Tanfer German İle Söyleşi

Sanat hayatınız nasıl başladı?
Ben 1975 yılında Tarhan Koleji’nden mezun olduğumda içimde bir tiyatro aşkı vardı ve çok tiyatro izliyordum. Geçmişte, Devekuşu Tiyatro denilen bir tiyatronun farklı yerlerde sunumları oluyordu. Benim semtimdeki bina görevlisi arkadaşım orada hizmet veriyordu ve beni de o götürdü. Orada dekor taşıyorduk, programları izliyorduk. Bu vesileyle sanat hayatına başlamış oldum. Ama tiyatro benim için hobi değil kesinlikle, oyunculuk zaten hiç hobi değil.
Şu sıralar neler yapıyorsunuz, hangi projelerin içindesiniz?
Eğitimin sonu yok. Şu sıralar ileri oyunculuk olarak Başkent İletişim’den büyük destekler alıyorum ve onlarla aynı zamanda işbirliği içinde bazı güzel projelere adım atmak istiyoruz. Yani oyunculuk devam ediyor, tiyatro hakeza devam ediyor; ama bunun yanı sıra da reklam ve sinema sektöründe de faaliyetlerim söz konusu.
Başkent İletişimde ileri oyunculuk teknikleri alanında çalışıyorsunuz. Oyuncu olmak isteyenler nelere dikkat etmeli? Şimdi çok popüler oyunculuk, gençlerin gözbebeği. Bir çırpıda ilerlemek istiyorlar; ama neler var bu yolda karşılarına çıkan, neleri aşmaları gerekiyor veya nasıl bir çalışma disiplini olması gerekiyor?
Biz geçmişte, deneyimsel tasarı öğretisi diye bir eğitim aldık, DTÖ diye. Birçok gencin bu eğitimi almasını isterim. Ama buradaki öğrendiğimiz şeylere göre her şey somut. Hayattaki somut olayları gözlemlemeleri gerekiyor gençlerin. Türkiye’de ve bütün dünyada şöyle bir olay var: Gençler oyunculuk dışında, birçok sektörde birçok şey yapmak istiyorlar. Yurt dışında okumak istiyorlar, yabancı dil öğrenmek istiyorlar; ama oyunculuk çok farklı bir şey. Oyunculuk için mutlaka ve mutlaka eğitim alınması gerekiyor. Bir de şu önemli: Eğitimi doğru yerlerde ve doğru adresten almanız lazım, doğru kişilerden almanız gerekir ve en başta iyi insan olmanız gerekiyor. İyi insan olmayı beceremiyorsanız oyuncu da olamazsınız, iş adamı da olamazsınız, hiçbir şey olamazsınız. O yüzden, oyunculara ve öğrencilerimize tavsiyem şu şekilde: Mutlaka ve mutlaka ailenizle iç içe olun, anne-babanıza karşı saygılı olun, her zaman için onlara değer vererek hareket edin. Anne-baba her zaman için evlatlarının lideridir ve yönlendiricisidir. Anne-baba her zaman, “Ne oyuncusu yahu? Oyuncu mu olacaksın?” der. Bu sadece oyunculuk için değil; futbol için de geçerli, spor için de geçerli, yüzme için de geçerli. Ama oyunculuktaki olay şöyle: Oyuncu olacaksanız, başta da söylediğim gibi, doğru insanlardan ve doğru yerlerden eğitim alacaksınız. Sektör şu anda karışık ve piyasada ajans adıyla hareket eden o kadar çok yer var ki, bunlar ne yazık ki hem aileleri, hem çocuklarını kandırıyorlar. Zaten biz şu anda onların önlemini almak için çabalıyoruz, bunda da başarılı oluyoruz. Türkiye genelinde 70 binin üzerinde ajans var deniliyor. Şu anda ailelerden ve çocuklarından tek dileğim, oyuncu olmak isteyen gençlerin özellikle eğitimlerini, okullarını ihmal etmemeleri, yabancı dil öğrenmeleri ve bunun yanı sıra da mutlaka doğru eğitimi alacak yerlerden hareket etmeleri gerekir.
Gençler kötü alışkanlıklara kapılabiliyorlar. Bunlar çok acı, ama gerçek. Gençlerin bu tür işlerden uzak kalması için, mutlaka spor yapması gerekiyor. Spor yapmakla kastettiğim sadece futbol oynamak, basketbol, voleybol, koşmak değil; aynı zamanda bizim Türkiye’de birçok şampiyonluklar almış olduğumuz Uzak Doğu sporları var ve Türkiye’de bunların çok çok büyük değerli hocaları var. Dövüş sahneleri oluyor, savunma sahneleri oluyor ve bu sahnelerde gerçekten bu işi iyi bilen ve iyi eğitim veren hocalardan ders almaları gerekiyor. Eğer gerçekten hayatı canlandırıyorsanız sinema sektöründe, dizi sektöründe, yapmış olduğunuz hareketlerin gerçek olması gerekiyor; yani gerçekten savunma yapmanız gerekiyor ve bunu bütün seyircilerin gerçek olarak görmesi gerekiyor. Bunu hocalarımız çok güzel başarıyorlar. Çok yakın zamanda yapılan bazı projelerde, çok başarılı projelerde hocaların katkılarını bizzat izledim, izlemekten de gurur duydum ve bunu ifade etmek istedim. Uzak Doğu’daki hocalardan daha başarılı hocalar şu anda vatanımızda ve vatanımızı hepsi seviyor. Ben de vatanımı çok seviyorum. Vatana canım feda olsun.
1975 yılından beri sanata merakınız, ilginiz var. Bir projeyi gerçekleştirmek imkânlar dâhilinde mümkün oluyor. Yani bir çırpıda izlediğimiz bir filmin maliyeti, bütçesi bugün hiç düşük rakamlar değil. Hayalinizde, gerçekleştirmek istediğiniz bir proje, bir sinema filmi, bir tiyatro, bir karakter, “Şöyle bir rolüm olsaydı, şunu canlandırsaydım, şöyle bir yapının içinde yer alsaydım” dediğiniz bir şey var mı?
Geçmişte iş adamıydım. Sektörde genellikle beni tercih edenler, bu işin duayenleri ya beni holding patronu yapıyorlar, ya beyaz yakalı doktor yapıyorlar, başhekim yapıyorlar ya da eğitimci yapıyorlar. Sidney’de ofisi olan, Melbourne’da yaşamakta olan Okan Canbolat adlı Adanalı bir gencimizle 12 yıla yakın yazıştım. 12 yılın sonunda geldi ve burada, Avustralya Netflix’e İntikam diye bir film çektik. Bu filmin devamı olacak. Büyük ihtimalle önümüzdeki zamanlar Avustralya’ya gideceğim ve orada filmin devamını çekeceğiz. Bu benim arzumdu, gerçekleşti. Ama şunu da söylemek isterim: Oyunculuk hobi değil, oyunculuk sanat. Sanat icra etmek için de herkesin eğitim alması gerekiyor.
Genellikle bazı sorular sorulduğunda, bu sektörde olan insanlar “Şöyle olmalıdır, böyle olmalıdır.” diye akıl vermeye çalışıyorlar. Teknoloji o kadar çok ilerledi ki şu anda gençliğe akıl vermeniz söz konusu değil. Google’a dokundukları anda, internet ortamında her şeyi görüyorlar. Tabii, bunların içinde doğru olanları, yanlış olanları ayıklayamıyorlar, fark edemiyorlar onları, ama biz büyükleri olarak ve onlardan yaşlı ve eğitimli insanlar olarak akıl vermekten çok, gençlere sadece somut fikirler verebiliyoruz. Benim yaşımdaki herkes de bunu yapsın. Ancak o zaman başarılı olunabilir.
Dijital platformlar çoğaldı, özel kanalların çokluğu hakeza. Sinemamızı nasıl etkiliyor bu durum?
Özellikle pandemi zamanında dijital platformların oluşması söz konusu oldu, hızlandı. Normal şartlarda dijital platformun meydana çıkması bütün dünya için artıdır. Bunu sadece film olarak almamanız gerekiyor, bugün dijital platformda birçok online eğitimler de veriliyor. Türkiye’ye çok büyük katkısı oldu. Bugün Türkiye’de sinemaya zararı oldu deniliyorsa, ben pek inanmıyorum. Sinema sektöründe salonların biraz daha az rağbet görmesini sağladı sadece. Dijital dünya hayatımızı şekillendiriyor aslında. Bu da pozitif anlamdadır diye düşünüyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.