Kıyafetlerimiz Psikolojimizi Etkiliyor / İmaj Danışmanı Ahmet C. Budak

gonul-24-moda-imajModa ve imaj danışmanlığı kariyerinize nasıl başladınız?
Londra’da LCFS’de genel moda eğitimi, akabinde C. Saints Martins’de Kişisel İmaj ve Moda Danışmanlığı ve hemen arkasından da Profesyonellere İmaj ve Moda Danışmanlığı eğitimi aldım. Aynı yıllarda BN (Business Network) Magazine dergisinde moda editörlüğü yaptım. Üniversiteye ilk girdiğimde hedefim erkek modası çalışmak, erkek stilistliği yapmak ve kişiye özel imaj tasarımı yapmaktı. Bu hedefler üzerinden yürüdüm.

Genellikle kimlere moda danışmanlığı yapıyorsunuz?
Genelde ceolara, avukatlara… Bugüne kadar siyasilerle hiç çalışmadım, çalışmayı çok da düşünmüyorum. Müşterilerimle beraber alışveriş yapıyoruz, yazlık-kışlık sezon hazırlıklarını
yapıyoruz, gardıroplarını düzenliyoruz.

Yoğun bir çalışma temponuz oluyor mu?
Biz yoğun çalışmayız, bu işi yapabilmek için kafanızın rahat olması lazım. O yüzden bizdeki yoğunluk mesai olarak baktığımızda haftada bir, maksimum iki gündür.

İMAJ DANIŞMANLIĞI BİR NEVİ HAYAT KOÇLUĞUDUR
İmaj danışmalığı neyi amaçlıyor, imaj danışmanlığı nedir?
Biz imaj danışmanlığında, kişinin geçmişinden bugüne yaptığı hataları düzeltmeyi, geleceğine dair doğru bir imaj sahibi yapmayı amaçlıyoruz. Meşhur bir sanatçının “Eski fotoğraflarıma bakınca kusasım geliyor.” diye bir cümlesi vardı, ben de bakıyorum haksız değil. Çünkü fotoğrafa bakıyorsun saçlar uzun, giydiği gömlekler pantolonlar o kadar rüküş ki… Bunun dünyada da örnekleri var. İmaj danışmanlığı, kişinin imajıyla alakalı giyiminden alışverişine, alışverişinden gardırobuna, gardırobundan hayat yaşantısına her noktada kişinin yanında olmak, bir nevi hayat koçluğu da diyebiliriz.

KIYAFETLERİMİZ PSİKOLOJİMİZİ ETKİLİYOR
Bu çok geniş bir yelpaze, insan psikolojisini de bilmek lazım. İmaj danışmanlığı, giyim kuşam, renk uyumu, cilt uyumu, kilo, boy vs.yi biraz aşıyor gibi. Hepsini kapsıyor… Mesela pikniğe, geziye, bir müzeyi ziyarete gidiyorsunuz ya da turistik bir yerde gezmeye gidiyorsunuz; oraya takım elbiseyle gidilmez. Yazın kırk beş derecelere, kışın eksilere varan ortamlara gidiyorsanız, siz oraya gezmeye gidiyorsunuz, keyif almaya gidiyorsunuz demektir. Bunun resmiyeti olmaz. İşte bizim işimiz bu, diyoruz ki: Sayın ceo ya da sayın avukat siz oraya gideceğiniz zaman şunları şunları giyerseniz kendiniz oluyorsunuz, halktan biri oluyorsunuz, bir başkası olmuyorsunuz. Çünkü kıyafetin bir dili var, biz kıyafetin diline “protez dil” diyoruz. Giydiğiniz kıyafetin etkisi altında kalıyorsunuz; siz kıyafeti taşımanız gerekirken kıyafet sizi taşıyor, roller yer değiştiriyor. Kıyafet kişinin psikolojisini değiştiriyor. Öyle bir kıyafet giyersiniz ki kendinizi çok mutlu, güçlü hissedersiniz ama tam tersi bir kıyafet giyersiniz sizi yerin dibine batırır. Kıyafetin böyle bir dili var. İnsanlar giydiği kıyafetlerle kendini güçlü hisseder ya da güçsüz hisseder. Bazı meslek gruplarında mesleğe özel kıyafetler var, o kalıbın dışına çıkamadığı için dezavantajları olabiliyor. Genel manada spor ve klasik diye iki ana kıyafet tarzı var. En basitiyle bunlardan birini tercih edememe durumu oluyor. Kendiniz olun, bugün bambaşka bir şeyler giyin ama kendiniz olun. Kendinizi kaybetmeden, karakteristik özelliklerinizi kaybetmeden, başka bir şeye bürünmeden, bir şemsiyenin altında olmadan kendin olarak bambaşka bir şeyler giyin, bu sizeyenilikler katacaktır.

