Gelişen Tokat İlimiz / Tokat Valisi Mustafa Taşkesen

Tokat valisi Mustafa Taşkesen’i ziyaret ettik. Kendisi Tokat’a yeni atanmasına karşın ilimizi seven ve bütün sorunlarına vakıf bir kişi. Söyleşimizi zevkle okuyacaksınız…
Efendim Tokat ilimize öncelikle hoş geldiniz. Tokat için yapacağınız değerli çalışmalarınızdan dolayı, Tokat halkı adına ve Gönül Dergisi olarak şimdiden teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim, sizler de hoş geldiniz,
Sayın Valim, Tokat halkına ve okuyucularımıza kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1965 yılında Yozgat’ta doğdum. İlk ve orta öğretimimi Yozgat’ta tamamladıktan sonra, 1986 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdim. Sonra kaymakamlık mesleğine intisap ettim. Kaymakam adayı olarak göreve başladım. 3 yıllık stajdan sonra Gaziantep Nurdağı, Siirt Şirvan ve Elazığ Palu ilçelerinde çalıştım. Daha sonra Ankara’da İnsan Hakları Başkanlığı yaparken 2007 yılında Giresun’a Vali olarak atandım. Sonrasında ise Tunceli ve üç yılın sonunda da Tokat’a atandık. Yaklaşık iki aydır Eylül’ün başından itibaren de Tokat’ta görev yapmaktayım.
Kültür ve sosyal yapı olarak Tokat’ı nasıl buldunuz? Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Kültür olarak çok yabancı olmadığım bir kültür havzasındayız. Benim de Yozgatlı olmam hasebiyle bu havzayı tanıyorum. Tokat eski bir kültür merkezidir. Türklerin Anadolu’ya ayak basmasından itibaren, yaptıkları bütün mimari ve kültür değerlerini bir bütün olarak ilimizde görmek mümkün. Bu açıdan Tokat’ı bir kültür şehri olarak da nitelendirebiliriz. Sosyal yapı olarak da neredeyse Anadolu’daki bütün göçlerin bir şekilde uğradığı bir kent. Çok renkli, çok zengin ve hemen hemen bütün kavimlerin yer aldığı bir şehir. Bütün Anadolu böyle renkli ama bu yönüyle Tokat renkler içerisinde daha bir zengin diye düşünüyorum. Başka yerde görmediğim yapılar var. Ama Tokatlı potası içerisinde eritilmiş. Tabi bu da sevindirici bir şey. Dolayısıyla büyük bir zenginlik içinde ve çok büyük bir potansiyeli olan bir il diye düşünüyorum.
Bunlar esasında biliniyor ama biz de altını çizebiliriz. Mevlana’nın, Hacı Bektaşi Veli’nin, Evliya Çelebi’nin övgüsüne mazhar olmuş, iklimi gibi insanları da mutedil bir şehrimiz. Bilinmeyen bir yanı ise, Ordinaryüs Süheyl Ünver Hoca’nın da “Türk İslam devletlerinin eser bırakmak için yarıştığı başka bir yer görmedim” dediği ve merakını, şaşkınlığını belirttiği bir vatan toprağı. Yine Anadolu’da medeniyetimizin filizlendiği şehirlerimizin de başında geliyor.

Tokat tarıma dayalı bir ilimiz. Tarım ve tarım sanayisinin geliştirilmesi hususunda neler yapılabilir? Tokat tarımdan hak ettiği geliri elde edebiliyor mu?
