Kendinizden bahseder misiniz? Müzik kariyeriniz nasıl başladı?
Ben bu hususta çok şanslıyım. Beni müziğe ağabeyim başlattı. Abim müzik konusunda çok yetenekliydi. Hem bağlamayı hem kavalı çok güzel çalardı. Müziğe karşı olan ilgimi abim uyandırdı. Dokuz yaşımdayken müziğe kaval çalarak başladım. Allah razı olsun, abim benimle çok ilgilendi. On bir yaşımdayken beni bir müzik çalışma grubuna dâhil etti ve ben müzikle ilgili bütün makamları bu çalışma grubunda öğrendim. 1967 yılında da abimle beraber İstanbul’a geldim. Gelir gelmez Ahmet Sezgin ile çalışmaya başladık. İstanbul’a geldikten sonra birçok tanınmış sanatçıyla çalışma imkânımız oldu. Yaklaşık iki yıl boyunca çalışmadığımız müzisyen kalmadı. Daha sonra 1976 yılında Amerika’ya gittim ve müzik kariyerime orada devam ettim.
ONUNLA TANIŞTIKTAN SONRA HAYATIM DEĞİŞTİ
Hayatınızda dönüm noktaları olarak neleri görüyorsunuz?
Hayatımın birinci dönüm noktası Amerika’ya gitmem. O zamanlar aslında Amerika’ya gitmek hayalimde yoktu, ben İsveç’e gitmeyi düşünüyordum, çünkü o zamanlar Türkiye’de bu meslek memuriyet gibi olmuştu. Hiç boş kalmıyordum fakat bir ilerleme de kaydedemiyorduk. Hep aynı yerde kaldığımı fark ettim ve daha farklı şekilde müzik hayatımı sürdürmemin gerekliliğini fark ettim. Bu sebepten dolayı İsveç’e gitmek istiyordum. Fakat 1971 yılında bir konser için gittiğimiz Amerika’da eşimle tanıştım, ardından evlendik. Sonra 1976’da ABD’ye gittim ve hayatımın en büyük dönüm noktası olarak gördüğüm Brian Keane ile tanıştım. Onunla tanıştıktan sonra hayatım tamamen değişti. Beraber albüm yapmaya başladık ve müzik kariyerim bu noktaya gelmiş oldu. O yüzden ben hayatımın en büyük dönüm noktasını Brian Keane ile tanışmak olarak görüyorum.
NE TÜR MÜZİK YAPTIK Kİ BU KADAR BEĞENİLDİ DİYE DÜŞÜNDÜK
Yaptığınız müziği ne olarak tanımlarsınız? Tasavvufî mi yoksa klasik mi?
Brian ile beraber ilk çalışmamız olan Kanunî Sultan Süleyman’ın hayatı çalışması çok beğenildi ve plak teklifleri aldık. Bu çalışma çok beğenilince oturduk düşündük, ne tür müzik yaptık ki bu kadar beğenildi diye. Ve şunu fark ettik ki yaptığımız müzikler üç ana ayak üzerine oturmuş. Bunların birincisi tasavvuf müziği dediğimiz ilahî aşkı anlatan müzikler. İkincisi romantik parçalar. Üçüncüsü ise Batı tarzı klasik müzik. Bir de bunun dördüncüsü var ki -bana göre bizi özgün kılan da bu- Brian ile birlikte Batı ve Doğu kültürünü başarılı bir şekilde harmanlayabilmiş olmamızdır. Ama ne tür bir müzik yapıyorsunuz derseniz spesifik olarak şunu söyleyebilirim; Anadolu kökenli Akdeniz müziği diyebiliriz.
BATI MÜZİĞİ ESİNTİLERİNİ ANADOLU MÜZİĞİYLE SENTEZLEDİK
Batı ve Doğu müziklerini sentezlemeyi başarılı bir şekilde yapıyorsunuz. Bu sentezi yaparken nasıl bir yol izliyorsunuz?
