Eğitim Bireyselleştirilmeli mi ? / Dr. Ömer Avcı

Kişiselleştirilmiş eğitim nedir?
Kısaca söyleyecek olursak kişiselleştirilmiş eğitim, bireyin ihtiyacına göre eğitimin şekillendirilmesi olarak tanımlanabilir. Bu arada literatürde kavram karmaşası olduğunun da altını çizmemiz gerekiyor. Özellikle Türkçe literatürde çok farklı kavramlar bazen aynı, bazen de farklı anlamlar taşıyabilmektedir. Örneğin siz kişiselleştirilmiş eğitim diye kullandınız. Kişiselleştirilmiş eğitim, farklılaştırılmış eğitim ve bireyselleştirilmiş eğitim şeklinde kullanımlar da mevcuttur. Burada bireyselleştirilmiş eğitim bazen yanlış kullanılmaktadır. Özünde belki aynı kapıya çıksa da Türkçe literatürde bireyselleştirilmiş eğitim özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilere yönelik verilen eğitimdir. Ancak, kişiselleştirilmiş ya da farklılaştırılmış eğitim denildiğinde, özel eğitim kapsamına girmeyen öğrencilerin eğitim ihtiyaçlarına göre öğrenme sürecinin yönetilmesi kastedilmektedir.
Eğitim neden bireyselleştirilmelidir?
Eğitimin öznesi insandır. Her insanın bir diğeriyle ortak özellikleri olsa da aynı zamanda insanlar psikolojik, sosyolojik, biyolojik, nörolojik, genetik vb. değişkenler sebebiyle eşsizdirler. Bu eşsizlik, özellikle öğrenme ve eğitim alanında daha da belirginleşmektedir. Şu andaki okullaşma/eğitim sistemi toplu eğitim şeklindedir. Bu toplu eğitimi de genel olarak yaşlara ayırarak yapmaktayız. Yani bütün 6 yaşındaki çocukları birinci sınıfa, 7 yaşındakileri ikinci sınıfa almak gibi. Bunun da temelinde aslında gelişim özellikleri yatmaktadır. Aynı yaşlardaki bireylerin benzer gelişimsel özelliklere sahip olduğu varsayımına dayanmaktadır. Yukarıda değindiğim gibi, gelişimin benzer yönleri olsa da insanlar gelişimsel açıdan farklılıklar göstermektedir. Özellikle gelişimin hızı açısından çocuklardaki farklılıklar yok sayılamaz. Farklılıkların olduğu gerçeğinden hareketle eğitim ortamlarında çocuklarımızın bireysel eğitim ve öğrenme ihtiyaçlarının da çeşitlenebileceği muhakkaktır. Bu nedenle eğitim mümkün olduğunca bireyselleştirilerek yapılmalıdır ki bir tek kişinin gelişimsel özelliklerine göre tasarlanan eğitimin olumsuz sonuçlarını hafifletebilelim.
Bireyselleştirilmiş eğitimin uygulanmasında nasıl bir yol izlenir?
Bir sınıf içerisinde bulunan öğrenci sayısınca eğitimi bireyselleştirmek mümkün değildir. Ancak bazı öğretim strateji ve teknikleriyle mümkün olduğunca öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarına cevap verilebilir. Aslında eğitimin bireyselleştirilmesi ne kadar erken yaşta başlanırsa, sınıf seviyeleri de ilerledikçe, öğrenciler arasındaki bireysel öğrenme farklılıkları da en aza inebilir. Erken müdahale olmadığında, sınıf seviyelerinin ilerlemesiyle birlikte öğrenciler arasındaki öğrenme farklılıkları da iyice belirginleşebilir; bu da çözüme yönelik müdahaleleri zorlaştırabilir. Öncelikle öğretmenler, her bir öğrencinin hazırbulunuşluğunu belirleyebilmelidir. Diğer bir ifadeyle öğrencinin bilişsel, davranışsal ve duyuşsal seviyesinin farkında olması gerekir. Takdir edersiniz ki bunun için de sınıf öğrenci mevcudunun optimum bir düzeyde olması gerekir. Çok kalabalık sınıflarda öğretmenlerin bunu gerçekleştirebilmesi zor olmaktadır. Öğrenme hızları, hazırbulunuşlukları farklı olan öğrenciler tespit edilince, çeşitli tekniklerle bu öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yapılabilir. Akranlarından çok daha hızlı öğrenen bir öğrenci için sınıf içinde ona yönelik farklı aktiviteler ve öğrenme görevleri tasarlanabilir. Aynı şekilde akranlarına nazaran daha yavaş hızda öğrenen öğrenci için de görevler modifiye edilebilir. Akran öğrenmesi ve öğretmesi denilen teknik de çok işe yaramaktadır.
Bireyselleştirilmiş eğitim uygulanan öğrenciler diğerlerine göre hangi özellikleriyle ön plana çıkıyor?
Yukarıda da değindiğimiz gibi, gelişimin hızı, genetik ve çevresel faktörler ile ailevi faktörler bu öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarını farklı kılabilmektedir. Hazırbulunuşlukları ve maruz kalınan sosyal çevreden kaynaklı öğrenme eksikliklerinin tespitinin önemli olduğunu vurgulamalıyız. Örneğin, ailevî nedenlerle sıkça okul, şehir değiştiren, öğrenme ortamının ve uygun rol modellerinin olmadığı ortamlarda yetişen bir öğrencinin hazırbulunuşluğu akranlarına göre geride olabilir.
Millî eğitim sistemimizde bu model uygulanabilir mi?
Biraz özveri ile uygulanabileceğini düşünüyorum. Elbette ki diğer yapısal faktörlerin de tekrardan ele alınması gereklidir. Örneğin gereksiz ayrıntılarla doldurulmamış, gözden geçirilmiş bir müfredat mutlak surette gereklidir. Böylelikle öz ve asıl olana odaklanarak öğrencilerin öğrenme hedeflerine ulaşmaları kolaylaşabilir. Bir diğer husus ise öğretmen yetiştirme sisteminde yatmaktadır. Bu da özellikle eğitim fakültelerinin uhdesindedir. Farklılaştırılmış eğitim stratejilerinin öğretmen yetiştirme programları içerisinde var olması uygulamayı da kolaylaştıracaktır.
Eğitimde öne çıkan ülkelerin hangi ortak özellikleri var?
Eğitimde öne çıkan ülkeler kavramı tartışmalı bir kavramdır. Eğitim seviyeleri genellikle PİSA veya TİMMS gibi uluslararası sınavlarla tespit edilmektedir. Bir yere kadar doğru bir resim verse de bu sınavlar, daha geniş bir perspektiften analiz edilmediğinde çok yanlış sonuçlara ulaşılmış olur. Demek istediğim eğitimi felsefî, tarihsel, sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve siyasî açılardan ele almadığımızda doğru sonuçlara ulaşmamız pek olası değildir. Bir ülke şu nedenle eğitimde iyidir diyebilmek için çok yönlü ve derinlikli inceleme gereklidir. Yukarıda ifade ettiğim tüm perspektiflerle birlikte ele alındığında gerçek (ya da gerçeğe yakın) resim ortaya çıkabilir. Eğitimi müfredat ve materyali, öğretmen yetiştirmeyi, okulun fiziksel ve sosyal yapısını, ülke ekonomisini, kültürünü, sosyal ve siyasal yapısını bir bütün olarak ele almadıkça eğitimle ilgili atılacak tüm adımlar eksik kalacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir