Bahadır Tatlıöz İle Söyleşi

Bahadır Bey merhaba. Nahide Babashli ile Silemem isimli düetiniz var. Bu düetin hikâyesini anlatır mısınız?
Nahide Babashli sesini ve duruşunu çok beğendiğim genç, yetenekli bir kardeşim. Ben ondan haberdardım, o da beni takip ediyormuş uzun zamandır ve çok güzel denk geldik aslında. Sevgili Yasin, Nahide’nin menajeri bizim de ortak arkadaşımız, bir şekilde bir arada proje oluşturmamızın çok güzel olacağını düşünmüş. Bir araya geldik ve karakter olarak da kendisini çok sevdim. Gelecek ve istikbal vaat eden bir genç olmasından kaynaklı onun bana ilettiği bir şarkıyı seçtim, beğendim, aranjesini yaptım, klibini çektim. Hepimizin çok içine sinen bir çalışma oldu çok da güzel gidiyor, önemli olan güzel iş yapmak. Parolamız hep buydu!
Şarkı sözleri yazıyorsunuz, besteler yapıyorsunuz, nasıl bir ruh haliyle oluyor bunlar? Söz yazma ve beste çalışmalarınızı nasıl yapıyorsunuz?
Şarkı sözleri ve besteler yapıyorum evet. İnanın bunu ne zaman ve ne şekilde yapacağımı ben de bilmiyorum. Bazen bir anda oluveriyor bazen aylarca olmuyor, bunun bir rutini yok. Çevremdeki yaşanmışlıklardan çok besleniyorum. Gece 03.00’da stüdyoya girip şarkı kaydettiğimi de bilirim, çok değişken bir şey diyebilirim.
Yeni yılla ilgili mesajınızı okudum. Günümüz sorunlarını güzel özetlemişsiniz. Hep o eskilere özlem duyuyoruz. İnsanların birbirini sevdiği saydığı, güvenin olduğu, huzurun olduğu bir dünya geri gelemez mi? Biraz sevgi yetmez mi?
Evet. O mesajda genel olarak dünyanın, sadece bizim toplumumuzun değil, insanlığın kanayan yarasına değindim. Birliktelik, sevgi, empati… İnsan olmanın verdiği tüm duyguların kaybolduğu bir çağa girdik ve özellikle dijital hayat insanları çok bireyselleştiriyor. Bir arkadaş ortamında 2 saatlik geçirilen zamanda diyelim ki 6 tane arkadaş uzun bir süre sonra bir araya gelmişler ve birbirlerini görmemişler; o 2 saatin sadece 15-20 dakikasında konuşuyorlar ve geri kalan 1,5 saati telefonlarına bakarak geçiriyorlar. Korkunç bir bireyselleştirme politikası içinde insanlar yoğruluyor. Gerçekten kardeşlik ve sevgi duygusunun geri geldiği, insanların birbirleriyle temas halindeyken, konuşurken mutlu olabildiğini ve var olabildiğini hatırladığı bir çağa girmeyi çok istiyorum. Bu dijital hayat bunu nasıl mümkün kılar bilemem, şüphelerim var, ümitsizliklerim var ama keşke olsa… Bunu en çok isteyenlerden birisiyim…
Sizin yapmayı planladığınız hayaliniz olan neler var? Şu ana kadar yaptıklarınız hariç nelerin eksik olduğunu düşünüyorsunuz yolculuğunuzda?
Popüler müzik manasında hayal ettiklerimin birçoğunu yaptım. Zaten ne yapılabilir ki… Şarkı patlatmak isteriz, popüler olmak isteriz, insanlar sevsin, dinlesin isteriz. Konserler yapmak isteriz. Bunların bir bölümünü yaptım, daha ileri gidemez miyiz tabii ki daha ilerisi her zaman var. Birkaç tane daha hit şarkı yapabilirsin, daha çok popüler olursun, bunun bir sonu yok aslında ama ben bu kısma çok hırslı bakmıyorum. Ben müzikal anlamda yapabileceğim yani gerçek sanat yapabileceğim çalışmalarımı sürdürmek ve onları hayata geçirmek istiyorum. Çok büyük hırslarım yok sadece topluma güzel şeyler bırakmak istiyorum. Tabii ki para kazanmak çok önemli, yaşamak çok önemli ama üretirken faydalı olmanın hissinin verdiği haz da herhangi bir kazancın çok çok üzerinde.
Sevilen beğenilen tutan şarkıların ortak özelliği nedir? Yıllarca dillerden düşmeyen bir şarkıda dinleyici neleri yaşıyor?
Sevilen ve tutan şarkılarımın komik bir ortak özelliği var aslında… Onların hepsi kendime yazmadığım diğer müzisyen arkadaşlarımın söylemesi için yazdığım şarkılardır ve ben bunları göndermeden evvel aileme dinletirim. Ya rahmetli babam, ya kardeşim, ya eşim… Onlardan eğer bunu kimseye gönderme sen söyle diye bir cevap gelirse bu uyarıyı dikkate alırım ve kendim söylerim. Neticede bu şekilde olan tüm şarkılarım tutmuştur. Bunu ben şuna bağlıyorum; ben kendime şarkı yaparken sanırım edebiyatın dozunu biraz yüksek tutuyorum ve o şarkılar da bambaşka daha küçük bir kitleye hitap ediyor. Başkasına şarkı yaparken ticari anlamda daha mı özgür davranıyorum bilmiyorum ama otomatik olarak onlar çok hızlı patlıyor. Bunun tam anlamıyla matematiğini bilmiyorum açıkçası.
Türk müziğimizi uluslararası arenada nerede görüyorsunuz? Dünya standartlarında kaliteyi yakaladık mı?
Türk müziğimiz uluslararası arenada bir dönem gerçekten yarışır durumdaydı ama şu anda yarıştığını düşünmüyorum. Bu yeteneğe sahip değil miyiz derseniz kesinlikle sahibiz aksine daha fazlası var bizde. Etnik kimlik olarak da müzikal manada da çok yetenekli ırklardan, milletlerden biriyiz ama kişisel gelişimler nedeniyle, herkesin bir anda müzik yapma çabası nedeniyle artık işin içine fenomenlerin de dalması nedeniyle o çıta gittikçe düştü. Bir dönem zirve yapan müzikal tavır maalesef yerle yeksan olmuş durumda. Bunun suçu hepimizde. Uluslararası arenada popüler ve çıtası yüksek müziklerden bahsediyorum ki oraya yaklaşamıyoruz, hâlbuki orayı bile geçebilecek kapasitedeyiz. Bu nasıl düzelir derseniz öncelikle müzikseverlerin bireylere dur demesi ile düzelir, ben buna inanıyorum. Bazı platformlarda popüler olup hemen ben şarkı da yapayım diyen karakterlere dur dememiz gerekiyor. Bunlara nasıl dur denir; dinlemeyeceksiniz arkadaşlar, izlemeyeceksiniz, takip etmeyeceksiniz. Gerçek müzisyenler üretecek, onları takip edeceksiniz, işte o zaman gerçek müzisyenler yetişecek. O zaman uluslararası arenada yarışırız, hatta yetenek anlamında ezer geçeriz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.