Kadim Kültürden Gelen Şifa Hirudoterapi / Mehmet Ünal

gonul-22-suluk-tedavi-mehmet-unalHirudoterapi yani sülük kullanımından bahseder misiniz?
Bilimsel olarak bu konuda Türkiye’de çok az veri var ama yurt dışında mesela Almanya’da bu konuda yüzlerce tedavi merkezi olduğunu biliyoruz. Bu tedavi yöntemini kullanıyorlar. Büyüklerimiz bu tedavi yöntemini bilirler. Onlardan “Benim de ninem sülük kullanırdı, benim de dedem sülük kullanırdı.” gibi sözleri duyarsınız. Bu yöntem Anadolu’da 3000 bin yıldan beri kullanılmakta.
Sülükle tedavi anlamına gelen Hirudoterapi, antik çağlardan beri hekimler tarafından tedavi aracı olarak kullanılmıştır. Sülük tedavisi ile ilgili ilk kaynaklar MÖ. 15. yüzyılda yaşamış Babilli hekimlere kadar gitmektedir. Yine MÖ. 3. yüzyılda Mısır hekimlerinin vazgeçilmez tedavi yöntemleri arasında yer aldığı bilinmektedir. Ayrıca MÖ. 2. yüzyılda Ege kıyılarında yaşamış olan hekim Nikandros, MS. 1. yüzyılda Yunan hekim Pliniy ve MS. 2. yüzyılda yaşamış olan Galen, sülük tedavisi uygulamışlardır. İbni Sina’nın da kitaplarında sülük tedavisi olduğunu biliyoruz. Ne var ki 20. yüzyılda doğadan elini çeken insanlık sülükle tedaviyi unutmuş durumda. Tamamlayıcı tıp olarak kadim kültürden gelen doğru ve faydalı uygulamaları Çin ve Rusya başta olmak üzere Batı bugün yasalarla çerçevesini çizmiş durumda. Alternatif tıp değil tamamlayıcı tıp demek daha doğru. Bilimsel gelişmeler neticesinde tıp çok ilerlemiştir. Tabi insanlar hastalandıklarında doktorlara gidecekler, gitmeliler de. Fakat tıp sektörü dünyanın kabul ettiği bu yöntemleri kabul etmeyince bu konuyu suiistimal edenlere de gün doğuyor. Sülükle tedavinin de hakkını vermek lazım, çünkü bugün bilim bunu söylüyor. Tamamen reddetmek hiç doğru değil, modern tıbbı reddetmek ise tamamen yobazlık.
Peki Batı’da nasıl bakılıyor hirudoterapi ile yapılan uygulamalara?
Rus bilim adamlarının bu konuda çok çalışmaları var.
Tıbbî sülük şimdi modern tıpta nerelerde kullanılıyor?
Sülük uygulamasının, ciddi doku zedelemesinin verdiği rahatsızlıkları giderdiği görülüyor. Mesela ameliyattan sonra yara izini taşıyan dokuyu iyileştirdiğini gösteren emareler var. Sülükler kan çekme aracı olarak da kullanılabilecek. Bilhassa kalp yetmezliği, ya da kalp krizi geçiren insanların tedavisi, onların yeni kullanım sahalarıdır. Ayrıca son araştırmalar, vücuttan kopmuş organların dikilmesinde de onların işe yaradığını göstermiştir.
Kan aldırmak gerçekten insan sağlığı için faydalı. Hirudoterapi de bundan dolayı faydalı olmalı değil mi?
Kesinlikle faydalı. Özellikle yaz aylarında beyin kanaması olmamak için kan aldırmak çok faydalı. Fakat sülüklerin ayrıca bir özelliği var ki esas şifası da buradan geliyor. Tıbbî sülüklerin vücuda verdikleri salgılar vardır. Bu salgı 106 civarındadır.  Bu salgılar biyoaktif madde içermektedir.
Bu maddeleri kısaca şöyle sırayabiliriz: Kanın pıhtılaşmasını engelleyici (Hirudin ),  pıhtılaşmasını engelleyici (Antiagregan), oluşmuş pıhtıyı eritici (Fibrinolitik), ağrı kesici (Analjezik-Antiromatizmal), mikrop öldürücü (Antibakteriyel), tansiyon dengeleyici (Antihipertansif), kas gevşetici (Miyorelaksan), bağışıklık sistemini düzenleyici (İmmun modulatör), stres giderici (Anksiyolitik) etkilere sahiptir. Ayrıca “Nörotrofik” etkiyle sinir hücreleri ve liflerinin tamir edilmesini hızlandırır. Tıbbî sülüğün güçlü antioksidan etkisi nedeniyle koruyucu (Preventif) tıpta da kullanımından bahsedilmektedir.
Sülükler 106 farklı enzim ve biyoaktif madde salgılar. Bu aktif maddelerin etkisiyle damarlardaki tıkanıklık erir, kan sulanır, kan dolaşımı düzelir, kan basıncı normale döner, zararlı mikroorganizmaların üremesi ve iltihaplanması durur, ağrılar azalır, bağışıklık sistemi uyarılır.
Bu maddelerin psikolojiyi ve enerji dengesizliğini düzeltmede de büyük etkisi vardır. Bu sebeple eskiden beri sülükler nazar ve büyü tedavisinde de kullanılır.
Avrupa’da bir söz var: “Bir sülük bir doktordur.” Gerçekten görülüyor ki bir tıbbî sülük bünyesinde bulundurduğu bu ilaçlarla adeta bir ecza dolabını andırmaktadır.
Nehir, göl ve ırmaklarda yaşayan, Allah tarafından insan ve hayvanların toplar damarlarını temizlemekle görevlendirilen sülükler, eski çağlardan beri tedavi için kullanılır. Fakat dünyada 400’ün üzerinde sülük çeşidi bulunmakta olup başlıca iki tanesi tıbbî amaçla kullanılmaktadır. Sülüğün tıbbî olmaması, ürettiği salgının bileşimine bağlıdır. Ülkemizde yaygın şekilde bulunan tıbbî sülük (Hirudo Medicinalis) bu amaçla kullanılan iki tipten biridir. Biyolojik tip dışında, kullanılan sülüğün fabrika atıklarına ya da kirli sulara maruz kalmamış olması ya da kültür sülüğü kullanılması gerekir ki, ağır metal ve enfeksiyon bulaşmasına neden olmasın. Sağlıklı uygulamalar için sülük tedavi merkezlerinin kurulması, denetimlerinin yapılması ve uygulamanın eğitimli kişiler tarafından yapılması gerekir. Görülüyor ki araştırmacılarımıza ve doktorlarımıza bu konuda çok işler düşmektedir. Ben ailemden gelen bu bilgileri doktorlarımızla da paylaşıyorum. Sülüklerin sağlıklı ve tıbbî sülük olması ve hekimlerce uygulanmasını tavsiye ediyorum, çünkü bu sağlık işi şakaya gelmez.
Hangi hastalıklarda uygulanır?
Burada uzman bir kişi olan Dr. Aidin Salih’in  “Gerçek Tıp Yitik Şifanın İzinde” eserinden, size bir uzmanın gözünden aktarım yapayım hemen:
“Geçmeyen yara, egzama, uyuz, sedef, vitiligo, mantar, yılancık gibi her türlü cilt hastalığında, ameliyat sonrası yara izi, çürük, morluk ve çillerde sülük kullanılabilir.
Damar tıkanıklığı ve dolaşım bozukluğundan kaynaklanan varis ve basur gibi rahatsızlıklar, tiroid, hipofiz, yumurtalık, erbezi, prostat, rahim, kalp, karaciğer, dalak, akciğer, göz ve kulak hastalıkları, MS, alzheimer, parkinson, fıtık, ateşli şişlikler, çıban, kangren gibi hastalıkların tedavisinde kullanılır.
Beyinde damar tıkanıklığı ve dolaşım bozukluğu, Sara, dişeti hastalıkları için dişetleri, burun delikleri, kafa arkası, kafanın iki yanı, kulaklar arkası, boyun ve çene altına, bel ve boyun fıtığında fıtık yerine… uygulanabilir.”
Sülük, ısırdığı bölgede ne kadar zaman kalmaktadır?
Sülük doyduğunda kendiliğinden ısırdığı yüzeyi bırakır. Yaklaşık olarak 40 ila 50 dakika arasındadır. Nadiren 65 dakikayı bulduğu da olmuştur.
Sterilize sülük kullanılmaması durumunda ne olur?
Sterilize edilmeden, kişilerin bu sülükleri dikkatsizce kullanmaları, bilinen ve bilinmeyen enfeksiyonlar kapma ihtimali açısından büyük risk taşır.
Hangi zamanlarda sülükle tedavi yapılmalı?
Sülük kullanımı için en iyi zaman ilkbahar, sonra sonbahardır. Sağlıklı bireyler de kullanabilirler. Ancak küçük çocuklar ve hamilelerin kullanmaması gerekir. Anadolu’da yüzlerce yıldan beri bu iş yapılmaktadır. Fakat günümüzde mutlaka uygun koşullarda yapılmalıdır. Her önüne gelen bu işi yaparsa  olmaz. Kan sulandırıcı kullananlar sülük tedavisinden 3 gün önce ilacı bırakmalıdır. Kiraz, vişne ve limon kanı sulandırdığı için 2-3 gün öncesinden itibaren yememek gerekir.
Sülükle tedavi konusunda Batı’da yasal düzenlemeler var mı?
Almanya’da 300’ü aşkın Hirudoterapi Kliniği vardır. Sadece Avrupa yılda 100 milyon sülük kullanmaktadır. Amerika’da sülük tedavisi uygulayan hekimlerin kurduğu derneğin 1000’den fazla üyesi var. 2004’te Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi (FDA) sülük tedavisini akredite etmiş ve Avrupa’daki gibi eczanelerde satılmasına izin vermiştir. 2005 senesinden itibaren sülük artık Amerika’da ilaç olarak kullanılıyor. Türkiye’de sülükle tedavi, eskiden beri halk arasında bilimsellikten uzak bir şekilde uygulanmaktadır. Bugün dahi bazı yörelerimizde sülük satışları ve sülükle tedavi bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde devam etmektedir. Ancak Türkiye’de henüz hastanelerimizde bu tedavi yöntemi gelişmemiş ve yeterince uygulama alanı bulamamıştır. Sadece bazı üniversitelerimize bağlı tıp fakültelerinin eğitim ve araştırma hastaneleri ile askeri hastanelerimizin plastik cerrahi bölümlerinde kullanılmaktadır. Umarız ki geleneksel olarak kullanılan bu yöntem modern tıpta da yaygın olarak kullanılır. Geleneksel bilgiler incelenerek  bilimsel gelişme ve tedavi yöntemlerine destek olur. Evet, bir sülüğün vücudumuzda açacağı yarayı uyuşturabilmesi, kanımızın akışını sağlayan hirudin maddesini imal edebilmesi, mutluluk hormonu ile hastayla iletişim sağlaması, Yüce Yaratıcı’nın birliğine bir ispattır, Vahdaniyete bir delildir.
Sizin ailenizden gelen bir bilginiz var. Araştırmalarınızı kitaplaştırmayı düşünüyor musunuz?
Kitap çalışmalarım devam ediyor. İnşallah yakında biter ve bir kaynak çalışma olur diye düşünüyorum.
Anne tarafından dedem Seyyid Cerrah Mustafa Efendi, kabri Eskişehir çiftelerde; onunda babası Gülleci Baba diye bilinen Şeyhülislam Ali Rıza Efendi, türbesi bugün balkanlarda. Benim dedemden gelen bir “ocak” var bizde. Ben sülüklerle sohbet ederim, onlarla vedalaşırım, bazen dokunurum. Bu bendeki bir merak ve sevgi. Yüzlerce yıldan beri gelen “ocakta” şöyle bir düstur vardır: kin, garez ve nefret diye bir şey yok. El vermenin manevi boyutta çok faydası var. Biz Hz. Fatıma annemizden gelen bir “ocağız.”
Şabi’den gelen rivayete göre Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“İlaçların en hayırlısı hacamat, müshil ve sülüktür.” (Kenzu’l-Ummal, h.no: 28167-Beyhakî’den naklen)
Biz sülük hakkında bildiklerimizi insanlara anlatıyoruz. Araştırmak üniversitelere, uygulamak ise hekimlere düşüyor. Allah sağlık ve sıhhat versin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir