Öncelikle insan, kişiler arası ilişkilerden olumlu veya olumsuz nasıl etkilenir?
İnsan sosyal boyutuyla hem diğerlerinden etkilenen hem de diğerlerini etkileyen bir varlıktır. Ve bunu kurduğu iletişimlerle yapar. Kişinin mizaç, karakter ve kişilik yapısı, inanç, tutum ve alışkanlıkları, deneyimleri ve daha fazlası onun kim olduğunu, hem kendisine hem de çevresine nasıl davrandığını belirler. Bu konuya dair çok hoş bir öykü var.
İki kurbağa bir süt kovasına düşer, diğer kurbağalar gelir bakarlar ki durum vahim… İki kurbağa süt kovasından çıkmak için çırpınıp dururken, diğer kurbağalar; boşa uğraşmayın, siz buradan çıkamazsınız diye telaşla bağırırlar. Evet, artık onlar ölecek ne kötü, hiçbir şey yapamıyoruz diye söylenmeye devam ederlerken kovadaki kurbağalardan biri gerçekten de ölür, diğeri ise kötü telkinler arasında halen çırpınmaya devam eder. Diğer kurbağalar yine uğraşma arkadaşım sende öleceksin, elimizden bir şey gelmiyor diye söylenirlerken kovadaki kurbağa can havliyle bir sıçramayla kovadan çıkar. Diğer kurbağalar sevinir. “Aaa nasıl yaptın?” diye sorarlar; ama kovadan çıkmayı başaran kurbağa hiç tepki vermez. Sonra anlarlar ki kurbağa sağırdır. Yani o, o kötü telkinleri duymamış, ümidini kesmemiş; yani manipüle olmamıştır.
Sosyal ilişkilere ve insanlara dair tecrübe sahibi olmanın ve muhtemel tehlikeleri fark etmenin önemi nedir?
İnsan önce kendi hakkında bilgi sahibi olmalı ve öncelikle sağlıklı bir kendilik bilinci geliştirmelidir. Her şey zıddıyla bilinir, zıt kutuplar birbirini çeker ki bu çok doğrudur. Bizler bizde olmayana doğru çekim duyarız. Kendimizi ifade edemeyen biriysek ifade edene hayranlık duyarız, özgüvenimiz yetersizse özgüvenli biri bize hoş görünür, suskunsak konuşkan kişiler cazip gelir… İlişki boyutundan baktığımızda hizmet etmeyi seven kişilerin bir tahakkümcü bulması, hassas düşünen kişilerin bir düşüncesize denk gelmesi, hayır diyemeyen kişilerin sınırları katı biriyle beraber olması hiç de şaşırtıcı değildir… Bu yüzden önce kişi kendisini tanımalı. “Ben kimim?” sorusuna dürüstçe, içtenlikle cevap verebilmeli, kendini eğrisiyle doğrusuyla, iyisiyle kötüsüyle fark edebilmeli ve kabullenmelidir. Kendini tanımayan bir kişi veya idealize ettiği kendini kendi sanan kişi hiçbir zaman “Hayatıma daha çok hangi özelliklere sahip insanları çekiyorum, kim bana daha cazip daha çekici görünüyor, bu benim hangi yönümden kaynaklanıyor?” sorularına doğru cevap veremeyecek ve hayatında tekrarlanan döngüleri, tekrarlanan temaları doğru tespit edemeyecektir. Kişi kendini doğru tanımadıkça, kendisini hep alıştığı türde ilişkiler içinde bulur; bana abim gibi kötü davranıyor, annem gibi eleştirel biri, babam gibi sorumsuz, eski eşim gibi vurdumduymaz… der durur.
Manipülasyon nedir, ne anlama gelmektedir? Psikolojik manipülasyon nedir?
Yalan, inandırma, ikna, övme, göz boyama, hile, çamur atma, duygu sömürüsü, hedef şaşırtma, kamuoyu oluşturma, haline bırakma gibi birçok manipülasyon tekniği vardır. Bu teknikler, düşüncelerinize karışarak manipülatörün isteği doğrultusunda davranmanız için oluşturulmuş, kabadan incelikli olanlara doğru geniş bir yelpazede yer alırlar.
