Mü’minlere Allah’ın Peygamberimiz’in (sav)yüzü suyu hürmetine en büyük hediyesi olan namaz şüphesiz maddi manevi sayısız sırlar içerir. Allah’u Teala’nın Esmaül Hüsna’sından tüm yarattıklarında ikisi veya üçü tecelli ederken, yaratma ve beka haricindeki tüm Esmalar sadece yaratılmışların en şereflisi olan “insan”a verilmiştir. İnsan yaratılış itibariyle manen ve madden en güzel surette yaratılmış.(1) Sonra da bir imtihan neticesi meşakkat sıkıntı ve hastalıkların evi olan dünyaya indirilmiştir.(2)
Maddi ve manevi yönden şerefini, izzetini, aklını, beden ve ruh sağlığını koruyacak, ahiretini mamur edecek sebebleri de insana, Allah (cc) Peygamberleri vasıtasıyla farzları ve sünnetleriyle belirtmiştir. Böylece insan kendini ihmal ederek yaratılış amacının dışına savrulmaktan alıkonmuştur. Bize düşen Cenab-ı Allah’ın emirlerini herhangi bir beklenti nedeniyle değil sırf onun rızası için yapmaktır, ancak öğrenmenin ışığında yaptığımız ibadetlerin gizli ikramlarını idrak etmek de bizlere manevi bir neşe verir, kul olarak hayretimizi arttırır.
Mü’minlerin manevi miracı olan namazın maddi ikramlarından biri de vücut sağlığına olan katkısıdır. Takdire şayandır ki Allah’ın en küçük bir hikmetini bile ağaçlar kalem olsa ,denizler mürekkep olsa açıklamakla bitiremez.. Biz bu yazımızda sadece sınırlı olarak namazın vücut sağlığına katkılarından bir nebze bahsedeceğiz.(3)
Namaz günde beş vakit olarak olarak farklı saatlerde takdir edilmiştir. Böylece vücudun devamlı dinamik kalması sağlanmıştır. Spor merkezlerinde yapılan kültür fizik hareketleri haftanın belli günlerinde ve belli saatlerinde daha yoğun ve yorucu bir tempoyla yapılırken namazın bedene sağladığı hareketler gün içinde bölünmüş, daha dingin, yormayan ama devamlı vücudu ve eklemleri çalıştıran hareketlerdir. Böylece gün içinde ve ömür süresince beden zindeliği korunmaktadır.
Namaz, nafileler hariç farz ve sünnetleriyle günde en az kırk kez bel, diz, dirsek, boyun, sırt, omuz, el ve ayak bileğini çalıştırmaktadır. Devamlı namaz kılanlar da eklem hareket genişlikleri ileri yaşlarda bile gençlerinkilere yakındır.
Namaz için takdir edilen vakitlerde özel bir hikmet vardır. Sabaha karşı metabolizmanın en düşük olduğu saatlerde uykuda kalp krizi daha sık görülürken o saatlerde sabah namazına kalkan kişilerde bu risk ortadan kalkmaktadır. Ayrıca sabah namazı saatlerinde uyanık olan kimselerde vücudu gün boyu dayanıklı ve diri tutan hormonlar salgılanmaktadır. Uykuda olanlar bu nimetten çok az faydalanırlar. Aynı şekilde ikindi vakitlerinde de vücut için faydalı hormonlar salgılandığı için bu saatlerde Müslümanlar’ın uyuması sakıncalıdır. Her iki vakitte uyuyanlarda ciddi hastalıklar daha fazla görülür. Allah kendisine iman eden kullarının daha sağlıklı yaşamaları için uykularını da tanzim etmiştir. Sahabe-i Kiram yatsı namazından sonra camiden evlerine dönerken sarıklarını yolda çözerlermiş ki eve gidince süratle yatsınlar. Yatsıdan sonra önemli işi olmayanların uyanık kalması eskiden büyüklerimizce hoşgörülmezmiş, tıbbi bilgiler de bunun sağlık açısından faydalı olmadığını ortaya koyuyor. En geç saat 22.30 – 23.00 de beyin uykuyu getiren, gün boyunca yorulan vücudu tamir eden, yağları yakan melatonin hormonunu uyuyanlarda salgılamaktadır.Müslümanlar, kah uyuyarak kah uyanık kalarak bu tavsiye edilen saatlerdeki hormon trenini kaçırmamalıdırlar. Ayrıca teheccüd zamanı olan gece 03.30 da uyanık olanlar o saatteki serotonin salgısı ile ruh sağlıklarını korurlar. Çağımızın hastalığı olan depresyon maalesef namazların özellikle gece namazlarının terki ile ve layıkı vechile kılınmaması ile özellikle ülkemizde insanların başına bela olmuştur.Diğer Müslüman ülkelerde bu kadar yüksek oranlarda depresyon görülmemektedir.
GÖZE FAYDALARI
Göz kasları uzak ve yakın bakarken devamlı çalışırlar. Göz merceklerinin kasılmadan görebildiği ve böylelikle rahatlayıp dinlendiği mesafe 1,5 metre civarındadır. Bu da namaz esnasında gözlerin secde yaptığı yere olan uzaklığıdır. Günde 40 rekat hesabı ile bu dinlenme takriben 1 saat tutar ki, bu nimet göz için bulunmaz bir sağlık reçetesidir. Rükû ve secdeler esnasında ön kameradaki sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarına namaz kılıp secde edenlerde daha az görülmesi bu yüzdendir.
KALBE ve DOLAŞIMA FAYDALARI
Kalbin çalışmasında ve hissî sistemlerle olan alâkasında, elektromanyetik eksenler, fevkalâde önemlidir. Namaz hareketleri sırasında bu eksenler, en ideal çizgilere gelir. Özellikle sağlıklı kişilerin günlük elektromanyetik tesirlerle, göğüs nahiyelerinde hissettikleri huzursuzluklara, namaz kılanlarda hemen hemen hiç rastlanmamaktadır.(4) Hareket halinde kalp atımları hızlanır. Kanı vücudun en ücrâ yerlerine kadar ulaştırmak üzere pompalar. Metabolizmanın çalışması için kalbin belli bir tempoda çalışması gerekir.Damar içinde akan kan yatağında akan nehirler gibidir.Akmayan su birikintileri nasıl yosun tutarsa kan dolaşımının yavaşladığı yerlerde de kanda zararlı metabolitler oluşur.Kan dolaşımının hızlanması hücre yenilenmesini teşvik eder vücudu dinç tutar.
RÜKÛ VE SECDENİN FAYDASI
Rükû ve secdelerde başa daha fazla kan gider. Göz ve saçlı deri namaz kılan kimselerde kılmayanlara göre 80 kez daha fazla kanlanır. Hafıza ve şahsiyet ile ilgili beynin ön lobu secdede daha fazla kanlanır. O yüzden hâfıza ve şahsiyet bozukluklarına namaz sayesinde secde edenlerde çok daha az miktarda rastlanır. Bu insanlar, Alzheimer tarzı bunamaya uğramazlar. Bir insanın beyni günde secdeler sayesinde 80 defa kanla yıkanır. İnsan ayakta iken beyne giden ve beyin için iyi bir besleyici olan glikoz miktarının % 25, rükû halinde % 40, secde halinde ise % 75 oranında olduğu bilinmektedir. Bu da beyni her türlü bunamaya karşı korur.
Işın Teknolojisi Merkezi Bölümü Başkanı Biyoloji profesörü Muhammed Ziyaeddin Hamid yaptığı araştırmalarda hamilelerde secdenin oldukça yararlı olduğu ceninin şekil bozukluklarına mani olduğu saptanmıştır. Aynı araştırmada yedi azanın yerle teması ile elektromanyetik yükün boşaltıldığı saptanmıştır. Araştırmalarında elektrik yükünün vücuttan sağlıklı bir şekilde atılması için secde anında kıbleye dönmek gerektiğini bildiren Profesör Ziyaeddin, Kâbe’nin yeryüzünün merkezi olduğunu ve yeryüzünün merkezine yönelmenin vücuttaki elektrik yükünü dışarı atmak için en uygun pozisyon olduğunu söylüyor. (5)
RUHÎ TESİRLERİ
a- Günde bir saat kadar da olsa, dünya telâşesinden kurtulur ve namazın penceresiyle nefes alırız.