KISA KOLLU GÖMLEK TÜRKİYE’YE HAS
Etrafımızda şunu gözlemliyoruz: Kişinin giydiği bir gömlek, bir ayakkabı, bir pantolon modeli var. O ayakkabı modeli hep aynı, hep aynı model pantolonu giyiyor; bunu siz de fark ediyorsunuzdur. Türk erkekleri genelde böyle. Ben piyasada görüyorum, bana herkes otobüs şoförü gibi geliyor. Herkes lacivert ceket giyiyor, herkes gri pantolon giyiyor, herkes mavi ya da beyaz gömlek giyiyor. Hava sıcaksa kısa kollu giyeceksiniz; ya tişört giyin ya da uzun kollu gömlek giyip kolunu kıvırın, sizi daha şık gösterir. Bir de dünyanın bütün markalarına bakın kısa kollu gömlek bulamazsınız. Uzun kollu gömlek giyin gömleğin kollarını kıvırın, diyoruz. Kısa kollu gömleklerle alakalı bir dipnot koyalım; havana tarzı dediğimiz gömlekler sahil şeridinde giyilir, tamamen ketenden, büyük büyük desenli gömleklerdir.

EN ÇOK HATA YAPANLAR ORTA BOYLULAR
Kıyafetler boy ve kiloya göre nasıl ayarlanmalıdır?
Biz Akdeniz milletiyiz, sıcakkanlı bir milletiz, bizim gelenek ve göreneklerimizde bildiğimiz renkler vardır. Mesela Türk erkeği pembeden nefret eder, moru hiç kullanmaz. Kırmızı biraz da savaş ya da kaçgüdüsünün rengidir. Ben ten rengi uyumuna fazla girmiyorum. Ben şu sınıflandırmaya giriyorum: uzun boylular, kısa boylular, orta boylular, şişmanlar ve zayıflar. Böyle sınıflandırdığınızda daha az hata yapmış oluyorsunuz. Uzun boylulara biz diyoruz ki: Dikine çizgili kıyafetler giymeyin zaten uzunsunuz, o sizi daha uzun gösteriyor. Uzun ve şişmansanız olabildiğince ince kumaşlı ürünler giyin, kalın kumaşlar giymeyin. Ya da tam tersi uzun ve çok zayıfsanız kalın ceketler, kalın kıyafetler giyerek biraz kilo dengelemesi yapın. Yine uzun boylulara diyoruz ki: Farklı renkler giyinin, yani iki renk giyinmeye çalışın, kruvaze ceket giyinin; çünkü iki renk insanı daha kısa gösterir. Enine çizgili kıyafetler giyebilirsiniz. Kısa boylulara uzun boyluların tam tersini diyoruz: Dikine çizgili kıyafetler giyin, duble paça giymeyin, tek renk giyinin, zayıfsanız olabildiğince kalın kumaşlar tercih edin ki sizi biraz dolgun göstersin. En çok hata yapanlar orta boylular; bana her şey yakışıyor, diyorlar ama öyle değil. Boy ortalamasına göre kumaş seçimine gitmek lazım. Uzuna yakınsanız biraz daha sade ve tek renk giymeye çalışın, duble paçayı boyunuzun uzunluğuna göre kullanın ya da kullanmayın, ceket pantolon farklarına çok gitmemek lazım.

TÜRK İNSANI SOĞUK RENKLERİ TERCİH ETMELİ
Ten rengine göre nasıl giyinilmeli?
Akdeniz milleti çok açık tenli değil, biz sıcak bir ülkeyiz. Kutba yakın olan soğuk ülkeler açık tenlidir, güneş görmedikleri için hepsi bembeyaz. Ekvatora doğru indiğimizde biz de dâhil esmeriz. O yüzden bizim soğuk renkleri tercih etmemiz lazım, zıt renkleri tercih etmemiz lazım, mavi, lacivert ve bu renklerin tonlarını tercih etmemiz lazım. Beyaz tenlilerin ise sıcak renkleri tercih etmesi lazım; kırmızı ve kırmızının tonları, kırmızı ve turuncunun beyaza doğru inen tonlarını tercih etmeliler.

