Düşük benlik saygısı deyince ne anlamalıyız?
Düşük benlik saygısını anlayabilmemiz için öncelikle benliğin ve benlik saygısının ne olduğunu anlamamız gerekmektedir. Benlik çok geniş bir kavram olmakla birlikte en genel tanımıyla kişinin kendini algılaması ve değerlendirmesi şeklinde ifade edilebilir. Benlik; kendimizle ilgili düşüncelerimizin ve inançlarımızın tamamını kapsamaktadır. Bir anlamda öz değerlendirme yapabilme yeteneğimiz olarak da düşünebiliriz.
İlk altı yaş döneminde çocukların kendileri ile ilgili düşünceleri yapabildikleri, yani becerileri üzerine odaklanmaktadır. Bu yaş döneminde çocuklar henüz soyut düşünce geliştirmedikleri için öz değerleri hakkında genel bir yargıda bulunmalarını bekleyemeyiz. Yeterli ve becerikli olduklarını düşünen çocukların kendileri hakkındaki bu değerlendirmeleri yaşları büyüdükçe değişebilmektedir. Bu değişimde çevresinde bulunan insanların etkisini unutmamak gerekir. Araştırmalar çocukların benlik saygısı gelişiminde başta anne ve babası, daha sonra yakın çevresinde bulunan diğer kişiler, öğretmenleri ve arkadaşlarının çocuklar hakkındaki düşüncelerinin etkisi olduğunu desteklemektedir. Yani çocuğun çevresinden aldığı bildirimler de benlik saygısı üzerinde etkilidir. Bu nedenle çocuk kendi hakkında ne kadar olumlu bir bakış açısına sahip olursa olsun, bu durum çevresi tarafından da desteklenip pekiştirilmiyorsa düşük benlik saygısına sahip olabilir. Kısacası, çocukluk döneminde benlik kavramının dinamik bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Düşük benlik saygısı deyince ilk aklımıza gelen kendine güveni olmayan, denemekten-sormaktan-başaramamaktan korkan çocuklar olabilir. Bu çocuklar çoğunlukla başta ebeveynleri olmak üzere çevrelerinde bulunan kişilerin desteğini hissetmeyen ya da göremeyen çocuklardır. Hata yapmaktan korktukları için denemeye cesaret edemezler, yanlış bir şey söyleyeceklerini düşündükleri için konuşmak istemezler, suçlanacaklarını ya da alay edileceklerini düşündükleri için içlerinden geldiği gibi davranamazlar. Burada ebeveynlerinden alamadıkları ya da hissedemedikleri güven duygusu oldukça önemlidir. Bu çocuklar herhangi olumsuz bir durumla karşılaştıklarında endişe duyan, korkan, kaçınan, başaramayacağını ve/veya alay edileceğini düşündüğü için o sorunla başa çıkmaya cesaret edemeyen çocuklar olarak karşımıza çıkabilmektedir. Denemekten korktukları için becerikli oldukları alanları fark etmeleri de zorlaşmaktadır. Bu nedenle kendilerini beceriksiz hissederler. Hatta bir konuda başarılı oldukları zaman genellikle onu küçümsemekte ve bunun sadece bir tesadüf olduğunu düşünme eğilimi göstermektedirler.
Eğer bir çocuğun herhangi gelişimsel ya da patolojik bir sorunu olmadığı halde çok az arkadaşı varsa, iletişim kurmakta ve sosyalleşmekte zorluk yaşıyorsa, aşırı çekingen davranışlar gösteriyorsa, okul başarısızlığı varsa, çoğunlukla “ben yapamam”, “ben beceremem”, “başarısızım”, “beceriksizim” gibi ifadelerle kendini olumsuz eleştiriyorsa, iltifatları kabul etmiyorsa, yeni şeyler denemekten çekiniyorsa, başkalarına sataşma-öfkeli davranışlar-kıskançlık gösteriyorsa bu çocuğun düşük benlik saygısına sahip olduğundan şüphelenebilir ve bir uzman değerlendirmesi yapılmasının gerekli olduğunu söyleyebiliriz.
Sağlıklı bir benlik saygısının işaretleri nelerdir? Mesela “Ben çok özel, eşsiz ve değerli bir insanım. Kendimi iyi hissetmeyi hak ediyorum” söylemi, bir çocuk için çok anlamlı ve çok doğal bir söylem. Düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Evet, doğal akışında çocukların kendileri hakkındaki düşünceleri olumlu olma eğilimindedir. Ancak benlik saygısının gelişiminde sadece çocukların kendi haklarındaki düşünceleri değil, çevresinden aldıkları geri bildirimler de oldukça etkilidir. “Beceriksiz”, “işe yaramaz”, “başarısız” gibi ifadelerle sıklıkla karşılaşan, hataları kabul edilmeyen, akademik anlamda sürekli başarılı olması istenen/beklenen ve başarı konusunda zorlanan ya da sürekli başkalarıyla kıyaslanan çocukların zaman içinde kendileriyle ilgili düşünceleri değişebilmektedir. Bu aslında maalesef kaçınılmaz bir sonuçtur da.
Sağlıklı benlik saygısına sahip olan çocuklar kendilerine güvenirler, çevrelerinde bulunan kişilerin onları olduğu gibi kabul ettiklerini ve desteklediklerini bilirler, ebeveynlerinin çocuklardan beklentilerinin “yapabilecekleri” ile sınırlı olduğunun farkındadırlar, denemekten-yanılmaktan-başaramamaktan korkmazlar. Çocukların kendilerine güven duymaları, denemekten korkmamalarını sağlamaktadır. Bu çocuklar herhangi olumsuz bir durumla karşılaştıklarında endişe duymadan, korkmadan, kaçınmadan ve alay edileceğini düşünmeden o sorunla başa çıkmaya çalışırlar, başaramasalar bile en azından denerler. Çocukların ailesinden başlayarak çevresindeki kişiler tarafından olduğu gibi kabul edilmesi kendilerini sevmeleri, becerilerinin ve sınırlarının farkında olmaları, diğerlerinden farklı olmaktan utanmamaları üzerinde de etkilidir. Sağlıklı benlik saygısına sahip olan çocuklar genellikle meraklıdır, kararlıdır ve başladıkları görevleri bitirirler. Ayrıca çocukların amaçları vardır, bu amaçları gerçekleştirebilmek için sorumluluklarını yerine getirmeye çabalarlar. Başarı duygusunu yaşayan çocukların motivasyonları ve yeterlilik duyguları da artar.
Benlik saygısını destekleyici uygulamalar nerde ne zaman, ne kadar süreyle, nasıl ve ne ile uygulanmalıdır? Bu uygulamalar nelerdir? Hangi tekniklerle hayata geçirilebilir? Bu uygulamaları hangi profesyoneller yapmalı ve uygulamalı?
Benlik saygısını destekleyici uygulamalar, çocukların hayata hazırlanmasında destek olunması temeline dayanmaktadır. Benlik saygısı çalışmaları ile aslında çocukların kendilerini tanımaları ve kendilerine güvenmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır. Çocukların uygun bilgi, beceri ve tutum kazanabilmeleri için fırsatlara ihtiyaçları vardır, uygulamalar kitabı bu fırsatları sunması açısından önemlidir. Kendine güvenen ve yeterli hisseden yetişkinler olabilmeleri için çocukların erken yaşlardan itibaren desteklenmesi önemlidir.
Benlik saygısını destekleyici uygulamalar kitabı sadece düşük benlik saygısı olduğu düşünülen değil, her çocuğun deneyimlemesi gereken etkinlikler düşünülerek hazırlanmıştır. Çünkü amacımız çocukların kendilerini anlamaları, tanımaları, dışarıdan gelen olumsuz bildirimlerden mümkün olduğu kadar az etkilenmelerini sağlamalarına yardımcı olabilmektir. Benlik saygısını destekleyici uygulamalar çocukların yaşayarak öğrenmelerine fırsat vermektedir. Uygulamalar klinisyenlerin yanı sıra öğretmenler, çocuk gelişimciler, psikolojik danışma ve rehberlik uzmanları gibi çocukla çalışan, çocukların güvendikleri yetişkinlerin rehberliğinde, öğrenmek ve değişmek için bireysel ve/veya grup çalışmalarına uyarlanarak uygulanabilme olanağı sağlamaktadır. Beceri kazanımı bir süreçtir bu nedenle destek çalışmalarına ilkokulda başlayarak çocukları ergenliğe ve yetişkinliğe hazırlamak en ideal olan yaklaşımdır. Uzun süre uygulanması davranışlar üzerinde değişiklik sağlaması ve kalıcı etki olabilmesi açısından önemlidir.
Benlik saygısını kazanmada umut vermek ve desteklemek önemli. Olumlu benlik kavramı ve yüksek benlik saygısı kazanılması sürecinde ebeveynler çocuklarına bu konuda nasıl yardımcı olabilirler? Dikkat edilmesi gereken durumlar nelerdir?
Ebeveynlerin, çocuklarının benlik saygısı geliştirmelerinde herkesten daha fazla ve önemli rolleri bulunmaktadır. Çünkü çocuğun temel yaşam alanı aile ortamıdır ve ailesinin çocuk hakkındaki düşünceleri ve davranışları çocuğun kendi hakkındaki düşüncelerini doğrudan etkileyebilmektedir. Bu nedenle aile içerisinde çocuğun benlik saygısının desteklenip desteklenmemesinde ebeveynlerin sorumlulukları vardır.
Çocukların kendileri hakkındaki düşünceleri üzerinde ebeveynlerin tutumları çok etkili ve önemlidir. Hiçbir ebeveyn çocuğunun kötülüğünü istemez ama farkında olmadan da çocuklarını olumsuz etkileyebilirler. Bu nedenle benlik saygısının desteklenmesinde ebeveynlerin de desteklenmesi, sürece aktif katılımlarının sağlanabilmesi ve çocuklarına yardımcı olabilmeleri için fırsat verilmesi gerekmektedir.
Ebeveynlerin öncelikle çocuklarının yanında olmaları, çocuklarını tanımaları, becerilerinin farkında olmaları, yapabileceklerini görebilmeleri, güvenli sınırlar oluşturabilmeleri, uygun şekilde desteklemeleri, becerilerini geliştirebilmeleri için fırsat oluşturmaları ve en önemlisi de iyi birer model olmaları gerekmektedir. Ayrıca yaşlarına uygun sorumluluklar vererek çocukların sorumluluklarını yerine getirme bilincine sahip olmalarını sağlamaları da gerekmektedir. Genel olarak çocukların benlik saygısı geliştirmelerinde ebeveynlere yol gösterici olabilecek önerilerden bahsetmek gerekirse öncelikle ebeveynler güvenli ve sevgi dolu bir ev ortamı yaratmalıdır. Daha sonra çocukların çabalarının desteklenmesi ve övülmesi önemlidir. Başarması değil, çabası ve gayreti takdir edildiğinde çocuk kendini özel hissedebilecek ve kendi kendini takdir edebilecektir. Çocuklar farklı sebeplerle kendileri hakkında yanlış düşüncelere sahip olabilirler. Böyle bir durumda duygularını ifade edebilmeleri konusunda yol gösterici olunmalı, çocuklar olumlu düşüncelere yönlendirilmeli ve kendileriyle ilgili olumsuz düşüncelerini olumluya dönüştürmeleri öğretilmelidir. Ebeveynler çocuklarının kişiliği değil, davranışları hakkında yorum yapmaya dikkat etmelidir. Karar verme fırsatları oluşturarak problem çözme becerilerinin gelişimi desteklenmelidir. Son olarak da ebeveynler kendi benlik saygı düzeyini değerlendirmelidir. Farkında olmadan çocuklarına düşük benlik saygısı davranışları ile ilgili model olabilirler.
Bu uygulamaların etkinliği çocukların “yaşayarak öğrenmesi” temeline dayanıyor. Yaşayarak öğrenme tekniğini uygulayabilmek için de bazı ipuçları ifade ediyorsunuz. Biraz bahseder misiniz?
Çocuklarda davranış değişikliği ya da beceri kazanımının desteklenmesi için kullanılabilecek en etkili öğrenme tekniklerinden birisi yaşayarak öğrenmedir. Çocuklara kazandırılması amaçlanan beceriler yaşamsal deneyim haline dönüştürüldüğünde etkililiği ve kalıcılığı artabilmektedir. Ayrıca ders niteliğinde olmadığından ve oyun temeline dayandığından, çocuklar “farkında olmadan” bu becerileri kazanabilmektedir.
Benlik Saygısını Destekleyici Uygulamaların etkililiği, çocukların kendi kendilerini geliştirmelerine dayanmaktadır. Bu nedenle uygulamalar hazırlanırken yaşayarak öğrenme tekniği temel alınmıştır. Çocuklarla yapılan çalışmalarda yaşayarak öğrenme yöntemini kullanmak etkileşimli bir öğrenme sürecini sağlaması açısından da önemlidir. Çünkü böylelikle hem eğlenceli bir öğrenme ortamı yaratılabilmekte hem de çocuklardan çok şey öğrenilebilmektedir.
Yaşayarak öğrenme tekniğini uygulayabilmek için uzmanın ön hazırlık yapması ve tüm sürece hazırlıklı olması gerekmektedir. Eğer kendini hazır hissetmiyorsa ya da ilk kez uygulayacaksa deneme çalışması yapması kendini rahat hissetmesini ve gerekli önlemleri alabilmesini sağlayabilir. Yapılacak uygulamaya göre ortam hazırlığının da önceden yapılması öğrenme sürecinin daha verimli olmasını sağlayacaktır. Her çocuk farklıdır, bu nedenle uygulamalar çocuğun bireysel özellikleri, hassasiyetleri ve öğrenme süreci göz önünde bulundurularak yapılması son derece önemlidir. Gerekli durumlarda çocuklara göre uyarlamalar yapılmalıdır. Uygulamaların sonunda değerlendirme yapılabilmesi ve çocukların düşüncelerini açıklayabilmelerine fırsat verilebilmesi için mutlaka yeterli zaman ayrılmalıdır.