Gıda İsrafının Boyutları / Dr. Hasan Durmuş

Hâkim olan iktisat anlayışı ile gıda israfı ya da aşırı tüketim arasındaki ilişkiye dair neler söylenebilir? Tüketimle var olmak vb. ne tür duyguların insanda böyle bir etki yaptığı düşünülebilir? Tüketim kültürünü besleyen unsurlar nelerdir?
Klasik iktisat temellerine dayanan kapitalist sisteme göre iktisat kıt kaynakların, insanın sınırsız ihtiyaçları karşısında etkin dağıtılmasıdır. Etkin dağıtım, ürünlerin ekonomik ajanlar arasında ihtiyacı tam olarak karşılayacak şekilde paylaşılmasını ifade etmektedir. Bu yaklaşıma göre insan açgözlüdür, kanaat etmez, daima en fazlasına talip olmaktadır. Kapitalist sistemin çalışabilmesi için rasyonelliğin olması, piyasaya giriş çıkışın serbest olması, bencil olması, tam rekabet koşulların bulunması, sınırsız mülkiyet hakkı olması ve ahlaki değerlerin dikkate alınması gerekmektedir. Tüketiciler, özel mülkiyetine sahip oldukları mal ve hizmetleri diledikleri gibi kullanabilme haklarına sahiptirler. Mal ve hizmet mübadelesinde daha fazla kâr elde etme amacıyla hareket eden klasik iktisat, bu amaçlara özel mülkiyet ve sermaye birikimi ile ulaşabileceğini ileri sürmektedir (Ölmezoğulları, 2016).
İnsanlar tüketim tercihlerini, ürünlerin faydalarına, kendilerine sağladıkları itibara, kimliğe göre yapmaktadırlar. Örneğin tüketiciler, sadece teknolojik olduğu için iPhone kullanmamakta, Adidas’ı sadece kaliteli ve iyi bir spor ayakkabısı olduğu için tercih etmemekte; bu gibi markalar bireylere farklı kimlik, statü ve fayda sağladığı için kullanılmaktadır (Albayrak, 2017). Tüketim, tüketilen ürünlerden fizyolojik ihtiyaçların karşılanması ve bunun yanında söz konusu ürünler üzerinden statü, kimlik ve kabul görmek amacıyla yapılmaktadır (Akyüz, 2015). Tüketim sosyo-kültürel ve ekonomik bir olgu olmaktadır. Bir başka ifadeyle tüketici, mal ve hizmet seçiminde ekonomik unsurlara dikkat etmekte, bulundukları toplumun sosyo-kültürel özelliklerine göre hareket etmektedir (Douglas ve Isherwod, 1999, s. 8). Tüketicilerin bulundukları çevrenin sosyo-kültürel özelliklerini benimsemesindeki en önemli faktör mahalle baskısıdır. Çünkü utanma/ayıplanma gibi sosyal tepkiler bireylerin çevreye uygun hareket etmesini sağlamaktadır. Mahalle baskısı tüketimde çok önemlidir ve hatta tüketimin doğal hızlandırıcısıdır (Batı, 2016, 19). Tüketiciler, toplumun bir parçası olabilmek için ve toplumdan dışlanmamak için tüketim yapma gereksinimi duymaktır (A. Özoran, 2017). Ayrıca kapitalizmin varlığı, üretilen ürünlerin satılmasına bağlı olmaktadır. Bu nedenle kapitalist sistem zaruri gereksinmelerin yanında istek ve arzuları önceleyen gereksinmeler ortaya çıkarmak zorundadır (Aydoğan, 2009).
Kısaca ifade etmek gerekirse hâkim iktisat anlayışı sonucunda ortaya çıkan bolluk ve tüketim artışı insanları savurgan ve israf eden bireyler haline dönüştürmektedir. Sombart’a (1998, s.159-155) göre israf ticaret açısından faydalı ancak bireyler için zararlıdır. Bunun nedenini ise Sombart şöyle açıklamaktadır: Zenginlerin yaptıkları aşırı harcamalar sayesinde dezavantajlı gruplar aç kalmaktan kurtulmaktadır. “Bana fırlatıp attığın şeyi söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.” diyen Jean Baudrillard göre bütün toplumlar her zaman zorunlu harcama ötesinde har vurup harman savurmuş, harcamış ve tüketmiştir, çünkü toplum gibi birey de sadece var olmadığını, ama yaşadığını aşırı, gereğinden fazla bir tüketimde hissetmektedir.(Baudrillard, 2020, s. 40–41).
