Helal Gıda Güvenliği / TSE Genel Sekreter Yardımıcısı Coşkun Şentürk

Ülkemizin Standardizasyon ve Uygunluk Değerlendirme alanındaki öncü kuruluşu Türk Standardları Enstitüsü Helal Gıda Belgelendirmesi konusunda önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir. TSE Genel Sekreter Yardımcısı Coşkun Şentürk bu çalışmalarla ilgili sorularımıza ayrıntılı yanıtlar verdi.
-Helal gıda belgelendirmesi süreci nasıl başladı?
Ürünlerin İslam dinine uygunluğu açısından incelenmesi Müslüman tüketiciler için son derece önemli. Helal belgeli ürünler gıdadan, kozmetiğe kadar uzanan bir ürün ve hizmetler yelpazesini içermektedir. Helal gıda standardı, hammaddeden başlayarak mamul madde aşamasına kadar bütün proseslerin, ürün bileşiminde bulunan katkı maddeleri dâhil bütün maddelerin ve ambalaj malzemelerinin menşei, temin biçiminin İslam’i kriterlere uygunluğunu kapsamaktadır.
En son yapılan araştırmalar Dünyada Helal gıda pazarının 1.2 trilyon dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğunu göstermektedir. Pazarın büyük bölümünü, 2009 yılı rakamlarıyla 1.5 milyarlık bir nüfusa sahip İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT)’nin 57 üye ülkesi oluşturmaktadır. Öte yandan Helal Gıda standardı hazırlıklarına başlayan Avrupa Standart Teşkilatı CEN raporlarında 16 milyon civarında Müslüman’ın yaşadığı Avrupa’da helal gıda pazarının yıllık 15 milyar Euro olarak tahmin edildiği ve bu rakamların hızlı bir büyüme eğilimi gösterdiği belirtilmektedir.
Biz kurum olarak, Helal Gıda Belgelendirmesi’nin, uluslararası geçerliliği olan tek bir standart doğrultusunda ve akredite olmuş kuruluşlar eliyle verilmesini sağlamak amacıyla 2007 yılında İslam Konferansı Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi-İSEDAK bünyesinde girişim başlattık. 4 yıllık bir süreç sonunda 16-17 Mayıs 2011 tarihlerinde İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü(SMIIC) Teknik Komitesi, Helal Gıda Belgelendirme alanında hazırlanan üç standardı kabul etti.
SMIIC çatısı altında yürütülen bu çalışmaların ana hedefi Helal Gıda’da uluslararası geçerliliği olan tek bir standard oluşturulması ve bu belgenin uluslararası akreditasyona sahip kuruluşlar tarafından verilmesidir. Mevcut durumda Helal gıda sertifikaları vakıf, dernek ve sivil toplum örgütleri tarafından verilmekte, uluslararası kabul gören bir akreditasyon ve belgelendirme uygulaması bulunmaması nedeniyle sıkıntılar yaşanmaktaydı. Helal belgelendirmesi yapacak olan ülke kuruluşlarının, SMIIC tarafından oluşturulmuş olan Helal Gıda Kılavuzunu esas alarak yapacakları belgelendirme işlemleri ile tüm ülkeler arasında ticaretin önündeki teknik engellerin kaldırılması amaçlamaktadır.
-Helal Gıda Belgelendirmesi’nin kriterleri nelerdir? Hangi şartlar sağlandığında bu sertifikayı veriyorsunuz? Helal belgesi vermeden önce ve verdikten sonra firmalar nasıl bir denetlemeden geçiyor?
TSE Helal Gıda Belgeleri, ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi gibi uluslararası kalite ve güvenlik standardlarına uygun üretimlerin İslam’i şartlara da uygunluğunu göstermektedir.
TSE Helal gıda belgelendirme çalışmalarında TS OIC SMIIC 1 Helal Gıda Genel Klavuzu standardı ve Ürün Belgelendirme Merkezi Başkanlığınca hazırlanmış olan Helal Gıda Belgelendirme Yönergesi hükümleri esas alınmaktadır. Bu Yönerge hükümlerine göre ihracat yapan firmalar başta olmak üzere ve aşağıda belirtilen ürün gruplarında üretim yapan firmalar TSE’ye Helal Gıda Belgelendirmesi için başvurmaktadır.