Manipülatör iyiyse -hele vicdan gelişimi olmayan psikopatik kişilik bozukluğunda bir kişi ise- kişi manipüle edildiğini mümkün değil fark ettirmez. Belki bir tuhaflık olduğunu sezebilir ama iyi bir manipülatör karşısında manüple edildiğinden emin olması çok zordur. Çünkü normal, iyi niyetli insanlar dünyayı da kendi gibi normal, iyi niyetli, güvenilir kişilerden oluşmuş zannıyla hareket eder.
Elbette dünyada güvenilir, sevilesi insanlar vardır; fakat izin verdiğiniz takdirde sizi kullanmak isteyen, hatta sırf kullanmak için sistemli şekilde davranan insanlar vardır ve maalesef olmaya da devam edecektir. O tür kişiler tarafından kurulmuş manipülasyon tuzaklarına düşmek çoğunlukla yaşamınızı berbat bir hale sokabilir. Kendinizi kötüye kullanılmış, içi emilip posası köşeye atılmış, yalnız ve berbat hissedersiniz. Dünya ve insanlar gözünüze güvenilmez gelir, kime güveneceğinizi kestiremez hale gelirsiniz. Eğer iyi bir manipülatöre denk gelip elinden kurtulmayı başardıysanız muhtemelen bir süre daha dünya, gözünüze boş ve anlamsız görünecek; ama emin olun geçecek, yeniden iyi olacaksınız, yeter ki deneyimlerinizden öğrenmeye bakın. Sizinle oyun oynandığını kavrayabilirseniz, manüplasyon tekniklerini tanırsanız, bu tür insanların tuzaklarından da kurtulabilirsiniz.
Manipülasyonu kimler yapar? Bir insan neden karşısındaki kişiyi manipüle etmek ister?
Herkes manipülasyon yapar. Herkes birbirini manipüle edebilir. İnsan doğası gereği kendi isteği olsun isteyen, zaman zaman bencil davranabilen bir varlıktır. Anne çocuğunu, çocuk babasını, erkek kadını, arkadaş arkadaşı manipüle edebilir. Aslında doğduğumuz andan itibaren, çevremizdeki herkes bizi manipüle etmeye ve istediği biçimde yönlendirmeye çalışır. Bu bazen iyi niyetle bazen kötü niyetle yapılır. Bencil insan doğasının vazgeçilmez bir parçasıdır. Bizi ilgilendiren ise kötü niyetli olan manipülasyonlardır. O teknikleri bilmek, başkaları tarafından isteğimiz dışında kullanılmamak için bizi uyanık ve tetikte tutacaktır. Bu sebeple her iyi niyetli, normal insan manipülasyon tekniklerini tanımalı, sevdiklerini bu konuda bilgilendirmelidir. Yoksa kendi ya da sevdikleri bir manipülatöre kurban gidip ciddi şekilde örselenebilir. Bu yüzden aman dikkat.
Manipülasyonun normal ve anormal sınırları neler?
Herkes birbirini manipüle eder evet; fakat normal insanlar bunu durumsal olarak yapar, yani her zaman değil. Yani o an istediği gerçekleşsin diye karşısındaki kişiyi manüple eder; hatta bazı kişiler manüple ettiğini fark bile etmeyebilir. Örneğin ağlamak kolay kolay hiçbirimizin dayanamayacağı bir eylemdir. Yemekten önce çikolata diye tutturan çocuk ağlama silahını kullanarak evdeki bireylerden birini, yapmayacağı şeyi yapmaya; mesela yemekten önce kendisine çikolata verilmesine ikna edebilir. Çikolatayı veren manüple oldu demektir. Bu tür durumsal manipülasyonları herkes yapar. Başka örnek, bu akşam erken gelirsen ben de seninle kuzeninin düğününe gelirim. Tüm yemeğini bitirirsen baban sana yaş pasta alacak. Yani karşımızdakine istemediği şeyi bu yollarla yaptırırız.
Bencillik bir noktaya kadar doğal bir insan davranışıdır denebilir, bunu zaman zaman herkes duruma bağlı olarak yapar. Fakat gerçek bir manipülasyonda süreklilik vardır, manipülatörün ilişki yürütme temeli manipülasyondur ve bunu sistemli ve bilinçli şekilde, periyodik olarak uygular. Diğer manipülasyondan ayırıcı tarafları; duruma bağlı olmaması, sürekli şekilde tekrar ediliyor olmasıdır. Manipülatörün amacına uygun şekilde duruma bağlı olmaksızın sürekli şekilde periyodik olarak uygulanırlar. Bazı manipülatörler, insan aklının almayacağı en sinsi ve sistemli planları uygulamaya koymaktan da çekinmezler. İfşa olan bazı vakalara tepkimiz çoğunlukla kırk yıl düşünsem aklıma gelmez, yok artık bir insan bu kadar iyi nasıl oynar, herkesi ayakta uyutmuş şeklinde olur.
