Psikolojik Momentum / Spor Psikoloğu Osman Urfa

Psikolojik momentum; müsabaka anında motivasyon, konsantrasyon, özgüven, takım ruhu, hedefe doğru emin adımlarla ilerleme, enerjik olma, senkronize olma ve olumlu düşünme gibi psikolojik becerilerde yaşanan hızlı artış ve bu artışın performansa yansımasıdır. Psikolojik momentumun varlığı kesin olarak ispatlanmamasına rağmen çoğu sporcu, antrenör, spor psikoloğu tarafından kabul edilen bir kavramdır. Özellikle basketbol müsabakalarında spikerlerin, koçların en sık kullandığı kavramlardan birisidir “psikolojik momentum”.

Spor müsabakalarında özellikle tenis, basketbol, voleybol gibi skorun çok kısa sürede değiştiği branşlarda psikolojik momentum kavramı büyük önem kazanmaktadır.

Spor tarihi incelendiği zaman çok ünlü geri dönüş hikâyeleri görülür. Bu geri dönüşlerin temelinde “psikolojik momentum” vardır. Bu geri dönüş hikâyelerinden en çok bilinenlerden biri 2005 Şampiyonlar Ligi final maçıdır. Liverpool 3-0 mağlup durumdayken müthiş bir toparlanma örneği gösteriyor ve müsabakayı 3-3 bitiriyor. Penaltılarda ise Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kazanıyorlar. Özellikle müsabaka detaylı olarak incelenirse Liverpool oyuncularının jest ve mimiklerinde büyük bir inanç, cesaret, özgüven, istek, mücadele gibi psikolojik özellikler çok rahat bir şekilde görülebiliyor. Bu süreçte Milan takımının oyuncularında ise telaş, acelecilik, şüphe ve korku gözleniyor. Bu müsabaka, psikolojik momentum kavramını açıklamak için müthiş bir örnektir.

Burada çok önemli sorular ortaya çıkmaktadır.

Psikolojik momentum aslında neyi değiştirmektedir?

Aslında değişen şey sporcunun duygu ve düşünceleridir. Bu değişim, dolayısıyla davranışa da yansımaktadır. Momentum anında, özellikle sporcunun kontrol, iyimserlik, özgüven, motivasyon ve enerjik hissetme gibi duygularında büyük bir artış gözlenmektedir. Performansın içinde kaybolmuş gibi, sanki her şey otomatik pilotta ilerliyor gibi kolaydır.

Psikolojik Momentum nasıl başlatılır?

Psikolojik momentumun oluşmasında ya da yön değiştirmesinde iki tarafın da (takım veya sporcu) katkısı vardır. Sadece bir tarafın (takım veya sporcu) çabaları yeterli değildir. Bir taraf etkisini arttırırken diğer tarafın etkisi azalmaktadır. Bu nokta çok önemlidir. Bir taraf etkisini arttırırken diğer tarafın mücadeleyi bırakmaması, doğru hamleler yapması, taktikten vazgeçmemesi, özgüven, cesaret, konsantrasyon seviyesini kaybetmeden oyunda kalması gerekmektedir. Aksi takdirde momentum karşıya geçecek ve belki de oyunun kırılma noktası olacaktır. Özellikle bu tür kırılma anlarında psikolojik becerilerin önemi çok daha ön plana çıkmaktadır.

Peki, rakibin momentum kaybetmesi nasıl gerçekleşir? Rakibin hata yapmasını ve oyundan düşmelerini mi bekleyeceğiz?

Bu değişimi kendi lehimize nasıl çeviririz?

Değişim öncelikli olarak sporcunun zihninde başlar. Sporcunun özgüven kaybetmemesi, inancını yitirmemesi, konsantrasyon seviyesini arttırması ve meydan okuma becerisini hiç düşürmeden sürekli doğru hamleleri yaparak mücadeleyi sürdürmesi psikolojik momentum için öncelikli olarak yapılması gerekenlerdir. Bu süreçte sporcunun zihninde soru işareti olmaması gerekmektedir. Benzer şekilde rakip oyuncu veya oyuncular da aynı şekilde tepki gösterirlerse yani aynı şekilde özgüven, konsantrasyon ve mücadele ile karşılık verirlerse ortaya müthiş bir oyun çıkacaktır. Takımlardan ya da oyunculardan birisi psikolojik olarak zayıf düşerse psikolojik momentum onun aleyhine işlemeye başlayacaktır. İşte iki tarafta birbirine karşı bu şekilde fiziksel ve psikolojik olarak üstünlük sağlamaya çalıştığı zaman muhteşem bir müsabaka izleriz. Ve işte o zaman spordan keyif almaya başlarız.

Psikolojik momentum’u bireysel olarak veya takım olarak yakalayabilmek için zihinsel özelliklerin üst düzey kullanılması gerekmektedir. Takım sporu yapan sporcular için durum biraz daha farklıdır. Psikolojik momentum takım olarak gerçekleşmektedir. Takım olarak büyük bir ivme kazanılmaktadır. Başta açıkladığımız Liverpool-Milan maçı düşünülürse Liverpool’un takım olarak büyük bir inanca sahip olduğu, hiçbir oyuncunun tereddüt etmediği, korkmadığı ve mücadele ettiği görülmektedir. Milan ise Liverpool’un bu baskılı, inançlı ve mücadeleci oyununa uygun şekilde karşılık verememiş, 3-0 önde olmasına rağmen tereddüte düşmüştür.

Sonuç olarak, psikolojik momentum üzerinde psikolojik faktörlerin çok önemli rolü vardır. Duygu ve düşüncelerin farkında olunup toparlanma ve kontrol etme gibi beceriler geliştirilmesi gerekmektedir. Bu beceriler kolay gelişen beceriler değildir. Sporcular fiziksel antrenmanlar, taktik-teknik çalışmalar kadar zihinsel antrenman çalışmaları yaparak zihinsel olarak üst düzey seviyeye çıkabilirler. Bu konuda sporcular bireysel ve takım halinde spor psikoloğu desteği alarak zihinsel becerilerini geliştirebilirler. Bu sayede hem sporcuların performansları artacak hem spordan aldıkları doyum artacak hem de sporcular daha olumlu ve özgüven sahibi elit sporcular olacaklardır. Psikolojik momentum her zaman, her yönüyle kaliteli olan sporculardan yana olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir