Dünyaya Nam Salan Lezzet Karaköy Güllüoğlu / Nadir Güllü

35-gulluogluYıllardır tanınan bir markasınız. Markanızı zirvede tutmak için nasıl bir yol izliyorsunuz?
İşletmemi “12 S” kuralına göre yönetiyorum. Bu, benim Nadir Güllü anayasamdır. Bütün iş dünyası için de geçerli olduğunu düşünüyorum. Mesleğime saygı duyuyorum, saygı duymuyorsan bu işi yapmayacaksın. Mesleğimi seviyorum, yaşamak sevgiyle başlar, sevgiyle yoğrulmayan hamurdan iyi bir baklava olmaz. Sorumluluk sahibiyim ve yemediğimi yedirmiyorum. Sadakât, kimsenin yaptığı işte gözüm yok, herkes bildiği işi yapacak. Süreklilik, dededen toruna müşteri gelir. Müşteri “Beni dedem getirdi, ben de torunumu getirdim.” diyor. Ben Nadir Güllü olarak 60 yaşına yaklaştım. Beni küçükken dedem getirdi buraya, ben de şimdi torunlarımı getiriyorum. Hem müşteri hem çalışan hem de patron, beş kuşak bir dükkâna geliyor. 65 yıllık Karaköy’deki dükkânımıza geliyor. Onun için taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir. Sisteminizi kuracaksınız, kalite ve disiplinin olmadığı yerde başarı olmaz. Sebat edeceksiniz, sabredeceksiniz, sahipleneceksiniz, savaşacaksınız.
Ticaret hayatında iki türlü büyüme vardır; enine büyümek ve dikine büyümek. Enine büyümek; şubeleşmek, dağılmak, birçok işe girmek, daha çok insanlara hizmet etmek için daha uzak yerlere gitmektir. Fakat her mesleğin kendine göre üretim, yönetim ve pazarlama sistemi vardır. Geleneksel el sanatları fabrikasyon olmadığı için, endüstriyel ürün olmadığı için, geleneksel olduğu için, kazan büyüdüğü zaman lezzet küçülür sistemi ile gider. Onun için prensibimiz dikey büyümektir. Dikey büyümek kendi içinde satışı artırıp her sene kendi içinde şube açmak demektir. Şu anda dünyanın en eski kurulmuş baklava üretim tesisindesiniz ve bir günde 2 tonun üzerinde baklava satan tek yer. Bu 65 yıldır dededen toruna gelen müşteriler sayesinde oluyor. Onun için dünyaca ünlü insanlara, devlet büyüklerine, başkanlarına, prenslere ve krallara ürün veriyoruz. Gemilerle gelip bizden baklava alıyorlar. Biz şu an düğün, mevlid, sünnetlere tepsi tepsi satış yapıyoruz.
Dükkân açmak marifet değil, önemli olan ürünü satmak. Daha sonra Çırağan Otel, Swiss Otel gibi yerler bizden ürün alıyor. Boğazdan geçen tankerler bize mail atarlar, boğazdan şu saatte geçeceğiz diye, biz de kumanya şirketleri vasıtasıyla ürünlerimizi onlara ulaştırırız. Önemli olan konuşan değil, konuşulan firma olmak, konuşulan usta olmak. Eğer kaliteyi yaşatırsanız zaten sizi arayıp buluyorlar.

Baklavanın olmazsa olmazları nelerdir?
Şube açmamamızın nedeni “Kontrol edilemeyen güç, güç değildir.” prensibinden hareket etmemiz. Bizim meslek o kadar hassastır ki; esen rüzgâra göre, havaya göre, mevsime göre hamurun sertliğini ayarlayabilmek, tereyağının sıcaklığını ayarlayabilmek, şerbetin kıvamını ayarlayabilmek… Kesinlikle standart yoktur, standart ustanın beynindedir, yüreğindedir. Geleneksel el sanatları olduğu için dağılmıyoruz, işin başında duruyoruz. Prensibimiz şube açmak değil, müşterinin ayağına gitmek değil, müşteriyi çekmek. Günde ortalama 5000 müşterimiz geliyor. Gelenlerin yarısı yabancı. Zaten müşteri geliyor. Gelemeyenler için de kargo kurye sistemiyle gönderiyoruz. İnternetten sipariş sistemi ile dünyanın dört bir yanına ürünlerimizi gönderiyoruz.
Biz tarihi bir firmayız, tarihsel bir lezzet üretiyoruz. Lezzet üretmek ciddiyet ve emek ister ve ürünümüzün doğallığından dolayı, dağlardan ve yaylalardan malzeme getiriyoruz. Yayla demek, köy demek, doğallık demek. Müşterimiz bize inandığı için, Türkiye’de çeşitli vesilelerle gelip bir müddet kalan insanlar yurt dışına gidince de bizi unutmadılar. Hâlâ Türkiye’ye yolu düşen gelip bizden kilolarca baklava alıp gidiyor.

Baklavada yeni ürün veya diyet ürünleri gibi çalışmalarınız var mı?
Biz dünyada ilk ve tekleri yapan firmayız, mesela İsfahan’dan hurma suyunu getirdik. Kalp hastaları için olan, şeker hastaları için olan, çölyak hastaları için olan baklava çeşitlerimiz var. Farklı olursanız, işletmenizde farklı ürünler sunarsanız, müşteriniz de farklı olur.

Karaköy’den başka hiçbir yerde şubeniz yok. Bu konuda yeni adımlar atacak mısınız, yeni atılımlarınız olacak mı?
Şu anda düşünmüyoruz, çünkü ticaretin birinci kuralı kârdır. Kârın birinci kuralı pazarlamadır. Pazarlamanın birinci kuralı da tanıtımdır. Tanıtımın da birinci kuralı iyi yönetimdir. Yönetemediğin bir şeyi pazarlayamazsın. İyi üretmediğin şeyi kesinlikle pazarlayamazsın. Önce iyi üretim. Kontrol edilemeyen güç güç değildir, demiştik. Üretimin başında duruyoruz, ehil ustalarla çalışıyoruz, bir de ham maddemiz kaliteli.
Bizim ustalarımız geleneksel. Dünya çapında ünlü, ehil 30-40 yıllık ustalarla çalışıyoruz. Hepsi kendi mesleğinde, kendi çapında uzman ustalar. Hâl böyle olunca ancak kendimize yetecek kadar üretiyoruz. Zaten zaman zaman kandillerde, Ramazanlarda, bayramlarda tam kapasite çalıştığımız ve ilave mesai yaptığımız halde sadece Karaköy Güllüoğlu’ndaki firmamıza yetecek kadar ürün üretebiliyoruz. Böylece şube açmaya gerek kalmıyor. Zaten kendimize ancak zor yetiştiriyoruz. Çünkü 2 ton büyük bir üretimdir. Zaten ürünü iyi yaptığınız zaman, kendi içinde bir şube açıyorsunuz. Mesela elli yıl dayanıklı keten poşetlerimiz, özel deriden yapılmış dayanıklı dağıtım kutularımız var.

Müslüman iş adamının temsil ettiği bir misyon var, insan ve hayata dair. Bu temsil ettiğiniz misyonunuzla alakalı neler söyleyebilirsiniz?
Beni sevindiren, baklavamızla beraber Müslüman Türkiye’nin tanınmasıdır. Tabi ki Müslüman’ın iyisi işini en iyi yapandır. Ben de işimi iyi bir şekilde yapmaya çalışıyorum ve bununla övünüyorum. Bildiğim işi yapıyorum, kimsenin yaptığı işte de gözüm yok. Kendi işime odaklanıyorum ve onu tüm dünyaya tanıtıyorum.
Bizde su berekettir diye sudan para alınmaz. Gazlı içecek satılmaz, cuma namazından yarım saat önce dükkân kapanır, yağmur yağıp müşteriler mahsur kalırsa şemsiye dağıtır, hediye ederiz. Türk halkını unutma deriz. Her sabah da ahilik selamı ile işe başlarız.
Ben yemediğim baklavayı başkasına yedirmem, diyorum. Tohumların ve gübrelerin kimyasal işlemlerle genetiği değiştirildi. Biz onun için dağlardan ve yaylalardan doğal malzemeler topluyoruz. Egzoz gazının girmediği, ayak basılmamış otlardan beslenen, koyun ve keçi sütünden yapılmış, erimiş yayla tereyağı getiriyoruz. Bir işin ya âşığı olacaksın ya muhtacı olacaksın.
Özellikle belirtmek isterim, Karaköy’den başka bir yerde şubemiz yok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir