Şenel İlhan Beyefendi bir irfan yolcusu, bir hakikat temsilcisi, 25 yıldır yayıncılık faaliyetleri sürdüren bir yazar, orijinal fikirleri olan özge bir fikir adamı, ilmî/ahlakî/felsefî/dinî yönden insan yetiştiren sıkı bir eğitici ve topluluklara sürekli hitap eden bir sivil toplum lideri olmasının yanı sıra, Gönül Dergisi’nin bu güzide sayısında anlatıldığı üzere, aynı zamanda, bizzat kendisinin dövüş sanatlarındaki tekniklerini ortaya koyduğu Hankando sporunun da dünyadaki tek temsilcisidir.
Pek çok dövüş sanatı üstadı tarafından takdir edilen bu yönü, yetiştirdiği öğrencilerle de görünür kılınmıştır. Yakın zamanda aldığı Grandmaster belgesi, bunun yetkili mercilerde kabul gördüğünün de tescilli göstergesi olmuştur.
Çok akıl, yüksek manevi kabiliyet, her bakımdan manevi eğitimden geçmiş bir kalp, Allah’a adanmış bir ömür, bütün becerilerine rağmen tüm imkânlarını muhataplarının problem ve ihtiyaçlarına, maddi manevi gelişimine harcayan bir enerji, gören herkesin bir şekilde öğrenciliğine talip olabileceği bir diyaloğa imkân sağlayan bir merhamet ve duruş, hemen sizi düşünmeye sevk ediyor. Kendi deyimiyle: “Dövüş sanatlarını bilmek, insandan 300 nefs hastalığını alır.” O dövüş sanatlarını, ruhî disiplinlerde yol aldıran bir dayanak olarak düşünmüş ve çevresine de insanlığın yararına bir disiplin olarak sunmuştur.
“Han: baş, hakan” “Kan: soy, soylu” “Do: felsefe, yol” demek. Hankando’yu “Soylu Hakanların Yolu” anlamında düşünebiliriz. Bütün dövüş sanatlarındaki tekniklerin hepsini özünde barındırıyor. Tekvando, Karate, Kung Fu ve buna benzer bütün dövüş tekniklerinin hepsini aynı anda içerisinde barındıran bir sistem. Bir insan, hangi dövüş sanatına yatkınsa ona uygun yönlendiriliyor. Hangi ortamda hangi mesafede ne gerekiyorsa o teknik ön plana çıkıyor. Serilik, kısa-uzun boy, mesafe ayarı gibi argümanlar değerlendiriliyor. Kişinin anatomisine, fiziksel/ruhsal yapısına göre ne gerekiyorsa ona göre bir teknikle donatılıyor. Sınırlandırılmış, zoraki bir ayak ya da kol darbeleri ön planda olmak üzere adam yetiştirilmiyor. Hepsinden ne gerekiyorsa sentez yapılıyor ve en etkin sonucun alınması sağlanıyor. Yani kısaca herkesi bir kalıba sokmak yerine herkesin ihtiyacı tespit edilip ona göre bir eğitim metodu öngören, yeni, gelişmiş bir sistem ortaya çıkmış oluyor. Tabi bir de bu sistemin manevî diyebileceğimiz, diğer savunma sporları gibi esas amacı, felsefesi var. Amacı, asla insanlara zarar vermek, insanları yok etmek değil ama kötülükleri bertaraf edebilmek… Ancak en önemli olanı, insanı imar etmek, yeniden yapılandırmak, topluma faydalı, iyi bir insan haline getirmek. Bu sistemin amacı özellikle diğerlerinden farklı olarak, bir bireyin toplum içerisinde, günlük, güncel hayatını unutmadan özgüvenli, kendini savunabilen, haklarını koruyabilen bir kişilik olarak yetişmesini sağlamak. Günlük duruşunda, ahlakı, dürüstlüğü ön plana koyan, yaptığı hataları, geçmişini telafi etmesini bilen kişiler yetiştirmek…
Hankando anlatılarına; “İlim, Müslüman’ın yitik malıdır; nerde bulsa onu alır.” hadisi doğrultusunda, insanın, bireyin inşasına, yapılanmasına, yenilenmesine yarayan, nerede bir savunma tekniği ya da güzel bir ahlak, duruş varsa hemen onu alan, bünyesine adapte eden, böylelikle kendisini sürekli gelişim ve değişim içerisinde kılan bir sistemdir, diyerek başlayabiliriz. Kendine özgü, orijinal birçok pratiği ile birlikte yeni tasarlanan ve bir sistem haline getirilen bu çok etkileyici savunma-dövüş sanatını, bir nevi kişisel/manevi gelişim faaliyetler bütünlüğü kapsamında incelediğimiz takdirde Hankando’nun doğrudan esas hedefi bireydir. Özgüvenli, kendini savunabilen insan ortaya çıkartmak, ciddi, dürüst, güvenilir, huzurlu, sakin, neşeli ama gerektiğinde gazap kuvvetini devreye sokabilen, kötülüklere karşı koyabilen ve onları bertaraf etmesini bilen bireyler yetiştirmek, bu anlamda eğitimli insanları topluma kazandırmaktır.
Hankando sistemi bütün bunları gerçekleştirirken, dikkat ettiği çok önemli bir husus daha var: günlük hayat ve günlük hayatın gerçeklerinden asla kopmamak. Bilakis içinde bulunulan çağın bilincinde olarak faaliyetlerine devam etmek. Bu sistemde yer alan bir insanın, her geçen gün toplum içerisinde daha çok seven, sevilen, güvenen, güvenilen, başarılı ve mutlu olması amaçlanmış… Başladığı andan itibaren, zamanla bu sporu, bu disiplini bilmeyen ya da hiç ilgilenmeyen kalmayacak şekilde, çok yüksek bir kültürün bir parçası olma umutlarını yeşerten bir sistem olarak kuruluyor. Netice itibariyle, Hankando sisteminin, toplumun her meslek ve görevlisinden; mühendis, doktor, öğrenci, yönetici vb. ile toplumun her kesiminden; yaşlı, genç, çocuk herkesi kapsayacak şekilde, onların kişisel/manevi gelişimlerini tamamlayıcı, ruhsal ve bedensel sağlıklarını koruyucu çok gelişmiş, sofistike, mükemmel bir sistem olduğunu söyleyebiliriz.
“Hankando Özel Sayısı” olarak hazırladığımız bu dosyada, Wushu Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahman Akyüz, JKD Tarihi ve Dövüş Sporları Felsefesi üzerine Siju Yüksel Yılmaz, Kung Fu Duayeni Cevat Alp, Grand Master/Soke Şefik Gülten, World Budo Grandmaster Züber Saydan, Master Fikret Yiğit, Tiger Hong Kong Shaolin Kung Fu Grandmaster 7.Dan Ali Rıza Yöndem ve “Yeni bir stil Hankando” üzerine röportaj yapılan yetkin spor adamları… Ayrıca Olimpiyat 3. sü Boksör Yakup Kılıç, Uzakdoğu Sporları Antrenörü Mustan Özkaran, Başpehlivan Serhat Balcı, Türkiye’deki ilk Kung Fu hocalarından Enver Beygova, beyanatlarıyla bu sayıya katkıda bulunan mümtaz isimler… Yine Endüstri Mühendisi – Ergonomist Kenan Karaerkek’in Hankando Felsefesine ait makalesi, konuyu farklı boyutlarıyla ve özüne uygun olarak ortaya koyuyor.