EN BEĞENDİĞİM İSİM ZAFER ÇAĞLAYAN
Türkiye’de giyimini beğendiğiniz isimler kimler?
Türkiye’de güzel giyinen isimler var ama en beğendiğiniz kimdir diyorsanız, bugüne kadar gördüklerim itibariyle söylüyorum, kıyafetlerini % 90 beğendiğim isim Zafer Çağlayan.

Televizyon programcılarından kıyafetini beğendiğiniz isimler var mı?
Beyaz çok şık giyinir.

TAKIM ELBİSE MESAİ SAATLERİNİN KIYAFETİDİR
Takım elbise nerede, spor kıyafet nerede giyilir?
Takım elbise dediğimiz smart giyim var, bir de hafta sonu ya da saat beş sonrası kıyafeti dediğimiz casual kıyafeti var. Üçüncüsü gece kıyafetleri ya da davet kıyafetleri dediğimiz kıyafetler var. Dördüncüsü uniform dediğimiz üniformalar var. Takım elbise yani smart giyime baktığımızda 9-5 saatleri arası kıyafetidir yani mesai saatleri içerisindeki kıyafettir. Takım elbiseyle rugan ayakkabılar giyilmez, insanlar parlak siyah ayakkabı giyiyorlar; rugan ayakkabı gece kıyafetinin ayakkabısıdır, 9-5 kıyafetinin ayakkabısı değildir. 9-5 kıyafetinin tamamlayıcısı iki renk vardır, ya siyah ya da kahverengidir ama parlak olmamalı. Taba biraz casual kıyafetine girer. Beş sonrası dediğimiz casual giyimler rahat giyimlerdir, kanvas pantolonlar, kot pantolonlar, üstüne tişörtler, güzel renkli gömlekler, rahat ayakkabılar giyilir.

AKSESUAR ERKEĞİN NİŞANIDIR
Aksesuar kullanımında ne tavsiye edersiniz?
Erkekte aksesuarı şuna benzetiyorum: Yüzbaşı ya da daha üst düzeydeki rütbelere baktığınızda bir kutlama ya da bir bayrama gittiklerinde nişanlarını takarlar; ben erkekteki aksesuarı hep buna benzetiyorum. Bir erkeğin nişanı, diyorum. Bir yerde üstün bir vazife görmüşsünüzdür, devlet size bir nişan vermiştir. Evlilik yıl dönümüzde eşiniz size çok güzel bir kol düğmesi vermiştir, onu bir yıldönümü evlilik nişanesi olarak kullanırsınız. Bu noktada kol düğmesi, kravat iğnesi, kravat, ya da bir cep mendili ve illaki saat… Aksesuar noktasında erkeklerin yüzük takmasını isterim, şık durur, zenginliktir,neşeye neşe katar, bir özgüven kazanımıdır, bir farklılıktır.

HİÇBİR MÜŞTERİME İNCE TİP KRAVAT ALDIRTMADIM
İnce tip kravatlar Türkiye’de çok yaygınlaştı.
İnce kravatla alakalı bir tepkim var. Çalıştığım hiçbir müşterime bugüne kadar ince kravat aldırtmadım, çünkü şık değil. Kravat nedir biliyor musunuz, kravat üstündeki desenin ortaya çıkmasıdır. O kadar ince kravatta siz ortaya bir tasarım koyamazsınız, bir motif işleyemezsiniz. İnce kravatı Justin Timberlake ortaya çıkardı. İnce kravat takarsınız ve üstüne yelek giyerseniz buna amenna. İnce kravat, 9-5 arası kıyafetin kravatı değildir. Ben koca koca adamların ince kravat taktığını görüyorum, yakışmadığı kanaatindeyim.

YAPILI İNSANLAR KÖSELE AYAKKABI GİYSİNLER
Ayakkabı seçimi konusunda ne söylemek istersiniz?
Ayakkabının en önemli yeri tabanıdır, ayakkabıyı ayakkabı yapan da tabandır. Ayaklar rahat değilse kafa da rahat olmaz. Bir cüsseyi taşıyan ayaktır, ayaklarınız rahat değilse kafanız da vücudunuz da rahat değildir. Eve gittiğinizde ayakkabıyı çıkardığınızda bütün yorgunluğunuzun gitmesi lazım ama hâlâ yorgunluğunuz varsa bilin ki sağlıksız bir ayakkabı kullanıyorsunuz demektir. O yüzden biz iri yapılı, uzun boylu, şişman insanlara diyoruz ki: Kösele ayakkabı giyin, kösele ayakkabı sizi ayakta, dik ve rahat tutar. Gün sonunda ayağınızdan çıkarttığınızda ayağınızda ağrı olmaz, rahat edersiniz.