Fromm’a (2004, s. 20) göre sadece mutluluğa ve hazza ulaşma isteği ve bencillik, çıkarcılık, sahip olma arzusu, doyumsuzluk varsayımlarının yanında maksimum faydaya ulaşma arzusu toplumları aşırı tüketmeye yöneltmektedir. Bu yönelme toplumsal çöküşleri beraberinde getirmektedir. Örneğin insanlar daha az çalışmak, daha fazla dinlenmek, çıkarcı ve hazcı duygularını tatmin etmek istemektedir. Bu aşırı tüketim isteğinin sosyal, ekonomik, psikolojik ve kültürel tahribata neden olduğu söylenebilir. Bunun nedeninin ise kapitalist sistemin bencillik, rasyonellik, sınırsız mülkiyet anlayışı, ahlaki değerlerin dikkate alınmaması, borçlanma imkânlarıyla tüketimin artırılması ve her şeyin meta olarak görülmesi gibi varsayımların olduğu söylenebilir. Ayrıca aşırı tüketme isteği yardımlaşma, dayanışma, diğerkâmlık duygularını zayıflatmaktadır.
Toplumları aşırı tüketme isteğine yönelten faktörler şu şekilde özetlenebilir:
• Hâkim iktisadın bencillik, mutlak mülkiyet, ahlaki değerlerin yok sayılması gibi anlayışları benimsemesi,
• Borçlanmanın yaygınlaştırılması,
• Reklamlarla güdülerin yönlendirilmesi,
• Kitle iletişim araçlarıyla arzu ve isteklerin tetiklenmesi,
• Kaynaklara kolay bir şekilde ulaşılıp verimsiz bir şekilde kullanılması,
• Toplumların moda, lüks yaşam, bulunduğu çevreye göre yaşama isteği.
Bu faktörler sonucunda ortaya çıkan aşırı tüketim, bencil, kendi faydasını düşünen materyalist bir bireyin ortaya çıkmasına, kaynakların azalmasına, israfın artmasına, çevrenin bozulmasına neden olmaktadır.
İsrafın artması, kaynakların etkin kullanılmamasıyla ilişkilendirilebilmektedir. Verimsiz kullanılan kaynakların başında da gıdalar gelmektedir.
Gıda israfının boyutlarına dair veriler bize neler söylüyor? En çok gıda israfı hangi ürünlerde ortaya çıkıyor? İsraf türlerine dair neler söylenebilir?
Wrap (2021) raporuna göre, dünya genelinde her yıl toplam 931 milyon ton gıda israf edilmektedir. Türkiye’de her yıl kişi başına 93 kilogram yiyecek çöpe atılmaktadır. Toplamda her yıl 7,7 milyon ton gıda israf edilmektedir. Dünyada 800 milyondan fazla insan açlık çekmektedir. Gıda kayıplarının parasal değerinin 400 milyon dolardan fazla olduğu tahmin edilmektedir. TİSVA (2019) raporuna göre ise,
● Üretilen gıdanın her yıl üçte biri kayboluyor ya da israf ediliyor.
● Dünyada yıllık 1,3 milyar ton gıdaya israf edilmektedir.
● Gelişmiş ülkelerde israf edilen gıdanın maliyeti 680 milyar dolar iken gelişmekte olan ülkelerde bu rakam 310 milyar dolardır.
● Meyve ve sebzeler en yüksek oranda israf edilen gıda ürünleridir.
● Gıda atığı miktarı bugün olduğu gibi artmaya devam ederse, gıda atığı miktarının 2030 yılında 2,1 milyar tona ve 1,5 trilyon dolar israf tutarına ulaşacağı tahmin edilmektedir.
● Türkiye’de yılda israf edilen gıda miktarı 26 milyon tondur. Bu miktar 214 milyar Türk lirasına karşılık gelmektedir.
● Türkiye’de bir yılda yetişen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25-40’ı kaybolmaktadır veya israf edilmektedir.
● İsraf konusunda iyimser tahminle TÜBİTAK tarafından yapılan araştırmalara göre, israf edilen sebze ve meyve miktarı 12 milyon ton ve 25 milyar Türk lirası değerindedir. Bu miktar, Türkiye’nin toplam meyve ve sebze ihracatının dört katından fazladır.
● Türkiye’de günde 4,9 milyon ve yılda 1,7 milyar ekmek israf edilmektedir.
Bizim yaptığımız saha çalışmasının sonuçların göre gıda israfının boyutu ve etkileri ise şu şekildedir:
Hanehalkına yönelik yapılan çalışmanın sonuçlarına göre;
Araştırmaya katılan hanehalkının toplam tüketim miktarı 75 ton 375 kg olarak tespit edilmiştir. Hanehalkının, gıda sepeti içerisindeki ürünlerden en çok 45 ton 715 kg domates, 5 bin 261 adet (1368 kg) ekmek, 2 ton 173 kg yoğurt, 1 ton 890 kg peynir, 1 ton 341 kg makarna, 1 ton 77 kg patates ve meyvelerden 1 ton 93 kg karpuz tükettiği tespit edilmiştir. Tüketmek amacıyla alınan ürünlerin tüketilmeden bırakılan aylık toplam ürün miktarı 3 ton 708 kg, haftalık olarak 927 kg olduğu tespit edilmiştir. Tüketilmeyen ve bırakılan ürünler içerisinde bulgur %13,22 en fazla paya sahip olmaktadır. Ayrıca bırakılan ürünler içerisinde kuru fasulye yaklaşık olarak %10, meyve olarak ise armut/ayva %12, şeftali %10’luk bir paya sahip olmaktadır. Araştırmaya katılan hanehalkının, kişi başı haftalık gıda israfı 2,08 kg, yıllık olarak ise 99,84 kg’dır. Hanehalkının yıllık gıda israf tutarı 567.107,88 TL, aylık toplam gıda israf tutarı 47.258,99 TL, haftalık olarak ise 11.814,75 TL olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca hanehalkının kişi başı haftalık gıda israfı tutarı 26,5 TL olduğu belirlenmiştir.
