Türkiye Ekonomisinde Yeni Trend Savaş Sanatları Olmalı / WORLD BUDO Grand Master Züber Saydan

56-yeni-trend-savas-sanatlariKendinizden bahseder misiniz, spora nasıl başladınız?

Çocukluğumdan itibaren, otuz beş yıldır spor yapıyorum. Çocukluğumuzda Judo ve Karate sporu yaygındı. Karate federasyon olmamıştı ama Judo sporu federasyondu. O günlerde imkânlarımız çok kısıtlı olduğundan belediyenin ücretsiz kurslarına müracaat ettim. Müracaat için veli izni gerekiyordu, babam dövüş sanatlarına başlamama karşıydı. Veli izni kısmını ablamın yardımıyla hallederek, gizlice Judoya kayıt yaptırdım. Kendi aralarında Jiu Jitsu antrenmanlarını yapan kolluk kuvvetlerinden ağabeylerim vardı. Jiu Jitsu sporuna ağabeylerim vesilesiyle merak saldım ve ilk Jiu Jitsu antrenmanlarımı yaptım.

Peki Judo ve Jiu Jitsu’dan sonra sporcu kimliğiniz nasıl devam etti.

O günlerde bir Kenpo fırtınası esiyordu, bazı gazetelerde Kenpo ile ilgili yazılar çıkardı. Siyah elbisenin bir gizemi vardı. Kenpo ustası Enver Hancı Hocamız’la bir süre Kenpo çalıştım. Maddi durumum el verdikçe Kenpo çalışmalarına devam ettim. Ama o kadar büyük ilgimiz ve sevgimiz vardı ki, şu anda günümüzdeki öğrencilerin üç ayda aldıkları dersi biz üç dört derste alırdık. Hocalarımız da şimdiki hocalar gibi değildi; öğrenciler üzerindeki talebi görünce onlar da coşuyordu. Kıskanma, çekinme yoktu; dolayısıyla da sınırsız öğretiyorlardı. Sınır ve limit yoktu yani… Kaju Kenpo ustası Ali Rıza Koloğlu Hocamız Self Defans ağırlıklı çalışıyordu ve Kenpo’yu sert kalıplar içinden çıkarıp biraz daha estetik ve armonik hale getirdi. Bunun sonucunda da sistem dışına itildi. O da bunun üzerine serbest Kung Fu ile yeni bir çıkış yaptı. O zamanlar bir yandan işyerinde çalışıyordum, bir yandan da spor yapıyordum. Çalıştığım yerdeki ustam “Akşam seni bir yere götüreceğim.” dedi. Bir hocayla tanıştırdı. Meğerse ustamın öz abisiymiş. Naim Mert usta ile tanıştık; şu an bile, hoca-talebe ötesinde bir dostluğumuz var.

Bildiğimiz kadarıyla sizin Kung Fu geçmişiniz var ama Self Defans ile de ilgileniyorsunuz.

Doğru, geçmişte önemli Kung Fu hocalarım oldu. Ama benim Self Defans sevdam vardı. Ninjutsu’ya 1998’e kadar devam ettim. O sıralar bir Real Aikido hocası ile tanıştım. Bana çok yakın olan bir sistem olduğu için Real Aikido yapmaya başladım. Lakin Türkiye’de Aikido yoğun bir şekilde devam ettiğinden, isminden dolayı tercih etmedim. Sanki onların yaptığı gerçek değil, der gibi benim karakterime uygun değildi. Şunu söyleyeyim: Real Aikido’nun Türklere çok uygun olduğunu düşünüyorum. Aikido camiası oturmuş bir camia olduğundan Avrupalıların modernize ettiği Aikido’yu benimsemediler. Ancak uygulanabilir Self Defans sistemi gerçekten de sokağa uygun tekniklerin olduğu bir sistemdir.

Gördüğümüz kadarıyla birçok sistemde çalışmalarda bulunmuşsunuz ama her zaman arayışınız devam etmiş.

