Evliydim,
Güzel bir evde yaşayan.
Anneydim,
İki minik insanı kucaklayan.
Eştim,
Her şeye rağmen seven, güvenen.
Ve bir gün, Bir deprem…
Olacağı bilinmeyen
Şiddeti ölçülemeyen
Evimden ayıran,
Yavrularımı farklı yaşantıya zorlayan
Eşimi, eş bildiğimi
Olduğu gibi görünmeyeni gösteren
Maskesini düşüren
Manevi bir deprem
Sorular, Sorunlar,
Eleştiriler,
Yargılar,
…lar, …lar,
Değersiz,
Çaresiz,
Ümitsiz,
Sevgisiz
İlgisiz,
Anlamayan ve anlaşılamayan
Ben…
“Boşandım” diyemeyen.
Konya’da sizi hekimliğinizden çok aile eğitimcisi olarak tanıyorlar; hatta bir de lakabınız olduğunu duyduk. Size “Semin Abla, seminer abla” diyorlar. Neden bu lakabı aldınız? Siz tıp fakültesini bitirip halk sağlığı uzmanlığını tamamladınız. Ancak sizi seminer vermek üzere Türkiye’yi gezerken izliyoruz.
Uzman hekim olarak meslek hayatıma devam ederken gördüm ve gözlemledim ki tıbbi hastalıkların altında stres mevcut. Elbette her insanda stres vardır ve belirli bir dozda olmalıdır da… Stresin güdüleyici özelliğinden dolayı faydalı kısmı da vardır. Ancak burada yönetilemeyen ve yönlendirilemeyen bir stres var ve bedene yansıyınca hastalık olarak karşımıza çıkıyor.
Özel bir hastanede çalışıyordum ve meslektaşlarımla beraber başladık aile seminerlerine. Daha sonra sivil toplum kuruluşlarının desteği ve katılımıyla seminer talebi arttı. Neredeyse her konuda; sağlık, sosyal, ev ekonomisi, beslenme, iletişim, cinsellik, annelik gibi; halka yönelik ve onların diliyle sunduğumuzda “seminer abla” lakabına layık görüldük. Bizim payemizi halk verdi. Sanırım bir halk sağlığı uzmanına yakışıyor bu lakap. Öncelik ve özellikle aile başlığı altında hanımlara yönelik başlayan seminerler, aile fertlerine özel konulara indi. Şu anda çocuk-genç, evli-bekar, boşanmış-dul, hanım-bey, yaşlı büyükannelere özel seminerlerimiz var.
Sizi aile ile ilgili konulara eğilmeye iten sebepler nelerdir?
Karakter olarak gözlemi ve gözlemeyi severim. Sosyal konular sağlığı, sağlık da sosyal olayları etkiler. Kişinin içinde yaşadığı aile hayatı, sağlığı açısından önemli ve etkilidir. Aile huzuru da sağlığını olumlu etkileyenlerden biridir. Sağlık sisteminde çalışan biri olarak bunu gözlemek yetmedi. Farkına vardığımda diğer doktor arkadaşlarla özel bir hastanede eğitimlere başladık. Talebin artması ile beni ve bu konuda gönüllü çalışanları Türkiye’yi gezerken görmeniz normal.
En çok hangi sebepler boşanmaların gerekçelerini oluşturuyor?
Herkesin dilindeki paravan sebep “şiddetli geçimsizlik” olsa da aslında iletişim yokluğu ya da iletişim kusurları ile başlayan tartışmalarda çözüm bulamamak, bulmaya çalışmamak, boşanmanın herkesi rahatlatacağına inanmak, boşanmaya götüren sebeplerdendir.
Somut vakalar sıralanabilir. Ancak aldatmanın bile altından iletişim kusurları çıkmakta ya da evlilik beklentilerinin tek taraflı karşılandığı görülmektedir. Oysa evlilik, başlangıçta iki kişinin, sonradan çocuklar ve büyüklerin de ihtiyaç dâhilinde aileye katılmasıyla herkesin beklentilerine cevap veren, ihtiyaçların karşılandığı sevgili değerli bir kurumdur.
Sosyal dokunun ve aile bütünlüğünün korunması noktasında bireylere ne gibi görevler düşüyor?
Bu sorunun cevabı kitaplar dolusu tutar. Kısaca bir özdeyişle cevap vereyim. Malum Mevlana diyarında onun eserlerinden etkilenmemek mümkün değil. Şöyle diyor Mevlana: “Ben sana bensiz geleyim, sen bana sensiz gel, biz olalım.” işte size evliliğin sırrı. Bencilliği bırakıp diğerkâmlık en güzel püf noktası. Hak ve sorumluluk ikileminde durduğunuz yeri fark edecek ve daha çok sorumluluk tarafında kaldığınızda soyut beklentiler (sevgi ve ilgi, sıcaklık ve samimiyet gibi) karşılandığında evlilik güzel ve zevklidir.
Aynı zamanda yazım dünyasında sizin imzanızı görüyoruz. Daha çok aile konularında yazılarınız var.