Katılımcılara birden fazla cevap verebildikleri “Hanelerdeki gıda israfının temel sebebi nedir?” sorusu sorulmuştur. 350 katılımcı, hanelerdeki israfın ihtiyaçtan fazla ürün alınmasından kaynaklandığını belirtmiştir. 297 katılımcının işaretlediği “ürünlerin bayatlaması ve bozulması” seçeneği en fazla belirtilen ikinci yanıt olmuştur. Diğer yanıtlar ise şu şekildedir: 241 katılımcı yemek masalarından çok fazla çeşit olmasından, 225 katılımcı tabaklara fazla öğün konulmasından, 208 katılımcı tabaklarda öğün bırakılmasından ve 100 katılımcı da ürünlerin kolay bir şekilde elde edilmesinden dolayı israfın meydana geldiğini belirtmiştir.
Aşırı tüketimin ve tasarrufun israfa etkilerine yönelik algıları tespit etmek amacıyla araştırmaya katılan hanehalkına, “Aşırı tüketimin gıda israfını artırdığını düşünüyor musunuz?” ve “İsrafın artmasının tasarrufları azalttığını düşünüyor musunuz?” soruları sorulmuştur. “Aşırı tüketimin gıda israfını artırdığını düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların %85,4’ü evet olarak cevap vermiştir. Bu bağlamda katılımcıların aşırı tüketim ile israf arasında bir ilişki olduğuna dair bir algıları olduğu söylenebilir. 28 katılımcı ise aşırı tüketimin israfı artırmadığını ifade etmiştir.
Katılımcıların tasarruf ve israfa yönelik algılarını belirlemek amacıyla sorulan “Aşırı tüketimin gıda israfını artırdığını düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yaklaşık %87’si evet olarak cevap vermiştir. Bu verilerden hareketle katılımcıların israf arttıkça tasarrufların azalacağına yönelik algıları olduğunu söylenebilir.
Pazarda yapılan tasnif sonuçlarına göre;
Çarşamba pazarında yapılan gözlem ve tasnif çalışması sonucunda 302 kg sebze ve 381 demet yeşillik(dereotu, yeşil soğan, maydanoz vb.) ürün toplanmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen ürünlerin toplam değeri 2.112,32 TL olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen ürünlerin haftalık ortalama değeri ise 192,02 TL’dir. Pazarda en fazla biber, salatalık, domates ve soğan gibi ürünlerin israf edildiği gözlemlenmiştir.
Çarşamba pazarında 11 hafta boyunca yapılan gözlemler sonucunda düzenli olarak farklı grupların atılan ürünler içerisinden yenilebilir gıda ürünleri topladıkları gözlemlenmiştir. Bu farklı gruplar yerli ve göçmenlerden oluşmaktadır. Bu gruplar eşleriyle, çocuklarıyla, tek başlarına, üç tekerlekli bisikletleriyle atılan gıda ürünleri içerisinden yenilebilir olan ürünleri toplamaktadır. Her grubun mevcut kapasiteleri kadar ürün topladığı tespit edilmiştir. Bu gözlemler, araştırma boyunca elde edilen gıda miktar ve tutarının minimum düzeyde olduğunu göstermektedir. Bu deneyimler gıda miktar ve tutarının, araştırma sonucunda elde edilen verilerden kat kat daha fazla elde edilebileceğini göstermektedir.
İsraf; mevcut kaynak ve koşulların verimsiz, hesapsız ve ölçüsüz kullanılmasıdır. İsraf türleri ise maddi ve manevi israf başlıkları altında ele alınabilir.
Maddi Hallerdeki İsraf
Maddi israf, barınma, giyecek, yiyecek-içecek ve doğal kaynakların israfı olarak ifade edilebilir. Bunlar içinde en çok dikkat çeken de yiyecekte-içecekte yapılan israftır (Erdem, 2014, s. 295).
İnsanın hayatını idame ettirebilmesi için yemesi ve içmesi bizzat Allah’ın emridir. Nitekim Yüce Allah: “Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (Araf,7/31) buyurmaktadır. Bu ayette bir taraftan insana yemesi içmesi emredilirken diğer taraftan da yeme ve içmede israftan kaçınması emredilmektedir. Hz. Peygamber “İnsana belini doğrultacak birkaç lokma yeter. Eğer mutlaka yemesi gerekli ise, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içmeye, üçte birini de nefes almaya ayırsın.” (İbn Mace, Et’ime, 50) buyurmaktadır (Özafşar vd., 2020b, s. 575). Bu hadis, yeme-içmede israf sayılacak bir derecede fazlalığa kaçmanın insana vereceği zararlara dikkat çekmektedir. Aynı zamanda insan sağlığı için güzel bir ölçü getirmektedir. İslam âlimleri, yeme ve içme konusunda israf ve iktisatla irtibatlı olarak şu ölçüyü ifade etmişlerdir: İnsanın sağlığına zarar verecek kadar karnını tıka basa doyurması israf; normal şekilde karnını doyurması caiz; karnını tam doyurmadan sofradan kalkması ise müstehabdır (Özdal, 2015, s. 57).
İslam, insanların temiz ve güzel giyinmesini istemektedir. Fakat lüks ve kibir yönünden israfa kaçılmamasını istemektedir. Günümüzde moda ve marka anlayışı insanların israfa yönlenmelerindeki faktörlerden bir tanesidir. Kullanım ömrü olmasına rağmen modası geçti diye bazı ürünleri bir kenara atıp yenilerini almak giyim kuşam israfına en iyi örnek olmaktadır (Yiğit, 2007, s. 161).
Hadislerde ise şu rivayetler misal verilmektedir: “Hz. Peygamberin tabiata yaklaşımı, Kur’an ayetlerinden hareketle en başta tevhid inancına dayanmakta olup ibret ve tefekkür merkezliydi. Hz. Peygamber, doğal kaynakların kullanımında açgözlülük, israf ve sömürüyü engelleyecek ahlâkî denetim kanalları oluşturmaya gayret etmiştir. Nitekim Kur’an’da da müminler, yersiz ve gereksiz harcamalardan sakındırılmıştı.
Hz. Peygamber bu hususu, “İsraf veya kibir karışmadıkça yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz ve giyininiz.” sözleriyle ifade etmiştir. Eğer iktisatlı hareket edilir, insanın bitmek tükenmek bilmeyen arzuları denetim altına alınır ve israftan sakınarak dünya imar edilirse kimse aç ve açıkta kalmazdı.” (Özafşar vd., 2020e, s. 373). Resûlullah (s.a.v.) bu hadislerinde mümine sade ve mütevazı giyinmeyi tavsiye etmektedir. Çünkü giyinmede israfa kaçıp lükse girmenin insanı kibre götürme ihtimali vardır. Kibre düşmemek için ise orta yollu yani iktisatlı olmak gerekir. Bunun için de tevâzu ve sadelik önemlidir (Özdal, 2015).
Enerji, su, ağaç vb. doğal kaynakların israfı kâinatın dengesini bozmaktadır. Su, canlılar için en hayatî öneme sahip bir nimettir. Birleşmiş Milletler verilerine göre bugün dünyada 1,4 milyar kişi, temiz, içilebilir sudan mahrum durumdadır. Yine dünya nüfusunun %40’ı (2,6 milyar kişi), sağlık açısından uygun olmayan suyu tüketmek mecburiyetindedir. Sağlıklı olmayan suların sebep olduğu kolera, ishal ve tifo gibi hastalıklardan, sadece 1 dakikada 15 kişi ölmektedir.
Manevi Hallerdeki İsraf
Manevi israf; fikir, düşünce, sağlık ve ahlak gibi değerlerin verimli bir şekilde kullanılmaması olarak ifade edilebilir. Resûlullah (s.a.v.) her şeyde ümmetine istikameti ve dengeli davranmayı tavsiye ettiği gibi amelde de israfa düşmeden itidali korumayı tavsiye etmiştir (Özdal, 2015). Manevi israf; insan israfı, sağlık israfı, zaman israfı, sevgi israfı, gülme ve konuşmada israf şeklinde özetlenebilir.
İnsan İsrafı: Allah katında yaratılmışların en değerlisi insandır. Kur’an-ı Kerim’de insan israfından bahseden ayetler, yiyecek, içecek maddelerinin israfından bahseden ayetlerden daha fazladır (Soysaldı, 2005, s. 111). Kendi nefsine zulmederek inkârı tercih etmek suretiyle israf eden kâfirler, dünyada sıkıntılı bir hayat yaşayarak, cehenneme atılarak cezalarını çekeceklerdir. Kur’an-ı Kerim’de israfçı insanlardan bir kısmının da yeryüzünde bozgunculuk yapan, ıslah etmeyenler olduğu ve onlara katiyen itaat edilmemesi gerektiği şöyle haber verilmektedir: “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.” (Şu’ara, 26/151-152).
