrultusunda, toplumun tüm kesimlerinin eğitim anlamında eksiklerini gidermeyi kendimize vazife sayıyoruz. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, kime ne katkı sağlayabilirsek… Yetişkinler için seminerler ve kurslar düzenliyor, sosyo-kültürel faaliyetler için semt konakları açıyor, ücretsiz kültür gezileri düzenliyoruz. Aynı şekilde engelliler için de mesleki kurslar ve iş atölyeleri açıyor, ücretsiz kültür gezileri düzenliyoruz. Elbette en kıymetlimiz olan çocuklar ve gençler için de başta okullarının eksiklerinin giderilmesi olmak üzere, ücretsiz kültür gezilerinden bilgi evlerine kadar hemen her imkânı sunmaya çalışıyoruz. Gençlik ve Spor Birimimiz aracılığı ile milli ve milletlerarası sportif, sanatsal, kültürel etkinlikler düzenliyor; gençlerimizin katılımını teşvik ediyoruz. Hatta toplumun kaynaşması için mahalleler arası, okullar arası, çeşitli meslek gruplarına yönelik sportif turnuvalar düzenliyoruz.
Fatih Belediyesi olarak bizim bu kadar çok ve çeşitli eğitim, kültür ve sanat projelerini hayata geçirmemizin yegâne amacı, biraz önce de değindiğim gibi, toplumun topyekûn kültür seviyesini yükseltmek, dolayısıyla ülkemizi de insanımızla birlikte, geçmişte olduğu gibi, dünyanın bilimde ve sanatta söz sahibi ülkelerinden biri olmasını sağlamaktır.

Bir başkan olarak sizi sürekli halk ile iç içe görüyoruz. Hemen hemen her gün Fatih’in bir mahallesindesiniz. Fatih’te yaşayan insanlara da “Her an Başkanla karşılaşabiliriz.” imajı verdiniz. Halk ile sıkı bir diyalog kurmanın yaptığınız çalışmalara ne gibi katkıları oluyor?
İnsan fiziken muhakkak yorulur ancak bu his algınızla birlikte değişir. Ben sabah namazından sonra güne bir bölgede başlıyorum. Orada yaptığımız çalışma varsa onları sabah saatlerinde incelemek çok verimli oluyor. Bu arada da çevrede bulunan esnafımızla dertleşiyoruz, okullarımızı ziyaret ediyoruz, bölgeyi dolaşıyoruz. Bu artık o kadar kanıksandı ki bir şikâyeti olan esnaf “Nasıl olsa birkaç gün içinde buradan geçer, kendisine söylerim.” diye belediyeye gelmiyor. Benim için de her seferinde öğretici oluyor bu geziler. Eğer sokaktaysanız, işinizin başındasınız demektir. Bizim, Sayın Başbakanımız başta olmak üzere büyüklerimizden öğrendiğimiz bu. Makam odasından yöneticilik yapılmaz. Bu ziyaretler esnasında halkımızın bizlerden talepleri oluyor veyahut biz projelerimizi paylaşma fırsatı buluyoruz. Böylelikle halkımızın ilgi veya tepkisini anında alabiliyoruz. Proje ilgi çektiyse geliştiriyoruz veya eleştirilen noktalar varsa o konular üzerinde bir kez daha duruyoruz. Hâsılı kelam, biz tüm projelerimizi halkımızla birlikte, onların onayıyla yürütüyoruz. Kamuoyunda yanlış bilinen Sulukule projemizde de %100 mutabakat vardır. Hak sahiplerinin isteği doğrultusunda proje 19 kez revize edilmiştir.

Başta da söylediğimiz gibi Fatih’in tarihi bir yapısı var… Bu tarihi yapı kentsel dönüşüm çalışmalarınızı nasıl etkiliyor? Önünüze ne gibi engeller çıkartıyor? Ve şu anda kentsel dönüşüme yönelik ne gibi çalışmalarınız var?
Sizlerin de bildiği gibi, ülkemizde son dönemde kentsel dönüşüm deyince ilk akla gelen proje, Fatih Belediyesi’nin ilk yenileme projesi olan Sulukule Projesi’dir. Ancak şunu tekrar vurgulamak isterim ki bizim projemiz kentsel dönüşüm projesi değil, bir “Kentsel Yenileme” projesidir. Sulukule’nin ilk akla gelen proje olmasında, ülkemizde bu kavramın henüz tam anlamıyla oturmamış olmasının önemli bir payı vardır.
Aslında ülkemizde yenileme çalışmaları, 2005 yılında SİT alanları için çıkarılan 5366 Sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Yasa ile hukuki bir boyut kazanmıştır.
Fatih Belediyesi olarak biz de bu yasanın hazırlanma sürecine katkı vermiş bir belediye olarak, bu yasa kapsamında ilçemizde pek çok yenileme bölgesi oluşturduk. Bugün itibariyle bu yenileme bölgelerimiz 13 tanedir ve bunların 5 tanesi Eminönü bölgemizdedir.
Bu bölgeleri yenileme bölgesi olarak ilan etmemizin sebepleri; ülkemizin en önemli şehri İstanbul’un tarihi merkezi olan Suriçi’ndeki yapıların ekonomik kullanım ömrünü doldurmuş olması, çevre ile birlikte sosyal dokunun bozulmuş olması, kentin halkın ihtiyaçlarını karşılayacak çağdaş şehircilik imkânlarını sunamaması ve 1999 Marmara Depremi’nden sonra ön plana çıkan deprem riskidir.
Fatih için kentsel yenileme elzem olmakla birlikte, Fatih’in tamamının kentsel sit alanı olması yenileme sürecini bir nebze uzatmaktadır. Çünkü yapılan tüm projelerin anıtlar kurulundan onaylanması gerekmektedir. Sulukule örneğine dönersek, biz o projede onaylı projelerimizi hayata geçirirken de zorluklar yaşadık. İnşaatlar için temel kazılırken, herhangi bir arkeolojik eser çıkabilir diye inşaat alanında arkeolog bulundurduk ve inşaat temellerini kol gücüyle kazdık.

Son olarak, Fatih’in geleceğine yönelik projeleriniz nelerdir?
Öncelikle şunu söyleyebilirim; Fatih’i aldığımızdan daha iyi bırakmaya gayret edeceğiz. Bizim hedefimiz; geçmişten aldığımız güçle yarınlara uzanan, aydınlık, güvenli ve temiz bir şehir kurmak. Yine tarihi bir kentte yaşıyor olmanın bilincinde bir toplum oluşturmaya gayret ediyoruz. Çünkü bir yeri anlamlı kılan orada yaşayan halktır. Mimarlarımız çok güzel binalar çizebilir, ideal şehirler kurabilirler. Ancak bu şehirlere can verecek, ruh katacak olan unsur, insandır. Bunun için bence asıl yatırım insana yapılmalıdır. Biz Fatih Belediyesi olarak kentlilik bilinci yüksek, yaşadığı yere sahip çıkan, “Ben Fatihliyim” diyen bir nesil hedefliyoruz. Bunu başaramazsak, mükemmel bir şehir de kursak, sahip çıkan olmazsa yaptığınız hiçbir şeyin anlamı yoktur. İnşallah önümüzdeki dönemde eğer bir kez daha Başkanlık yapmak bize nasip olursa, Fatih için başladığımız projeleri bir bir bitireceğiz ve şehrimizi dünya şehirler liginde daha üst basamaklara taşımaya gayret edeceğiz inşallah.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.