Bir sisteme bağlı olunca sistem kendi tekniklerinden başkasını sisteme kabul etmiyor ve sizi dışarıda bırakıyor. Bugün Karate’nin bir tekniğine bir şey katamazsınız, Japonlar bunu yaptırmaz. Ayrıca Wushu’da, Çinlinin yaptığı bir forma bir şey ekleyemezsin. Yani mutlak itaat gerekiyor. Savaş sanatları da eskisi gibi değil, her sistemin kendimize göre güzel taraflarını görebiliyoruz. Geleneksel savaş sanatları yeni gelişmelere engel oluyor. Lakin Karate olsun, Judo olsun, Tekvando olsun hiçbir savaş sanatı kusursuz değildir. Her sanatın etkili teknikleri vardır. Bunun yanında bariz kusurları da vardır. Ama onları düzenleyen federasyonlar, katı kurallar koyarak kendi sistemlerinin eksiklerini insanlara dayatmaktadırlar. Tabi burada dünya çapında ticari rantlar olduğu da bir gerçek. Başta Güney Kore olmak üzere Japonya ve Çin gibi devletler savaş sanatlarından ekonomilerine büyük katkı sağlamaktalar. Şimdi bir sanata başlayacaksanız hemen karşımıza prosedürleri koyuyorlar; senden iki bin euro yıllık aidat istiyorlar. Arkasından, diploma ücretlerinin yarısını istiyorlar. Elbise vs. derken Türkiye’den ciddi bir paranın yurtdışına çıkması söz konusu. Yetenekli, üretken ve dünya çapında Türk ustaları var; o zaman neden bu paraları yurtdışına ödüyoruz. Hem milli olmak hem de evrensel olmayı başarmamız gerekiyor. Size bu konu ile ilgili yaşadığım bir anıyı anlatayım. Japonya’dan çok değerli 8.Dan bir üstat bize misafir oldu. Bana şunları anlattı: “Haftada üç gün kendi salonumda antrenman yapıyorum. Üç gün de arkadaşımın salonuna gidiyorum. Arkadaşım benden daha düşük seviyede olduğu halde ona destek sağlıyorum. Dünyanın en iyi hocaları Türkiye’de, lakin birbirleriyle uğraşmaktan dünyaya açılamıyorlar. Bizler, sizden yetenek bakımından yüzde elli geriyiz. Sizler de bizden sanata saygı ve evrensel olma konusunda yüzde elli gerisiniz. Biz birbirimizi överek para kazanıyoruz. Siz ise birbirinizi kötüleyerek para kaybediyorsunuz.”

Siz artık kendi sisteminizi kurdunuz ve çok başarılı çalışmalara imza atıyorsunuz. Bu süreci anlatır mısınız?

Allah’a şükürler olsun… Daha önce uğraştığım Ninjitsu, Kenpo Karate ve Jiu Jitsu sistemlerini Ninbudo Aikijutsu ismiyle bir araya getirdim. Sistemimiz kendini devamlı güncelleyen Self Defans ağırlıklı bir sistem. Bu zamana kadar 21 ülkede onlarca seminer verdim. Binlerce talebe yetiştirdim.

Dünya savaş sanatları camiasında yeni bir stil kurmanız nasıl karşılandı?

Dünyada yeni bir stil kurmak, kabullendirmek çok zordur. Bir stili dünyada kabullendirebilmek için çok ciddi bir alt yapınız olması gerekiyor. Yetiştirdiğiniz talebelerinizin, ciddi bir tez dosyanızın olması gerekiyor. Kırk beş yaşından büyük, üç stilde uzman, 5.Dan ve üzeri olmanız gerekiyor. Tez dosyası zaten başlı başına zorlu bir iş… Tez dosyasında beyaz kemerden siyah kemere kadar tüm sistemi ayrıntılı bir şekilde belgelendirmelisiniz. Aynı zamanda bu belgelendirmeye, verilen derecelerin ders programı ve imtihan kriterleri dâhil edilmeli. Daha önceki yaptığınız stilin üzerinde küçük değişiklikler yapılması, sisteminizi o stilin bir kolu yapar, sizi Soke (sistem kurucusu) yapmaz. İnsan kendi kendine stil kuramaz, bu işin tabiri caizse bir ekspertizi var. Sisteminizi konseyler inceler ve uygunsa özgün bir sistem diye kabul edilir.

Kurulan sistemin önüne ve arkasına dünyada var olan kategorilerin isimlerinin belirtilmesi gerekiyor. Mesela Self Defans, Combat Sistem, Martial Arts gibi. Yaptığı sistem Karate alt tabanı ağırlıklıysa Karate Self Defans demesi gerekiyor. Ya da Kung Fu Martial Arts demesi gerekiyor. Her sistem kendinden önceki bazı sistemlerin alt yapısını kullanır, bilgi önceki bilgileri geliştirerek devam eder, bilginin geçmişle bağı kesilmez. Tabi ki yeni tüm sistemler eski sistemlerin etkisi altındadır, bu kaçınılmaz bir gerçektir. Mesela Judo, Aikido ve Jiu Jitsu’nun birleşmesinden meydana gelen Sambo 1930’larda kuruldu. 1930’dan önce bu spor yoktu. Bugün dünyada kendisini kabul ettirdi. Kimse Sambo için bu Judo’dur demiyor. Şimdi çok güzel faaliyetler içerisinde bulunan Brazilian Jiu Jitsu da (BJJ) aynı durumda. BJJ tamamen Jiu Jitsu tekniklerinden oluşur. Lakin Brezilyalılar elbiselerini daha havalı bir konseptte, sporu da daha sert yaparak dünyanın bir anda ilgisini çekmeyi başardılar.

Türkiye’de sistem kurabilme imkânı nasıl sağlandı?