Zaman İsrafı: İnsanın hesapsızca harcadığı kaynaklardan biri de zamandır. Zaman israfı, Allah’ın vermiş olduğu zamanı yerli yerinde kullanmamak demektir. Müslümanın fayda getirmeyen yerlerde ömür tüketmesi yasaktır (Soysaldı, 2005). İnsanın ana sermayesi olan ömrünü israf etmektedir. İbn Abbas’ın (ö. 68/687) (r.a.) rivayet ettiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “İki nimet vardır ki insanların çoğu bunlarda aldanmışlardır. Bunlar, sıhhat ve vakittir.” (Buhârî, Rikak 1) (Özafşar vd., 2020c, s. 522). Ahiretteki hesabın asıl konusu israf olacak o hâlde… Maddi manevi, insana her ne bahşedilmiş ise onun israfı. Bu yüzden Resûlullah’ın bir adama verdiği şu nasihate dikkatle kulak verilmelidir: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bilmelisin: Ölümünden önce hayatının, meşguliyetinden önce boş zamanının, fakirliğinden önce zenginliğinin, ihtiyarlığından önce gençliğinin ve hastalığından önce sağlığının.” (Hâkim, Müstedrek, IV, 341) (Özafşar vd., 2020c, s. 518).
Sevgi ve Nefrette İsraf: Müslümanın sevgisinde de itidali koruyup israfa girmemesi gerekir. Müslümanın hayatı her zaman ve her durumda orta yoldur. Sevmede ölçüyle alâkalı bir rivayet şöyledir: Her zaman olduğu gibi sevgi konusunda da ölçülü olmayı emreden Allah Resûlü şöyle buyurmuştur, “Sevdiğin kimseyi ölçülü sev ki bir gün sevmeyeceğin bir kişi olabilir. Sevmediğin bir kimseyi de ölçülü şekilde sevme ki günün birinde çok sevdiğin bir kimse olabilir.” ( Tirmizî, Birr, 60) (Özafşar vd., 2020c, s. 83).
Sağlıkta İsraf: “Allah’tan af ve âfiyet isteyin. Zira hiçbir kimseye yakînden (imandan) sonra âfiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir.” (Tirmizî, Daavât 106;) (Özafşar vd., 2020e, s. 444). Sıhhati kaybetmemek için tedbirli olmak, sağlıktaki israfın önüne geçebilmenin ilk şartı olmaktadır (Özdal, 2015).
Gülmekte İsraf: Güler yüzlü olmak, insanlar arasında sıcaklığı, güveni ve yakınlaşmayı sağlamaktadır. Gülmek kalbi ve ruhu rahatlatmaktadır. Fakat İslam her şeyde dengeli ve ölçülü olmayı emretmektedir. Bu nedenle gülmede de aşırılık israf olarak ifade edilmektedir. “Çok gülmek, çok konuşmak ve merhametsizlik kalbi hastalıklı bir yer hâline dönüştürmektedir.” “Merhamet ancak kalbi katılaşmış inançsız bedhahların kalbinden kaldırılmıştır.” (Hâkim¸ Müstedrek¸ “Tevbe ve İnâbe” H.no:7632) (Özafşar vd., 2020c, s. 66).
Konuşmada İsraf: “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf,50/18) (Özafşar vd., 2020b, s. 538). “Bilmediğin şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalp gibi azaların hepsi de yaptıklarından sorumludurlar.” (İsra,17/36) (Özafşar vd., 2020a, s. 377). Resûlullah (s.a.v.); “Konuşurken (çok iyi kelam etmek için) kendisini aşırı zorlayanlar (haddi aşanlar) helâk oldular.” buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı. (Müslim, İlim 7.) İyi bir Müslüman ölçülü ve dengeli bir insandır. Her türlü davranışında, işinde ve sözünde israfa girmekten, taşkınlık yapmaktan sakınandır, (Özafşar vd., 2020c, s. 172) şeklinde özetlenebilir.
Tavsiye edilen İslamî yaşam tarzının telkinden öte bazı pratiklerle pekiştirilmesi için nasıl bir eğitim, toplumsal duyuru ve farkındalık oluşturulabilir? Nasıl temellendirilebilir?
İslam ekonomisi israfın olmadığı dengeli bir yaşam tarzının sürdürülebilirliğini ahlaki değerlerle sağlamaktadır. İslam ekonomisinin ahlaki değerlerden bazıları şunlardır:
● Menfaatçilik yerine diğerkâmlık davranışının olması,
● İhtiyaçların İslam’ın kabul ettiği meşru ve makul şartlar altında giderilmesi,
● Aşırılık ve cimriliğin sonucu olan israftan uzak durarak orta yollu bir yaşamın benimsenmesi,
● İstek, arzu ve doyumsuzluk peşinde koşmak yerine itidalli ve kanaatkâr olunması,
● İhtiyaçların giderilmesi haricindeki durumlarda borçtan kaçınılması.
