Evlilik hayatı, kendi pratiği içinde şekillenmekle beraber, evlenecek çiftlere öneriler başlığı geniş bir başlık olsa da önerilerinizi alabilir miyiz?
İnsanın hayattaki mutluluğu adına en önemli seçimleri doğru işi ve doğru eşi bulmaktır. Ancak herkes doğru eşi ararken şu soruyu sormayı unutuyor: Acaba ben doğru bir eş adayı mıyım? Bu sekiz özellik eğer sizde varsa siz evlenilecek olgunluğa sahipsiniz demektir. Gönül rahatlığıyla evlenebilirsiniz. Nedir bu özellikler?
1. Dürüst, güvenilir, şeffaf ve sadık.
2. Sorumluluk sahibi.
3. Affetme ve bağışlama kalitesine sahip.
4. Cömert.
5. Şükür ve kanaat sahibi.
6. Hoşgörülü.
7. Partnerini güldüren, eğlenceli.
8. Şefkatli.
Bir de benim gördüğüm gençlerden bazıları yanlış insana âşık oluyor ve evlenmeye kalkıyor. Biten evlilikleri incelediğim zaman çoğunlukla hatalı eş seçiminin yapıldığını gördüm. Aslında mantıkları “evlenme bu kişiyle” demesine rağmen kalplerine söz geçiremeyip evlenmiş ve yürümeyecek bir ilişkiyi bunlar yürütme çabası içine girmişler. Ben de gençleri yanlış evlilik yapmaktan korumak için asla evlenilmeyecek kişilerin net özelliklerini çıkardım. Kimlerle asla evlenilmez?
Öfke problemi olan insanla, çevresinin etkisinde kalan insanla, kötü Alışkanlıkları olan insanla (şiddet, uyuşturucu, içki, kumar) şaka yapılmayan insanla, kendine âşık insanla, işkolik insanla, kendini olduğundan farklı gösteren insanla, aşırı kıskanç insanla, eleştiriye gelemeyen sabit fikirli insanla, en ufak kusurunu büyüten insanla, sorumluluk sahibi olmayan insanla, kendi hayatından mutsuz olan insanla ASLA EVLENME. Eğer bu kişilerle evlenirseniz hata edersiniz.
“Kendini evliliğe hazır hissetmek” nasıl bir duygusal çerçeveyi ya da donanımı ifade ediyor?
Evliliğe psikolojik olarak hazır hissetmek gerekir. Yoksa “Yaşım geçiyor, evde kaldım.” diyerek evde kalacağım düşüncesiyle evlenilmez. “Bir tane çocuğum olsun, ben mutlu olurum.” diyerek sadece çocuk yapmak için evlenilmez. “Niçin evlenmiyorsun; herkes evlendi.” diyenlere uyarak aile ve çevre baskısıyla evlenilmez. Ben sevmesem de olur, o beni çok seviyor diye evlenilmez. Sevgi olmadığı halde sadece parası var, çok zengin diye evlenilmez. Özgür olmak için, baba baskısından kurtulmak için evlenilmez. Bana eski sevgilimi unuttursun diye evlenilmez. Beğenmedin huyları olmasına rağmen, evlenince değişir diye evlenilmez. Bütün bunların yapıldığına ve sonra da pişmanlıklar yaşandığına şahit oldum.
Evlilikte birbirini tanımakla, birbirini olduğu gibi kabul etmek, çok yakın ifadeler gibi duruyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Evlilikte birbirini tanımak ve birbirini olduğu gibi kabul etmek gerçekten de benzer kavramlar gibi görünebilir, ancak aralarında önemli farklar bulunmaktadır. Her ikisi de sağlıklı bir evlilik ilişkisinin temelini oluşturan önemli unsurlardır, ancak ayrı ayrı ele alındıklarında farklı anlamlar taşırlar.
Birbirini Tanımak:
Bu, bir ilişkinin başlangıcında gerçekleşen bir süreçtir. İki kişi bir araya geldiklerinde, birbirlerinin geçmişlerini, değerlerini, ilgi alanlarını, hayallerini, korkularını ve genel kişilik özelliklerini öğrenmeye başlarlar. Bu süreç, iletişim ve paylaşım yoluyla gerçekleşir. Birbirini tanımak, ortak noktaları keşfetmek ve farklılıklara aşina olmak açısından önemlidir. Ancak evlilik boyunca da devam edebilir, çünkü insanlar zaman içinde değişebilir ve gelişebilir.
Birbirini Olduğu Gibi Kabul Etmek:
Bu, evlilik ilişkisinde daha ileri bir aşamadır. Birbirini olduğu gibi kabul etmek, partnerinizi tüm zayıflıkları, kusurları ve farklılıklarıyla kabul etmeyi ifade eder. Bu, sevgi ve hoşgörü ile birlikte gelir. Partnerinizi eleştirmeden, değiştirmeye çalışmadan ve onu koşulsuz olarak sevdiğinizi hissettirir. Bu, ilişkinin sağlam temeller üzerine kurulmasına yardımcı olabilir ve uzun vadeli mutluluk için önemlidir.