Henüz tarım müdürlüğünden brifing almamış bir Vali olarak konuşmak gerekirse, şu iki aylık dinlemelerim neticesinde bunu konuşabiliriz. Tabi tarım var, tarımda da marka olmuş ürünleri de var. Bunlar Tokatlı’nın bildiği fakat Türkiye’nin bilmediği gerçekler. Bu bile övünülmesi gereken bir şey ama hayıflanıyor Tokatlı hemşerilerimiz. Aslında Tokat çok markalı ürünlere sahip. Ama bunu bir türlü sanayi ürününe dönüştürememesi, katma değer sağlayamaması nedeniyle hemşerilerimizde bir hayıflanma, bir üzüntü var. Domatesi marka olmuş, yaprağı marka olmuş, pekmezi marka olmuş, cevizi marka olmuş, üzümü marka olmuş; bilenler tabi biliyor. Dolayısıyla hayıflanmaya gerek yok. Ama daha ne yapabilirimizin peşinde olmalıyız. Tabi mevcutla yetinmemek lazım. Yapacak çok şeyler var. Dolayısıyla tarım ürünlerinin sanayi ürününe dönüşmesi hususunda sıkıntı var. Ramazan bayramının ilk günü göreve başladım. Bayramlaşma merasiminden sonra ilk talimatım; Tarım müdürünü çağırarak buraya tarım ve kırsal kalkınma strateji planı hazırlanması talimatı oldu. Arkadaşlar bu konuda epey çalıştılar. Önümüzdeki hafta Tokat ürünlerini masaya yatıracağız, mevcut ürünlerde neredeyiz, nerede olmalıyız, onu göreceğiz ve onun planlamasını yapacağız. Planla proje ile enerjimizi ve gücümüzü dağıtmadan tarımda bir yerlere gelmeye çalışacağız. Böylelikle de sizin sorduğunuz sorunun cevabında, bunu yapmak suretiyle tarımdan hak ettiği geliri elde etmeye yönelik çalışmalar yapmış olacağız.

Tokat kültür mirası açısından zengin kaynaklara sahip bir ilimiz. Tokat Turizmi’nin canlandırılması için ne gibi çalışmalar yapılabilir? Bu konuda Valilik bünyesinde çalışmalar olacak mı?
Tokat’ın potansiyelini, tarihini, kültürünü, sosyal yapısını öğrenme açısından geçtiğimiz hafta gerçekleşen ve benim zamanıma denk geldiği için de büyük bir bahtiyarlık duyduğum ikinci Tokat sempozyumunu yaptım. İlki Rahmetli Recep Yazıcıoğlu Valimizin 26 yıl önce yaptığı “kültür ve tarihimizde Tokat” sempozyumundan sonra ikincisi benim zamanıma denk geldi. Görevimin ilk günlerine denk gelmesi de güzel bir tevafuk diye düşünüyorum. Gün boyunca hepsi olmasa da bütün sunumları izledim ve seminerlere katıldım. Dolayısıyla benim için bir bahtiyarlık oldu. İlimi de daha iyi tanıma açısından büyük bir fırsat oldu. Oradan aldığım bilgilerle de söyleyebilirim ki, Tokat belki de geçmişinden ve derinliğinden gelen asaletin sonucu, kendisini tanıtma konusunda mahcubiyet göstermiş, tanınmamış, tanıtamamış değerlerini. Bu anlamda biz hem şanslıyız hem de şanssız. Çünkü bir bâkir alan. Hem de bizim yapabileceğimiz işler olması açısından da bir tarih diye düşünüyorum. Halkımızın da bireysel değil de turlarla gezmeye çıktığı bir ortamda bu çok zor olmayacaktır diye düşünüyorum. Önümüzdeki yıllarda inşallah bu potansiyeli de tanıtmak bize nasip olacak. Dokuz yüz adımda dokuz yüz yılın görülebileceği bir kültür ve tarih şehri Tokat. Bu açıdan hali hazırdaki eserler, üstünde oturduğumuz potansiyelin ortaya çıkması için çok fazla zorluğa yer bırakmayacak. Hali hazırda tanıtacağımız birçok değerimiz var diye düşünüyorum. Birde bu konuda farklılığımız da var. Valiliğimizin bu yöndeki çalışmaları başladı bile. Birincisi önümüzdeki pazartesi günü Ankara Beypazarı ve Altındağ örneklerini inceleyeceğiz. Belediye başkanlarımızla, bürokratlarımızla bu ivmeyi daha nasıl hızlandırabiliriz, potansiyelimizi nasıl daha hızlı gün yüzüne çıkarabileceğimizin bir gezisi olacak bu. Malum Altındağ Hamamönü’ndeki o eski tarihi Ankara evlerini çok kısa sürede ayağa kaldırdı. Yine Beypazarı bu konuda marka bir kent oldu. Eminim ki bizde, oralardan daha fazla potansiyel var. İl bazında başta Tokat merkez, Niksar, Zile olmak üzere birçok ilçe ve beldemizde müthiş bir potansiyel var. Zile 3600 eski evle kültürümüzü yansıtan “en çok tarihi eve sahip” ilçe olarak övünüyor ama eminim ki birçok ilçemizde de buna benzer evler var. Tokat’ta da şehir merkezinde de tarihi evler, el değmemiş sokaklar var. İşte bu potansiyelin turizme nasıl daha iyi kazandırılabilineceğinin bir gezisi olacak ve ilk ayağı olacak. Yine bu sempozyum vesilesiyle halkımızın öğrendiği ve bizim geldiğimiz günden beri üzerinde durduğumuz bize özgü Tokat seramikleri var. Günümüzde üretilmeyen, ama özgün bir halde Tokat seramiklerinin olduğunu biz biliyoruz. Halkımız da bunu seminer vesilesiyle öğrendiler. Bununla ilgili yoğun bir tanıtım ve müze faaliyetleri başladı. Şuan da koleksiyonerlerin elinde olan seramikleri biraya getirme çalışmalarımız ivme kazandı. Bu günlerde 90 parçalık koleksiyonu müzemize kazandıracağız. Tokat seramikleri çok bilinmeyen bir konudur. Biraz bu konuyu açayım isterseniz…

Elbette…
İznik, Kütahya ve Çanakkale’den sonra dördüncü seramik beldesi ve kendine özgün. Diğerleri belki başka kültürlerden etkilenmiş fakat Tokat seramikleri bildiğim kadarıyla ve uzmanların söylediğine göre başka yerlerden etkilenmemiş özgün yapılar ve yoğun olarak üretilmiş. Tokat seramikleri üzerine bir kitap basacağız, bu konuda bir ortağımız yok. Bu konu ortaksız bir konudur. Bedestenlerimiz, taşhanlarımız, tarihi konaklarımız, evlerimizin bir şekilde benzerleri var ama Tokat seramiklerinin bir benzerleri yok. Ayrıca Tokat Kalesi’nin restorasyonunun tamamlanması, Sulu sokağın sağlıklaştırılması ve oradaki restorasyon çalışmaları da bir yandan sürüyor. Bir yandan bu çalışmalar sürerken de paralel olarak tanıtım çalışmaları da olacak. Tanıtım amaçlı tur operatörleri ile de çalışmayı düşünüyoruz. Ankara ve İstanbul’da tanıtım günleri yapılıyor ancak onlar daha çok Tokatlı’ya ve Tokatlı’nın propagandası olarak geçiyor. Yabancılar gelmiş olsa da, daha çok hemşerilerimize yönelik bir tanıtım oluyor. O da önemli ancak ben, bunu biraz tersten düşünüyorum. Biz bilmeyenlere daha doğrusu hiç bilmeyenlere tanıtım yapmalıyız. Mesela Ballıca Mağarası’nı gidip gören hemşerilerimizin sayısı da yüzde otuz civarıdır. Demek istediğim Tokatlı da Tokat’ı bilmiyor, ama bu sadece Tokatlı için geçerli değil. Çorum’da da Hattuşaş’ı görenlerin sayısı, Tokat’ta Ballıca’yı görenler kadardır. Bu konularda haksızlık etmeyelim. Millet olarak bu tür gezilere pek yatkın değiliz ama yavaş yavaş alışıyoruz ve bu ivme artarak devam ediyor. Bu ivmeden bizim payımıza ne düşer biz onun telaşındayız. Biz yabancıları ilimize getirirsek turizm açısından daha çok merak uyandıracaktır. Biz kendimizi yabancılardan dinlediğimiz zaman “biz neymişiz” gibi bir etkilenme duygusu oluşuyor. Bu sadece Tokat’a has bir durum değil tüm Türkiye’de böyle bir durum ve özellik söz konusudur. Tanıtım günlerinden ziyade, şüphesiz bunlar da önemli ama doğrudan yabancıya bu kaynakları aktararak tanıtımı gerçekleştirmiş olsak daha büyük bir ivme kazanırız. Çünkü gelenlerin beğenisi doğal olarak etrafındaki insanlara aktarılacağı için büyük bir tanıtım olacak diye de düşünüyorum. Bir yol parası ile gerçekleşecek ve büyük maliyetlerin olmayacağı güzel bir tanıtım olacağını düşünüyorum. Bu tanıtımları sadece valilik olarak değil belediyemiz, üniversitemiz ve sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelerek yapacağız. Yani gelenek olmuş tepeden inme ile yani “ben yaptım oldu” düşüncesi ile değil, halkın da iştirak edeceği çalışmaları yaparak sürdürülebilir turizmin olması gayreti içerisinde olacağız. Çünkü halkın içinde olmadığı hiçbir teşebbüs başarılı olamaz. Çalışma bizden Tevfik Allah’tandır. Dua da halkımızdan tabi ki… Devleti ayakta tutan dört büyük dinamik vardır. Bunlardan bir tanesi alimlerin ilmi, ikincisi komutanlar kuvveti, üçüncüsü idarecilerin adaleti ve dördüncüsü de halkın duasıdır. Yani bunu halkın dilek, temenni ve iştirakleri diye anlayın. Bu dört ayağın bir tanesi eksik olursa sürdürülebilir çalışmaların olmayacağını düşünüyorum. Bu dört dinamik ayağın olması durumunda hiçbir vilayetin sırtı da yere gelmez diye düşünüyorum.

