Çalışmanızda “Spor yapan katılımcıların, psikolojik açıdan gelişiminin olumlu yönde desteklediği belirlenmiştir. Özellikle kişilik ve benlik saygısının olumlu gelişimi ve sosyal becerilerin kazanımı gibi kazançlar elde ettikleri görülmektedir.” tespitlerine yer veriliyor. Bu konudaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
Psikolojik ve sosyal gelişim için, kısaca bireyin ait olduğu toplum tarafından kabul edilebilir biçimde yaşamayı öğrenme sürecidir diyebiliriz. Çocuk ilk olarak ailesinin sosyal değerlerini algılar ve bunları davranışa dönüştürerek sosyalleşmeye başlar. Çocukluk döneminde kazanılan bu değerler bireyin gençlik dönemindeki sosyal gelişiminin de temelini oluşturur. Bireyin çocukluk ve gençlik dönemindeki psikolojik ve sosyal gelişimi ne kadar iyi olursa diğer bireylerle iyi ilişkiler kurarak yaşadığı sorunları çözebilme yetisi de o derece artar. Kendi ihtiyaçları ve toplumun istekleri arasında denge sağlayarak yardımlaşmayı, paylaşmayı, iş birliğini öğrenerek toplumda uyumlu başarılı ve mutlu birey olarak var olur.
Çocuk ve gençlerin psikolojik ve sosyal açıdan gelişimlerinin şekillenmesi, etkileşime geçtikleri iyi bir çevrenin oluşturulmasıyla mümkündür. Bu çevrenin içerisinde spor aktiviteleri çok önemli bir yere sahiptir. Spor, psikolojik açıdan bireyin kaygı ve stres düzeyini dengeleyerek öfke kontrolüyle ilgili problemlerini azaltır. Depresyonu engeller. Spor yapan birey iyi ve hızlı düşünme, sorunlara farklı açılardan yaklaşabilme ve çözümler üretebilme gibi yeteneklerini geliştirir. Çocuk ve gençler girdikleri müsabakayı kaybettiğinde pes etmemeyi öğrenir. Yeni müsabakalar için toparlanarak gerçek hayatta da başarılı olmak için gereken önemli kişilik özellikleri olan azim, kararlılık, istikrar gibi özellikleri kazanırlar. Çocuk ve gençler, müsabakayı kazandığında da her zaman kazanamayacağını hesaba katarak rakiplerini aşağılamadan ölçülü bir şekilde sevinmeyi yani gerçek hayatta da başarının devamı için gerekli olan rehavete kapılmamayı, disiplinli olmayı ve rakibine saygılı olmayı öğrenir. Bireyin hayatta başarılı olabilmesi özgüveninin yüksek olmasına bağlıdır. Spor ile başarılar kazanan birey, psikolojik açıdan kendisini güçlü hisseder ve hayatta başarılı olacağı inancını geliştirerek daha başarılı olur. Çocuk ve gençler spor aktiviteleri ile sağlıklı bir beden formuna sahip olurlar. Kendilerini huzurlu hissederler ve bu da kendileriyle barışık olmalarını sağlar. Dolayısıyla olumlu bir benlik algısı geliştirirler. Spor, çocuk ve gençlerin sosyal çevreye katılımlarını sağladığından sosyal gelişimlerinde de çok önemli bir yere sahiptir. Çocuk ve gençler spor aktiviteleri ile kendilerini tanıdıklarından yeterliliklerini ve yetersizliklerini fark ederler. Sorumluluk alma, sonuçlarına katlanma, grup içerisinde uyumlu olma, iyi bir dinleyici olma, başkalarıyla sevgi-saygı, güven duygularını geliştirerek sosyal açıdan daha başarılı olurlar. Spor aktiviteleri çocuk ve gençlerde; çok çalışma, fedakârlık, vefa, hakkaniyet, hoşgörü gibi değerleri kazandırır. Spor sayesinde farklı toplum, kültür ve düşüncedeki insanlarla iletişim becerilerini geliştirerek birlikte yaşama yeteneği kazanırlar. Spor ile sosyalleşen çocuk ve gençler rol öğrenirler. Spor aktiviteleri ile uygun rolleri kazanarak sağlıklı kişilik özellikleri geliştirirler. Çocukların ve gençlerin kişilik gelişiminde sporun bu eğitici özellikleri kullanılarak sosyal açıdan da daha sağlıklı bir toplum oluşturulabilir.
Çocukların spora ilgi duymalarında anne-baba faktörü ne denli rol oynamaktadır?
Öncelikle aileyi tanımlayacak olursak aile; bireyleri belirli bir düzen içerisinde birbirine bağlayan, doğumdan ölüme kadar geçen sürede insanın hayatını düzenleyen, insanın sosyal, psikolojik, fiziki, ekonomik, kültürel, bilimsel eksiklerini gidererek toplum içerisinde güçlü kalmasını sağlayan, ilk eğitimin ve toplumsal denetimin başladığı en küçük birimdir diyebiliriz. Yeni doğan bir bebek sosyal değerleri ve toplumsal kuralları, ailesini taklit ederek öğrendiğinden anne ve babanın spor yapıyor olması çocuğun spora ilgi duymasını, sporu sevmesini ve spor yapmasını sağlayacaktır. Çocuk kişilik ve karakter gelişimini aile içerisinde aldığından çocuğun spora karşı ilgisi ailede aldığı eğitimle doğrudan ilgilidir. Aileler tarafından çocuklarda oluşturulmak istenen spor yapma isteği ve alışkanlığı oyunlarla verilebilir. Çünkü oyun çocuk için gerçek hayatın bir provası gibidir. Çocuğun oynadığı ilk oyunları da aile içerisinde oynaması ailenin önemini göstermektedir. Ailelerin çocuklarına sporun faydalarını anlatmaları, spor programlarını izletmeleri spor yapan kişileri değerli kılacak sözler söylemeleri çocuklarda spor bilincinin oluşmasını sağlayarak onların spora katılımını arttıracaktır.
Anne ve babaların tutum ve davranışları çocuk ve gençlerin spora katılımını arttırabildiği gibi azaltabilir de. Anne ve babaların spor müsabakalarında sadece çocuklarının kazanmaları üzerine odaklanmaları ve onları utandırmaları çocukları ve gençleri spordan soğutabilir. Ayrıca fazla yüklenmeye bağlı olarak sakatlıklar ve gelişimsel sorunlar oluşturabilmektedir. Bu gibi durumların ortaya çıkmaması için aileler çocuklarını başkalarıyla kıyaslamamalı, onların kendi gelişimini kıstas almalıdırlar. Çocuğu küçük yaşlarda yarışma boyutundaki aktivitelerden uzak tutmalı ve ödüllendirmelidirler. Genel olarak baktığımızda anne ve babanın spor yapıp yapmadığı, ekonomik durumu, eğitim durumu, çalışma koşulları, çocukları için boş zaman ayırabilme imkânları gibi faktörler çocukların spora katılımını doğrudan etkilemektedir diyebiliriz.
Spora katılım sürecindeki engelleri genel manada değerlendirebilir miyiz?
Eğer beden eğitimi ve spora katılımı arttırmak istiyorsak ilk önce spor yapmayı engelleyen nedenleri tespit etmekle işe başlamalıyız. Nedenler tespit edildikten sonra da çözüm yolları üzerine çalışmalar yapılmalı ve spora katılımı arttıracak önlemler alınmalıdır.
Spora katılım engelleri üzerine çalışmalar yurt dışında 1980’den önce fikrî olan sistematik olmayan çalışmalarla başlamıştır. 1980’lerden sonra açık ve sistematik olarak ele alınmıştır. Yapılan araştırmalarda engellerin çokluğu kavram karmaşasına neden olmuş çözüm olarak da spora katılım engelleri gruplandırılmıştır. Bu engelleri; yapısal engeller, iç engeller, kişiler arası engeller olarak sınıflandırabiliriz. Ülkemizde ise spora katlım engelleri üzerine çok fazla çalışma yapılmamıştır. Genel olarak ülkemizde spora katılımı engelleyen nedenleri sayacak olursak bunlar; çalışma saatlerinin çok olmasından kaynaklanan engeller, güvenlikle ilgili kaygılardan kaynaklanan engeller, gelir durumu yetersizlikleri ile ilgili engeller, spor alanlarının yetersizlikleri ile ilgili engeller, ulaşımla ilgili engeller, iklimle ilgili engeller, antrenörden kaynaklı engeller, coğrafi yerle ilgili engeller, sosyo-kültürel durumla ilgili engeller, psikolojik durumlarla ilgili engeller, motivasyonla ilgili engeller, arkadaş grubu gibi referans gruplarla ilgi engeller, cinsiyetten kaynaklı engeller, demografik yapıyla ilgili engeller, aileden kaynaklı engeller olarak gruplandırılabilir.