Halkın hayatını okumak ve dinlemek, taştığı zaman yazıya dökülüyor. Yayınevlerinin isteği üzerine yazım dünyasına eser kazandırmaktan çok daha ulvi bir amaçla aile fertleri için yazıldı o kitaplar. Her hanıma birebir veya grup eğitimi şeklinde ulaşamayacağımızı biliyoruz. Bizim tespit ve tecrübelerimizden faydalanmaları için yayınlanıp Türkiye’ye dağıtıldı. Bazı projeler de hediye edildi. Bazı durumlarda teke tek çalıştığım hanımlara, iletişim hatalarını kendileri bulması için hediye ediliyor. Her hâlükârda bu kitaplar sadece okunmak için değil farkındalık için kullanılmaktadır.
Verdiğiniz seminerlerin yazdığınız eserlerin topluma kattığı değerler üzerinden düşünecek olursak neler söylemek istersiniz?
Bir kitap değil bir cümlesi bile bir ailenin huzuru bulmasına vesile olmuşsa ne mutlu bana ve bu kitabın yayınlanmasında katkıda bulunan herkese ne mutlu. Hekimlik mesleğimi sevdiğim kadar seviyorum kitap yazmayı, seminer vermeyi ve insanlara faydalı olmayı. Kendini yetiştirmiş ve bir değer olmuş her insanın kadın-erkek fark etmez, topluma eğitim vererek bilinç kazandırma sorumluluğu olduğuna inanmaktayım.
Boşanma sevimsiz bir helal ve olumsuz bir sosyal olay. “Boşandım Diyemedim” isminde bir kitabınız var. Neden boşanma konusunda bir kitap yazma ihtiyacı hissettiniz?
Boşanmaların hızla arttığı toplumumuzda meslek ve kadın eğitimi çalışmalarında, hem evliliklerin hem de boşanmaların, içinde yaşadığımız topluma has özellikler taşıdığını fark ettim. Yakından tanık olduğum çevremdeki boşanmaları araştırdığımda; sebepler yelpazesinin evlilik kararına kadar uzandığını gördüm. Her insanda var olan benlik duygusu olgunlaşmadan, fert olma sorumluluğuna sahip olmadan, özellikle sevgi ve iletişim konularında yetersiz eğitimle evliliğe başlandığında boşanma ihtimalinin nikâh masasından itibaren var olduğunu söylemek abartılı olmaz. Evlilik ve boşanma konusunda okuduğum yerli-yabancı kitaplar, sosyal ve tıbbi araştırmalar bu söylemi destekler nitelikteydi. Boşanmış hanımlarla grup çalışmalarımız, bu toplumda “boşanmış olma durumunun” üzerinde durulması gereken özel ve hassas bir konu olduğunu fark ettirdi. Özellikle kişinin inanç sistemindeki bilgi ve beceri eksikliğinden kaynaklanan bunalımları ve/veya intihar girişimleri, toplum kalıplarımızdan kaynaklanan hayati kısıtlamalar, beni bir eğitimci olarak çözüm aramaya sevk etti. Evlilik ve boşanmışlık hayatında, çoğunlukla kadınlara ve çocuklara uygulanan sosyal ve ekonomik kısıtlamalardan kaynaklanan suç ve suçluluk potansiyeli, ancak tüm toplum eğitimi ile giderilebilir. Bu inançla yazdığım kitapta, boşanma sonunda gözden kaçan ama önemli olan toplum yansımalarını gözler önüne sermek istedim.
Boşanmayı bir çözüm veya kurtuluş olarak gören okurların önceden okumasını istediğim için yazdım. Boşanmışlık durumunda hayatın getirilerini önceden tahmin etmek, toplumun boşanan kişiyi kırmızı halı ile karşılayamayacağını bilmek, muhtemel sağlık, sosyal ve ekonomik sorunlara önceden çözüm bulmak, boşanma kaçınılmaz dereceye gelmişse çocuklar için gereken önlemleri almak, sadece eşten ayrılmanın hayattan ayrılmak olmadığını anlamak açısından rehber olacağını düşünüyorum.
Daha sonra “Noktanın Sonunda” diye yine boşanma temalı bir kitabınız daha çıktı? İlk kitabı yeterli görmediniz mi?
Boşananların dilinde “evliliğimize nokta koyduk” cümlesi bu kitabın ismini çağrıştırdı. Bazen proje gereği, bazen gönüllü çok sayıda boşanmış hanımla görüşme yaptım. Ve hepsinde tespit edilen gerçek şu ki; sebep olan şeyden kurtuluş bulduklarını söylemekle beraber mutlu değiller. Yeni bir arayış başlıyor hayatlarında ve bazen yanlış davranıp yine kendi hayatlarını zehir edebiliyorlar kendilerine ve çevrelerine. İkinci kitap isteği boşananlardan geldi. Bize boşandıktan sonrası lazım dediklerinde, ihtiyaç konularını onlarla beraber belirleyip onların hikâyeleriyle yola çıktım. Gerçekten güzel, rahat okunası bir eser çıktı ortaya. Bizim topluma has bizden çözümleri, boşanmışların hikâyeleriyle vermeye çalıştım. Bu kitabı sadece boşananlar için yazdığım söylenebilse de bekâr ve evlilerin yorumları beni sevindirdi. Geri bildirimler güç verdi. “Evlenmeden okunursa doğru kişi ile evlilik prensibine daha çok dikkat edilir.” denmesi okurların takdiri.
Gönül Dergisi | Kültür ve Medeniyet Dergisi Gönül Dergisi


Değerli Semin Hocam a ailesi ve sevdikleri ile birlikte sağlık afiyet mutluluk ve huzur dilerim.Allah yolunzu açık etsin inşallah