Aradaki farkı bir örnek ile açıklamak gerekirse: Bir çift, ilişkilerinin başlangıcında birbirlerini tanımaya başlarlar. Bu süreçte birbirlerinin ilgi alanlarını, hobilerini, ailelerini ve hayat görüşlerini öğrenirler. Ancak zamanla, çeşitli durumlar ortaya çıkabilir ve belki de partnerlerden biri bazı alışkanlıklarını değiştirmek isteyebilir. İşte bu noktada birbirini olduğu gibi kabul etmek devreye girer. Partnerlerden biri, diğerini değiştirmeye çalışmak yerine, onun doğal özelliklerini ve alışkanlıklarını kabul eder ve ona destek olur.
İlişkinin başında tanımak önemlidir, ancak uzun vadede kabul etmek, sağlıklı, mutlu ve sürdürülebilir bir evliliğin temelini oluşturur.
Beklentileri netleştirmek biraz tanışma pazarlığı gibi değil mi? Yanlış anlaşılmadan nasıl başarılabilir?
Evet, ilişkilerde karşılıklı beklentileri açıkça konuşmak ve netleştirmek, sağlıklı bir iletişim ve anlayış temeli oluşturmak için oldukça önemlidir. Ancak bunun bir “tanışma pazarlığı” gibi algılanmaması için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır.
Empati ve Saygı:
Beklentileri konuşurken karşılıklı olarak empati kurmak ve saygılı bir şekilde iletişim kurmak çok önemlidir. İfadelerinizi anlayışlı bir şekilde ifade etmek ve karşınızdaki kişinin düşüncelerini de dinlemek, her iki tarafın da duygusal olarak rahat hissetmesini sağlar.
Açık ve İçten İletişim:
Konuşmalarınızı açık ve içten bir şekilde gerçekleştirmeye çalışın. Duygularınızı ve düşüncelerinizi net bir şekilde ifade ederek karşınızdaki kişinin de sizin iç dünyanızı anlamasına yardımcı olabilirsiniz. Ancak bunu bir “talep listesi” gibi sunmaktan kaçının. Daha çok, neleri önemsediğinizi ve nasıl bir ilişki dinamiği istediğinizi anlatmaya odaklanın.
Karşılıklı Kazan-Kazan:
Beklentileri konuşurken her iki tarafın da memnun olacağı bir çözümü aramak önemlidir. Tek taraflı talepler yerine, ilişkinin her iki taraf için de adil ve tatmin edici olmasını hedeflemelisiniz.
Esneklik ve Uyum:
Herkesin beklentileri ve hayat tarzı farklıdır. Bu nedenle, karşınızdaki kişinin beklentilerini anlamaya ve bazı noktalarda esneklik göstermeye hazır olmalısınız. İlişkide uyum sağlamak ve bazı beklentileri ayarlamak, ilişkinin sürdürülebilirliği için önemlidir.
Zamanlama:
Beklentileri konuşmak için uygun bir zaman seçmek de önemlidir. Tartışmalardan kaçınmak ve her iki tarafın da rahat olduğu bir anı tercih etmek, iletişimi daha olumlu bir şekilde yönlendirebilir.
Açık Uçlu Sorular:
Beklentileri konuşurken açık uçlu sorular kullanarak karşınızdaki kişinin düşüncelerini daha derinlemesine anlayabilirsiniz. Örneğin, “Bir ilişkide en çok değer verdiğin şey nedir?” gibi sorularla konuşmayı başlatabilirsiniz.
Sonuç olarak, beklentileri açıkça konuşmak ve netleştirmek, sağlıklı bir ilişkinin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Ancak bu süreci empati, açık iletişim ve saygı çerçevesinde yönetmeye özen gösterirseniz, ilişkinizin “tanışma pazarlığı” gibi hissedilmesini engelleyebilirsiniz.
Sonuçta “iyi bir eş olmaya çalışmak” ne demek?
“İyi bir eş olmaya çalışmak”, karşılıklı saygı, sevgi, anlayış, paylaşım ve birbirine destek olmayı gerektirir. Partnerinizi mutlu etmeye çalışmak, onun ihtiyaçlarına değer vermek ve sağlıklı bir iletişim kurmak, uzun vadeli bir ilişkinin temelini oluşturur.
Monotonlaşmış ilişkileri canlandırmak nasıl olabilir? Farklı bir yetenek ister mi?
Monotonlaşmış İlişkileri Canlandırmak İçin 8 Adım
Monotonlaşmış ilişkileri canlandırmak için farklı bir perspektif ve yaklaşım benimsemek gerekebilir. İşte bu konuda düşünebileceğiniz bazı adımlar:
1-Yeni Aktiviteler Denemek: Rutine takılmış bir ilişkiyi canlandırmak için yeni aktiviteler denemek önemlidir. Birlikte yeni hobiler keşfetmek, seyahat etmek veya farklı etkinliklere katılmak ilişkinizi renklendirebilir.
Birlikte yapabileceğiniz ortak hobiler, faaliyetler belirleyin.
Tatil yapın, gezin.
2-İletişimi Güçlendirmek: İletişimi güçlendirmek, duyguları açıkça ifade etmek ve partnerinizi daha iyi anlamak ilişkinin canlanmasına yardımcı olabilir. Duygularınızı paylaşmak ve karşınızdakinin düşüncelerine değer vermek, yakınlaşmayı sağlayabilir.
Birbirinize sihirli sözcükler kullanın.
Her fırsatta onu öpün.
Onu suçlarcasına konuşmayın.
Birbirinize teşekkür edecek şeyler arayın.
3-Sürprizler Hazırlamak: Partnerinizi sürprizlerle şaşırtmak, ilişkiye renk katabilir. Beklenmedik anlarda güzel jestler yapmak, romantizmi canlandırabilir.
Gün içinde birbirinizi arayın, sorun.
Onu hep düşündüğünüzü gösteren küçük hatırlatmalarda bulunun.
4-Birbirinize Zaman Ayırmak: Yoğun günlük yaşam içinde birbirinize özel zaman ayırmak çok önemlidir. Birlikte kaliteli vakit geçirmek, ilişkinizi güçlendirebilir.
Evde bir kaçış yeri ayarlayın.
5-Açık Olmak ve Yeniliklere Açık Olmak: İlişkinizde nelerin eksik olduğunu açıkça konuşmak ve yeniliklere açık olmak, monotonluğu kırmak için adım atabilir. Yeni deneyimlere karşı cesaretli olmak, ilişkinizi canlandırabilir.
6-Duygusal Bağı Kuvvetlendirmek: Birbirinize olan duygusal bağı güçlendirmek, ilişkiyi canlandırmada etkili olabilir. Ortak anılar oluşturmak, birlikte güzel anılar biriktirmek duygusal bağı artırabilir.
-Eski mutlu zamanları hatırlamak için arşivdeki fotoğraflara bakın.
-Birbirinize şunu sorun: “Sana nasıl davranırsam bana olan sevgin artar; sana nasıl davranırsam bana olan sevgin azalır?”
7-Bireysel Gelişime Odaklanmak: Her iki tarafın da bireysel gelişime önem vermesi, ilişkiye yeni enerji ve perspektif getirebilir. Kendi hedeflerinize odaklanmak, ilişkinizi zenginleştirebilir.
8-Cinsel Yakınlığı Korumak: Cinsel yakınlık, bir ilişkinin önemli bir parçasıdır. Cinsel yaşamınızı canlandırmak için konuşmak, fantezileri paylaşmak ve birbirinizin ihtiyaçlarını anlamak önemlidir.
Yatağa birlikte girin.
Her hafta bir randevu gecesi ayarlayın.
Evlilikte cinselliğin önemi üzerine neler söylemek istersiniz?
Bir evliliğin ne durumda olduğunu anlamak için tek soru sorma hakkım olsaydı şunu sorardım: “Cinselliğiniz ne durumda?” Cinselliğin ihmal edildiği evliliklerin yürüme şansı yok. Cinsel yakınlık, derin duygusal bağların oluşmasına katkıda bulunur, partnerlere aidiyet ve bağlılık hissi verir. Cinselliğin eksikliği, bu aidiyet ve bağlılık hissini zayıflatır, duygusal uzaklık hissi oluşturur. İlişkileri yıpranmış çiftlere baktığımda bunların cinsel anlamda bir araya gelmek bile istemediklerini hemen anlıyorum.
Öfke ve kızgınlıkla nasıl baş edilebileceği hususunda neler söylemek istersiniz?
Öncelikle öfke anında anlık tepki vermek yerine, önce sakinleşmeye çalışmak ve bir süre ara vermek faydalı olabilir. Bu, duyguların kontrol altına alınmasına yardımcı olacaktır. Ortamı terk edin. Gidin, elinizi yüzünüzü yıkayın. Sakinleştikten sonra tekrar bir araya gelin. Ayrıca öfkeli anlarda bile sevgi ve saygının korunması önemlidir. Öfkenizi ifade ederken bile saygılı bir dil kullanmaya özen gösterin. Bunu başaran çiftler daha mutlular. Eğer öfke ve kızgınlık duyguları sürekli ve yönetilemez hale geliyorsa, bir terapist veya danışman yardımı almayı düşünebilirsiniz. Çünkü öfke sorunu destek almadan tek başına kolayca çözülebilecek bir sorunda değildir. İlişkinizi olumsuz etkiliyorsa bunu kesinlikle çözmeniz gerektiğini görmeli ve destek almaktan çekinmemelisiniz.