Et ve Et Ürünleri, Süt ve Süt Ürünleri, Yumurta ve Yumurta Ürünleri, Tahıl ve Tahıl Ürünleri, Bitkisel ve Hayvansal Kökenli Sıvı ve Katı Yağlar, Meyve, Sebze ve Mamulleri, Şeker ve Şekerleme Mamulleri, Meşrubat (Alkolsüz içecekler), Bal ve yan mamulleri, Besin takviyeler, Gıda katkı maddeleri, Enzimler, Mikroorganizmalar, Ambalaj malzemeleri, Balık ve balık ürünleri, Su ve diğerleri.
Resmi başvuru yapıldıktan sonra, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan ve TSE’den konunun uzmanı en az iki kişiden oluşan İnceleme Heyeti tarafından üretim yerinde inceleme gerçekleştirilmektedir. Bu incelemede; belgelendirilmesi talep edilen ürünün üretiminin Standardın öngördüğü şartlarda ve ortamda gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, ürünün üretimi için helal gıda şartlarına uyulup uyulmadığı, teknolojik yeterlilik ve asgari kalite kontrol yeteneği ile tüm bu şartların devamlılığını garanti altına alan bir kalite sisteminin tesis edilip edilmediği yerinde tespit edilmektedir. Tespit sonrası değerlendirme olumlu ise belgelendirmesi talep edilen ürünün özelliklerine bağlı olarak gerektiğinde ürünlerden numune alınmakta ve ilgili laboratuvarlarda muayene ve deneyler yapılmaktadır. Gerek muayene ve deney raporları gerekse inceleme heyeti tarafından hazırlanan raporlar Helal Gıda belgelendirme kararı için Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bir üyenin de bulunduğu 5 kişiden oluşan Helal Gıda Belgelendirme Komisyonu’na öneri niteliğinde sunulur. Nihai belgelendirme kararı ise bu komisyon tarafından verilir. Komisyon çalışmalarında oy birliği esastır. Diyanet İşleri Başkanlığı mensubu üyenin toplantıya katılmaması durumunda hiçbir karar alınamaz. Ürününe belge almaya hak kazanan kuruluş ile yapılan sözleşmeye istinaden geçerlilik süresi bir yıl olan Helal Gıda Uygunluk Belgesi düzenlenir. Kuruluşta yılda en az iki kez habersiz olmak üzere ara kontrol yapılır. Ayrıca, gerektiğinde piyasadan da numune alınarak ürün üzerinde helal şartları kapsamında uygunluk incelemesi yapılmaktadır.
Belgeli kuruluşun ara kontrolleri ve piyasa kontrolleri sonucunda sözleşme hükümlerine aykırılık tespit edildiği durumlarda diğer belgelendirme uygulamalarından farklı olarak, hiçbir uyarı yapılmaksızın Helal Gıda Belgesi iptal edilmektedir.
Türk Standardları Enstitüsü ile Diyanet İşleri Başkanlığı Helal Gıda Belgelendirme faaliyetlerinde işbirliği içinde çalışmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı; TSE Helal Gıda Belgelendirme Komisyonuna üye katılımı sağladığı gibi yapılan Helal Gıda Belgelendirme incelemelerine ve eğitimlerine uzman görevlendirerek destek vermektedir. Süreçte TSE’nin uzman personeli gıda güvenliği ve hijyen konuları ile ilgilenir iken Diyanet görevlileri ise İslam’i kurallara uygunluk değerlendirmesi yapmaktadırlar. TSE uzmanları İslam’i kurallara uygunluk açısından her hangi bir değerlendirme hakkına sahip değildir. Bu yetki tamamen Diyanet yetkililerine aittir.
Türkiye ihracatına bu çalışmaların katkısı olacak mıdır bu konuda ne söyleyebilirsiniz?
Sektörel olarak Türkiye Gıda Madde ve Mamulleri ihracat rakamları incelendiğinde 2009 için 10,8 milyar dolar olan toplam rakamının 2010’da 12,1 milyar dolara vardığı görülmektedir. Son 3 sene içinde yaklaşık yüzde 15 büyüyen bu piyasada ülkemiz tarafından gıda ihracatı yapılan ilk 4 ülke (Irak, Suudi Arabistan, Suriye, Endonezya) ve yine İlk 10 ülkeden 7’ si Müslüman ülkelerdir. Bu ülkelerde helal gıda belgeli ürünlere olan talebin oldukça fazla olduğu dikkate alındığında bu konuda yapılacak olan belgelendirmenin önemi ortaya çıkmaktadır.
TSE’nin Helal Gıda Sertifikası vermeye başlaması hem Türkiye’nin helal gıda üssü olma çalışmalarına katkı sağlayacak hem de ülkemizin gıda ihracatını artıracaktır. Türkiye’nin önde gelen gıda şirketlerinin Orta Doğu ülkeleri başta olmak üzere Kuzey Afrika, Endonezya ve Malezya gibi İslam’i nüfusun bulunduğu ülkelere ihracatının katlanması bekleniyor.
-TSE dışında başka kurumların da belgelendirme yapması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türk Standartları Enstitüsü, bir kamu otoritesi olarak 57 yıldır, ülkemizde uygunluk değerlendirme faaliyetlerinin geliştirilmesi ve yerleşmesi için çalışmaktadır. Şüphesiz uygunluk değerlendirme alanında yerli ve yabancı pek çok kuruluş da faaliyette bulunmaktadır. Kanunla yetkilendirilmiş, kar amacı gütmeyen bir kamu otoritesi olarak, bu alanda çalışan özel sektör kuruluşları ile bir karşılaştırılmayı, bütün taraflara eşit mesafede kalmak adına doğru bulmuyoruz.
Uygunluk değerlendirme faaliyetleri, gerekli şartları yerine getiren ve yetkileri/akreditasyonu olan tüm kuruluşlar için çalışılabilecek, rekabete açık bir alandır. Belgelendirmede belirleyici olan temel unsur, belgelendirmenin uluslararası nitelikte olması yani uluslararası geçerliliği olan bir akreditasyon sisteminin bulunması ve talep eden ülke veya kuruluşun taleplerine yanıt verip vermediğidir.
Öte yandan uygunluk değerlendirme belgeleri ihtiyari niteliktedir. Bu nedenle kuruluşlara belge alınması noktasında bir zorlama yapılması söz konusu olamaz. Önemli olan belgelendirmeyi talep eden ülke ya da kuruluşun talepleridir. Dolayısıyla talep eden ülke ya da kuruluşun belgelendirmeye esas olan kriterlerin, şartların güvenilirliğini sorgulama hakkı bulunmaktadır. Bu noktada da helal gıda belgelendirmesinde gerek İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT) üyesi ülkeler gerekse de İİT üyesi olmayan ülkelerde karşılıklı kabuller önem taşımaktadır.
TSE olarak burada özellikle dikkat çekmek istediğimiz husus; Türk Standardları Enstitüsü’nün 57 yıldır uygunluk değerlendirme alanında yürüttüğü çalışmalarla sağladığı uluslararası yetkinlik ve itibardır.
TSE’nin verdiği uygunluk değerlendirme belgelerinin ikili ve çok taraflı anlaşmalarla sağlanan uluslararası geçerliliği ve saygınlığı bulunmaktadır. Enstitü, alanında uzman, yetkin personeli ve teknik altyapısı ile uygunluk değerlendirme faaliyetlerinde ülkemizde ve dünyada güvenilir ve saygın bir kuruluş olarak kabul edilmektedir. Enstitümüzün vermiş olduğu Helal Gıda Belgelerine sahip kuruluşların ürünlerini satın alan ve Helal Gıda arayışı içerisinde olan tüketicilerin ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabileceğine inanıyoruz.
Helal Gıda Belgesi’nin TSE’den alınması hem ülkemiz hem de üreticimiz için fayda sağlayacaktır. Firmalarımız, TSE’nin helal gıda belgelendirmesi ile helal gıda şartı arayan ülkelere ihracatta yaşadıkları sıkıntıları aşacak, hem zamandan hem de paradan tasarruf edecekler.
Özetle, Enstitümüzün vermiş olduğu Helal Gıda Belgeleri hem üreticiler hem de ürünleri satın alan Helal Gıda hassasiyeti olan tüketiciler için güvenli ve güvenilir bir vesikadır.
-TSE’nin dünya ülkeleri içerisinde yeri nasıldır, hedefiniz nedir?
57 yıldır, ülkemizde standardizasyon, uygunluk değerlendirme, metroloji ve kalibrasyon faaliyetlerini tarafsız, bağımsız, etkin ve güvenilir bir şekilde yürütmekte olan Türk Standardları Enstitüsü, bugün bu faaliyetlerine uluslararası boyutun giderek ağırlık kazandığı yeni bir çehre ile devam etmektedir. Türk Sanayisinin daha az maliyetle yüksek kaliteli üretim yapmasının, inovasyon faaliyetlerini etkin bir şekilde sürdürmesinin, uluslararası standartlara uygun ürün ve hizmet sağlayarak uluslararası pazarlara girmesinin anahtarı konumunda olan TSE, hizmetlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılması, sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası pazarlarda da aranan, tercih ve itibar edilen bir “marka” değerine kavuşması doğrultusunda çalışmalarına yön vermektedir. Enstitü, bugün itibarıyla uygunluk değerlendirme alanında sadece ülke sınırları içinde değil, başta komşu ve çevre ülkeler olmak üzere tüm dünyada aranan bir belgelendirme kuruluşu olma yolunda önemli mesafeler kat etmiştir.
Küresel ekonomik düzende uluslararası ticaretin birinci şartı uluslararası standartlara uygun üretimdir. Standardizasyon, uluslararası ticarette yaşanan artışla birlikte kaçınılmaz olarak tüm ülkelerin gündemindeki öncelikli konulardan biri haline gelmiştir. Hızla gelişmekte olan Türk sanayisi ve Türk sanayicilerinin Avrupa ülkelerine ve diğer ülkelere yaptıkları ihracat dikkate alındığında uluslararası standartlara uygun üretim yapmanın önemi açıkça görülmektedir. Ancak Dünya’da ekonomik savaşın bir “standartlar savaşına” dönüştüğü günümüz şartlarında artık standartlara uyum tek başına yeterli olmamakta, ülkelerin standartları belirleyen konuma gelmeleri gerekmektedir.
TSE, Uluslararası (ISO ve IEC) ve Avrupa Birliği Standardlar Teşkilatlarının (CEN ve CENELEC) ülkemizdeki tek temsilcisidir. Enstitü’nün ISO’ya üyeliği 1955, IEC’ye üyeliği 1956 yılından bu yana devam etmektedir. Avrupa Standardizasyon Kuruluşları CEN ve CENELEC’e ise 1991 yılından beri bağlı üye statüsünde olan TSE, 1 Ocak 2012 tarihinde tam üyelik hakkını elde etmiştir.
TSE’nin standardizasyon kuruluşlarına tam üyeliği, uluslararası standartlarda Türk sanayicisinin belirleyici ve kural koyucu bir güç olması anlamına gelmektedir. TSE, Avrupa’nın standardizasyon kuruluşlarında daha önce gözlemci statüsünde katılabildiği standart hazırlama sürecine bugün tam üyeliğin kabul edilmesiyle birlikte, en fazla oy oranına sahip beş standart kuruluşundan biri olarak katılabilmektedir. Bu durum Türk sanayicisine Avrupa standartlarının hazırlanması ve kabulünde söz hakkı veren çok önemli bir gelişmedir.
Uluslararası ve bölgesel standardizasyon kuruluşlarının karar mekanizmalarındaki etkinliğini artıran Enstitü, bir yandan da sahip olduğu tecrübe ve deneyim ile kendi coğrafyasında bulunan ülkelere ve İslam ülkelerine liderlik etmekte, yeni bölgesel standardizasyon kuruluşlarının oluşumunda görev almaktadır.
İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü’nü(SMIIC) kuran ve halen dönem başkanlığını yürüten TSE, Orta Asya Türk ve Özerk Cumhuriyetler’inin üyesi olduğu Bölgelerarası Standardizasyon Birliği Teşkilatını (BASB) kuran ve başkanlığını yürüten, bunları tek çatı altında birleştiren lider bir kuruluştur.