Tokat’a yatırım yapmaları için iş dünyasına çağrılarınız nelerdir? Yatırıma Tokat’ın alt yapısı hazır mı? Yani Tokat yatırımcıyı çekme adına iş dünyasına cesaret verebilecek durumda mı?
Bu konuda avantajlar da var dezavantajlar da var. Ancak her sorunun başında sık sık hatırlatıyorum. Çünkü iki aylık tezahürleri sizinle paylaşıyorum. Gerek siz gerek derginizi takip eden okuyucularınız, azımızı çok sayarsınız inşallah. Avantajlarımız var. Bir kere Tokat organize sanayisi yatırımcıların en çok rağbet ettiği bir yer. Tokat “OSB” lerin derecelendirilmesinde beşinci bölgede yer alır. Yatırım anlamında Tokat Tunceli ile bir seviyede. Dolayısıyla Tunceli de yapılan yatırıma yapılan teşvikler de aynı. Yani organize sanayide bir yatırım yaptığın zaman Tunceli’de yaptığınız yatırımlarla eşit şekilde oradaki avantajlardan ne yararlanıyorsa oradaki yatırımcı ne alıyorsa buradaki de onu alacak, dolayısıyla bu büyük bir avantaj. Yani insanlar Tunceli’ye mi gider yoksa Tokat’a mı gelirler… Pazar ve pazarlama açısından olsun hammadde ve nakliye açısından olsun daha avantajlı olan yer neresidir, kuşkusuz Tokat’tır. Altyapı sorunu yok, beş tane organize sanayi bölgemiz var, hepsi de şu anda faaliyete geçmiş durumdalar. Tokat, Niksar, Erbaa, Turhal, Zile, bunların sadece yüzde yirmi ikisi doludur. Çok yatırım yapacak imkân var. O bir avantaj, altyapısı hazır, teşvikler hazır, sıkıntı nerde dezavantaj nedir, o da halledilemeyecek bir handikap değildir. Kalifiye iş gücü gerek, özellikle tekstilde gerçi daha önce denemeler yapılmış, büyük tekstil firmaları gelmiş, fakat rekabet edilememiş; o zamanki teşvikler yeterli gelmemiş, ama en büyük sorun da kalifiye iş gücünü getirememe sorunudur. Bu konuda iş-kur marifetiyle sektörde kalifiye iş elemanı sağlamaya çalışıyoruz yani bu anlamda şu an cazip bir yer olma cesareti veriyor mu? Evet. Nüfusu da çok iyi durumda. Her ne kadar Tokat’ta nüfusumuz düştü deseler de etrafımıza baktığımız zaman genç iş gücü anlamında çok bereketlidir. Ordu iline bakın köyler bomboştur, Yozgat’a bakın köylerde fazla nüfus yok, Sivas’a bakın yine orada da köylerin çoğu boştur. Hatta inşaat sektörünün kendine yettiği bir ildir. Bir çok yerde inşaat sektöründe dışarıdan işçi getiriliyor. Hatta başka yerden inşaatçı getirmişler, halk isyan etmiş. Potansiyelimiz dururken neden dışarıdan inşaatçı getiriliyor diye…

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Tarım kentiyiz ama bunların avantajlarını kullanamıyoruz. Nedeni ise arazilerin çok parçalı olmasıdır. Buradan şuraya gelebiliriz. Arazilerin bir kere toplulaştırılması lazım. En önemli sorunlarımızdan bir tanesinin bu olduğunu kararlaştırdık. Tarımda birinci sıradaki sorunumuz budur. Ayrıca bazı zihniyet sorunları da var ki, bu çok önemli diye düşünüyorum. Çünkü umudunuzu yitirmiş iseniz her şeyinizi yitirmiş sayılırsınız. “Yeis öyle bir bataktır ki düşerseniz boğulursunuz” diyor şair. Tokat’ta biraz yeis var, umutsuzluk var yani biz çok fazla ilerleyemeyiz, biz biraraya gelemeyiz düşüncesi; “Bizim gideceğimiz çok uzun bir ufkumuz yok.” gibi şeyler var. Bir de kurtarıcı arayışı var, bunu zihniyet sorunu olarak sayıyorum. Birileri gelsin taşın altına elini koysun eli ezilmiyorsa, biz de arkadan gideriz diye düşünülüyor. Kendine yardım etmeyene kimse yardım etmez. Yani birileri gelsin, bu vali mi olur belediye başkanı mı olur, genel meclisi başkanı mı olur, rektör mü olur; birileri gelsin kurtarsın bekleyişi var. Bu yanlıştır. Herkes bir araya gelmek suretiyle ilinin köyünün kurtarıcısı olmalıdır diye düşünüyorum. Biz bir araya gelemeyiz diyorlar. İkinci zihniyet sorunu olarak bunu görüyorum. Ben onlara şöyle diyorum “Hangi vilayet bir araya gelmiş de başarılı olamamış.” Kayseri bu örneklerden biridir. Çoğu aile şirketidir. Yani öyle çok insan bir araya gelip de ortaklıkla bir şey yaptıklarını zannetmiyorum. Çünkü Kayseri’yi de tanıyorum, bu doğru değil. Aile şirketleri de var burada ancak aile şirketlerimiz zayıf denebilir. Bir tespit olarak söylenebilir ama biz bir araya gelemeyiz, ortaklık yapamayız yaklaşımı yanlış. Ortaklık yapamamanın da belli tecrübeler sonucunda ortaya çıkmasından dolayı bu işe yanaşmıyorlar. Haksız da sayılmazlar ama kendilerine haksızlık etmesinler diye söylüyorum. Yani bunu böyle deyip, kurtarıcı beklemek bu bir, bir araya gelemeyiz bu iki, bunun üzerine yatıp mevcut durumla yetinmek durumuna düşülüyor, bu da üç. Öyle bir davranış kalıbı gelişiyor, ben bunun altını çizmeye çalıştım. Şimdilik size anlatabileceklerim yani iki aylık sermaye bu kadar…
Handikaplarımızdan bir tanesi de şu; “bizde yabancıya rağbet ederler!” Gidin Yozgat’a bakın orada da yabancıya rağbet ederler. Her halde böyle düşüncenin var olmasının sebebi şunun tezahürü diye düşünüyorum. Dostlarla ye, iç ama alış veriş yapma. Belki bu atasözünün tezahürü olarak yansımış olabilir. Her yerde alışverişi yabancılarla yaparlar, kendilerine bu konuda haksızlık etmesinler. Maalesef Türkiye’de bu var.
Diğer en büyük zihniyet sorunlarından biri de korumacılık. Korumacılık, yüksek gümrük duvarları örelim, kendi yerli sanayimizi destekleyelim… İsim vermeye gerek yok, siz biliyorsunuz. Birkaç firma Türkiye’de 50 yıl yüksek gümrük duvarlarıyla korundu, desteklendi. Ama biz hep kalitesiz araçlara binmek zorunda kaldık. Belki birçok vilayette bu var ama benim şu an Tokat’ta da kısa vadede rastladığım bir sıkıntı var. Biz kendi esnafımızı koruyalım, tamam bunu yapalım da bir yere kadar. İktisattaki ismiyle “ithal ikameci duruma” dönmesin. “Dışarıdan kimse gelmesin, biz kendi yağımızla kavrulalım ne kadar gidersek” demektir ki, bu durum uzun vadede kaliteyi düşürür. Tamam, esnaflarımızı koruyalım ama belli bir rekabet çizgisinde gitsin istiyoruz. İki aylık çalışmalar sonucunda Tokat ile ilgili söyleyebileceklerim bunlar. İlerleyen zamanlarda daha aydınlatıcı olarak görüşmek dileğiyle tüm okuyucularımıza hürmetlerimizi sunuyorum. Gönül Dergimize de Tokat’ a ve kültürüne değer verip, yer verdiği için teşekkür ediyor, yayın hayatında da başarılar diliyorum.

Bizlere zaman ayırmanızın yanı sıra, Tokat için yaptığınız ve yapacağınız tanıtım çalışmalarınızdan dolayı teşekkür ediyor, çalışmalarınızda hayırlı işlere imza atmanızı temenni ediyoruz.
İnşallah, ben teşekkür ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir