Uludağ’ın Eteğinde Bir Köy CUMALIKIZIK / Dr. Mehmet Gülçubuk


Her geçen gün artan nüfus, çağımız insanının günübirlik veya birkaç günlüğüne sığınabileceği, gerek coğrafyası gerek tarihi gerekse de damak tadı ile özgün ama illa da sakin yerler aramasına sebep oluyor. Bu sayımızda işte böyle bir yerden; Cumalıkızık’tan bahsedeceğim.
Cumalıkızık köyü, Bursa ilinin sonu “Kızık”la biten birkaç köyünden en tanınanı ve en turistik olanıdır. Bursa’ya 9 km mesafede ve Bursa Ankara yolu üzerinde 2 km kadar içerde, Uludağ’ın eteğindedir. İstanbul’dan yola çıkacaklar Eskihisar-Topçular araba vapuru ile Yalova yönüne, oradan da Bursa’ya gidebilirler. İstanbul’a üç buçuk saatlik mesafede olan Cumalıkızık’a özel araba ile gitme imkanı olmayanlar, Bursa’nın içinden otobüs ve dolmuşlarla yarım saatte ulaşabilirler. Araba ile gidildiğinde, haftasonları arabaları köyün aşağı kısmında bulunan ilkokulun bahçesine park etmek mümkün.
Cumalıkızık’ın tarihi, Osmanlı’nın kuruluş yıllarına kadar uzanmaktadır. 700 yıldır insanların yaşadığı köyün özgün mimarisini oluşturan evler, genelde 3 katlıdır. Avlusu ve cumbası olan, kerpiç, ahşap ve taştan inşa edilmiş bu evlerin pek çoğu 2000 yılından sonra restore edilmiş ve bir kısmının restorasyonları hala da sürmektedir. 300 haneli köyde aktif oturulan ev sayısı her geçen gün artmaktadır. Evler iç içe ve çok yakın inşa edilmiş olup dar ve küçük geçitlerle de bir evden diğerine geçilebiliyor. Çift kanatlı yüksek kapılarının üzerindeki kol ve tokmaklar demirden ve özgün biçimlerdedir.
Cumalıkızık’ın içinden yukarıya doğru yürümeye başladığınızda sağlı sollu neredeyse tamamını kadınların işlettiği tezgahları görürsünüz. Bu tezgahlarda ahududu, böğürtlen, kızılcık, incir reçelleri ve yöreye ait türlü türlü el işleri bulmak mümkün. Özellikle ham ve yeşil incirden yapılan reçeli tavsiye ederim. Kadın hâkimiyeti köyün işletmelerinin tamamında hissediliyor. Pek çok evin avlusu o evin sahipleri tarafından kafe ve lokanta gibi işletiliyor. Bu işletmelerde, bir kısım kadınlar gözleme açarken ve pişirirken, bir kısmı da çay dağıtımı ve servisle ilgileniyor. Kadının sosyal ve ekonomik hayattaki konumu tartışılacaksa Cumalıkızık köyünün bu konudaki gelişimi sevindirici bir örnek olarak karşımızda duruyor. İnanıyorum ki bu şirin köyün peynirli, patatesli gözlemesi, mantısı ve çok övülen türlü peynirlerden, tereyağından ve değişik reçellerden oluşan, ancak benim tadamadığım köy kahvaltısı, okurlarımızın damak tadına hitap edecektir.

Cumalıkızık’ın sokakları oldukça dardır. Kaldırımsız taş döşeli bu sokaklardan her daim berrak sular akmaktadır. Bu dikkat çekici ayrıntı, hem temiz sokaklar oluşturuyor hem göze hoş görünüyor hem de aşağılara akan bu dereciklerle köyün bahçeleri sulanıyor. Türlü renklere boyanmış evlerin oluşturduğu bu sokaklardan yürüdüğünüzde yüzlerce yıl öncesine gitmiş gibi hissediyor, aradığınız sakinlik ve huzuru bulmuş oluyorsunuz. İster bir ressam olun ve resimler çizin, ister fotoğrafçı olun güzel kareler çekin, isterse de şair olun etkileyici dizeler yazın… Cumalıkızık tüm bunlar için ideal bir yerdir. Zaten köyün bu tarihi ve özgün dokusunu fark eden bazı film yapımcıları, dizi filmleri için burayı tercih etmişler…
Cumalıkızık’ta görülmesi gereken yerlerden birisi köyün aşağı kısmında bulunan etnografya müzesidir. Burada köyün geçmiş yaşantısına ait eşyalar sergilenmektedir. Ayrıca köyün camisi, hamamı, caminin yakınındaki Zekiye Hatun Çeşmesi, Osmanlı devrinden kalmadır. Köyde, Bizans devrinden kalma bir de kilise kalıntısı bulunuyor.
Köyde gece konaklamak için pansiyonlar mevcuttur. Gece konaklayabilenler mükemmel köy kahvaltısını da yemiş olacaklardır. İster konaklayın ister günübirlik gezin ama oradan ayrılırken yörenin reçellerinden almayı unutmayın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.