Ben Brian için Batı’ya düşmüş bir zehir diyorum. Eski Türk-Çin mücadelesinde, Çinliler Türkleri yenemedikleri için Türkleri topluca çağırıp ziyafet veriyorlarmış ve zehirliyorlarmış. Türkler de bunu bildikleri için küçük yaştan itibaren çocuklarının yemeklerine azar azar zehir katarak vücutlarına bağışıklık kazandırıyorlarmış. Ben de Brian’a bunu söyledim. Bizim müziğimize bir anda on tane Batı esintisi koyarsak müziğin harmonisi bozulur. Ama bizim müziğimizin karakterini bozmayacak şekilde Batı müziğini süsleme şeklinde Anadolu müziğine entegre etmeyi başarırsak bizim müziğimiz güçlenir. Ve bunu başardığımız ölçüde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Yani püf nokta; Anadolu müziğinin karakterini bozmadan Batı müziği esintilerinin araya serpilmesi. Yoksa Anadolu müziği asırlardır yapılıyor. Ben Brian’ın etkisi ile yapmış olduğumuz müziğin küresel boyutta kabul gördüğünü düşünüyorum.
RABBİM’İN HUZURUNDA OLMA BİLİNCİMİ ARTIRMAYA GAYRET GÖSTERİYORUM
Her sanatçının bir ilham kaynağı vardır. Sizin ilham kaynağınız nedir?
Ben ilhamı Yaradan’dan alıyorum. Benim için müzik bir dua hali gibi. Ben müzik yaparken kendi içime dönüyorum, Allah ile baş başa olduğumu hissediyorum; dikkat edin, dua ederken de insan aynı ruh halindedir. Ben müzik yaparken aynen dua ederkenki psikolojiyi yakalamaya gayret gösteriyorum ve eğer o hale bürünmediysem beste yapmıyorum. Ben devamlı “Hu” diyerek Rabbim’in huzurunda olma bilincimi artırmaya gayret gösteriyorum.
EN BÜYÜK AMACIM ALLAH’A İYİ BİR KUL OLMAK
Hayatınızda en büyük hedefiniz nedir?
En büyük amacım kulluğumun idrakini artırmak, yani Allah’a iyi bir kul olmak. Bu da insanın kendisini tanımasından geçiyor. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifinde: “Nefsini bilen Rabbi’ni bilir.” buyuruyor. Kendimizi tanıdıkça Rabbimiz’in azametinin farkına varıyoruz. Onun için ben her zaman “Ya Rabbi! Kulluğumun idrakini artır, sana olan yakınlığımı artır.” diye dua ederim.
“NEY”İ ÖZEL KILAN İNSANA OLAN BENZERLİĞİDİR
Müzik enstrümanları içerisinde özellikle “ney”in ayrı bir yeri var. İnsanın ruh dünyasına hitap eden bir yönü var. Ney sesini özel kılan nedir?
Ney sesi, nefesten dolayı özeldir. Sesimiz nefesimizden meydana geliyor, fakat nefesimizin manalanması için içimizde bir ses var. Cenab-ı Hakk ne buyuruyor: “Biz insana katımızdan bir ruh üfledik.” İşte “ney”e de nefesimizi üflediğimiz için etkiler insanı. Hz. Mevlana “ney”i insana benzetirken: “Aslından koparılmış, içi ateşle yakılmış, üstüne delik açılmış, üflediğin zaman hakkı söyleyen” diyerek anlatıyor. Hz. Mevlana insan ile özdeşleştirmiş “ney”i, insana benzetmiş. “Ney”in özelliği de insana benzemesinden ve nefesten gelmesinden kaynaklanıyor.
İÇİNDE İLAHİLERİN DE OLDUĞU GÜZEL BİR ALBÜM HAZIRLIYORUZ
Son albümünüzden bahseder misiniz?
Cenab-ı Allah’ın lütfuyla son albümümüzde Hz. Âdem ve Hz. Havva konulu ‘’İlk Hikâye’’ isimli güzel bir ilahi yaptık. İnşallah aralık ayı gibi Brian ile görüşüp albümü çıkartacağız. Albümde içinde ilahilerin de olduğu dokuz parçamız olacak.
Gönül Dergisi | Kültür ve Medeniyet Dergisi Gönül Dergisi