Öte yandan TSE olarak, başta Avrupa olmak üzere uluslararası ve bölgelerarası kuruluşlar nezdinde ve bunların yanı sıra Türkiye’nin ticaretinin yoğun olduğu ülkelerde ilişkilerin geliştirilmesi, metroloji ve kalibrasyon, akreditasyon, belgelendirme, danışmanlık ve ekspertiz hizmetlerinin verilmesi amacıyla önemli adımlar atılmaktadır.
Bu amaçla Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan, Suudi Arabistan ve KKTC’de bulunan TSE Temsilciliklerine ek olarak geçtiğimiz 1 yıl içinde Çin, Almanya, Fransa, İngiltere, Finlandiya, Romanya, İran, Tayvan, Hong Kong, Kanada ve son olarak Güney Kore dahil 11 ülkede 14 Çözüm Ortaklığı Ofisi açılmıştır.
TSE, Çözüm Ortaklığı Ofisleri aracılığıyla, yurtdışında üretim yapan ve ticaretle uğraşan firmaların, bulundukları ülke ve ticaret yaptıkları ülke ile ilişkilerinde ihtiyaç duydukları tüm belgelendirme ve uygunluk değerlendirme işlemlerini uluslararası normlar çerçevesinde yapmaktadır. Böylece uygunluk değerlendirme alanında yerel kaynakları kullanarak menşeinde hizmet verilecek, TSE markasının uluslararası alanda kullanımı yaygınlaşacaktır.
Öte yandan Suudi Arabistan Standartlar Teşkilatı SASO’nun kuruluşuna eğitim ve danışmanlık hizmetleriyle rehberlik eden TSE bir yandan da özellikle İslam ülkeleri ve Afrika kıtasındaki ülkelerin standardizasyon teşkilatlarıyla ikili anlaşmalar imzalayarak bu ülkelerde TSE’nin dolayısıyla ülkemizin ekonomik alandaki etkinliğinin arttırılmasını sağlamaktadır.
TSE, aynı zamanda ülkemiz sanayicilerinin ihracat imkânlarını kolaylaştırmak, yabancı kuruluşlara ödenen gözetim ve muayene bedellerinin ülke içinde kalmasını sağlamak amacıyla Yükleme Öncesi Gözetim Anlaşmaları imzalamaktadır. Bu çerçevede bugüne kadar Suudi Arabistan, Kamerun, Gabon ve Umman ulusal standardizasyon teşkilatları ile ikili işbirliği anlaşmaları imzalanmıştır. Bu anlaşmalar diğer Afrika ülkeleri standart kuruluşları için de örnek teşkil etmektedir. TSE’nin Afrika kıtasındaki ülkelerin standart kuruluşları ile ikili işbirliği görüşmeleri devam etmekte olup, önümüzdeki süreç içinde Türkiye’den Afrika’ya ihraç edilecek ürünlerin yükleme öncesi muayene hizmetlerinin TSE tarafından yapılmasına yönelik yeni ikili anlaşmalar imzalanması planlanmaktadır.
Tüm bu faaliyet ve çalışmaların amacı, TSE’nin sunduğu hizmetlerde; ulusal, bölgesel ve uluslararası alanda tercih edilen, yönlendirici ve lider bir kuruluş olmasıdır. TSE’nin bu amaç doğrultusunda güçlenerek yoluna devam etmesi, ülkemiz sanayisinin de aynı paralelde güçlenmesine imkân verecektir.
TSE’nin önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi planladığı yatırımlar sanayicimizin ihtiyaç duyduğu tüm alanlarda muayene ve deney hizmetlerini verebilecek bir yapıya sahip olmasına yöneliktir. TSE bugün itibarıyla 9 ayrı yerleşkede faaliyet gösteren, uluslararası akreditasyona sahip 17 deney laboratuarıyla sanayicilerimize hizmet vermekte olup laboratuarlarımız TÜRKAK tarafından akredite edilmiştir.
Öte yandan TSE’nin ilk “Yangına Dayanım” ile “Cam ve Kapı-Pencere Sistemleri” Entegre Laboratuarı TÜRKAK Akreditasyon ve Onaylanmış Laboratuar Denetimini de tamamlayarak geçtiğimiz ay hizmete alınmıştır. Söz konusu laboratuarda ülkemizde ilk defa “Pencerelerde Enerji Etiketlemesi” de yapılacaktır.
Ayrıca Gebze Kimya Laboratuarı ek bina inşaatı ile Gebze Gıda Laboratuarı proje ihaleleri tamamlanmış olup, yatırım ihaleleri de 2012 içinde tamamlanacaktır.
Enstitü’nün, öz kaynaklarıyla gerçekleştirmeyi planladığı fizibilite çalışmaları tamamlanan yaklaşık 200 milyon lira maliyetli yeni laboratuar yatırımları arasında;
-İstanbul Pendik’te Yangın ve Ses Yalıtım Laboratuarı ile Enerji Sistemleri Laboratuarı,
-Ankara Temelli’de Laboratuar Kompleksi,
-Yüksek Gerilim ve Güç Laboratuarı,
-Otomotiv Test Merkezi ve AR-GE Kompleksi,
-Antalya Pestisit Laboratuarı,
-Ankara – Ostim Rulman Laboratuarı,
-Ankara – Enerji Sistemleri, Makine ve Malzeme Laboratuarı,
-Yazılım Test Laboratuarı bulunmaktadır.
Öte yandan 2013 yılında kalibrasyon alanında, Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) ile birlikte Kuvvet Kalibrasyon Laboratuarı ve Sertlik Kalibrasyon Laboratuarı kurulması öngörülmekte; ayrıca  Tıbbı Görüntüleme Cihazlarının Kalibrasyonu,  Dinamik Test Cihaz Kalibrasyonu ve  Referans Gaz Kalibrasyonu yapılması planlanmaktadır.
Bu yatırım planları içinde ülkemiz otomotiv sanayi için büyük önem arz eden Otomotiv Test Merkezi yatırımı ayrı bir öneme sahiptir. Bugün itibarıyla otomotiv ve yan sanayide üreticiler, her yıl yaklaşık 35 milyon Euro’yu, test ve belgelendirme işlemleri için yabancı belgelendirme kuruluşlarına ödemek zorunda kalmaktadır. Bakanlığımızın hazırladığı Otomotiv Sektörü Strateji Belgesi Eylem Planı’nda; “Tasarım doğrulama, dayanım, yol ve araç testleri yapılması için test merkezleri ve rüzgâr tüneli kurulacak ve mevcut test merkezleri sanayinin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilecektir” maddesi yer almaktadır. Bu eylemi hayata geçirecek kuruluş olarak TSE’ye görev verilmiştir. TSE’nin bu projedeki nihai hedefi; Türk otomotiv sanayinin bugün olduğu gibi gelecekte de rekabetçi konumunu sürdürebilmesi için katkı sağlamak, üreticilere AR-GE altyapısı oluşturmak, tasarım, üretim, markalaşma beceri ve kapasitelerinin arttırılabilmesi için test laboratuarları, belgelendirme hizmetleri ve eğitimlerle verdiği hizmetlerin kalitesini dünya standartlarına taşımaktır.
Öte yandan TSE’nin otomotiv sanayine verdiği hizmetler açısından önem taşıyan bir diğer konu da 2004 yılından bu yana Bakanlığımızın verdiği yetki çerçevesinde yürüttüğü Araç Tadilat Projeleri’nin onaylanması hizmetleridir. 62 ilde araç proje onayı faaliyeti yürüten Enstitü, öncelikle tadilat projelerini onayladığı araçların muayenelerini de yapabileceği Araç Kontrol Merkezleri kurmayı hedeflemektedir. Bu merkezlerin ülke çapında 18 ilde kurulması planlanmaktadır.
Kalkınmanın ancak sanayicimiz ve paydaşlarımızla işbirliği içinde ve ortak hareket ederek gerçekleşeceğine inanan Enstitümüz, bu inançla, standardizasyon ve kalite bilincinin tüm kurum ve kuruluşlarda yaygınlaşması için çalışmaya, TSE’nin uygunluk değerlendirme alanında dünya markası haline gelmesine yönelik adımlar atmaya ve ülke sanayisinin ihtiyaç duyduğu alanlarda yeni yatırımlar gerçekleştirmeye devam edecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir