“Mutlu Evliliklerin 7 Özelliği” adlı bir kitabınız çıktı. Niye mutlu evlilikleri konu edindiniz?
Bu kitap, mutlu eşlerle derinlemesine yapılan görüşmelerin sonunda yazıldı. Özellikle mutlu evlilikler üzerine yazdım. Çünkü mutsuz evlilikler sürekli gözümüzün önünde. Gazetelerin üçüncü sayfaları eşlerin birbirine çektirdikleri acıları gözler üzerine seriyor. Boşanan eşlerin hikâyeleri anlatılıyor. Ama mutlu eşlerin hikâyesini pek duymuyoruz. Onlar kendilerine sorulmadıkça konuşmuyorlar. Ben onları bulup sordum. Onlar da anlatmada cömert davrandılar.
Mutlu evliliklerin 7 özelliği neler?
1-Birbirlerine ve evliliklerine bakışları olumlu
2-Mutlu evliliklerde eşler farklılıklarını kabul ediyor
3-Birbirleriyle yıkıcı kavga etmiyorlar
4-Küs kalmıyorlar
5-Cinsel hayatlarını devam ettiriyorlar
6-Ortak yaşamdan kaynaklanan sorunları idare etmeyi beceriyorlar
7-Birbirleriyle arkadaşlıkları iyi
Günümüzde evliliklerin seyrine yönelik umutsuz ifadeler yaygın. Sizce evlilikler hakkında ne kadar umutlu ne kadar umutsuz olmalıyız?
Modern dönemde evliliklerin yürümediğini, evliliklerin eninde sonunda kötüye gideceğini, ya boşanmanın ya da sürünmenin kaçınılmaz kader olduğuna dair inançlar yaygın. Hâlbuki bu gerçekliğin bir yüzü. Öbür taraftan bu kişilerden daha fazla, evliliklerinden ve eşlerinden memnun kişiler de var. Çoğu kimse ise bu ikisinin arasında bir yerde. Ama toplamda evliliklerinden memnun olma oranı olmamadan daha yüksek. Bu sebeple evliliklerin seyri hakkında umutlu olmak için rasyonel gerekçeler var.
Kitabınızda, kiminle evlenirsek evlenelim bazı açılardan farklı olmamız kaçınılmaz diyorsunuz. Eşlerin farklılıkları ne kadar avantaj ne kadar dezavantaj?
Evlilikle ilgili bilimsel yayınlarda eşler arası benzerlik oranı arttıkça uyumun arttığı konusunda uzlaşma var. Ama kiminle evlenirsek evlenelim bazı özellikler açısından farklı olmak kaçınılmaz. Hatta ılımlı farklılıklar ilişkiye zenginlik bile katabilir. Ama spektrumun uçlarındaki aşırı farklılıklar sorun olur. Bu sorunları aşmanın tek yolu da bu farklılıklardan dolayı ilişkiye yansıyan sorunların farkında olup, farklılıkları kabul edip yönetmeye çalışmaktır.
Kitabınızda “evliliklerin yıkıcı üçlüsü” diye bir kavram kullanıyorsunuz. Bu kavram neyi ifade ediyor?
Şiddetli kavga, arkasından küsme ve dolayısıyla da cinselliği durdurmanın birlikte veya ardışık olması evliliğe yıkıcı etki bırakır. Bu üçlü bazı evliliklerde sık tekrarlanır. Hem evlilik güçlendirme eğitimlerimde hem eş terapilerinde bu yıkıcı üçlü var ise nasıl baş edileceği konusunda önerilerde bulunuyorum. Kitabımda bu baş etme yöntemlerini ayrıntılı anlattım.
Kitabınızın içeriği ile uyumlu şekilde evlilikleri güçlendirme eğitimi yapacağınızı söylüyorsunuz. Evliliğin eğitimi olur mu?
“Evlilik Güçlendirme Eğitimi” Türkiye için gerçekten de yeni bir kavram. Aslında Batı’da 40 yıllık geleneği oluşmuş durumda. Biraz da evliliklerde sorunların açık hale gelmesi ve boşanma oranlarının artışına yönelik önleyici tedbir olarak geliştirilmiş. Ben de bir program geliştirdim. Programı oluştururken benzer eğitim programları örneklerini inceledim, “Mutlu Evlilik Araştırması” sonuçlarını, eş terapileri deneyimimi dikkate aldım.
Eşlere tavsiyelerde bulunursanız ne dersiniz?
Mutlu evliliklerden alacağımız 7 ders var. Bunlar;
1-Eşine bakışını olumlu tutmaya çalış. Onun senin için özel taraflarını ön plana çıkar!
2-Kendinin ve eşinin kişilik özelliklerini ve aranızdaki farklılıkları tanı, kabul et ve yönetmeye çalış!
3-Eşinle yıkıcı kavga etme. Sorun olduğunda eşini can kulağıyla dinle, derdini kibarca anlatmaya çalış!
4-Eşine küsme, küsersen kısa sürede barış!
5-Eşinle cinsel hayatını durdurma, aksine sıcak tut!
6-Beraber yaşamanın sonucu olan ailelerle ilişkiler, para, ev işi, boş zaman, çocukların yetiştirilmesi konularında idareli ve eşinle dayanışma içinde ol!
7-Eşinle aynı zamanda arkadaş ol!