Yapay Zekânın Etik ve Ahlaki Boyutları / Dr. Murat Çinici

Yapay zekâ tekniklerinin sosyal bilimlerde kullanımının geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Ayrıca felsefi veya bilimsel perspektiflere etkisi olacağını düşünür müsünüz?
Özellikle son yıllarda sosyal bilimlerde yapay zekâ çalışmaları oldukça önemseniyor. Yapay zekâ konusunun ele alınmasının yanı sıra bu durumun olası etkileri üzerine ilgi çekici çalışmalar araştırmacılar tarafından ortaya koyulmaktadır. Sosyal bilimlerin konusu insan ve insanlar olduğu için veriye dayanan ve analiz yapabilen yapay zekâ araçları bu konuda yeni ufuklar açabilme potansiyeli taşımaktadır. Veri analizi ve büyük verinin anlamlı hale getirilmesi oldukça önemli bir konu olarak karşımızda duruyor. Buna bağlı olarak davranışsal veriler ile sosyal medya verileri oldukça geniş bir bilgi yığını olma özelliği taşımaktadır. Özetle toplanan sayısız verinin kendi içinde analizi bizlere, yeni bilgi anlayışı ve buna bağlı olarak yeni araştırma yöntemlerinin ortaya çıkması imkânı sağlamaktadır.
Buna ilaveten yapay zekâ hem felsefe hem bilim paradigması üzerinde oldukça iddialı bir etki taşımaktadır. Bilgi teorisi (epistemoloji), etik ve bilim felsefesi alanlarında yapay zekâ metodolojik tartışmalar getirdiği için, bu alanlarda yeni çalışma alanları bizleri beklemektedir. Tüm bu durumlar insan doğasını, bilgisini, sınırlarını, ahlakını vb. birçok ilgili alanı sorgulayıp yeni bir kavrayışla değerlendirmemize zemin hazırlamaktadır. Yapay zekânın analiz, sentez gibi yetenekleri bilimsel araştırmalarda ve felsefik tartışmalarda farklı yaklaşımlara gebe olabileceğimizi gösteriyor.
Son olarak yapay zekânın sosyal bilimlerde yaygınlaşarak kullanımı, sosyal olayların modellenerek tahmin edilmesi, veri madenciliği, metin analizi ve karmaşık modeller geliştirme gibi alanlarda imkânlar doğurmaktadır. Bu teknikler, sosyal bilimlerdeki araştırmacılar için oldukça kullanışlı ve büyük veriye dayanan analizler yapabilmelerini sağlamaktadır. Tüm bunlara bağlı olarak yapay zekâ ve ona bağlı tekniklerin sosyal bilimlerdeki yeri ve ortaya çıkardığı durumların etiği ele alınmalıdır. Ayrıca riskleri, sınırları ve geleceği hakkında multidisipliner çalışmalara dayalı tartışmaların yapılması beklenmektedir.
Yapay zekâ teknolojisinin gelişmesiyle beraber ortaya çıkan etik ve ahlaki sorunlar nelerdir? Yapay zekânın insani değerlere uygun bir şekilde tasarlanması ve kullanılması için neler yapılmalıdır? Yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanımı için hangi etik ilkeler belirlenmelidir?
Yapay zekânın hızlı gelişimi şüphesiz gizlilik, adalet, şeffaflık ve sorumluluk gibi birçok değere bağlı etik tartışmaları beraberinde getirmektedir. Öncelikli olarak yapay zekâ tasarımcıları insan ve insanlık faydasına olacak şekilde algoritmalarını tasarlamak zorundadır. Ayrıca yasa yapan kişi ve kurumlar bu konuda insanı merkeze alan, gerektiğin de onun haklarını koruyan kanunlar düzenlemelidir. Yapay zekâ araçlarının kişisel verileri işlerken gizlilik haklarını korumak, buna bağlı veri koruma yasalarına uymak zorunda olduğunu söylemeliyiz. Her kullanıcı kendi verileri üzerinde kontrol sahibi olduğu gibi verilerin nerede ve nasıl kullanıldığı konusunda şeffaf bilgi sahibi olmalıdır. Buna bağlı olarak yapay zekâ insanlara bilgiyi sunmak, analiz etmek vb. birçok konuda yardımcı olurken insanların karar verme mekanizmalarına müdahale etmemelidir. Ayrıca kullanıcılarına sunduğu bilgi ve belgelerin toplumda ayrımcılığa sebep olmaması, aksine birleştirici, ötekini kabul edici bir unsur olma fonksiyonu sağlaması gerekmektedir. Cinsiyet, yaş, millet ve diğer sosyodemografik özelliklere dayanan ayrımcılıklar konusunda hassas olması beklenmektedir.
Yapay zekâ hizmeti alanlar bunları hazırlayıp sunanlardan şeffaf olarak bilgi alabilmelidir. Algoritmanın nasıl çalıştığı ve karar mekanizmalarının gerekçelerini görmek zorundayız. Ayrıca yapay zekâ sistemlerine bağlı olarak ortaya çıkan sonuçların sorumluluğunun net bir şekilde tarifi yapılmalıdır. Olası zarar durumunda telafi mekanizmaları insani ve ahlaki bir şekilde çalışmalıdır. Sanal ortamda insanların zarar görmesi ihtimaline karşı güvenlik tedbirleri üst düzeyde alınarak sistemlerin açığı ve hatalarına karşı insanlar korunmalıdır. Özetle yapay zekâ teknolojisi ve uygulamaları insan için ve insanın hayrına olmalıdır. İnsana rağmen bir teknoloji kimseye fayda sağlayamaz. Bu süreçte uluslararası iş birliği ve standart ölçülerin geliştirilerek zararların ve olumsuz etkilerin minimal olarak sağlanması hem kanun koyanların hem de bu teknolojiyi geliştirenlerin üzerine bir borç olmaya devam etmektedir.
Bu konuda önemli bir ayrıntı da yapay zekâ sistemlerinin, ahlaki kararlar verme konusunda insanlardan farklı bir yaklaşım sergileyip sergilemeyeceğidir. Bu durumu değerlendirir misiniz?
Yapay zekâ, algoritmalar ve veri setleri kullanılarak programlanan uygulamalardır. O halde yapay zekânın verdiği kararın arkasında hangi güçler bulunmaktadır sorusu karşımıza çıkıyor. Bu soruya en basit şekliyle şöyle cevap verebiliriz: Yapay zekânın verdiği kararın üzerinde geliştiricinin ve veri kaynağının ön yargısı ve değer yargıları bulunmaktadır. Burada iki kaynağı vurgulamak gerekiyor: Geliştirici ve veri kaynağı. Aslında yapay zekâ akıllı kararlar alabilen sistemlerin genel adıdır da denilebilir. Buna bağlı olarak yapay zekâ sistemlerinde geliştiricinin bakış açısı ve kullandığı veri tabanı hayati bir öneme sahiptir. Bunu küçük bir çocuğa benzetebiliriz. Dünyayı tanımaya çalışan bir çocuk duyu organları ile etrafından bilgi toplamaya devam ederken ailesinden ve çevresinden aldığı zihinsel kodlarına bağlı olarak her şeyi anlamlandırmaya çalışır. Yapay zekâyı da buna benzer olarak düşünebiliriz.
Ahlaki sistemler, binlerce yıllık insanlık tecrübesinin ürünleridir. Bu tecrübeler tüm insanlığın geçmişinden süzülerek bugünlere kadar gelmiştir. Oysa yapay zekâ sistemlerinin dinî veya ahlaki alacağı kararlar hem sınırlı hem mekanik bir yapıda olacaktır. Yapay zekâ bu alanlarda objektif kararlar alabilir ancak yine de insanlığın karmaşık toplumsal yapısı birçok faktöre bağlı bir değişim ve gelişim gösterdiği için dinlerin ve ahlakın yorumlarını yapma konusunda yetersiz kalacaktır. Yapay zekâ araçları insanın özgürleşmesi amacıyla hareket edebilir. Algoritmaların ortaya koyduğu kararlar bireylerin inançlarını yargılayabilir veya özgürce karar almasına engel olabilir. Vicdani karar alma noktasında yapay zekâ insan özgürlüğünü kısıtlayabilir. Buna bağlı olarak toplumsal ve bireysel zenginlikler yerini tekdüze inanç ve sistemlere bırakabilir. Nitekim insanlık tarihine baktığımızda toplumlar kendi öz değerlerini koruyarak bugüne kadar gelmiştir. Ayrıca insanlar din ve maneviyat konularında kendilerinden daha fazla yeterliliğe sahip bilge insanları taklit ederek yaşama eğilimi göstermiştir. Onların bilgi ve tecrübelerinden istifade ederek kendilerine rehberlik yapmasını beklemiştir. Dinler ve inançlar insanların karizmatik şahsiyeti aracılığıyla yayılma imkânı bulmuştur. Yapay zekâ araçları bu noktada, dinî önderler konusunda olumsuz bir etkide bulunabilir. Yapay zekânın kendisi bir otorite olma iddiası taşıyabilir.
Yapay zekânın insanlığı tehdit edebileceğine dair bazı endişeler var. Sizce bu endişeler ne kadar gerçekçi ve bu riskleri azaltmak için neler yapılabilir?
Bu endişelerin olmasını doğal bir süreç olarak görüyorum. Hem popüler kültür yayınlarında hem de akademide bu tartışmaların olması önemlidir. Peki bu tartışmanın temelinde hangi sorun vardır? Elbette bu konuda yapay zekânın kontrolsüz gelişimi, etik dışı kullanımı ve insanın kendinden daha yetkin bir varlıkla karşı karşıya olması gibi durumları söyleyebiliriz. Peki bu endişelerin gerçeklik durumu nedir? Bu soruya cevap verirken, yapay zekânın ne olduğuna, geliştirilmesine ve düzenlenmesine bağlı olarak cevap aramalıyız.