Türkiye’de sistem kurulmasının yolunu açmada en önemli isim Şefik Gülten Hocamız’dır. Ondan daha önce çalışma yapan bazı hocalarımız da oldu, fakat dünya konseylerinde ilk olarak ismi geçen Şefik Gülten Hocamız’dır. Şefik Gülten Hocamız bu çalışmasıyla Türkiye’deki hocaların da yolunun açılmasını sağlamıştır. Hocalarımıza özgüven vermesi, bu işin yapılabildiğini göstermesi bakımından önemli bir kilometre taşıdır. Kendisi birçok ustanın da Soke, Hanshi, Grandmaster olabilmesi için danışmanlık yapmıştır. Malezya’daki akademisyenler tarafından kendisine Savaş Sanatları Profesörü unvanı verilmiştir. Üç tane rehber niteliğinde ciddi kitap yazmıştır.

Rahmetli Fikret Küçükakdere Hocamız’ın World Budo Federasyonunda yardımcılığını yapıyordunuz. World Budo’dan bahseder misiniz?

Öncelikle hocamıza Allah’tan Rahmet diliyorum. Rahmetli hocamız özellikle Karate camiasında bugün yetişmiş birçok öğrencinin imtihanlarına girmiş, organizasyonlar düzenlemiş önemli bir isimdir. Karate federasyonunu kuran kişilerdendir. Birçok federasyonun kurulmasına, hakem heyetlerinin eğitimine öncülük etmiş bir kişidir. Ben, World Budo Federasyonunda hocamıza her türlü desteği vererek yardımcı oluyordum. Vefatından önce Makedonya’da World Budo konseyi toplanacak, yeni üyelerini ve Grand Masterları seçecekti. Avrupa ayağını tekrar bir araya toplayacaktı. Ne yazık ki ömrü vefa etmedi.

Hocamızın oğlu Master Cüneyt Küçükakdere, babasının tüm kayıt ve evraklarını bana teslim etti. Benim hocalarım ve bu yolun duayenleri, biz seni destekliyoruz, dediler. Benim için gerçekten sürpriz oldu. İnşallah Fikret Küçükakdere Hocamız’ın adını bu kurum ile yaşatacağız. Şu anda tüm üyelerimizle Avrupa yeni konseyinin kurulmasını bekliyoruz. Grandmaster ustalarının koordinasyonu ve organizasyonların yapılabilmesi için bu bir ihtiyaç ve gerekli bir çalışma. Biz dostluk ve sevgi ile işlerimizi yürütmek istiyoruz. Tüm ustalara ve bu işe emeği geçmiş tüm Grand Masterlara saygımız var. Bizim için önemli olan insanlık. Üç defa ustalara saygı gecesi düzenledim. Şimdi de World Budo organizasyonu ile dördüncüsünün hazırlıklarına başladık. Hiçbir hocamızı ve hiçbir sistemi dışlamadan herkese eşit ve adaletli davranmaya çalışacağız.

Hankando sisteminin kurucusu Grandmaster Şenel İlhan Hocamız’ın yaptığı çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

İlk olarak Grandmaster Şenel İlhan Hocamız’ın Hankando sistemi, World Budo Fikret Küçükakdere Hocamız’ın danışmanlığında incelenmeye başlanmıştı. Fikret Küçükakdere Hocamız’ın ahirete intikal etmesinden sonra Hankando’nun tez dosyasını incelemek bize nasip oldu. Bu rastlantı olmasa gerek; öncelikle Allahu Teâlâ’ya böyle hayırlı bir işi bize nasip ettiği için şükürler olsun. Bu herkese nasip olmayan büyük bir nimettir. Bu benim için çok önemli… Talebesi Fikret Yiğit Hoca’yı bize nasip etti. Rabbim’in işleri… Bir Fikret Hoca’yı aramızdan aldı, yine onun talebelerinden bir Fikret Hoca’yı verdi; bunun da rastlantı olmadığını düşünüyorum. Grandmaster Şenel İlhan Hocamız gibi önemli ve lider bir şahsiyetin sporla ilgilenmesi, gençlerin sokaktan kurtarılması için çalışmalarda bulunması gerçekten takdire şayan. Günümüz insanını tanıyan bir liderin spor işine de el atması dostluk ve kardeşliğin hâkim olmasında fayda sağlayacaktır diye düşünüyorum. Grandmaster Şenel İlhan Hocamız’ın bize her konuda örnek olması çok önemli… Birçok ülkede liderlerin, sosyal boyutları olan davranışlarıyla insanlara örnek olduklarını görüyoruz. Liderlerin sporda da öncülük etmeleri çok önemli. Benim için manevi değeri yüksek olan önemli bir şahsiyetin spor camiasında olması, evrensel bir lider olduğunun bir göstergesi olması hasebiyle de ayrıca beni etkiledi. Biz kendisinin müracaatını World Budo’nun yönetim kurulu üyesi olarak inceleyip değerlendirdik. Talebeleri ile neredeyse iki aydan beri hemen hemen iki günde bir beraberiz. Konsey üyelerimizin her biri 10.Dan seviyesinde Grandmaster hocalarımızdan oluşuyor. Neticede Hankando sistemi Konsey üyeleri tarafından onaylandı. Buradan bir daha kendisine saygı, sevgi ve muhabbetlerimi sunarım. Biz kendisinden hayır dualarını istirham ediyoruz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir