Herkesin Göremediğini Görme Sanatı Stratejik Düşünme / Stratejist Uğur Yasin Asal

gonul42-stratejik-dusunmeStrateji ve stratejik düşünme ne anlama gelmektedir?
Strateji, kişinin mevcut hedeflerinin, sahip olduğu özellikler ile akılcı bir şekilde örtüşmesi manasına geliyor. Dolayısıyla bu yönüyle strateji, bir düşünce biçimi ve bu düşünce biçiminin somut uygulamaya geçirilmesi anlamına geliyor. Biz, bu somut uygulamayı özellikle vurgulamak istiyoruz. Çünkü herkesin aklında, belirli bir süre zarfında varmak istediği hedefler ve bu yönde oluşturduğu çalışmalar var. Ancak, bu çalışmaların akılcı bir eksene oturtulması gerekiyor. En önemlisi bu, yani “Stratejiyi oluşturan öğeler nelerdir?” dersek, bunlardan birisi akılcılık ilkesi. Yani akla dayanan ilkeleri ortaya koyabilecek ve bu yöndeki çalışmalarını da bu akılcı eksende bir zaman planına oturtabilecek, en önemlisi de bunları uygulamaya geçirebilecek. Çünkü biz şunu biliyoruz ki uygulamaya geçmeyen hiçbir şey aslında strateji değildir.
Stratejinin ilgilendiği konu, tersten bakmaktır. Stratejik düşünme, herkesin göremediğini görmeye çalışmaktır; klişe bir örnekle, buzdağının altını görmeye çalışmaktır. Dolayısıyla stratejik düşünme, diğer yöntemlerden ve diğer normal düşünme tarzlarından bu yönüyle ayrılır. Ayrılmasını sağlayan en önemli yanı da ortaya koyduğunuz planı kendinizin yıkmaya çalışmasıdır. Strateji tersten bakıyor. Bir planı ortaya koyarken; o planı yanlışlayacak, o planın olmasını engelleyecek bütün düşünce kalıplarını önceden siz ortaya koyacak ve yazacaksınız. Dolayısıyla sizin yolunuzda gitmenize engel olan unsurları önceden tahmin edip stratejik bir düşünceyle iki kere düşünmüş olacaksınız. Stratejik düşüncenin daha ilerlemiş boyutları, bunun dördüncü, beşinci ve altıncı aşamalarını da tahmin ederek yazarsınız. Ama bu süreç bugünden yarına olabilecek bir süreç değildir; stratejik düşünceye adım atmayla birlikte, bu yöndeki çalışmaların bir, iki, üç ve dördüncü aşamalarından sonra kendi kendine gelişecek bir davranış geliştirme sürecidir. Bu yönüyle stratejik düşünmeyi, bir davranış oluşturma süreci olarak ifade etmek mümkündür.

Strateji neden önemlidir?
İnsanın sahip olduğu en temel varlık, aklı ve inancıdır. Akılla inanç arasındaki bağlantıyı da strateji kurgular. Strateji; aklınızı, yani kafanızda var olan, gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz düşünceleri mantıksal bir eksene oturtur. Sahip olduğunuz inanç ve iradeyle bunu da itici bir güç haline getirir. Büyük bir haritayı düşündüğünüzde strateji, o haritanın genel eksenini oluşturur. Harita içerisindeki ülkeler ve ülkelerin sahip olduğu kaynaklar, sizin aklen sahip olduğunuz, yazdığınız ve mevcut bir metadır, elle tutulabilir ölçülerdir. Bunları uygulamaya geçirecek de inancınız ve iradenizdir. Bu irade, bütün bunları stratejik bir eksene oturtur. Bunun için, insanların temel ihtiyaçlarını ekonomik olarak görebilmesi, kaynaklarını doğru kullanabilmesi için stratejik düşünmeye ihtiyacı vardır.
Bu yönüyle stratejik düşünme, farklı düşünce kalıplarının aynı eksene oturmasını engeller; farklı düşünce sistemlerini, sizin hedefinize gitmenizi engelleyecek bütün paradigmaları dışarı koyar, sadece odaklanmanıza imkân tanır. Biz bunu yaparken bir açı çiziyoruz. O açının ortasında bir derecemiz var, derecenin olduğu yere X yazıyoruz; ama X’in 5 ve 10 yıl, 15 yıl gibi zaman tahtasında ulaşmak istediği hedefler var. Strateji sizi bütün bu eksene oturtur ama sizi hedefinize götürecek enerjidir. Onun için, strateji de enerjinizi o noktaya odaklamanıza imkân tanır. Bu yönüyle sizi hedeflerinizin dışında değil, hedeflerinizin içinde tutar ve disipline eder. Bence en önemlisi, insanların hedeflerine ulaşmasında stratejinin insanları aynı zamanda bir programa bağlı tutmasıdır ve bu yönüyle bir davranış oluşturmasıdır. Stratejinin en önemli yanı da bir davranış geliştirme boyutu olmasıdır.

Stratejik düşünme becerisi nasıl kazanılır?
Temelde, insanın bu yönde bir ihtiyacının olduğunun farkına varması gerekir. Yani şu: Elindeki sahip olduğu mevcut materyallerle hayatına anlam katmak, farklılık kazanmak ve başta iş ortamında, yakın çevresinde, ülkesinde, bölgesinde, belki de dünyada farklılığı ortaya koyacak bir ihtiyacın olması gerekir. Bu ihtiyacı, diğer insanlardan farklılığını ayırt edebilecek, temelde iyi bir hizmet ortaya koyabilme, etkin ve verimli bir birey haline gelebilme kararını vermesi lazım. Başta stratejiye hareket etmesinin noktası, bireyin kendi içerisinde bu kararı vermesidir. Bu kararı verdikten sonra birey, öncelikle dünyayı ve dünya tarihini iyi analiz etmesi lazım. Çünkü strateji, başta dünya egemenliği ve dünyayla ilgili konularla ilgileniyor; büyük savaşlar, büyük hastalıklar, büyük felaketler, dünyadaki açlık sorunu, dünyadaki ekonomik yetersizlik sorunu gibi. Küresel bir inisiyatif oluşturacak bir düşünce boyutudur strateji. Bu yönüyle stratejik düşünmeye adım atacak kişinin entelektüel altyapısında, dünyaya ilişkin bir şeyler okuması ve kendisini derinleştirmesi lazım.
Öte taraftan, kendisini çok iyi tanıması lazım strateji geliştirecek kişinin. Bizim mesela stratejide kullandığımız bazı yöntemler var; bunlardan bir tanesi SWOT analizi. Çok bilinen bir örnektir. İnsanın kişisel olarak güçlü yanlarını, zayıf yanlarını, sahip olduğu çevredeki fırsatları veya sahip olduğu çevredeki tehditleri ortaya koymasını isteriz. Bu bize ne sağlar? İnsanın kendini bilmesini ve bu kendini bilme sürecinde 5 temel soruyu kendine sormasını gerektirir. Stratejik düşünce bu yönüyle geliştirir. Bireyin kendisine şu soruları sorması lazım: Kim, nerede, ne zaman, ne maksatla, nasıl, ne yapacak? Yani temel 5N 1K süreçlerini birey kendi içerisinde oturtması lazım. Bu soruların cevaplarına karar verdikten sonra, sahip olduğu özellikleri de bir yana koyacak, yukarıdan aşağı bir stratejik planda önceliklerini ortaya koyacak. Ki, biz buna stratejik çalışmalarda Q-Sort analizi diyoruz. Q-Sort’la önceliklerini ortaya koyan birey, bunu zaman dilimine oturtacak; zaman diliminde uygulayacağı adımları da bu önceliklerle bağlantılandırarak o önceliklerin sırasına göre stratejilerini geliştirecek. Bu yönüyle stratejik düşünme, insanın kendi planlarını akılcı bir eksene oturtup disipline edip o yönde kararlılığını artırması yönüyle önemlidir. İnsanı toparlar, toparladıktan sonra da kendisinin farklı olmaya başladığını hissettirir. Bu farklılıkta en önemlisi, sosyal psikolojik açıdan özgüveni ortaya koyar. Özgüvene sahip bireyler daha mutlu toplumlar haline gelir, daha mutlu toplumlar daha güçlü uluslar haline gelir, daha güçlü uluslar da sahip olduğu kadim medeniyeti daha iyi yerlere taşıyacaktır. Bunun için strateji bir özgüven inşasıdır. Bu şekilde de ifade etmek mümkündür, yani bu özgüveni sağlaması yönüyle önemlidir.

Stratejik düşünürken neleri göz önünde bulundurmalıyız?
Stratejik düşünürken 3 temel unsuru göz önünde bulundurmalıyız. Bunlardan birisi zaman, bir tanesi mekân, bir tanesi de bu üçünü harekete geçirecek enerji. Stratejinin 3 temel argümanı bunlardır. Ne yönüyle zaman? Stratejide, hedeflerinizi belirli bir zaman dilimi içerisinde gerçekleştirirsiniz. Devletler için bu zaman dilimleri belki 15, belki 20 yıl olabilir. Stratejinin aşamalarına göre bunu ifade etmek mümkündür. Örneğin, bir devletin bir bölge üzerinde geliştirdiği strateji uzun erimliyse bunu 20 yıldan başlatabilirsiniz. Bugün Türkiye’nin, yakın coğrafyasında inşa ettiği dış politika, bundan 15 yıl sonra da 20 yıl sonra da etkin hale gelecektir. Bu yönüyle stratejinin zaman kavramında verdiğim bu örnek yüksek strateji örneğidir. Ama kişi için bunu 3 yılla, 5 yılla ve 10 yılla ifade etmek mümkün. Dolayısıyla stratejinin olmazsa olmaz ve sahip olması gereken özelliklerinden birisi zamandır. İkincisi mekân, yani stratejiyi hangi mekânda uygulayacaksınız? Bu, kişi içinse kişinin içindeki dönüşümü sağlayacak mekândır bu. Dolayısıyla kişinin içsel iradesidir bu mekân. Ama bir kurumsa o kurumun faaliyet alanı içerisinde bulunduğu endüstri olabilir, sektör olabilir, o alandaki çalışma içerisindeki mesela gazetecilik alanı olabilir, yazılı basınsa yazılı basın, görselse görsel basın; ama o mekân içerisinde o strateji geliştirilir.
Üçüncüsü de enerjidir. Bu zaman dilimi içerisinde, bu mekânda hedeflediklerinizi ortaya koymak, sizin hem kişisel hem kurumsal enerjinize bağlıdır. Hedeflerinize olan bağlılığınız, hedefinize olan inancınız sizin enerjinizi yükseltir. Yüksek enerjiye sahip olmanın da bazı özellikleri vardır. Onun için mesela biz, stratejik düşünmeyle ilgilenen kişilerin tek boyutlu insan olmamaları gerektiğini öneriyoruz; mümkünse bir sanatla, edebiyatla, müzikle ve en önemlisi de bir sporla iştigal etmelerini istiyoruz. Çünkü hayatlarındaki bu başarıyı sürdürülebilir bir hale getirebilmenin temelinde, itici bir güç olarak ruhlarını da dinamizm etmeleri gerekiyor. Zaman, mekân ve enerjiyi; kişilik, kimlik ve ruh olarak da ifade etmek mümkün. Zaman, içerisinde yaşadığınız, taşıdığınız ise kimliktir. Mekân, o kimlik içerisinde kurguladığınız kişiliğinizdir.
Dolayısıyla bu üçü; yani zaman, mekân ve enerji, stratejinin uygulama alanlarıyken, bunların yansımaları da kişiliğinize, kimliğinize ve ruhunuza yansır. Dolayısıyla stratejiye yönelik çalışan insanlar için başarıyı şu şekilde ele alırsınız: Başarı, başlayan ve biten bir süreç değildir, başarı bir sürekliliktir. Onun için strateji geliştirme de kişinin başarılı bir hayata adım atmasını sağlayacak yönleri ortaya koyar.

Stratejik düşüncede derinleşmek için önerileriniz nelerdir?
Öncelikle, kişi okumayı sevmeli. Çünkü strateji, aynı zamanda bir analiz süreci. Daha iyi bir strateji geliştirebilmeniz için, sizin daim olan verilere hâkim olmanız lazım. Ne demek bu? Dünyadaki değişimleri çok yakından takip etmeniz lazım. Sadece uluslararası ilişkilerci, siyaset bilimci vb. bir şey olmanıza gerek yok. Şu an dünyanın bir vatandaşıysanız dünyanın neresinde ne oluyorsa bugün onun cep telefonunuza dahi ulaşması mümkün. Onun için, stratejiyle ilgilenen kişilerin perdeleri sürekli açık olmalı, bakış açıları geniş olmalı ve dünyada ne olup ne bittiğini yakından takip etmeliler.
Bu yönüyle, stratejik düşünmeyle ilgilenen kişilerin kendilerini diğer bireylerden ayırt edecek birtakım özelliklere sahip olması lazım. Bu özellikleri bizim belirlememiz mümkün değil. Bu özellikleri en iyi belirleyecek, bireyin kendisidir. Çünkü az önce bahsettiğim gibi, kişiliğine, kimliğine ve ruhuna en uygun olan unsuru kendisi seçecektir. Bunun için, belirli bir süre kişinin kendisini tanıması, bu yönde araştırma yapması ve dünyayı analiz ederek bu analizden çıkarttığı sonuç, “Evet, ben bu alanda kendimi geliştirmek istiyorum.” demektir. Bir siyaset bilimci için, “Toplumsal uzlaşıda en iyi ben olacağım.” demek gibidir. Bir ekonomi profesörü için, “Türkiye ekonomisini en iyi ben bileceğim.” demek gibi… Dolayısıyla birtakım özelliklere sahip olması gerekir.
Bununla birlikte, çeşitlilik ve farklı açılardan bakabilmeye sahip olması lazım. Stratejik düşünmeyle ilgilenen kişi, bir nesneye ilk başta baktığı zaman, bunun bir su bardağı olacağından öte, aynı zamanda bir kalemlik vasfı da görebileceğini düşünmelidir veya bunun ters çevrildiğinde bir vazo işlevi görebileceğini bilmelidir. Dolayısıyla stratejik bakış açısı, mevcudu ilk başta görmez, kuşkuyla yaklaşır, sorgular, “Bu da olabilir mi?” der. Bu, düşünceyi geliştirmesi yönüyle önemlidir. Herkesin baktığından farklı bakabilmektir. Bu yönüyle de stratejik düşünmeye adım atacak bireylerin, farklılıkları yakalayacak, herkesin sorduğu sorulardan ayrı soruları düşünmesi lazım. Bu da bugünden yarına inşa edilemez. Ama bu yönde bir düşünme egzersizine giren bireyler bu konuda başarılı olmaya başlayacaklardır.

Zihin tembelliğiyle stratejik düşünememenin arasında bir bağlantıdan söz edebilir miyiz?
Kesinlikle. Çok da doğrudan bağlantı var. Az önce sıklıkla vurguladım. “Alışılmış düşünce kalıpları stratejik düşünce değildir.” dedik. Gerçekten de bu böyle. Yani herkesin düşündüğü, aslında ve maalesef, toplumumuzda alışılagelmiş zihin tembelliğinin bir örneğidir. Yani herkesin aynı düşündüğü noktada farklılık yoktur ve gelişme yoktur. Diyalektik de böyle gelişir. İki farklı düşüncenin ortaya çıkartılmasıyla yeni bir sentez ortaya koyarsınız. Dolayısıyla düşünce tembelliğinin stratejik düşünememekle doğrudan ilişkisi vardır. Düşünceniz tembelse strateji geliştiremezsiniz. Ama dediğim gibi, beyninizi bu yönde sürekli açık halde tutarsanız, yeni bir model haline getirebilirseniz, o model de bir fabrika gibidir. Fabrikanın da içerisine hammadde girer, makinelerde işlenir, elektrik kullanılır, oradan bir ürün haline getirirsiniz. Stratejik düşüncede de beyninizi bir fabrika gibi çalıştırmanız lazım. Bu fabrika 7/24 işleyen bir fabrika gibi olmalıdır, o fabrikanın elektrikleri kesilmemelidir, kesileceği zaman bile fabrikanın içerisinde jeneratörleri olmalıdır. Bu, stratejik düşünmede çok dinamik bir süreçtir. Niçin dinamik bir süreçtir? Eğer siz gerçekten kafanıza koyup belli hedeflere ulaşmak istiyorsanız bu stratejik düşünmedir. Bunu ortaya koyduk. Bu hedeflerin oluşmasını engelleyecek düşünceye de açık olmanız lazım. Onun için 7/24 işleyen bir fabrika dedik. Çünkü o üretim süreci sekteye uğrarsa bu noktada stratejinize ulaşamazsınız. Ne demek bu? Düşünceniz tembelleşirse stratejiniz ortadan kalkabilir. Dolayısıyla sizin stratejiniz her an gelişen şartlara uygun bir yapıda olmalı, her an gelişen şartların kendisine oluşturduğu yeni modelleri kendi içerisinde kurgulayabilmeli ki hemen o modelleri alıp strateji yoluna devam etsin. Özellikle devlet stratejileri için bu böyledir. Devletler stratejilerini geliştirirken bunları belirli program altına alır, laboratuvarlarda deneyler ve deneylerden çıkan sonuçlarda, değişmesi mümkün stratejileri de bunun içerisine adapte ederler ki temel strateji değişmeden yoluna devam etsin. Büyük devletler bu şekilde başarılı olurlar. Sabırlıdırlar, yeri geldiğinde politikanın uygulanma zamanını beklerler ve hedeflerine ulaşırlar. Kişi için de bu böyledir, yani hayatın birçok noktası için bu böyledir. Evlilik de bir stratejik tercihtir. Evliliğinizi yaparken de hayatınızda size katkı sağlayacak, hayatınızı tamamlayacak, bu bakış açınızın bir parçası olacak bir insanı ararsınız. Eğer düşünceniz tembelliğe ulaşır ve daha çabuk karar alma yönünde giderseniz belki stratejik olarak hedefiniz olan mutluluğunuza erişemeyebilirsiniz. Mutluluk da en büyük stratejik hedeflerden birisidir, çünkü insan doğasına hitap eder.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir