Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de geçen ve üzerine yemin edilen, övülen bazı yiyecekler vardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hadis-i şeriflerinde bu yiyeceklerin hem beslenme usullerini hem de şifa amaçlı kullanım yöntemlerini ve bu yiyeceklerin sadece besin olarak değil, aynı zamanda çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde nasıl faydalanılacağını da zikretmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de zikredilen yiyeceklerden bazıları arasında zeytin, incir, hurma, üzüm, nar ve muz bulunmaktadır.
Zeytin
Kur’an-ı Kerim’in Tin suresi, “Yemin olsun incire ve zeytine.” (Tin, 95/1) ayetiyle başlamaktadır. Allah-u Teâlâ’nın bu iki yiyecek üzerine yemin etmesi, onların özel bir konuma sahip olduğunu göstermektedir. Tefsir âlimleri, insanoğluna bahşedilen nimetler arasında yer alan incir ve zeytine yemin edilmesinin, bu gıdaların önemini vurguladığını belirtmektedirler. Nitekim Peygamber Efendimiz de (s.a.v.) ümmetine zeytin ve zeytinyağının kullanımı hakkında kıymetli tavsiyelerde bulunmuştur.
Zeytin, uzun ömrü, içerdiği değerli bileşenler ve özellikle zeytinyağının sağladığı çok sayıda fayda ile de bilinir. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor, “Zeytinyağını katık ediniz. Onunla saçınızı ve cildinizi yağlayınız. Çünkü zeytin ve zeytinyağı, mübarek zeytin ağacından gelir. Mübarek Kudüs topraklarında yaygındır, mübarek olması oradan gelir. (Zeytin ağacı) uzun ömürlüdür. Yandığı zaman isi azdır.” (Tirmizi).
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), zeytinin üç önemli özelliğini tek bir hadiste bildirmiştir: Besin olarak tüketilmesinin faydalarını, cilt üzerine sürülerek harici kullanımının yararlarını ve yakıt olarak kullanıldığında az duman çıkarma özelliğini.
Bereketli toprakların da simgesi haline gelen zeytin ağaçlarının ömrü ortalama 300-400 yıl kadardır. Türkiye’nin en eski zeytin ağacının ömrünün ne kadar olduğunu biliyor muydunuz? Manisa Kırkağaç’ta koruma altına alınan ülkemizin en yaşlı zeytin ağacı 1662 yaşındadır.
Zeytinyağı, tekli doymamış oleik yağ asidi ve çoklu doymamış omega-3 (linolenik asit) ile omega-6 (linoleik) yağ asitleri bakımından yüksek değerlere sahiptir. Zeytinyağının içeriğindeki yağ bileşenlerinden olan oleik asit, büyük oranda bulunan tekli doymamış yağ asididir. Hiçbir yağ zeytinyağı kadar oleik asitçe (tekli doymamış yağ asidi) zengin değildir.
Zeytinyağı, bazı vitaminler açısından da oldukça iyidir. Zaten zeytinyağının güçlü bir antioksidan kaynağı olarak gösterilmesini sağlayan diğer bileşen ise E vitaminidir. E vitaminin yanı sıra zeytinyağının bileşenleri arasında K, A ve D vitaminleri bulunur.
İncir
“İncir ve zeytine and olsun.” (Tin, 95/1)
Kur’an-ı Kerim’de bir sureye adını veren incir, az zikredilen yiyeceklerden olmasına rağmen özel bir konuma sahiptir. Tin Suresi’nin bu meyveye yemin ile başlaması, incirin barındırdığı sayısız fayda ve hikmetlere işaret etmektedir.
Kuru incir diğer meyvelere göre, antioksidan bakımından daha zengin fenol bileşimine sahiptir. Antioksidanlar, vücudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan ya da dışarıdan alınan zararlı bileşikleri etkisiz hale getirecek özellikte maddelerdir. Hücrelerin tahrip edilmesi de bu önemli bileşenler sayesinde engellenmiş olur. Zararlı mikroorganizmaların etkilerine karşı fenoller bağışıklığı korumaktadır.
Rutgers Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalar, kuru incirin omega-3, omega-6 yağ asitleri ve fitosterol (bitkilerde bulunan yağımsı madde) bakımından zengin olduğunu ve kolesterol düzeyini dengeleyen önemli bir besin kaynağı olduğunu göstermiştir. Vücudumuzun üretemediği ve mutlaka dışarıdan almamız gereken omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, özellikle kalp, beyin ve sinir sistemimizin sağlıklı çalışması için vazgeçilmez öneme sahiptir.
