Dijital Dönüşüm mü? Dijital Tahakküm mü? / Tarihçi Yazar Serhat Arvas

Öncelikle hoş geldiniz ve yeni kitabınız hayırlı olsun.

Hoş bulduk. Çok teşekkür ederim. Hayırlara vesile olmasını temenni ederim.

Dijital bir dünya tasarlanıyor ve siz kitaplarınızda bunu dijital işgal olarak tanımlıyorsunuz. Dünya genelinde yapılan dijital dönüşümlerin bize ne gibi bir zararı olacak?

Öncelikle bilimin ve teknolojik gelişmelerin doğal bir süreçte ilerlemediğini görmeliyiz. Sermayeye yön verenler tıpkı medyaya ve sağlık sektörüne yön verdikleri gibi bilimi ve teknolojiyi de yönlendiriyorlar. Bu gerçeği kabullenmek istemeyenler var. Tarih ve siyaset bilmek ve köklü aileleri detaylıca araştırmak gerekiyor. Dijital dünyayı tasarlayanların niyeti iyi ise hepimiz kabullenip hayatımıza entegre edelim, dayatmalara direnmeyelim. Ama niyetleri kötüyse ve bâtılın hizmetinde çalışıyorlarsa o zaman dikkatli olmalıyız. Bugün yaşanan zulümlerin, soykırımın, katliamların arkasındaki isimler ve onların destekçileri bizim sağlığımızı, güvenliğimizi, özgürlüğümüzü istemiyorlar. İşte bu yüzden dijital çağ değil, dijital işgal dönemindeyiz.

Dayatmalardan bahsettiniz. Bu dayatmalar nelerdir? Dijital gelişmeler ile ne gibi bir bağlantısı var?

Uluslararası zirvelerde, son yıllarda şu sloganlara yer verildi: Tek dünya, tek gelecek, tek sağlık. Dünyayı tek bir çatı altından yönetmek ve sistemi küresel bir düzene bağlamak isteyenlerin başarılı olmaları tam kontrol mekanizmasına sahip olmaktan geçiyor. Bunun için de dijital teknolojilere ihtiyaçları var. Kabullenmeyen insanlara bunları dayatacaklar. Neler olduğunu da anlatalım.

Dijital Kimlik: Nüfus cüzdanımız, kredi kartlarımız, sağlık karnemiz, ehliyetimiz vb. tüm bilgilerimiz önce dijital kimlikte toplanacak. Bir pandemi yaşanırsa aşı olmayan bireyin harcamaları durdurulacak, aracına binemeyecek, hayat şartları çok ağırlaşacağı için yılda birkaç kez aşılanmayı kabul edecek. Veya iklim kanununa aykırı hareket ederek karbon ayak izi vergisini ödemedi diyelim hayatını kısıtlayacaklar. Sosyal medya hesaplarını da bunlara dahil etmek istiyorlar. Böylelikle aykırı sesleri otomatik olarak kesecekler. Tek dünya devleti sadece ve sadece dijital tahakküm ile sağlanabilir. Bunun için çalışıyorlar.

Nakit Paranın Kaldırılması: Anlattıklarım ile bağlantılı olarak bireylerin harcamalarında tam kontrole gidilmesi, yastık altında para, altın ve gümüşün kalmaması ve tek bir sisteme dahil edilmesi de var.

Deri Altı Çipleme: Kart taşıma devrini de bitirip kol bileğine enjekte edilen mikroçiplerin yaygınlaşması bekleniyor. Dünya genelinde şu an 200 binin üstünde insan deri altı çip taşıyor. Ödemelerini çiple yapıyor, apartman kapılarını açıyorlar.

Tüm bunlar insanlar tarafından kabul edilmezse dayatmalara gidecekler, çünkü bunun için belirledikleri bir tarih var.

O tarih nedir?

2030. Çok kolay ulaşılabilecek bir bilgi bu. Ajanda 2030. Dünya Ekonomik Forumu tarafından tasarlanan ve proje safhasından icraat safhasına geçen bir süreç.

Bu işin başında kim var peki?

Bu forumun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab var. Ama o buzdağının görünen yüzü. Onu yetiştirenlerden biri dünyaca ünlü siyonist Henry Kissinger idi. Öğrencisi Klaus’a “Ben kapı arkasından ABD’yi yöneteceğim, sen ise tüm dünyayı.” diyerek onun en büyük destekçisi olmuştu. Yeni dünya düzeni kurmak isteyen güçler vitrine Klaus’u koydular. O ölünce de yerine başkasını koyarlar.

Bir de kitabınızda yer verdiğiniz yeni bir kavram var. Tekillik kavramı. Kısaca anlatabilir misiniz?

“Singularity” yani Teknolojik Tekillik kavramı yapay zekânın insan zekâsını geçerek insanı, medeniyeti ve dünyayı değiştireceğine inanılan bir süreci tanımlamaktadır. Geleceğe dair bir öngörü veya bir fikir de diyebiliriz. Fakat bu işin bir de üniversitesi açıldı. Silikon vadisinde tekillik üniversitesi adında bir üniversite var. Peki, yapay zekâ insan zekâsını geçebilir mi? Ben zannetmiyorum. Ama öyle olduğunu söyleyeceklerdir. Yani bakın yapay zekâ insan zekâsını geçti, sistemi ona bırakalım, hepimizi o yönetsin, dünyayı o kurtarsın diyecekler. Bu benim düşüncem. Ama kumandayı asla bize bırakmayacaklar. Az evvel bahsettiğimiz küresel sermaye sahipleri yetki devrini bir bilgisayara bırakmak istemeyecektir. Burada anlattığım meseleler zaman geçtikçe daha iyi anlaşılacak fakat ümidimizi kaybetmeyelim. Haddini aşan zıddına döner. Şeytani ve nefsani projeler tarihe karışacak. Dünyayı tek elden yönetmek isteyenler toprağa karışacak. Bu dünyanın, bu kâinatın bir sahibi var ve O dilemezse yaprak bile kıpırdamaz. Bunu bildiğimiz için korkmuyor, hem dua ediyor hem mücadele ediyoruz…

Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.

Asıl ben teşekkür ederim. Sizlere ve Gönül Dergisi’nin kıymetli okurlarına en içten muhabbetlerimi sunarım…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.