Gazze’ye Sessiz Kalmak Zulme Ortak Olmaktır / Yasemin Keskin

Bir anlığına gözlerinizi kapatın ve kendinizi, aylardır acımasız bir savaşla yaşama mücadelesi geçiren bir ailenin yerine koyun! Çocuklarınızın korku dolu gözlerle size baktığını, yankılanan patlama seslerinin kulaklarınızda çınladığını hayal edin. Çocuğunuzun güvenliğini, yarının belirsizliğini düşünün. Düşüncesi bile dehşet verici, değil mi? Ne yazık ki bir anlığına bile dayanamadığımız korkunç bir hayal, Gazze’nin her gün yaşadığı acımasız bir gerçek! Dünyada, dünyanın gözü önünde hayatta kalma mücadelesi veren bir Gazze var! Hâlâ görmüyor musun? Canıyla kanıyla topraklarından vazgeçmeyen Gazze, zalimin en acımasız zulmüyle baş ediyor. Bu cümleleri yazmak, duygu boyutunda hissetmek, bir anlığına kendimizi onların yerine koymayı başarmak ne kadar da yetersiz duruyor. Çünkü gerçek ve hakikat; bombalar altında kalan, yanan çocukların bedenlerini anında gözler önüne seriyor. Sorumlu olduğumuz Gazze için çaresizlik içinde kıvranıp zulme karşı olağan gücüyle ne yapabilirim derdiyle yanıp tutuşmadıkça sözler ve anlık duygu patlamaları bizleri asla kurtarmayacak ve sadece bilerek ve isteyerek kendimizi kandırmanın bir yolu olarak geçiştirdiğimiz bir “Gazze” olarak kalacaktır.

Aylardır gecelerini ne kadar uzun ve uykusuz geçiren bir Gazze var! Aylardır göçe zorlanan, sürgün edilen ve Refah Sınır Kapısı’na kadar dayanan bir Gazze… Artık çok yoruldun fakat asla yılmayan bir Gazze’sin sen! Her gün başka bir acıya katlanan ve her gün daha da zorlaşan şartlarda güçlü bir Gazze’sin sen! Dayanma gücünün sınandığı bir Gazze’sin sen!.. Günlük yaşamın en temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılıyor ve sürekli bir hayatta kalma mücadelesi veriyorsun. Açlık, susuzluk, tıbbi eksiklik, hijyen sıkıntısı, acı ve kan… Gazze, sen ne çok çile çekiyorsun… Hem de sevdiklerinin parçalanmış bedenleriyle yüzleşerek!.. Dayanıklılığını, azmini ve insanlık onurunu tüm dünyaya gösterdin. Ve şimdi en sevdiklerin yanında mı? Ailen nerede? İçinin titrediği, çok sevdiğin çocukların, eşin, annen, baban, arkadaşın, komşun, halan, dayın nerede? Yanında kim var, elini kim tutuyor, kim okşuyor omuzlarını, sana kim güç veriyor? Sen de etten, kemikten bir insandın. Tüm dünya seni yalnız bıraktı ve sen her türlü zorluğa rağmen dimdik ayaktasın. Asil ve mazlumsun sen Gazze. Senin yaşadıkların insanlığın en büyük sınavı olarak tarihe geçecek. Dünya Filistin topraklarında yaşanan insanlık dışı zulmü görmekten kaçamaz! Herkesin bildiği gibi “Bu katliama sesiz ve tepkisiz kalmak ise zulme ortak olmaktır.”

Ailecek oturduğunuz sofrada neşeyle hazırladığınız yemekleri sunarken, birlikte yarının hayalini kurarken, tatil planı yaparken, bir kafede, bir lokantada sipariş verdiğiniz bir menüyü beklerken, alışveriş yaparken, gece çocuğunuzu uyuması için yatağına yatırırken, ona masal okurken, dualar yaptırırken ve en önemlisi çocuğunuza sevgiyle sarılırken içinizde hep bir yerde bitmek bilmeyen bir sızı var mı? Tüm yaptıklarınızı suçmuş gibi hissettiren garip bir sızı… Çocuğumuzla en güzel paylaşımları yapmalıyız, onlarla kaliteli zaman geçirmeliyiz muhakkak. Bir hayatımız var ve hayat neleri sunuyorsa teslimiyet ve şükür duygusuyla yaşamalıyız. Ama unutmamalıyız! Bir anlığına bile olsa huzur arayan Gazze’yi, oyun oynamak yerine hayatta kalmaya çalışan küçücük çocukları asla unutmamalıyız!.. Ailenle, sevdiklerinle birlikte keyifle içilen bir yudum çayın ne büyük bir nimet olduğunu bilmek Gazze’nin acısını yüreğinde hissedenlerin ortak kazanımları olsa gerek. Çünkü bu duyguların her çeşidinde Gazze var. Acıkan yavrunun senden yemek istemesinde Gazze var. Gece başını yastığa koyarken, yeni bir güne gözlerini açarken, evinde ya da iş yerinde çalışırken, seni heyecanlandıran bir şeyi yaparken, en sevdiğin tatlıyı yerken her yerde ve her şeyde Gazze var. Elinden alınan hayatları, hayalleri, umutları yaşayamadıkları her şey için Gazze’nin acısı tüm insanlığın ortak acısı, derdi ve tasası olmalıdır.

Peki, bu katliama sessiz ve tepkisiz kalmamak için ne yapıyoruz? Toplumumuzun büyük bir kısmında Filistin-İsrail Savaşı ile ilgili bilgi eksikliği ve ilgisizlik var. Filistin-İsrail çatışmasının tarihi, nedenleri ve sonuçları hakkında doğru bilgi aktarılması yapılmalı ve siyonizmin inanç esasları ve zihniyet yapısı konuları, siyonizmi destekleyen ülkeler bilinmelidir. Bu konularla ilgili eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri üzerinde durulmalıdır. Filistin meselesi hakkında doğru bilgi edinmek, siyonizmin gerçek yüzünü, Filistin’in tarihini ve direnişini öğrenmek, tekrar etmek, unutmamak ve bu konularda bilinçlenmiş bir toplum olmak zorundayız. Gazze halkı için “İçerik oluşturmak için çocuklarının ölümünü bekliyorlar.” diyen insanları koynumuzda beslediğimiz bir toplum olduk. Zihniyet yapısı siyonizmi destekleyen insanlarla bir aradayız. Tanınmış kişilerin söylemleri davranış ve hareketleri, onları tanıyan, takip eden kitle tarafından önemlidir. Bu kişiler sadece kendilerinden değil, etki alanı oluşturduğu kişilerden de sorumludur. Yalan haberler ve yalan üzerine açıklama yapanlar kitleyi nasıl etkiledi, bunun farkındalar mı? Okullarda gençler “Filistinliler de topraklarını satmasaydı.” demediler mi?

Bugün artık ak ile karanın ortaya çıktığı vakitteyiz. Bu konulardaki bilinçsizlik ise kişinin imtihanı ve kaybedişidir. Bir diğer önemli konu ise sosyal medya paylaşımları, beğeni ve kayıtları zulmün daha çok kişiye duyurulması bakımından önemli bir araçtır. Filistin’in yaşadığı zorlukları duyurmak ve toplumun bu konuda bilinçlenmesini sağlamak için sosyal medya gereklidir. Paylaşmak, destek olmak, daha çok kişiye duyurmak için adım atmak, toplumu duyarlı hale getirmek için sosyal medyanın gücünü kullanmaktan hepimiz sorumluyuz. Sesimizi yükseltmemiz için dakikalarımızı hatta saatlerimiz geçirdiğimiz hesaplarımızda elimizden geleni yapmalıyız. Gazze için insani yardım ve destek sağlayan kurumlara gıda, su, tıbbi yardım gibi temel ihtiyaçların karşılanması, insanların günlük yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli desteği vermek ise yapmamız gereken önemli bir sorumluluğumuzdur. Yapılması gereken en önemli hareketlerden biri ise boykottur. Filistin zulmü ve katliamını desteklemediğimizin somut bir ifadesi olan boykot vicdani, insani bir duruştur. Soykırım gören Filistin halkına destek olmak için, küresel bir dayanışma çağrısı olan boykotu hayatımızdan hiçbir zaman çıkarmamalıyız. Biz biliyoruz ki boykot ürünlerini kullanmaya devam etmek İsrail’i desteklemektir!..

Sonuç olarak; Gazze’de yaşanılan bu zulüm hepimizin imtihanıdır. Herkesin kendi potansiyelinde Gazze için yapabileceği bir alanı mutlaka vardır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.