“Rahatlama metotları” üzerinden gerilimlerin azaltıldığı ciddi tavsiyelerin yer aldığı kıymetli bir çalışmanız var. Bu uygulamaların diğer tavsiyelerden farkı nedir? Niçin rahatlama teknikleri?
Rahatlama metotları, yüz yıldan beri dünyada yaygın kullanılan ve bilimsel olarak da faydaları ispatlanmış bir beden-kas-zihin disiplinidir. Bu metotlar, aslında sağlıklı insanları hedef alır ama hasta insanlarda da uygulanabilir. Çünkü sağlıklı bir birey, bedeninin ve zihninin farkında olup bilinçli kullanırsa hastalanma riskini azaltır. Buna en bariz örnek tüm hastalıkların sebeplerinde başta gelen unsurun “stres” olarak tanımlanması… Bu metotları devamlı uyguladığımızda ise sağlıksız stresin oluşmasını engellemiş oluruz.
Stres “modern çağın vebası” olarak yorumlanıyor. Stres faktörleri ile kendimizi tanıma arasında ne tür bir ilişki var?
Öncelikle stresi ikiye ayırmalıyız. Birincisi sağlıklı strestir. Her gün yapmamız gereken sorumluklarımız, bize olumlu bir stres yaşatır, bu da bizi harekete geçirir. İkincisi ise sağlıksız strestir. Bunun kaynağı ise insanın kendine yapabileceğinden çok daha fazla sorumluluk yüklemesi sonucunda oluşur. Burada kendimizi her gün birçok mecburiyetin altında ezilmiş hissederiz.
Stres, insan yaşamı için aslında olumlu bir faktördür; kaygı ve korku gibi. Bu duyguları biz yönettiğimiz ve kontrol altında tutabildiğimiz zaman, aslında hiç sorun oluşturmuyor, hatta geliştiriyor. Buna pozitif stres diyoruz. Bir de negatif stres var ki bu da bazen içsel bazen de çevresel faktörler sebebiyle oluşur. Yani insanın kendi kapasitesinden daha fazla sorumluluk ve görev yüklendiğinde bedene ağır geliyor ve negatif stres dediğimiz durum yaşanıyor.
Kişi kendini devamlı elektrik akımına maruz kalmış gibi hissediyor, kaslar geriliyor, kaslar gece de gergin kaldığı için dolayısıyla uyku sorunları yaşanıyor. Her gün negatif strese maruz kaldığımızda ve dozunu kaçırdığımızda hayatımızı felç etmeye başlıyor ve bedenimiz psikosomatik tepkilerle sinyal veriyor. Yani sebebi fizyolojik olarak açıklanamayan ağrılar yaşanıyor. En sık görülen vakalar ise baş ve mide ağrılarıdır. Eğer bu ağrılar ciddiye alınmazsa zamanla kronikleşebiliyor. Rahatlama metotlarının en önemini burada görüyoruz. Çünkü rahatlama metotlarını sürekli uygulayan biri, negatif stresi ve bedenin verdiği tepkileri hemen fark eder ve buna karşı önlem alır. Dolayısıyla uzun vadede sağlıklı bir hayat yaşar.
“Tükenmişlik sendromu” stres kadar popüler bir kavram ama daha çok bir süreç gibi görünüyor. Tükenmişlik sendromuna dair neler söylemek istersiniz?
Tükenmişlik sendromu gitgide yaygınlaşan, aslında kronikleşmiş negatif stresin insan bedeninde uzun vadede oluşturduğu bir sonuçtur. Yoğun bir iş temposu veya aile hayatında, kendine zaman ayırmadan, kısa molalar vermeden aynı duygu/düşünce/durum halinde kalmak ruhsal olarak insanı çökertiyor.
Ana sebepleri:
• Performans baskısı
• Zaman baskısı
• Psikolojik şiddet/mobbing
• Rekabet
Eğer bu sebepleri hayatınızda hissediyorsanız, değiştirmek için harekete geçmenizi tavsiye ederim. Aksi halde kendinize zarar verirsiniz.
Uyku ve uyku sorunları konusu, yaşam estetiğinin önemli bir parçası. Uykusuzluğun yol açtığı yaşamsal tehlikeler nelerdir?
Uykusuzluk sorunlarında ilaç olacak rahatlama teknikleri nelerdir? Uyku sorunları veya uyku kalitesinin düşük oluşu şu an dünya genelinde çok yaygın bir sorun. Çok küçük yaştaki çocuklarda dahi görebiliyoruz. Uyku sorunlarının çok çeşidi olduğu gibi oluşumunu etkileyen birçok etken de vardır. Bunları kitabımda detaylıca yazdım. Bedensel ve zihinsel gerginliğin uykusuzluğa yol açtığını net biliyoruz. Bu yüzden “otojenik eğitim” ve “ilerleyici kas gevşeme” rahatlama metotları bize bedensel ve zihinsel rahatlamanın yolunu öğretiyor. Bu metotlar devamlı uygulandığında uyku kalitesini yükseltiyor. Uykusuzluk birçok hastalığı tetiklediği için (baş ağrıları, konsantre problemleri, mide ve hazım sorunları gibi) bu metotlarla rahatsızlıkların da azaldığına ve zamanla ortadan kalktığına şahit oluyoruz.
“Otojenik eğitim metotları” deyince ne anlamalıyız? Otojenik eğitim metotlarında neler var? Özellikle psikosomatik hastalıklarda fonksiyonel değeri nedir?
Otojenik eğitim 1920’lerde alman Psikiyatr ve Hipnoz Uzmanı Dr. J. H. Schultz tarafından geliştirilmiştir. Kişinin kendi kendine uygulayabildiği, beden-zihin disiplini olan bir rahatlama metodudur. Tamamen zihinsel uygulanır. Yüz yılı aşkın süredir dünya çapında uygulanan ve yeni faydaları gözlemlenen çok etkili bir metottur. İnsanın sadece kendi bedenine yoğunlaşarak oluşan etkiyi her defasında gözlemlemek çok güzel bir duygu.
İlginç olan bir konu da çocuklar için otojenik eğitim hikâyeleri… Çocuğun dünyasında bu hikâyelerin etkisi ve yeri nedir, biraz bahseder misiniz?
Evet rahatlama metotları çocuklarda da uygulanabiliyor. Aslında bu metotları ne kadar erken öğrenirsek o kadar iyi. Hem öğrenmek için hasta olmayı da beklemek gerekmiyor. Yoğun tempolu hayatlarımıza bir mola vermek için illa hasta olmayı beklememeliyiz. Çünkü hastalıklar ve ağrılar, bedenin çoktan beri mola isteyip sinyal verdiği halde, insanın bunu ciddiye almamasının sonucunda yaşanan durumlardır. Çocuklara hikâyeler ve oyunlar yoluyla rahatlama metotlarını öğretiyoruz. Hikâyeler, çocukların iç âlemine açılan kapılardır. Çocuk kurslarına katılan yavrularımızda çok güzel gelişmeler gözlemliyoruz. Bu da bizi çok memnun ediyor tabii ki.
Çalışmanızda otojenik eğitim metotları yanı sıra “ilerleyici kas gevşeme metotları” da ön planda… Bu metodun önemi nedir? Her iki metotta da “beden algısı” üzerinde duruluyor. Bu ilişkiyi biraz izah eder misiniz?
İlerleyici kas gevşeme metodu diğerine kıyasla bedensel yapılan bir rahatlama metodudur. İkisinin de ortak noktası beden algısı ve kasları gevşetmek, sadece yöntemler farklı.
Beden algısı insanın kendi içsel yolculuğunda çok önemlidir. Bedenimizin bize hissettirdiklerini dinlemediğimizde zamanla algılamayı da bırakırız. Beden algısı güçlü olan insanlar hayatta daha başarılıdır, çünkü beden bize kendi sınırlarını net hissettirir. Yapabileceklerini de yapamayacaklarını da iyi bilir… Dolayısıyla negatif strese düşmeden, sağlıklı ve afiyette bir hayat yaşanır. Ben bu metotları uyguladığımdan bu yana, kendi hayatımda çok önemli dönüşümler yaşadım, danışanlarımda da aynı etkiyi gördükçe bu metotları insanlara tanıtma gayretim arttı. Zaten “Kendini Rahat Bırak” adlı kitabımı yazma sebebim de bu. Grup seanslarına katılma fırsatı bulamayan kardeşlerim okuyarak da uygulayabilirler. Mutlaka faydasını göreceklerdir.
Gönül Dergisi | Kültür ve Medeniyet Dergisi Gönül Dergisi

