Zorlu Yaşam Olayları ve Peygamber Yaşamları / Hacer Genç

Zorlu yaşam olaylarında olaylara anlam yüklemek ve başa çıkmak, temel problem olarak görülüyor. İnsanın zorlu yaşam olaylarında, baş etme ve başa çıkma süreçlerinde bilişsel ve davranışsal tepkileri neler olabilir?
İnsanoğlu yaşamı boyunca pek çok zorlu olayla karşılaşır. Bu olaylardan bazıları insanın yön verebildiği ya da değiştirmeye güç yetirebileceği olaylardır. Bazı olaylar da vardır ki kişinin değiştirmeye gücü yetmez, karşısında aciz kalır. Mesela doğal afetler, can kayıpları gibi. Bu türden kişiyi aciz bırakan olaylar sonrasında; olayın ilk yaşandığı akut dönemin geçmesi ile bireyin düşünce dünyasında ve buna bağlı olarak davranışlarında bir karmaşıklık ortaya çıkar. Karşılaşılan zorluklar bazı bireylerde anksiyete, depresyon, stres gibi olumsuz duyguların ortaya çıkmasına sebep olur. İşte tam bu noktada başa çıkma süreci başlar. Başa çıkma bireyin devam eden hayatını, ruhsal iyilik halini korumaya yönelik gösterdiği çaba ve bunun için dışarıdan aldığı desteği ifade eder. Olumlu bir başa çıkma süreci ile kişi yaşadığı travmatik deneyim sonrasında ilişkilerin geliştirilmesi, öncelikler, yaşamın anlamı ve kişisel güçlenme algısı gibi olumlu duygular geliştirebilir.
Yön verebildiğimiz ya da müdahale edebildiğimiz zorlu olaylarda “problem odaklı başa çıkma” metodu yani sorunu ortadan kaldırmaya yönelik çaba gösterme daha doğru bir seçim olarak karşımıza çıkar. Kişiyi aciz bırakan olaylarda ise “anlam odaklı” başa çıkma iyileşme ve hayatın normal seyrine dönme sürecine olumlu katkı sağlar.
İnsanlara zorlu yaşam olaylarında bu olaylarla başa çıkma adına peygamberlerin örnek gösterilmesini nasıl değerlendirmeliyiz? Peygamber örneklerinden yola çıkarak, bizlerin de dini doğru anlamamız bakımından bu konunun önemine dair neler söylenebilir?
Peygamberleri ve yaşantılarını kendi hayatımız ve yaşadıklarımızın çok uzağına koyarız. Bu onların duygu ve düşüncelerini, davranışlarını olağan dışı görmemizden kaynaklanır. Oysaki peygamberler de her insan gibi üzülen, öfkelenen, kırılan kişilerdir. Toplumu tebliğ etme görevleri olan peygamberlik dışında bir birey olarak hak ve sorumlulukları vardır. Onlar da yer, içer, evlat edinir. Dolayısı ile peygamber olmanın getirdiği zorlukların dışında insan olmaları sebebi ile hayatın getirdiği pek çok zorlukla onlar da karşılaşmışlardır. Yaşadıkları acılar, üzerinden asırlar geçse de insani evrensel acılardır. Bu acılar herhangi bir kişi ya da zamanla sınırlı değildir. Herhangi bir birey de onların yaşadıklarına benzer şeyler yaşayabilir. Yaşadıkları zorluklar karşısında sergiledikleri tavır ve davranışlar da gayet uygulanabilir insana has davranışlardır.
Peygamberlerin ibadet hayatlarını örnek aldığımız gibi yaşamlarını zorlayan hadiseler karşısındaki düşünce ve davranışlarını da örnek alabiliriz. Kur’an-ı Kerim’de nakledilen peygamber örneklerinde; yaşanılan olayın mahiyeti, olaylar karşısında gösterilen bilişsel ve davranışsal tepkiler ve sonucunda ulaşılan ruhsal iyilik hali, Allah’ın hoşnutluğu ve diğer kazanımlar aktarılır. Bu da bizlerin yaşadığı sıkıntılarda kendimize bir yol haritası çizmemiz konusunda rehberlik eder. Zira bu davranışlar Allah’ın onayladığı hatta takdir edip övdüğü davranışlardır. Bu da bizi hayır ile sonuçlanan davranışları örnek almaya sevk eder. Onaylanmış, doğru ve kazanımı olan davranışlar.