İncir, meyveler ve sebzeler arasında en yüksek lif içeriğine sahip olan meyve olduğunu biliyor muydunuz? Lifli yiyeceklerin en önemli özelliği sindirim sisteminin düzgün olarak çalışmasını sağlamak, kolesterolün kana karışmadan atılmasına yardım etmek ve bazı kanser türlerinin oluşumunu daha baştan engelleyebilmesidir.
Üzüm
“Gökten su indiren O’dur. (Buyurdu ki:) İşte biz her çeşit bitkiyi onunla bitirdik. O bitkiden de, kendisinden üst üste binmiş taneler bitireceğimiz bir yeşil bitki, hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar bahçeleri meydana getirdik; birbirine benzeyeni var, benzemeyeni var. Meyve verirken ve olgunlaştığı zaman her birinin meyvesine bakın! Kuşkusuz bütün bunlarda inanan bir topluluk için ibretler vardır.” (Enam, 6/99).
“Çardaklı ve çardaksız bağları, değişik ürünleriyle hurmaları, ekinleri, birbirine benzeyen ve benzemeyen biçimlerde zeytin ve narları meydana getiren O’dur. Her biri ürün verdiğinde ürününden yiyin; hasat günü de hakkını verin; fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. ” (Enam, 6/141).
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) üzümün yaşını ve kurusunu da sever ve tavsiye ederdi. Hz. Ali (r.a.), Efendimiz’den (s.a.v.) rivayetle “Kuru üzüm yemeyi ihmâl etmeyin. Çünkü o, aklı kuvvetlendirir, balgamı giderir, sinir sistemini kuvvetlendirir, yorgunluğu giderir, ahlâkı güzelleştirir, gönlü hoş eder, kaygıyı giderir.” buyurmuştur. Hz. Ali de (r.a.) “Her kim günde yirmi bir tane kara üzüm yerse vücudunda herhangi bir rahatsızlık duymaz.” (Ebu Nuaym) demiştir. Ayrıca ezber gücünü arttırması için günde 21 adet siyah kuru üzümün, sabah aç karnına besmele ile yenmesini tavsiye etmiştir.
Hurma
Bir hadis-i şeriflerinde de Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hurmanın doyuruculuk ve ehemmiyetini anlatmak için Hz. Aişe’ye “Ya Aişe evinde hurma olmayanlar açtırlar.” (Müslim, et’ime 153; Darimi,et’ime 26) buyurmuştur. Bu sözü iki veya üç defa tekrar etmiştir. Hurma özellikle sütle birlikte yendiğinde daha etkisi çok ve daha faydalıdır.
Hurma çok sağlıklı bir besindir ve tek başına doyurucu özelliği yüksektir. İçeriğinde şeker, protein, doymuş ve tekli doymamış yağ asitlerinin yanında mineral ve vitaminler açısından zengindir. A, B1, B2 vitaminler ve niasin yanında magnezyum, kalsiyum ve potasyum içerir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) orucunu hurma ile açtığı birçok hadiste mevcuttur.
Nar
“(Bu iki cennetin) içlerinde (görülmedik) meyve, hurma ve nar vardır.” (Rahman, 55/68).
Hz. Ali (r.a.) şöyle buyurmuşlardır: “Narı içindeki zarı ile beraber yiyiniz, çünkü mideyi temizler.” Günümüzde yapılan araştırmalar, narın zarlarıyla birlikte tüketilmesinin mide sağlığına olan faydalarını göstermektedir. Bu mübarek meyvenin özellikle mide ülseri üzerindeki olumlu etkileri dikkat çekmektedir.
Muz
“(Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler.” (Vakıa, 56/28-34).
Muz zengin potasyum içeriğiyle vücudumuzun elektrolit dengesinin korunmasını sağlar. Aynı zamanda içeriğindeki potasyum, magnezyum ve kalsiyum mineralleri sayesinde kas kramplarının ve ağrılarının azalmasına yardımcı olurken yağ ve kolesterol içermez. Muz enerji kaynağı olurken ishal dönemlerinde çok faydalıdır.
Rabbimiz’in yeryüzünde biz kullar için yarattığı binlerce çeşit nimet vardır. Bitkiler, sebzeler meyveler, karada, denizde ve havada olan hayvanlar… Her biri mucize, sağlık için faydalı… Yeter ki nimetin kıymeti bilinsin, israf edilmesin, olan olmayanla paylaşsın.
Sağlıcakla kalın.