Genç Oyuncu Burak Serdar Şanal’la Söyleşi

Başarınızın sırrı sizce nedir?

Başarımın sırrı tamamen azim. Ben 11 sene önce işime sıfırdan başladım, kameranın arkasında çalıştıktan sonra kamera önüne geçtim. Azim, çok istemek, başka hiçbir şey değil.

Sevilen, beğenilen projelerin ortak özelliğinin ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Samimiyet, her zaman samimiyet. Bu, ülkemizde de başka bir ülkede de hep böyledir. Bizim sektörümüzde, aslında gerçek olmayan bir şeyi satmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla ne kadar samimiyseniz o kadar çok satarsınız, o kadar çok izlenirsiniz. Bence izlenme sebebi, bütün dizilerin ortak noktasında samimiyet var.

Siz bir projeyi kabul ederken nelere dikkat edersiniz?

Bir projeyi kabul ederken, kendim o kostümü giyebilecek miyim, yani o karakteri oynayabilecek miyim, ona dikkat ederim. Benim için oyunculuk denilen şey kostümdür ve o kostümü ne kadar güzel giyiyorsan, üstüne ne kadar güzel oturuyorsa ve onu ne kadar yansıtabiliyorsan o kadar güzel iş çıkar. Daha doğrusu, inanmadığın bir şeyi oynayamazsın. Önce karaktere inanmak zorundayım. O karakteri ben yansıtabilecek miyim, ona inanmak zorundayım. Buna inandığım zaman da başarının gelmesi şans olmuyor. Dolayısıyla bana gelen projeleri iyi seçmeye çalışıyorum, seçici davranıyorum. Kendimi o kostümün içinde ne kadar iyi oynayabilirim, onu düşünüyorum. Dolayısıyla benim için en büyük başarı da budur.

İyi, kötü veya komik bir rolün üzerinize yapışması durumuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Tercihiniz farklı alanlarda oynamak mı, bir alanda gitmek mi?

Aslında hep farklı alanlarda oynadım. 5 sene komedi oynadım, onun üstüne dram oynadım. Bir rolün üstünüze yapıştığını sanıyorsunuz ama bazen öyle projeler geliyor ki insanlar sizde onu görüyor ve “Bu adam bunu da yapar.” diyor. Siz de onun altından kalkabiliyorsanız aslında bu bir mucize olmuyor. Zaten bu sadece bizim ülkemizde böyle. Başka ülkelerde zaten başka şansın yok. Johnny Depp hem komedi oynuyor hem dram oynuyor. Jim Carrey keza öyle; yıllarca komedi yaptı ve şu an romantik filmi var, çok güzel projelere imza atıyor. Rolün oyuncunun üzerine yapışması olayı bizde var; onu da yavaş yavaş yıkacağız inşallah.

Dünyayla kıyasladığımız zaman, sinemamızı nerede buluyorsunuz?

Gerideyiz ama çok da hızlı bir ilerleme içindeyiz. Çünkü, zamanında 7 bin kişilik hasılat yapacak sinema filmlerimiz yoktu; şu an 7 milyon kişilik hasılat yapan filmlerimiz var. Şu an dizilerimizi artık başka ülkelere, Ortadoğu’da, Rusya’da satabiliyoruz. Dolayısıyla sektörel anlamda ümit verici, olumlu bir gelişme var. Bundan sonra ne olur bilmiyorum; sektör çok hızlı ilerliyor. Dünya sıralamasında ilk 4’e yükseldiğimizi düşünüyorum. Yükselmeye de devam edeceğiz; çünkü sektör çok güzel gidiyor. Çok büyük paralar harcanıyor, çok büyük emekler harcanıyor.

Yapılan işlerde kalite ve reyting ikilemine baktığınız zaman, ikisini nasıl görüyorsunuz? Reyting sanki olmazsa olmaz mı?

Mecbur, çünkü sonuç olarak kanallar da bundan ekmek yiyorlar ve iyi bir reyting almazsa çok fazla seyirci izlemezse altından kalkılamayacak bir hâle gelir. Yaptığınız dizinin bütçesinden daha ucuza reklam alıyorsanız devam etmeniz zaten mümkün değil. Dolayısıyla biz de bu sektörün içindeyiz ve bu da maalesef acımasız yönü, ama mecburuz.

Dizilerle ilgili yoğun çalışma programından şikâyet ediliyor. Siz bu konuyla ilgili ne söylemek istersiniz?

Sinema filmleri ortalama 90 dakika, hatta en uzunu 150 dakika olsun. Bir diziyi biz 140 dakika çekiyorduk, hem de bu periyot haftalık devam ediyor. Yani çok zor bir iş, yüksek bir çalışma temposu gerektiriyor. Her hafta bir sinema filmi çekemezsiniz ve biz her hafta bir 140 dakikalık bir dizi çekmeye çalışıyoruz. Açıkçası ağır bir yük.

Dünyayla kıyaslarsak, sinemamızda ve dizilerimizde teknolojiyi yeterince kullanabiliyor muyuz?

Animasyon bakımından çok zayıfız; ama genel manada evet, teknolojiyi iyi kullanıyoruz. Biz şu an 4K çekimler yapıyoruz, kameralarımız 4K ve bu işten çok iyi anlayan insanlarla çalışıyoruz. Görüntü yönetmenlerimiz, kameramanlarımız çok yetenekli insanlar. Zamanla çok iyi yerlere geleceğiz, onları da yakalayacağız. 140 dakika bir iş yapıp ona bir de animasyon sıkıştırmanız zaten imkânsız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.