Yakın ilişkilerde iyi niyet ve fedakârlık manipülasyona zemin hazırlayabiliyor. Özellikle evliliklerde bu eşler arası ilişkiyi nasıl etkiler?
Evet, herkes birbirini manipüle eder, iyi arkadaşlar da, birbirini seven eşler de, evlatlar da. Fakat bu ara sıra duruma bağlı olarak gelişir ve karşılıklı bir denge içindedir, taraflar kendini kullanılıyor gibi hissetmez, alıyordur veriyordur, veriyordur alıyordur. Sevdiğiniz, iyi duygular beslediğiniz, aşık olduğunuz kişi sizin kendisine olan duygularınızı çıkarları için kullanıyor ve bunu sürekli yapıyorsa, kendinizi kullanılıyor hissediyor; hatta zaman zaman buna emin oluyor ve kullanıldığınızı ifade ettiğinizde manipüle eden kişi sesini yükseltiyor, sizi hesapçı kitapçı, çıkarcı olmakla suçluyor, kendini acındırıyor ve işin sonunda siz kendinizi suçlamaya başlayıp; ya, gerçekten ben ne biçim insanım neleri dert ediyorum deyip kendinizi berbat hissediyorsanız ciddi bir manipülasyon altındasınız demektir. İlişkilerde çok sık görülen bir durumdur ve kurban bu kadarının artık yeterli olduğuna karar verene kadar devam eder. Bazen, bazı insanların -ki genellikle çok sevdiğimiz kişilerdir onlar- hayatlarımızı mahvetmesine izin veririz ve onlara karşı olan hislerimizden faydalanmasına göz yumarız. Oysa bu hiç doğru bir davranış değildir. Sınırı nerede katılaştırmanız, nerede yumuşatmanız gerektiğini iyi analiz edin. Eğer özveri ve fedakârlık sadece sizden gidiyor, feda eden sadece siz oluyor, karşı taraf hep kâr eden oluyorsa; buna rağmen verenin kendisi olduğunu iddia ediyor ve sizi hiçbir şey vermemekle suçluyorsa oradan tam gaz uzaklaşın, çünkü ciddi bir manipülasyon altındasınız demektir.
Anne babalar çocukları üzerinde manipülasyon uygulayabilirler mi? Bunun çocuk üzerindeki etkisi nedir?
Elbette uygular; övmek, ödüllendirmek, mahrum bırakmak, acındırmak, ceza gibi birçok yolla çocuk manipüle edilebilir. Yeni davranış alışkanlıkları kazandırmada bu gereklidir. Aile içinde çocuk henüz kendine bakabilecek yeterlilikte olmadığından, aileye bağımlı olduğundan, aile kendi istediklerini çocuğa yaptırmak için harçlığından kesebilir, elinden telefonunu bilgisayarını alabilir ki çok da sık karşılaşılan durumlar arasındadır. Böylece çocuk ailenin isteğine boyun eğmek zorunda bırakılır; ama aileler bu yolla çocuklarına iyi alışkanlık kazandırmak için yaparlar. Bazen de gerçekten zararlı manipülasyonlar yaşanabilmektedir. Mesela ailede yaşanan ensest durumlar, işsiz bir babanın evde terör estirmesi, ataerkil aile yapısında kız çocuklarının ezilmesi, tutarsız anne babalık gibi çocuk için ciddi manipülasyondur ki onun kişiliğini, ruh ve akıl sağlığını mahveder.
Sadece sözler değil jest ve mimikler, vücut dili de birer manipülasyon aracı olabilir mi?
Vücut dili iletişimin en büyük yüzdesini kaplar. İletişim kurarken vücut dili, ses ve kelimeleri kullanırız ki % 62 ile vücut dili ilk sıradadır. İstediğini yaptırmak isteyen bir manipülatörün sesini yükselterek karşısındakine istediğini yaptırması gibi, hiç konuşmadan sadece kabalaşarak, omuzlarını dikleştirerek, yüzünü korkutucu ifadeyle doldurarak, gözlerini pörtleterek, yumruğunu havaya kaldırarak da manipüle etmesi mümkündür. Aynı şekilde alaycı bakışlar, aşağılar tavırlar, göz süzmek, yüz çevirmek, küsmek, diş gıcırdatmak, el kol hareketi yapmak da manipülasyon aracı olarak kullanılmaktadır. Uzun zaman dayak yiyen çocuklardan herhangi birinin iyi niyetli el hareketine bile kaçma tepkisi vermesi, nasıl bir manipülasyona maruz kaldığının göstergesidir.