Peygamberlerin (Hz.Eyyüp, Hz.Yusuf, Hz.Yunus) kendi hayatlarında yaşadıkları zorluklarla başetmelerini bir süreç olarak bilişsel ve davranışsal tutumları açısından değerlendirir misiniz? Hangi yöntemlerle başardılar ve örneklik teşkil ettiler? Başa çıkma yöntemleri nelerdi?
Peygamber hayatlarında başa çıkma sürecine katkı sağlayacak pek çok örnek vardır. Hepsini burada aktarmak pek mümkün değil. Ama Hz. Eyyüp, Hz. Yusuf ve Hz. Yunus peygamberlerin yaşadıkları zorlu olaylar karşısında sergiledikleri davranışları metotlar üzerinden kısaca aktarabiliriz.
Hz. Eyyüp’ün sahip oldukları ile sınanması, olumsuz olaylar sonrasında dinî başa çıkma, hayat memnuniyeti, iyi hali muhafaza hususlarında yöntem geliştirmemize katkı sağlar. Olaylara karşı bakış açımızı geliştirme ve bu bakış açısıyla ortaya çıkan davranışları tespit etme konusunda da önemli bir örnektir. Refah üzerine inşa edilmiş hayatı tepetaklak olmuş ve zaruri ihtiyaçlarını göremeyecek kadar yokluk içinde kalmıştır. Bununla birlikte evlatlarını da kaybetmiş olması onun yardımcısız ve desteksiz kalmasına, toplum içinden de soyutlanmasına sebep olmuştur. Bireyin hayatında kontrolü kaybedip duygularının karışmasının sebebi, yaşam gayesi olarak anlamlandırdıkları şeyleri ve hayat üzerindeki güveni kaybetmesidir. İnançlı bireyler, yaşam gayesi olarak Allah’ın rızasını seçer ve hayat içerisinde yaşadıkları olayları imtihan olarak anlamlandırırsa zorlu yaşam olayları karşısında kontrolü tekrar sağlayabilirler. Nitekim Hz. Eyyüp’ün yaşadığı üzücü kayıplar sonrasında kontrolü sağlamasındaki sebep de budur. Hz. Eyyüp kayıpları sonrasında “Anamın bağrından çıplak çıktım ve toprağın bağrına çıplak döneceğim; Rab verdi ve Rab aldı. Rabbin ismi mübarek olsun” demiştir. Bu ifade Eyyüp Peygamber’in olaylar öncesinde sahip olduğu anlamı bizlere göstermekle beraber, onun olay sonrasında da aynı anlamı koruduğunu göstermektedir. Zira o Allah’a sevgi ve rıza odaklı bir anlam yüklemiş, yaşanan olayları imtihan olarak kabul etmiştir. Böylece olumlu bir başa çıkma ile duygu ve düşüncelerinde kontrolü sağlamış, ibadet ve şükür içerikli davranışlarını devam ettirmiştir.
Hz. Eyyüp mal ve evlat kaybı sonrasında:
● “anlamın korunması” ile dinî başa çıkma
● “manevi olgunlaşma odaklı” dinî başa çıkma
Hastalık sonrasında:
● “Sabır” ile dinî başa çıkma
● “Dua” ile dinî başa çıkma kullanmıştır.
Uzun süren hastalığını Allah’a karşı hoşnutluğu ile izale eden Hz. Eyyüp bu durumu manevi olgunlaşma için fırsata çevirmiştir. Bunun için de ibadet ve sabırla Allah’tan yardım dilemiş, yine dua ile, şikâyet etmeksizin Allah’ın üstün merhametine sığınmıştır.
Din, bireyin sıkıntılı ve zor zamanlarda başa gelenleri anlamlandırmada ve bireyin gücünü aşan durumlarda kaybettiği kontrolü yeniden kazanmasında yardımcı olur. Yüce bir kudret tarafından idare edildiğini düşünen insanda psikolojik bir kontrol hissi, manevi teselli ve rahatlama meydana gelir. İnanç ve ritüellerin sağladığı Allah’a yakınlık hissi, bireyin güvende hissetmesini sağlar.
Hz. Yusuf da pek çok zorlu yaşam olayını hayatında barındıran bir peygamberdir. Çalışmamızda Yusuf Peygamber’in farklı dinî başa çıkma yöntemlerini birleştirerek uyguladığı olumlu başa çıkma süreci incelenmiştir. Bu süreçte:
Hz. Yusuf; kardeşleri ile yaşadığı problemler ve şiddette:
● “Anlamı dönüştürme” ile dinî başa çıkma
● “Anlamı yeniden değerlendirme” ve “affetme” ile dinî başa çıkma,
Büsbütün değişen hayatındaki belirsizlik duygusu ve yaşam kaygısı ile:
● “Şükür” ile dinî başa çıkma
● “İşbirlikçi başa çıkma”
Zindan hayatı ile başa çıkmada:
● “Anlamın korunması” ile dinî başa çıkma gerçekleştirmiştir.
Hz. Yusuf karmaşık olaylar zincirinden psikolojik olarak hiçbir zarar görmeden çıkmış, hatta yaşadığı olaylar sonrasında manevi olgunlaşmanın tezahürünü gözler önüne sermiştir. Hz. Yusuf atıldığı kuyudan, hapsedildiği zindandan hükümran olarak çıkmayı başaracak kadar zirve bir başa çıkma sergilemiştir.
Çalışmamızın son peygamberi olan Hz Yunus’un hayatı “olumlu dinî başa çıkma” eylemlerinin yanında olumsuz bir başa çıkma da içerir. Nitekim Yunus Peygamber kavmi tarafından gördüğü muameleler sonucu sabredemeyip öfkeye kapılmıştır. Sonraki süreçlerde olumlu başa çıkma sergileyerek kontrolü yeniden sağlamıştır.
Hz Yunus öfkesi halinde:
● “Anlamı dönüştürme” ile dinî başa çıkma
Pişmanlık duygusu ve balığın karnında olma hali ile de:
● “Tövbe” ile dinî başa çıkma
● “Dua” ile başa çıkma kullanmıştır.
Hz. Yunus sorumluluk verilen tebliğ görevini kavmine olan öfkesi yüzünden terk etmiş ve yaptığı yanlışın farkına daha sonra varmıştır. Allah’a olan saygısızlığın pişmanlığını yaşarken denizde bir balığın karnında mahsur kalmıştır. Hz. Yunus; Allah’a zikir, hatalarına pişmanlık ve tövbe ile bu eksiyi, artıya çevirmiştir. İnsanın ümitsizliğine karşı etkili bir sığınak olan dua ile Allah’a güvendiğini göstermiş, O’ndan yardım talep etmiştir. Görünende balığın Hz. Yunus’ u sahile bırakması ile fiziki kurtuluş yaşasa da Hz. Yunus doğru bir başa çıkma ile kendini sıkıntılar denizinden ferahlık sahiline çıkarmıştır.
Günümüzde bu konuların bir manevi danışmanlık tarzında profesyonel bir biçimde ele alınmasına ve kurumsal yapılar oluşturulmasına dair düşüncelerinizi alabilir miyiz?
İnsanlar sahip oldukları inançları üzerinden destek almayı ister. Bu doğrultuda en doğru kaynak Kur’an-ı Kerim ve tecrübe edilmiş ve kazanımları bizlere sunulan peygamber örnekleridir. Elbette bu örneklerin sistematik bir şekilde profesyonel kişi ve kurumlarca manevi destek olarak danışanlara aktarılması baş etme sürecinin olumlu yönde ilerlemesine katkı sağlayacaktır. Doğru bilginin ulaşılabilirliği ve yanlış değerlendirmelerin önüne geçme açısından da faydalı olacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.