Gıda israfını azaltmaya yönelik tespit ve öneriler şu şekilde özetlenmiştir:
Hazırlanan ancak tüketilmeyen fazla yemek (tabak atıkları dahil),uygun yiyecek hazırlama, porsiyon boyutları ve insanlara sunulan yiyecekleri beğenmelerini sağlamak için sipariş esnekliğinin önemi hakkında kamu/çalışan eğitimi verilebilir.
Yanlış (yanarak) veya kötü hazırlanmış (tadı güzel olmayan yiyecekler gibi) israfa neden olan yiyecekler; fazla yiyeceği yeniden kullanamama veya arta kalanları yeni bir öğüne dahil edememe nedeniyle israf edilen yiyecekler için uygun gıda hazırlama ve yeniden kullanımla ilgili kamu/çalışan/ev hanımlarına eğitim verilebilir.
Yiyeceklerin kusurlu nitelikleri (çürükler gibi) veya hasarlı gıda ambalajları (sınıflandırma dahil) nedeniyle atılan yiyecekler, lojistik iyileştirmeler (örneğin, gıda hasarını azaltan gelişmiş ulaşım) ve yeniden dağıtım politikaları aracılığıyla katma değer üretilebilir.
Satın alınan ancak tüketilmeyen/satılmayan fazla gıdaların (tüketici veya perakende düzeyinde) israf olması nedeniyle tüketici ve perakende düzeyinde gıda satın alma ve planlama ile ilgili eğitimler düzenlenebilir. Örneğin satıcılar piyasa ve mevsim koşullarına göre arz ve talep planlamasını yapmalıdır. Bu planlamanın uygulanabilir olabilmesi için perakendecilere yönelik ekonomi, pazarlama, piyasa analizi ve stok yönetimi iyileştirmesi, toplu indirimlerde azalma eğitimleri düzenlenebilir.
Kişisel tercihler, tarih etiketleri veya gıda güvenliği ile ilgili kavramlara dayalı olarak tüketilmeden/satılmadan önce bozulmasına izin verilen veya tüketim için yetersiz olduğuna inanılan gıdalar için gıda depolama, gıda güvenliği ve gıda planlaması ile ilgili eğitimler verilebilir. Ayrıca kolay anlaşılır gıda etiketleme sistemleri kullanılabilir. Ürün ambalajlama sistemi iyileştirilebilir.
Gıda israfı konusunda farkındalık eksikliği veya endişelere yönelik gıda israfının nedeni ve bunun çevresel, ekonomik ve sosyal bir endişe olduğu konusunda kamuoyuna eğitimler verilebilir. İlkokul ve ortaokul sınıflarında israfı azaltmaya yönelik eğitim verilebilir. Öğrencilerin merkezinde olduğu uygulama projeleri gerçekleştirilebilir.
Reklamları sınırlamak ve/veya tüketimi konu almaktan ziyade tasarrufu öncelik olarak anlatılması sağlanmalıdır.
Yenilebilir perakende ve ticari yiyecekler için gıda yeniden dağıtım politikaları belirlenebilir. Literatürde verilen örneklerde görüldüğü gibi birçok ülkede perakende sektöründe kalan ürünler farklı yöntemlerle işletmeler tarafından katma değer üretilerek tüketicilere ulaştırılmaktadır. Market, pazar, ekmek fırını, pastane vb. yenilebilir olan, fakat tezgâhta kalan ürünler mobil uygulamalar, e-ticaret faaliyetleri aracılığıyla tüketicilere satılarak ürün israf olmaktan kurtulmakta ve israf olacak ürünün millî gelire dönüşmesi sağlanmaktadır. Ayrıca tezgâhlarda kalan ürünlerin değerlendirilebilmesini sağlayabilecek olan kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları kurulup desteklenmelidir.
Pazar yerlerinde gıdalar marketlere göre daha açık ve gıda güvenliği açısından daha kontrolsüz bir şekilde tüketiciye sunulmaktadır. Özellikle yazın sıcak havalarda herhangi bir soğutma sistemi olmaksızın ürünler doğrudan sıcağa maruz kalmaktadır. Bu durumda gıda kaybının market ve işletme ortamlarına göre daha fazla olabileceği öngörülebilir. Bu sebeple pazardaki gıdaların talep fazlasının satış süresi sonunda hızlı ve sistemli bir şekilde toplanmasıyla kayıplar azaltılabilir ve gıdaların daha az kirlenmesi sağlanabilir.
Tedarik zinciri boyunca gıda israfı, ürünlerin toplandıktan sonra güneş altında kalması, ürünlerin havasız kapalı araçlarla nakliye edilmesi, üreticinin bilgi eksikliği, satıcıların talep planlaması yapamaması nedeniyle ürünlerin tüketiciye ulaşmadan çürümesi, son kullanma tarihi geçtiği için satılamayan ürünler, son kullanma tarihiyle tavsiye edilen kullanım tarihi arasındaki ayrımın yapılamaması nedeniyle tüketilebilir ürünlerin kullanılmaması, hanelerde pazar, alışveriş planlamasının önceden yapılmaması, gıdaların hazırlanma, servis esnasında verimli kullanılmaması, öğün tabaklarının büyük olması ile gıdaların tabaklarda kalması nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Perakende sektörü içerisinde SKT ve TETT(Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi) ürünlerin belirli bir reyonda alıcılara bilgilendirme yapılarak satılması yaygınlaştırılmalıdır. Ülkemizde bu tür uygulamalar yavaş yavaş gelişmektedir. Fakat bu yöntemle satılan ürünler içerisine çürümeye yüz tutmuş ürünler koyulmamalıdır. Ürünlerin kullanım koşullarına göre ürünlerin reyonda belirli bir süre tutulduktan sonra geri dönüşüm reyonlarında daha düşük fiyattan alıcılara satılabilir.
Haneler, gramaj olarak fazla aldıklarında maliyetin düştüğünü düşünerek, daha fazla miktarda ürün almayı tercih etmektedir. Bu durum israfa neden olmaktadır. Haneler, kullanabilecekleri miktarda ürünleri satın almalıdırlar. Hanehalkına yönelik finansal okuryazarlık eğitimleri verilebilir.
İsrafın yaşandığı alanlardan biri de hazır yiyecek sektörüdür. Restoran, lokanta, yemekhane ve kafe gibi işletmeler porsiyonlarını tekrardan gözden geçirmelidirler. “Restoranlarda masalara konulan garnitürün ne kadarını tüketiyorsunuz?” sorusuna katılımcıların büyük bir çoğunluğu ürünlerin kaldığını belirtmişlerdir. Bunun nedenlerinden biri ise işletmeler, alıcıların sofraların ve tabakların zengin, şık görünmesi isteğini karşılamak amacıyla masaya ihtiyaçtan fazla ürün koymasıdır. Hem satıcılar hem de alıcılar sade ve orta yollu yaşamaya dönük hareket etmeye teşvik edilmelidir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için insanların görsellik, statü ve maddeci yaşam tarzı yerine daha sade ve paylaşımcı bir yaşam tarzını benimsemelerine yönelik programlar düzenlenebilir.
Lokanta ve yemekhane sisteminde yeniden gözden geçirilmesi gerekebilecek şeyler servis tepsileri ve tabak boyutlarıdır. Yarım boş servis tepsileri çekici görünmeyecek. Aynı zamanda, her zaman dolu bir servis tepsisi, talep azaldıkça yemek israfına neden olabilir. Yaratıcı şefler, tam olarak doldurmadan eksiksiz bir servis tepsisinin görünümünü koruyacaktır. Müşteriler için tepsiliden tepsisiz servise geçiş ve bunun yemek israfını azaltmaya nasıl yardımcı olabileceği konusunda büyük bir tartışma bulunmaktadır. Tepsisiz hizmet, müşterilerin büfeye birden çok kez gitmeleri gerekeceği anlamına gelmektedir. Yolculuk sayısını azaltmak için müşteriler seçimlerinde ve tabaklarına ne koyacaklarında daha dikkatli olacaklardır.
Gıda israfını önlemek için toplumun davranış değerleri, becerileri geliştirilmelidir.
Toplumun israfı azaltmasına yönelik davranış değişikliklerine odaklanan eğitim kampanyaları düzenlenebilir. Bu kampanyalar çeşitli kitleleri hedefleyebilir. Bu hususlar, uygun gıda hazırlama, porsiyon boyutları, gıda yeniden kullanımı, restoranlarda sipariş esnekliği, gıda satın alma, gıda depolama, gıda güvenliği ve yemek planlamasını içerebilir. Kampanyalar, postalar, yüz yüze eğitim, e-posta ve sosyal medya dahil (ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere) çeşitli medya organları aracılığıyla yapılabilir.
Yenilebilir gıdaların insan tüketimi için yeniden dağıtımı teşvik edebilir. Kurtarma politikaları, bağışçılar için vergi teşvikleri, bağışçılar için sınırlı sorumluluk düzenlemeleri, bağışçılar ile ihtiyacı olanlar arasındaki bağlantıyı kolaylaştıran programlar veya toplama ve nakliye lojistiği kolaylaştırılabilir. Gıda maddelerinin tüketim tarihi ve son kullanma tarihi arasındaki farkın iyi anlatılarak son kullanma tarihi gelmemiş ancak tüketim tarihi geçmiş gıdaların kullanılabilir olanlarının gıda bankacılığına konu edinmelerinin önü açılmalıdır. Marketlerdeki iadeli ürünler büyük yük oluşturmaktadır. Buna yönelik bağışa konu maddelerin üretiminde ve alımında yüklenilen KDV ile bağış tesliminde yüklenilen külfet KDV’den istisna olabilir.
Atık gıdaların hayvan tüketimi için yeniden dağıtılması teşvik edilebilir. Bu politikalar, atık gıdaların perakende ve tüketici sektörlerinden, örneğin ambalaj hataları veya kusurları nedeniyle reddedilen gıdalar gibi hayvan yemine yönlendirilmesini kolaylaştırabilir. Ayrıca, hane düzeyinde eğitim, insanları fazla yiyecekleri çöpe atmak yerine evcil hayvanları beslemeye teşvik edebilir.
Gıda israfını önemli ölçüde önleyebilen şirketleri ödüllendirmek gibi teşvik edici politikalar çıkarılabilir.
Araştırma ve geliştirmeyi destekleyen politikalar uygulanabilir. Bu politikalar gıda israfını azaltabilecek yeniliklere katkıda bulunabilir. Bunlar arasında raf ömrünü uzatan iyileştirilmiş paketleme, gıda depolamadaki iyileştirmeler veya stok yönetimi için daha iyi izleme sistemleri yer alabilir. Politikalar, araştırma kuruluşları için finansman veya vergi teşviklerini içerebilir.
Gıda ambalajlarını iyileştirmek için politikalar uygulanabilir. Bu politikalar, raf ömrünü uzatmak veya ürünleri korumak için ambalajlama gibi israfı önlemek için ürün ambalajlarının yeniden yapılandırılmasını teşvik edebilir. Politikalar, tercih edilen ambalajı kullanan işletmelere mali teşvikler içerebilir.
Belirsiz gıda etiketlemesini ortadan kaldırmaya yönelik politikalar gerçekleştirilebilir. Bu politika gıda için iyi tanımlanmış, net, bilimsel olarak sağlam tarih etiketleme sistemlerini içermektedir.
Belediye atık toplama sistemlerinin tasarımını değiştirmeye yönelik politikalar, gıda israfını önlemeye yardımcı olabilir. Bunlar, çöpler için hacme dayalı sistemleri veya çöplerin toplandığı gün sayısının azaltılmasını içermektedir. Ayrıca hanelerdeki atıkları tasnif edip dönüştürebilmek için atıklar ayrıştırılabilir. Evlerdeki çöp kutuları gıda atığı; kabuklu, sulu gibi, diğer atıklar şeklinde ayrıştırılabilir. Avrupa’da örnekleri olan atık çöp uygulamaları gerçekleştirilebilir. Örneğin yeşil kutu sebze, sarı kutu gıda gibi ayrıştırılıp sokaklardaki çöp konteynırlarında da bu ayrım gerçekleştirilerek atıklar toplanıp gerekli dönüşüm daha kolay sağlanabilir. Bunun için yasal mevzuatların ve yerel yönetimlerin mevcut kapasitelerinin gözden geçirilmesi gerekebilir.
Gıda atıklarının çöplüklere atılmasının önlenmesi ve azaltılmasının doğrudan ve dolaylı birçok faydası bulunmaktadır. Gıda üretimiyle ilişkili çeşitli kaynak kullanımının azaltılmasına, sera gazı (GHG) emisyonlarının azaltılmasına, gıda atıklarından faydalı kaynakların geri kazanılmasına, gıda atıklarının işlenmesi ve işlenmesinin sosyal maliyetinin azaltılmasına ve depolama ve atık kapasitesinin daha iyi kullanılmasına yardımcı olacaktır.
Mevcut sorunu çözmek için öncelikle israfın nerede meydana geldiğini ve nasıl durdurulacağını anlamak için bir ölçüm sistemi bulunmalıdır. Sistem, gıda atığını, malzeme ve emeğin tam maliyetini içeren parasal değerini doğru bir şekilde ölçebilmelidir. Ayrıca gıda atığı akışının izlenmesi ve ayrı toplanması hem personel hem de müşteriler için gıda atığı konusunda farkındalık yaratacaktır. Personel, gıda atıklarının maliyetlendirilmesinde yer almalı ve eylemlerinden kaynaklanabilecek çevresel sorunlar hakkında eğitilmelidir.
Gıda israfını nasıl tedavi edileceğini belirleyerek azaltabilir. Bir örnek, organiklerin çöpe atılmasını yasaklayan mevzuattır. Vergiler, ücretler veya sübvansiyonlar gibi mali teşvikler de tedavi yöntemlerini belirleyebilir.
Gıda israfı istatistiklerinin raporlanması, israfı önleme hedeflerine ulaşılmasını zorunlu kılmaktadır. Tutarlı, kapsamlı veri toplama ve gösterge izleme, etkili olan ve olmayan politikalar hakkında gelecekte rehberlik sağlayacaktır.
ABD Tarım Bakanlığı tarafından her yıl tedarik zinciri boyunca elde edilen gıdaların kullanılabilirlikleri ve kayıplarıyla ilgili veriler paylaşılmaktadır. Bu tür verilerin paylaşılabilmesi için hem üretim hem de tüketim piyasasında teknolojik gelişmelerden yararlanılması önem arz etmektedir. Örnek uygulamaların incelenmesi ve ülkemizin koşul ve şartlarına göre uygulanması sağlanmalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.