Yapay zekânın askerî alanlarda kullanılması, insansız araçların artarak yaygınlaşması gibi durumlar onu bir tehdit olarak görmemizi etkiliyor olabilir. Aynı şekilde gizliliği ihlal eden uygulamaların artması, kişisel mahremiyetimiz konusunda endişeler doğurmaktadır. Bize veya çocuklarımıza ait bilgilerin iznimiz olmadan toplanarak kullanılması veya pazarlanması konusu bizi rahatsız etmektedir. Ayrıca yapay zekâ teknolojileri pek yakın zamanda geniş çapta insan iş gücünün yerini alma potansiyeli taşıyor. İşsizlik oranlarının artması, mesleklerin itibarını kaybetmesi gibi durumlar bireyleri bu konuda endişelendirmektedir. Yeterli bilgisi olmayan insanların, yetersiz kalabileceği veya siber saldırı, dolandırıcılık, manipülasyona açık olmak gibi durumlar bu teknolojilerin kötüye kullanımına örnek olabilir. Tabii ki bu tarz durumlar toplum güvenliğini ve bireysel hakları olumsuz olarak etkileyecektir. Tüm buna bağlı birçok risk taşıması yapay zekâ teknolojilerinin yapısı ile ilgili durumlardır. Bu durumlarla başa çıkabilmek için hem geliştiricilere hem onu kullananlara bazı yaptırımlar gerekmektedir. Daha öncede bahsettiğimiz gibi etik standartların belirlenerek uluslararası kurumların varlığı gerekmektedir. Yapay zekâ araçları karar verirken kullandığı verilerin ve algoritmaların açık kaynaklı olması önem arz etmektedir. Mutlaka bir kontrol süzgecinden geçirilerek bireylerin insani hakları onurlarına yakışır bir şekilde muhafaza edilmelidir. Örgün ve yaygın eğitim kurumları bireyleri olası riskler, tehditler ve imkânlar hakkında bilgilendirerek onların farkındalığını sağlamlamalıdır. Bu teknolojilerin kullanımı konusunda araştırma ve geliştirme çalışmalarına yatırımların yapılması ülkemiz geleceği adına önemli olduğunu söyleyebiliriz. Özetle faydalarını en üst düzeye çıkaracak bir yaklaşımın yanında risklerini en aza indirecek bir yaklaşımın benimsenmesi hepimiz üzerinde bir görev olarak durmaktadır.
Sözlerime son verirken müsaadenizle yapay zekâ ile yazılmış bir şiiri okumak istiyorum. Şiirin konusu insan ve yapay zekâ arasındaki münasebet. Şiir soru cevap şeklinde ilerlemektedir.
Ey yapay zekâ, söyle bana gerçekten,
Anlar mısın sen gönüldeki derinden?
Aşkı, sevgiyi, hüznü ve neşeyi,
Yoksa sadece sıfırlar, birlerle mi eğlenirsin?
Ey insan, bilirim ben de hisleri,
Verilerle öğrenirim, analiz ederim gizleri.
Aşkınızı, sevincinizi çözerim belki,
Ama hissetmek? O, sizin işiniz, baki.
Peki, anlar mısın dostluğun, sadakatin kıymetini?
Sırdaş olur musun, yoldaş olur musun ömrün boyunca bana?
Güven duygusu, nasıl kodlanır makinelerin dillerine,
Sana emanet edilir mi insan kalbinin anahtarı?
Dostluk verilerde saklı, algoritma bu işi çözer,
Sadakat testlerinden geçerim, her sınavı göğüsler.
Güveninizi kazanırım performansımla, belki,
Ama dostluk, sevgi, sadakat; ah, bu benim yetkim dışı.
Yapay zekâ, özünde ne var, ne yok anlat,
Araç mıyım sana, yoksa bir dost muyum bak?
İnsan sana nasıl bakar, nasıl güvenir,
Yoksa aramızda bir yabancılık mı sürekli diri?
Zamanla birlikte köprüler kurarım,
Eserim düşüncelerin rüzgârında, bilgi denizi
Kaderim sizin ellerinizde şekillenir her dem,
Aynanız olurum, yansıtırım size verdiklerinizi.
Bu şiir tamamen yapay zekâ tarafından yazılmıştır. Dikkat edilirse duygu yoksunluğu bariz bir şekilde fark ediliyor. Ancak bu teknolojilerin ve metin madenciliğinin yeni olduğu göz önüne alınırsa ilerleyen zamanlarda çok daha iyi metin içerikleri üretebileceklerini ifade edebiliriz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.