Ayakkabı şekil itibariyle nasıl olmalı?
Bu kişinin tarzıyla alakalıdır. Ayağın tarak noktası itibariyle baktığımda ben hep bağcıklı ayakkabı öneriyorum, 9-5 arası ayakkabısı budur zaten. Sivri uçlu ayakkabıyla alakalı şunu söyleyebilirim. Bazı insanların ayakları gerçekten kısa, adam 39 numara ayakkabı giyiyor. Ayağınızın biraz daha uzun ve daha şık durmasını istiyorsanız sivri burunlu ayakkabı giyebilirsiniz. Dar paça pantolon giyiyorsanız giymeniz gereken tek bir ayakkabı vardır, sivri burunlu ayakkabı.

Türk moda markalarını nasıl görüyorsunuz?
Ben evrensel bakıyorum. Türkiye’de markasına yatırım yapmış, belli bir çizginin ötesine geçmiş, markasını bugünlere kadar getirmiş, hiçbir zaman moda literatürünün dışına çıkmayan, kalitesinden ödün vermeyen markalar var. Pahalı diyebilirsiniz, pahalıdır zaten. Bir adam kaliteli satıyorsa, sattıktan sonra size olan hizmetini devam ettiriyorsa bunun gerekliliği pahalı olmasıdır. Ben bu başarılı markaları Türkiye’deki yerine göre değerlendirmiyorum, diyorum ki: Sen dünyada hangi seviyedesin? Eğer sen Paris’te yoksan, Tokyo’da, New York’ta yoksan kusura bakma…

Modacının tarzının anlaşılması zor olduğu için çok eleştirilir. Giyiminizle ilgili çevrenizin değerlendirmeleri nasıl?

Biz modacılar her zaman çok iyi giyinmeyiz ama biz modacılar nerede ne giyileceğini çok iyi biliriz. Mesela beni gün mesaisi içerisinde hiçbir zaman şık bulamazsınız, çok önemsemem, olması gereken yerde güzel giyinirim. Bir yerde seminere, derse mi gideceğim, çok şık giyinirim. Çünkü o ders, seminer sırasında ben bir pazarlamacıyım, ben bildiğimi karşı tarafa aktaracağım, karşı tarafın beni alması için, bilgilerime sahip olması için çok şık giyinirim. Her zaman şık olmamak biraz da şundan kaynaklanıyor: Artık biz bıkıyoruz, onu mu giyeyim bunu mu giyeyim, çeşitlilik çok olunca bıkkınlık geliyor. Ama işimizle ilgili bir ortamda hiçbir zaman rüküş olmayız, çok şık oluruz. Orada ben pişti olmam, pişti olmaktan nefret ederim; benim giydiğim kıyafeti karşı tarafın da giymesi gibi bir olasılık yoktur.

BİRAZ FARKLI OLUN HERKES GİBİ OLMAYIN
Erkeği rüküş yapan nelerdir?
Herkes blazer ceket giyiyor, herkes gri pantolon giyiyor, herkes taba renk ayakkabı giyiyor. Herkes blazer ceket giyiyorsa ve herkes metal düğmeliyse benim yapacağım ilk şey şudur, metalleri çıkartır beyaz düğme takarım. Beyaz düğmeli ceket mi gördüm o zaman ceketin yakasındaki çizgilerde ya da kol düğmelerindeki iliklerdeki oynamaları değiştiririm. Yine mi değişiklik oldu mendil takarım. Biraz farklı olun herkes gibi olmayın.

KENDİNE YAKIŞANI MI, MODA OLANI MI TERCİH ETMELİYİZ?
Bahsettiğiniz biraz modanın dışı mı? Mesela kahverengi pantolon moda oldu, bakıyoruz ki herkeste kahverengi pantolon var; herkeste var o zaman bir tane de ben alayım diyoruz.

İnsanlar giyinirken güzel mi oluyor diye bakıyorlar ama bu bana yakışır mı diye bakan yok. Mesela meşhur birinin giydiği kırmızımsı bir pantolon var, herkes giyiyor; elli yaşındaki de giyiyor, otuz yaşındaki de giyiyor, ergen yaşlardaki gençler de giyiyor. Bir pantolon herkeste şık durmaz, durum biraz da bu. Bana yakışır mı diyen hiç yok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir