Spor psikolojisinin alanları nelerdir? Spor psikologlarının işlevleri nelerdir?
“Spor psikolojisi”, Amerikan Psikoloji Birliği’nin 1987 yılında psikolojinin 47. dalı olarak kabul ettiği görece yeni bir daldır. Spor psikolojisi spor bilimleri içinde yer alır.
Spor psikolojisi sporcuların motivasyonunu artırma, performansını artırma, antrenmanlarda öğrenmeyi artırma ve verimli olması, performansı düşüren engellerin ortadan kaldırılması gibi konularla ilgilenen bir uzmanlık alanıdır. Spor psikolojisinin alanları üç başlıkta incelenebilir:
– Performansı artırıcı uygulamalar,
– Motor öğrenmeyi, teknik ve taktik öğrenmeyi hızlandırıcı uygulamalar,
– Performansı olumsuz etkileyen ruhsal engelleri kaldırmaya yönelik uygulamalar.
Bu amaçları gerçekleştirmek için, spor psikologları akademik ve/veya uygulamacı spor psikoloğu olarak uzmanlaşır. Bu uzmanlık alanlarına göre, spor psikologları aşağıdaki işlevlerden birini veya birkaçını birden yerine getirirler:
– Spor psikolojisi danışmanlığı: Sporcuların içinde bulundukları koşullar ve yarışmalara bağlı olarak yaşayabilecekleri gerginlik, anksiyete, başarı/başarısızlık korkusu, motivasyon bozuklukları, yeme bozuklukları, madde kötüye kullanımı/bağımlılığı, sporcu-sporcu ve sporcu-antrenör ile sporcu-yönetici ilişkileri gibi konularda danışmanlık hizmetleri ile bunların giderilmesine yönelik girişimler; gerekirse, psikoterapi…
– Eğitim: Kuramsal eğitimin yanı sıra, zihinsel antrenman, ruh sağlığı konularında yardımcı olmak.
– Araştırma: Sporcuların kişilik özellikleri, motivasyonu, yeterli performans göstermesini önleyen etkenler, elit sporcular, bireysel ve takım sporlarındaki sporcular gibi konularda araştırma yapılır. Bu araştırmaların sonuçlarının uygulamaya konması önemlidir. Bunun için araştırma yapan spor psikoloğunun uygulama konusunda yeterli bilgiye (hatta deneyime) sahip olması istenen bir özelliktir.
Sporcunun psikolojik yönden hazırlanma sürecini anlatır mısınız?
Bir sporcunun yarışmaya psikolojik yönden hazırlanmasıyla ilgili olarak ayrıntılı yaklaşımlar ve ilkeler ortaya konmuştur. Bunlar amatör ve profesyonel tüm sporcu veya takım için geçerlidir; bir sporcuya veya takıma göre değişebilir.
Sporcunun psikolojik yönden hazırlanması bir süreçtir. Genel anlamda yarışma öncesi gibi düşünülse de, sporcu seçiminden itibaren başlayıp yarışma sonrasında da sürer. Konuya dar anlamda bakıldığında üç başlık önemlidir: Psikolojik hazırlanmanın ön koşulları, genel psikolojik hazırlık, özel psikolojik hazırlık.
– Psikolojik hazırlanmanın ön koşulları: Sporcunun kendisinin ve takım arkadaşlarının fiziksel, ruhsal, toplumsal yönlerden olumlu ve olumsuz yönlerini iyi tanıması; koçun spor, sporcular, antrenman, motivasyon, performansı artırma, iletişim, teknik, taktik, yarışmayı okuma gibi konularda bilgi ve beceri sahibi olması, bunları uygulamaya da koyabilmesi; spor psikoloğu varsa, stres, start telaşı, güdülenme gibi alanlarda işlevlerini yerine getirmesi.
– Genel psikolojik hazırlık: Bir sporcu veya takımın özelliklerine göre, motive edilmesini, teknik ve taktik açıdan yarışmada en yüksek performansı göstermesine yönelik girişimleri kapsar. Daha ayrıntılı belirtmek gerekirse, yarışmayla ilgili bilgilerin verilmesi, motivasyon, yeterli (uygun) uyarılmışlığı sağlama, rakip sporcu veya takımın güçlü ve zayıf yönlerinin belirtilmesi, teknik ve taktik çalışmaların yapılması, (varsa) performansı engelleyen etkenlerin ortadan kaldırılması bu grupta ele alınır.
– Özel psikolojik hazırlık: Bir yarışma, özellikleri nedeniyle veya sporcu için özel bir anlam taşıyorsa bu tür hazırlık gerekir. Örneğin, yarışma rekor kırma denemesiyse, şampiyonluk veya düşme söz konusuysa, prestij açısından önemliyse, canlı yayın yapılıyorsa… özel psikolojik hazırlık gerekir. Bu hazırlıklar özel motivasyonu, özel teknik ve taktik çalışmalarını, özel yerleri (teniste çim veya toprak kort), yarışmanın yapılacağı saatte antrenman yapmayı, hava koşullarına uygun ortamda antrenman yapmayı, start telaşını veya sürantrenmanı önlemeyi kapsar.
Sporcunun psikolojik yönden hazırlanmasının hem sporcunun hem de takımın özelliklerine göre düzenlenmesinin gerektiği akılda tutulmalıdır.
Sporcuların performansını engelleyen etkenlerin giderilmesi için neler yapılabilir?
Performansı engelleyen etkenlerin giderilmesinde ilk koşul bu etken(ler)in belirlenmesidir. Bunun için sporcuların kişilik yapıları, motivasyon düzeyleri, antrenman özellikleri, spor ve spor dışında ruhsal ve toplumsal sorunlarının olup olmadığı, stresle baş etme becerileri bilinmelidir.
Stresli sporcularda/takımlarda stresle baş etme becerileri geliştirilmelidir.
Motivasyonun aşırı veya çok az olması, içsel veya dışsal olması önemlidir. Aşırı veya çok az motivasyon start telaşı veya start tembelliği yaratarak başarısızlığa yol açar. Motivasyonun başarıyı olumlu etkilemesi için içsel olması istenir. Böyle durumlarda uygun düzeyde bir uyarılmışlık sağlanmaya çalışılır; motivasyonun kaynakları ve sapmalarının nedenleri araştırılır, bulunan etkenler ele alınır.
Sürantrenman, sporcunun/takımın ani bir performans düşüklüğüdür ve ardından tükenmişlik sendromu görülebilir. Nedenleri bireysel özellikler, antrenmanın çok ağır olması, çeşitli hastalıklar, madde kötüye kullanımı, doping, ani çevresel değişiklikler olabilir. Bu gibi durumlarda bir hekim yardımı gerekir; sporcu/takım her yönden incelenerek ilaç tedavisi ve/veya psikoterapi uygulanabilir.
Sorunlu sporcular antrenörler ve yöneticiler için en güç sorunlardan biridir. Sorunlar sporcunun bencil olmasıyla, antrenör ve antrenmanla, stresle baş edememeyle, başarı korkusuyla, sık yaralanmayla, depresyon gibi bozukluklarla ilgili olabilir. Bu sporcuların bedensel, ruhsal, toplumsal özellikleri gözden geçirilir; kişilik ve iletişim patolojisi ele alınır; güven duyguları artırılmaya çalışılır; bireysel veya grup psikoterapisi uygulanabilir; gerekirse, hekimden yardım istenir.
Spor ve cinselliğin bağlantısını açıklar mısınız?
Spor karşılaşmaları ve cinselliğin bir arada olmasının performansı olumsuz etkilediği yönünde genel bir kanı vardır. Bu konuda farklı görüşler vardır. Genel olarak çalışmalar, gözlemler ve görüşler cinsel ilişkinin performansı olumlu yönde etkilediğini veya etkilemediğini ortaya koymuştur. Sporcu davranışları ise daha çok yarışma öncesinde cinsel ilişkiden kaçınma yönündedir.
Cinsellik de bir fizyolojik dürtüdür ve cinsel ilişki sırasında harcanan enerji sanılandan çok daha azdır. Bazı ulusal takımlar olimpiyatlara sporcuların eşlerini de götürmektedir.
Yarışma öncesi cinsel ilişkinin performansa etkisi sporcudan sporcuya göre değişebilir. Bu konuda sporcu, antrenör ve spor psikoloğunun birlikte karar vermesi uygun olur.
Günümüz toplumlarında spora bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Günümüzde spor artık çok büyük bir ticari sektör, ülkelerin propaganda aracı, maddi ve manevi kazanç aracı olmuştur. Önemli olan tek şey “kazanmak”tır. Günümüzde amatör spor kalmamıştır. Tüm bu yaklaşımlara karşın, günümüzde toplumların en önemli kazancı “yaşam boyu spor, herkes için spor” kavramlarının gelişmesi olmuştur.
Fair playin önemini anlatır mısınız?
Fair play kavramı “dostluk, kardeşlik, saygı, tarafsızlık” anlamlarını taşır. Buna göre spor dostluktur, kardeşliktir, karşılıklı saygıdır; sporun en önemli amacı bunlardır, kazanmak değil.
Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi (1948), UNESCO-Uluslararası Beden Eğitimi ve Spor Tüzüğü (1978), Avrupa Konseyi (1992) spor yapma hakkını destekleyen kararlar almışlardır.
Fair play spor da şiddete, holiganizme karşı çıkar. Bununla ilgili birçok örnek verilebilir: Bir ulusal futbol maçında Alpay Özalan’ın gole giden rakip futbolcuyu düşürmeyen davranışı, Kasımpaşa-Torku Konyaspor maçında Ryan Donk’un davranışı.