b- Namazlarımızı devam ettirmek için, âyet-i kerime’nin de emrettiği gibi aşırılıklardan ve dolayısıyla birçok günahtan uzak kalır, ihtiras ve buna bağlı streslerden büyük ölçüde kurtuluruz.
c- Namaz kılanlarda tevekkül duygusu, otomatik olarak gelişir. Ruh hastalıklarında önemli bir rolü olan vesveseler ve evhamlar da böylece giderilmiş olur.
DİNGİNLİK ve SÜKUNET HALİ
a- Namaz kılan insan, Cenab-ı Hakk’ın huzurunda okuduğu Fatiha’da verdiği “Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz” andını, şuur altında yavaş yavaş geliştirerek ahlâkî yapılarını analiz ederler. Bu supanaliz hadisesi, başlangıçta kişiyi zorlamakta, fakat daha sonradan yerleşerek ahlâkı yüceltmektedir.
b- Namazı şeklen de olsa edâ edenler, secdeye kapandıkları için gururlarını kırarlar. Ahlâk açısından en tehlikeli hastalık gururdur ve bütün kavgaların, nefretlerin temelinde, nefsin bu zâlim hastalığı yatar. Namazı, bir ibadet ciddiyeti içinde devam ettirenlerin gururları, secdeye her vardıklarında mânevî bir hikmetle törpülenir. Sırf bu açıdan bile namaz, ahlâka temel olan bir ibâdettir.
c- Namaz, imanı kontrol eden titiz bir bekçidir. İmânda ortaya çıkabilecek aşınmalar ve zaaf, namaz kılanlarda görülmez. Bu yüzden imanın hastalıkları veİslâmiyet’in temel yasakları olan riyâ ve yalan, karakter çizgimizden silinmeye başlar. Böylelikle Efendimiz’in “Müslüman yalan söylemez” hükmü, tecelli etmiş olur.
Allah (cc) yeryüzündeki halifesini o kadar mükemmel yaratmıştır ki eğer ölümü ve musibetleri takdir etmeseydi vucut sistemi hastalıklardan çabucak şifa bulur ve kendini tamir ederdi. Mevlana Hz.leri; “Ben kul oldum,ben kul oldum,kulluğumun yetersizliği karşısında Allah’dan (cc) utanıp başımı öne eğdim, her köle azad olunca sevinir ben Allah’a kul olduğum için seviniyorum” diyor. Halk arasında bekarlık sultanlıktır diye bir söz vardır. Bu sözün layığı “kulluk sultanlıktır” olmalıdır. Bize düşen de Allah’ın emirlerini kulluğun sultanlığını yaşayarak coşkuyla teslimiyetle yerine getirmektir. Allah cemi ümmet-i Muhammed’e (sav) iki cihanda af ve afiyet nasib eylesin. Amin.
1) Tin Suresi 4.Ayet
2) Tin Suresi 5.Ayet
3) Kehf Suresi 109.Ayet
4) Dr.Haluk Nurbaki Namazın Sırları
5) Haber7.com
Gönül Dergisi | Kültür ve Medeniyet Dergisi Gönül Dergisi


Barekallah. Mevla kalemini kuvvetlendirsin..
kalemine sağlık…kaleminden halin damlamış…
BİLGİLERİNİZDEN faydalandım Allah emeklerinizi zayi etmesin
Camilerde imam namazdan bahsederken bu güzel bilgilerden bahsetmiyor kısaca kılan kılar. Kılmayan cehenneme gider deyip bırakıyorlar sağlık gibi maddi yönünden anlatan olmadı
çok haklısınız , aynen öyle
Allah razı olsun. Çok değerli bilgiler …