Bir Keman virtüözü. Yılların tecrübeli ismi Kemal DEMİR’i Gönül Dergisinin ofisinde misafir ettik. Kendisinin müzik bilgisi ile bize Türk sanat musikisinin inceliklerini anlattı. Kendisinin bir özelliği de devrinin en önemli sanatkarları ile çalışması. Böyle bir üstadı bulmuş iken devrinin ünlü isimlerini sorduk ve hatıralarını dinledik. Ayrıca kemanından çıkan içli nameler bizi aldı ötelere götürdü. Bizi ilahilerin duygusal nameleri ile tanıştırdı. Kendisine üstad keman sesi insanı hüzünlendirir mi, yoksa neşelendirir mi? diye sordum. Oda bizi kâh duygulandırdı kâh heyecanlandırdı…
İlk müzik imtihanını nerede verdiniz anlatır mısınız?
Şimdi efendim konservatuar imtihanına girdik, Nedim Otyan konservatuar müdürü, heyette Muzaffer Birtan ve büyük hocalar var… Bana şunu çal, bunu çal dediler. Karşımıza bir nota çıktı ki giren onu çalamıyor orada kalıyor. Ben ise notayı ezbere biliyorum. Notayı görünce tamam bu iş bitti dedim. Ara nağmeyi bir çaldım herkes birbirine baktı, tamam dediler. Bir taksim et bakalım dediler. Taksim ettim. Müdür Nedim Otyan kalktı, viyolamın başına geldi… Ama viyoladan bir ses çıkıyor aman ya Rabbi… imtihanda on dokuz kemancıdan iki kişi aldılar. Biri ben, diğeri de genç bir kemancıydı o genç yaşta vefat etti. Bekir Sıdkı Sezgin çok büyük hocaydı, şu fakirin TRT imtihanında hoca olarak bulundu, bir usul vurdu, bu ne usulü dedi. Devr-i hindi diye cevap verdim. Bir usul daha vurdu, yürük semai dedim, onu da bildim, İkisini de doğru cevaplamış oldum. Evfer usulü var dokuz sekizlik bunu vurur musun dedi, onu da vurduk ama hakkıyla yine de vuramadım…
Bekir Sıdkı Sezgin ile tekrar beraber olma imkânınız oldu mu?
Oldu tabi efendim… TRT İstanbul Radyosu’nda Küçük Koro vardı, Küçük Koro’yu yöneten Bekir Sıdkı Sezgin’di, çok zarif bir insandı, çok kıymetli bir hocaydı.
Bir koroyu yönetmek maharet ister değil mi?
Maharet ister tabii, ilk önce usulü iyi bilmek lazım, o eserin usulünü çok iyi bilmek lazım, eseri çok iyi bilmek lazım. Her ne kadar nota önünde olsa da eseri iyi bilmek lazım. Bir prova oluyor o provada hataları şef görür ve düzeltir. Herkes yapamaz bu işi.
Bekir Sıdkı Sezgin’i biraz anlatır mısınız?
Bekir Sıdkı Sezgin hafızdı, babası Bekir Sıdkı Sezgin’i küçük yaşta hafız yapmış. Kendisi şöyle anlatırdı, sokakta oynamak zıplamak istiyorum ama zorla hafız oldum, ama şimdi babam beni hafız yaptı diye babama çok dua ediyorum demişti. Bir gün radyodan solo okuyor, bende büyük bir hayranlıkla dinliyorum kendisini.. Solosu bitti, hemen yanına vardım “Hocam ağzınıza sağlık harika okudunuz” dedim. O da bana “Ahh Kemal kardeşim, hafızlıkta gunneler vesaireler vardır, biz onları bildiğimiz için daha güzel oluyor.” dedi.
Onu dinlerken nasıl hissediyordunuz kendinizi?
Harika efendim… Bekir Bey’i dinlerken sıkıntınız gider, stresiniz gider, ferahlarsınız, dinlenirsiniz, yorgunluğunuz gider. Bekir Sıdkı Sezgin, perdeleri en güzel çıkaran isimdi. Bekir Bey de musiki de sesleri en güzel çıkaran insandı, üstattı…
Peki Doktor Alaaddin Yavaşça’dan biraz bahseder misiniz?
Bizim sevdiğimiz güzel bir insan Doktor Alaaddin Yavaşça, o da koro idare ederdi. Doktor Alaaddin Yavaşça’nın da TRT’de korosu vardı, onunla da çalıştık, onun korosunda da vazife aldım. Beni beğenirdi. Klasik koroyu idare ederdi, TRT’de en muazzam program klasik koroydu. Klasik koroyu idare eden Dr. Alaaddin Yavaşça, güzel eserler getirirdi. Koro biraz bozduğu zaman durdurur, arkadaşlar orası şöyle olacak derdi ve okurdu, kendisi de çok güzel okurdu.
Konservatuar hocalarından Muzaffer Birtan’dan bahseder misiniz?
Bir üstat Muzaffer Birtan, konservatuarda bizim hocamızdı. Sabah dokuzda derse başlardı, “arkadaşlar dokuza çeyrek kala sandalyenizde oturacaksınız, akordunuzu yapmış vaziyette beni bekleyeceksiniz, dokuza beş kala kapıdan gireceğim, dokuzda derse başlayacağız, dokuzu bir geçe geleni almam” derdi. Hakikaten de almazdı, geç kalan 45 dakika sonra ikinci derse girerdi. Birgün bizi çalıştırıyor eserde ‘do di es’ geçiyor, durdururdu bizi, “arkadaşlar ‘do do di es’ var ya pes basıyorsunuz.” Nolacak hocam “biraz daha dik basacaksınız. Sonra ‘fa di es’ var ya fa di es, pes basıyorsunuz.” Nolacak hocam? “biraz daha dik basacaksınız. O mi var ya o hüzzam mi’si ona dik hisar derler, biraz daha dik basacaksınız.” Bizi böyle çalıştırırdı, perdeleri güzel basmak çok önemlidir. Muzaffer Birtan’dan çok istifade ettik, bizi böyle özenle çalıştırdı.
Siz yurt dışında da konserler verdiniz mi?
Yurt dışında çok konserler verdim, Amman’da, Almanya’da, İtalya’da, Berlin’de, Hamburg’da… Yurt dışında çok konserlerimiz oldu. Amman’da bütün dünyadan ud çalanlar, kanun çalanlar, keman çalanlar geldi. Herkes eteğindeki taşı döktü orada. Dünyanın bütün sanatçıları gelmişti.
Türkiye’de de keman çalınıyor, Arap devletlerinde de çalınıyor, Avrupa’da da çalınıyor bunlar arasında çalma açısından farklılıklar var mıdır? Farklı tınılar çıkar mı?
Biz Türk musikisi olarak şu akordu kullanıyoruz “do sol re la” Batı müziği ve Araplar da aynı akordu kullanıyor, bizim do dediğimiz perdede onlar sol diyor , “sol re la mı” diyorlar. Akort bir kere değişik, tabi baskılar da değişik onun için ayrı bir şey çıkıyor. Notalar aynı olsa bile sesler ayrı çıkıyor. Farkların ortaya çıkması akortla, baskıyla, eğitimle alakalı. Biz Mısır’a da gittik, Mısır’da Kahire’ye gittik, orada konservatuara gittik, bir baktık ki alafranga eğitim görmüşler, Araplar batı eğitimi görmüşler, nasıl bir şey hayret ettik. Ümmü Gülsüm vardı çok eskiden, onun ekibi vardı ve çalışırlarmış, maaşını Ümmü Gülsüm veriyor, her gün prova yapıyorlar, sesi muazzam güzeldi, bir nağme yapardı, muazzam…
Musiki insanın duygularına hitap ediyor, insanın duyguları coşuyor, özellikle Türk tasavvuf musikisi bu konuda sözleri olsun ezgisi olsun insanın üzerinde derin bir tesir bırakıyor bunun sebebi nedir?
Çok güzel yere temas ettiniz, rast makamı filan hastalığa iyi gelir, nihavent makamı tansiyona iyi gelir diyor, hüseynî makamı kuvvet verir diyor, saba makamı kalbe kuvvet verir diyor. Hangi makam hangi hastalığa iyi geliyor, bende yazılı var.
Radyoda çalıştığınız günlerden bahseder misiniz?
Neyzen Doğan Ergin tasavvuf musikisi korosunu idare ediyordu, Ahmet Özhan da radyoya o zaman geldi. Ahmet Özhan’ı çalıştırmaya bile gerek yok çünkü ilahileri biliyor, saz da çok güzel. Muazzam konserler verildi, şaha kalktı şaha, televizyonda radyoda muazzam bir patlama oldu. Allah rahmet eylesin Doğan Ergün vefat etti. Yavaş yavaş o iş de bitti, yok şimdi, acı… İdare edecek yok mu var ama istemiyorlar, acı olmasının nedeni bu, istemiyorlar. Koskoca TRT’de olmasın mı bir tasavvuf musikisi efendim, yürekler acısı ne diyeyim…
Yoksa bu işin erbabı insanlar hala var değil mi?
Doğan Dikmen var, o yapar bu işi, o da üstattır.
Türkiye’nin en zor zamanlarında korolar varmış, şimdi nasıl yok?
Şimdi yok, ben içindeyim, maalesef olmadı yok. Ya genel müdüre söylemiyorlar, teklif edilmiyor, ya kültür bakanına söylemiyorlar, ya başbakana söylemiyorlar. Ama bu Türk müziğine büyük bir darbedir. Buradan yetkililere seslenmek istiyorum. Ne olur musikimize sahip çıkın. Aradan bir süre geçti mi geç kalırsınız, yazık olur. Hala imkanlar var. Müzik kültürümüze sahip çıkmak hepimizin görevi efendim, ben çok üzülüyorum.
Koro dediğiniz zaman aynı zamanda bir okul kimliği de oluyor değil mi?
Tabii, provası var, çalıştırılıyor, ondan sonra kayda alınıyordu.
Şu andaki Türk müziğinin durumunu nasıl görüyorsunuz?
İyi değil, bir kere icra çok kötü. Televizyonu da dinliyoruz, radyoyu da dinliyoruz. İçlerinde iyisi de var ama azınlıkta kaldı. Ehli olmayanlar ön planda.
Türk müziğini nasıl özetlersiniz?
Efendim ‘Osmanlı musikisi’dir. Bugünkü maalesef yürekler acısı, TRT’yi açıyoruz çok acı, şöyle dinlendirecek güzel bir musiki dinleyemiyoruz… Yeni seslerin yetişmesi için klasik koronun yeniden kurulması gerekiyor. Osmanlı eserlerimiz var, neler var neler. O kadar zengin ki amma gelin görün yok. Maalesef acı… Klasik koromuz vardı TRT’nin o kalktı gitti, kaldırdılar, yazık oldu. İlahileri okuyan tasavvuf musikimiz vardı, o da yok, çok acı… Bunları dile getirmek lazım.
Saygı değer Kemal hocam çok iyi bir üstaddır.Ben onun yanında 6 sene çalıştım.Türk Musikisi’ni öğreten odur bana.Ne mutlu ki böyle bir hocayla tanıştım,ders aldım ve halende almaya devam ediyorum.Kemal hocam doğru söyler.TRT’yi açtığımızda dinlendirecek veya izleyecek güzel bir müzik programı yok.Musiki kültürümüz çok zengin ama maalesef bunları göremiyoruz.Osmanlı Musikileri,Mehteran Takımları vardı eskiden ama hiçbir şey yok şimdi.
Biricik KEMAL hocamız bana kemanı o öğretti gerçektende iyi bir hoca
6 senelik öğrencisiyim ve şuan onun izinde ve onun öğrettikleriyle kemanı hatırlayıp kendi kendime şarkı çalıyorum inşaALLAH ilerde onun gibi bir profesyonel sanatçı olabilirim…
SAYGILAR SEVGİLER
Sima MANAS
Çok büyük üstat
Üstadı dinlemek nasip oldu.Mekanı cennet olsun insallah.Yetiştirdiği onca isimle( başta oğlu Ali Özkan Demir)sanatı yaşamaya devam edecek .