Manipülatörler daha çok kimleri manipüle eder?
Kendilik değeri, öz-saygı ve öz-sevgisi düşük, bunun karşılığında öteki algısı olumlu insanlar,
Saf, herkese karşı iyi niyetli, merhametli, yufka yürekli kişiler,
Hatayı karşısındakinde de aramayı unutup hep kendinde arayan kişiler,
Herkesi memnun etme çabası içinde olanlar,
Başkaları tarafından onay ve kabul görme çabası olanlar,
Tartışmaktan çekinen, reddedilme, onaylanmama gibi olumsuz duygulardan kaçınma isteğinde olanlar,
Hayır diyemeyen kişiler,
Benlik sınırları gelişmemiş veya çok geçirgen sınırlara sahip kişiler,
Özgüveni düşük kişiler,
Kontrol edilmeyi seven, inisiyatif almakta zorlanan kişiler manipülasyona daha açıktır.
Manipülasyon nasıl yapılır, manipüle etmenin teknikleri var mıdır?
Diyelim ki bir konuda özgüven eksikliğiniz var. Atıyorum tartışmadan kaçınan bir yapıdasınız. Ve manipülatör bunu sizi gözleyerek fark etti veya kendiniz söylediniz. ‘Tartışmaktan korkuyorum, o yüzden bulunduğum ortamlarda kendi fikirlerimi hiç söylemem’ gibi. Bu sizin zayıf yanınız olsun. İşte manipülatör özgüven eksikliğinizi kullanarak sizinle dolaylı ya da doğrudan dalga geçer. Ama bunu maksatlı yapar. Muhakkak ama muhakkak sizin bu eksikliğinizden bir çıkarı vardır, boşuna yapmaz bunu. Atıyorum eve daha çok para getirmenizi istiyordur.
“İş yerindeki tüm işleri sana yaptırıyorlar, 3 kuruşa seni kullanıyorlar ve sen gık demiyorsun ya ben çok üzülüyorum. Senin gibi bilgili ve iş yapan biri çok daha fazlasını hak ediyor. Ama sen konuşamazsın patronunla, zam bile isteyemezsin. Keşke kendin için iyi şeyler yapabilsen gibi…”
Sırf bu yüzden dalga geçer sizinle. Doğal olarak savunmaya geçer, eksikliğinizi örtmeye çalışırsınız. Zaten kural budur; kurban özgüveni düşükse onunla alay et, dalga geç, üstüne git, imalı konuş, savunmaya geçsin ve o savunmalarla uğraşıp eksikliğini örtmeye çabalarken sağlıklı düşünemesin. Savunmaya geçer, eksikliğinizi örtmeye çalışırsanız, manipülasyon tuzağına düştünüz demektir ki düşmeyen yok denecek kadar azdır. Savunmaya geçtiğiniz andan itibaren dışarıdan gelen önermelere daha açık ve savunmasız hale gelirsiniz. Ve kendinizi, her gün neden zam isteyemediğinizi manipülatöre açıklamaya çalışırken bulursunuz, bu özgüveninizi daha da zedeler, utanç, suçluluk, yetersizlik hisleriniz tavan yapar ve onları da örteceğim derken daha da dibe batarsanız. Olası maaşınız artmışsa manipülatör bayram yapar. İşin ilginç yanı, artmasa da bayram yapar; çünkü artık karşısında kendini yetersiz hisseden iyi bir kurban oluşturmuştur ve canı hangi konuda isterse o konuda rahatlıkla manipüle edilmeye hazırdır.
İnsanlara güvenme konusunda ağır davranmayı kural haline getirin.
Bir insanı yeterince tanımadan onunla kişisel ve finansal bilgilerinizi paylaşmaktan kaçının.
Size yapılan doğru olamayacak kadar mükemmel tekliflere ve iş önerilerine karşı dikkatli olun.
Karar almadan önce ince eleyip sık dokuyun.
İnsanların sözlerinin doğruluğunu test edin, iyice araştırın.