Koruyucu sağlık hizmetlerinin en önemlilerinden olan bağışıklama konusunda biraz bilgi alabilir miyiz? Aşıları neden öneriyoruz? Bu kadar önemli bir sağlık uygulamasını neden bazı aileler yaptırmak istemiyor?
Bağışıklama hizmetleri, bebekleri, çocukları ya da erişkinleri enfeksiyona yakalanma riskinin en yüksek olduğu dönemden önce aşılayarak bu hastalıklara yakalanmalarını önlemek amacı ile yürütülen önemli bir temel sağlık hizmetidir. Ülkemizde 1981 yılında “Genişletilmiş Bağışıklama Programı” başlatılmıştır. Bu programın amacı hassas yaş gruplarına enfeksiyona yakalanmalarından önce ulaşıp bağışıklanmalarını sağlamak, aşı ile korunulabilir hastalıklardan kaynaklanan hastalık, sakatlık ve ölümleri önlemektir. Bu program; boğmaca, difteri, tetanoz, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, tüberküloz, çocuk felci, hepatit B ve A, hemofilus influenza tip B ve suçiçeğine bağlı hastalıkların morbidite ve mortalitesini azaltarak, bu hastalıkları kontrol altına almak ve hatta tamamen ortadan kaldırmak amacı ile duyarlı yaş gruplarına enfeksiyona yakalanmalarından önce ulaşıp bağışıklanmalarını sağlamak için yapılan aşılama hizmetlerini içerir.
“Genişletilmiş Bağışıklama Programı”nın hedeflerinden bir diğeri her bir aşı için ülke genelinde %97 aşılama hızının devamlılığını sağlamaktır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2016 yılı itibariyle aşılama hızlarımız bu hedefi karşılamaktadır. Yine programın diğer hedefleri nedir diye bakacak olursak; 12-24 aylık bebeklerin %90’ını tam aşılı hale getirmek, 5 yaş altı (0-59 ay) aşısız ya da eksik aşılı çocukları tespit edip aşılamak, okul çağı çocuk aşılamalarında her bir antijende %95 aşılama hızına ulaşmak, tespit edilen tüm gebelere Tetanoz-difteri (Td) aşısı uygulamak, ülkenin poliodan arındırılmış durumunu sürdürmek, Maternal ve Neonatal Tetanozu elimine etmek, Kızamık Eliminasyon Programını yürütmek ve diğer aşı ile önlenebilir hastalıklar kontrol programlarını yürütmek olduğu görülmektedir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 2014 yılından beri maternal-neonatal tetanoz vakası görülmemiştir ve bu da programın başarılı olduğunun açık göstergesidir.
Yine kızamık aşı kampanyaları sayesinde ülkemizde kızamık artık ölümcül bir hastalık olmaktan çıkmıştır. Bazı aşı karşıtı kişiler “Eskiden aşı mı vardı, hastalığı geçirirdik, ne gerek var aşıya…” söylemleri ile kafa karışıklığı yaratmaya çalışsalar da dünyada hâlâ kızamıktan ölen çocuklar varken Sağlık Bakanlığının başarılı aşılama uygulamaları sonucunda 2002 yılından beri ülkemizde kızamıktan tek bir çocuk bile ölmemiştir.
Aşılarla ilgili medyada çıkan, kanıta dayalı olmayan yanlış söylemler, özellikle vücuda dışarıdan müdahale edilmesi konusunda çekinceleri olan bazı kişilerin çocuklarını aşılatmamaları ile sonuçlanabilir. Tüm dünyada aşı karşıtı gruplar vardır, neyse ki bunların yüzdesi oldukça düşüktür. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığının alanında uzmanlaşmış akademisyenlerden oluşan bir “Aşı Sonrası İstenmeyen Etki (ASİE) İzleme Kurulu” mevcuttur. Temel amacı aşının toplum tarafından kabul edilirliğinin ve hizmet kalitesinin artırılmasıdır. Özellikle medyada aşılar içinde koruyucu olarak bulunan bir civa bileşiği olan timerosal ile otizm arasında bir ilişki olduğuna dair söylentiler çok yıllar önce yayılmıştı. Ancak ABD’de aşı güvenliği üzerine yapılan çalışmalar ve izlemlerde timerosal içeren aşılar ile gelişimsel bozukluk ya da otizm arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır. Aşı uygulamaları ile ilgili yanlış bilinenlerden biri de aşı öncesi ve hemen sonrası koruyucu ateş düşürücü önerisidir. Bu yanlıştır. Parasetamol türevi ilaçlar gerçekten aşı ile ilişkili ateş ve ağrıyı azaltırlar, ancak aşının koruyucu etkisini de azaltırlar. Bu nedenle yüksek ateş olmadıkça aşı sonrası ateş düşürücü önerilmez.
Yumurta alerjisi olan çocukların aşı olmasında bir sakınca var mı?
Kızamık aşısında daha az olmak üzere hem kızamık hem de grip aşısı içerisinde yumurta proteini vardır. Ancak kanıta dayalı kaynaklar, yumurta ile ciddi alerjisi olsa bile kızamık aşısını önlem altında yapın demektedir. Önlem altında demek bir sağlık kuruluşunda alerji gelişirse müdahale olanaklarının olması kastedilmektedir.
Grip Aşısı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kronik hastalığı olan tüm çocuklara ve erişkinlere, gribe bağlı olası riskli durumları engellemek için grip aşısını her sene yaptırmaları önerilmelidir. Özelikle diyabeti olan hastaların mutlaka Pnömokok ve Grip aşısını yaptırmaları gerekiyor. Çünkü bu hastalıklar geçirildiğinde şeker kontrolünü bozabilir. Grip aşısıyla ilgili bazı yanlış şeyler de konuşuluyor. Türkiye’de bulunan grip aşısı canlı bir aşı değildir, bugüne kadar da ülkemizde canlı grip aşısı kullanılmadı. Bu nedenle “cansız aşı yaptırın” önerisi yanlıştır. Zaten başka seçenek bulunmamaktadır. Canlı bir aşı olmadığı için “aşı oldum sonra hastandım” söylemi de sadece tesadüftür. Bağışıklık sistemi zayıflamış birine bile yapmış olsanız, en fazla olacak şey aşıdan beklenen koruyuculuğun oluşmamasıdır. Grip aşısı kimlere yapılsın? Kronik hastalığı olan tüm bireylere, 6 ay-6 yaş arası tüm çocuklara (bu yaşlar çocukların kreşe gittiği, kalabalık ortamlara girdiği, sosyalleştiği, sık hastalandığı dönemler), gebelere, sağlık çalışanlarına ve yaşlı bireylere grip aşısı yapılmalı. Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığımızın da önerisi bu yönde. Gebelere tetanoz aşısını önerdiğimiz gibi grip aşısını da önermeliyiz.
Daha çok cinsel yolla bulaşan ve kadınlarda genital siğil, rahim ağzı ve vajina kanserine yol açabilen human papilloma virus (HPV) aşısı ile ilgili ne söylemek istersiniz?
Kanserden koruyan bir aşı var desem yaptırmak istemeyen çıkmaz sanırım. İşte HPV aşısı kızları rahim ağzı kanserinden, erkek çocuklarını ise penis kanserinden koruyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2014 önerileri: Tüm kız çocuklarına rutin HPV aşılaması, tercihen 9-13 yaşında, 15 yaşından önce olan aşılamalarda 2 doz yeterli koruma sağlıyor, ancak 15 yaşından sonra aşılama yapılacaksa 3 doz aşılama gerekli. Aşının koruyuculuğu %95’in üzerinde ve ortalama 10 yıl sürüyor.
Sonuç olarak aşılama tıp tarihinde sağlık hizmetleri içerisinde çok önemli bir yere sahip. Ucuz, kolay uygulanabilen sağlık uygulaması. Hastalıklardan korunmanın en kolay yolu. Dolayısıyla bizim her zaman aşıların arkasında olmamız gerekli. Aşılar hakkında kanıta dayalı bilgilendirmelerde bulunup toplumumuzu bu konuda bilinçlendirmeliyiz ki sağlıklı bir toplum inşa edebilelim.