Adalet Sisteminde Uzman Görüşünün Önemi / Adli Bilimler Uzmanı Ahmet Ali Bektaş

Ahmet Ali Bey, öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
1974 yılında Antalya’da doğdum. Çeşitli üniversitelerde bilirkişi eğitimleri sertifika koordinatörlüğü yaptım. Belge/İmza İnceleme (grafoloji), Trafik Kazaları, Bedensel Zararlar Tazminat Hukuku, Gayrimenkul Değerleme, Bilişim Suçları, Olay Yeri İnceleme, Yangın ve Patlama konularından sertifika eğitimleri düzenledim. Bu alanlarda teorik derslerin yanında pratik uygulamalarla yüzlerce bilirkişi yetiştirdim. Aynı dönemde Üsküdar Üniversitesi Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Adli Bilimler Anabilim Dalı Olay Yeri ve Kriminalistik Bilim Dalı alanında master eğitimini tamamladım. Uzun yıllar adli bilimler laboratuvarında çeşitli adli konuların teknik ve bilimsel alanında çalışmalar yürüterek uzman görüşü bilimsel mütalaa raporları yazdım. Türk Ceza Adalet Sisteminde Uzman Görüşünün Yeri ve Değerlendirilmesi adlı tezim bulunmaktadır. Halen kendi adıma Forensic Evidence/Adli Delil Laboratuvarını işletmekteyim. Forensic Evidence laboratuvarında dava konusunun delil niteliğinde olan teknik ve bilimsel alanla ilgili uzman görüşü ve bilimsel mütalaa hizmeti vermekteyim. Delil Affetmez ve Buhur Kokulu Yaşamlar adında iki kitabım bulunmaktadır. Evli ve 3 çocuk babasıyım.
Şehirlerimizde en görkemli dev binalar adliye sarayları. Adliyeye giden insan sayısı fazla mı?
Ülkemiz kent ülkesidir. Yaşam şehirlerdedir. Kalabalık bir hayat sürüyoruz. Önceki dönemlere göre her bir kişinin mülk edinme durumu da değişti. Devletin kayıt sistemleri çok ilerledi. Kullandığımız aletler, makinalar fazlalaştı ve bu cihazların her birisi kayıt alıyor. Vatandaşların haklarının korunmasında geleneksel yöntemler terk edilmiş, modern döneme geçilmiştir. Her türlü haklarımızı hukuk yoluyla elde edebiliyoruz. Nüfus fazla, ona göre de uyuşmazlıklar söz konusu. Vatandaşımız da adliye saraylarında problemlerine çözüm aramaktadır. Adliyeye gitmek önceden nadir durumlarken günümüzde normal olarak kabul ediliyor.
Adli bilimler uzmanısınız, kısaca adli bilimler deyince ne anlamalıyız?
Dava dosyası hukuki bir süreç. Haklılığın ispat yeri. İspat edebilen haklı çıkar. İspat ise delil ile mümkündür. Kim haklılığını değiştirilemez bilimsel delil ile güçlendirebilirse davasını kazanır. Kim de delil yerine söz ile ikna etmeye çalışırsa onun başarılı olma olasılığı düşüktür.
Adli Bilimler tam bu aşamada devreye girmektedir. Dava dosyasında delillerin bilimsel yöntemlerle kanıt değerinde raporlanması diyebiliriz. Günümüzde yaşamımızın her alanı teknoloji ile donatılmış durumda. Bir olayın aydınlatılmasında teknik aletlerin kayıtları, bize özel veriler, yazışmalar, imza ve yazılarımız kanıt değeri taşımaktadır. Biyolojik veriler, DNA yapısı, parmak izi kişiye özeldir. Binlerce verinin bilimsel yöntemlerle değerlendirilerek raporlanması, mahkemede dava konusu olayda asli veya yardımcı delil olarak değerlendirilmektedir.
Tarihte ilk uzman görüşü ve delil değerlendirilmesi ne zaman yapılmıştır?
Tarih boyunca delil değerlendirilmesi yapılmıştır. Tarihte bilinen anlamda ilk kanun Babil Kralı Hammurabi’nin yayınladığı meşhur Hammurabi Kanunlarıdır. Uzman görüşünün izine de burada rastlanır. Babil kralı Hammurabi tıbbi konularda verilecek tazminat veya ceza miktarları konusunda tıp bilim insanlarından görüş aldığı ve bu görüşe dayanarak hüküm kurduğuna ilişkin kaynaklarda bahsedilir.
Ancak daha eski çağlarda peygamberlerin hayatında, Hz. Yusuf kıssasında rastlıyoruz. Tarihi net olarak bilinemese de kutsal kitap Kur’an-ı Kerim’de anlatılan bir olayda uzman görüşü veya bilirkişiye müracaat edildiği görülmektedir. Yusuf Suresi’nde anlatılan, Zeliha ile Hz. Yusuf arasında geçen olay adli vakaya dönüşmüştür. Yargılamada Hz. Yusuf’un üzerinde yırtılmış gömlek maddi delil olarak değerlendirilmiştir. Kadı veya bilirkişi olarak değerlendirilen kişinin görüşüne müracaat edilmiştir. Verilen mütalaaya göre, olay anında gömlek Hz. Yusuf’un üzerinde giyilmiş vaziyetteydi. Gömlek arkadan sırt bölgesinden yırtılmış olduğu tespit edildi. 3. bir fail de olamadığından gömleği giyen kişinin kendi arkasından gömleği yırtamayacağı anlaşıldı. Uzman kişi, diğer fail yani Zeliha’nın suçu işlemiş olabileceğini bildirmiştir. Görüldüğü üzere tarih öncesinde de uzman görüşüne müracaat edildiği görülmektedir.
Forensic Evidence Laboratuvarı – Adli Delil Laboratuvarı tam olarak ne hizmeti vermektedir?
Forensic Evidence Laboratuvarı – Adli Delil Laboratuvarında ağırlıklı olarak imza, yazı ve sahte belge inceleme konularında teknik rapor hizmeti vermekteyiz. Bunun yanında hekim hataları, cinsel istismar, trafik kazaları kusur tespiti, bilişim suçları konularında; dijital ortamda silinen, kaybolan verilerin kurtarılması hizmetleri ve mali suçlarla ilgili uzman görüşü bilimsel mütalaa hizmeti verilmektedir.
Forensic Evidence Laboratuvarı, akademik bilim insanları ile teknik ve bilimsel konuda ihtiyaç duyan vatandaşlarımızı buluşturan koordinatör kuruluştur.
İstanbul’da 30 bin civarında üniversite öğretim görevlisi, akademisyen bulunmaktadır. Bunların 500 kişisi (%1,5 oranda) resmî bilirkişilik yapmaktadır. Dolayısıyla vatandaş, akademik bilim insanlarından, uzman görüşü alarak yararlanabilmektedir. Laboratuvarımızda da hangi konuda ihtiyaç duyulursa teknik konunun uzmanı ile rapor almak isteyen vatandaşımız arasında iletişim kurulmakta ve koordine edilmektedir.
Uzman görüşü hizmetinden bahsettiniz. Uzman görüşünün kanundaki yeri nedir? Herkes alabilir mi?
Bilirkişi hizmetleri, mahkeme – savcılık aracılığı ile resmî bilirkişiler veya Adli Tıp – Jandarma Kriminal – Polis Kriminal tarafından yapıldığı yaygın olarak bilinir. Ancak kanunlarımızda davanın taraflarının da kendilerinin bilimsel alanı aydınlatabilecekleri uzmandan teknik rapor alabilmelerine imkânı sunmuştur.
Forensic Evidence Laboratuvar 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesi; “Taraflar, dava konusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler.” 5271 sayılı CMK’nın 67/6. maddesi ise; “Cumhuriyet savcısı, katılan, vekili, şüpheli veya sanık, müdafi veya kanuni temsilcisi, yargılama konusu olayla ilgili olarak veya bilirkişi raporunun hazırlanmasında değerlendirilmek üzere ya da bilirkişi raporu hakkında, uzmanından bilimsel mütalaa alabilirler.” hükmüne amirdir. Kanunu kapsamında hizmet vermektedir.
Adli Tıp – Jandarma Kriminal – Polis Kriminal ve Bilirkişiler varken neden uzmanından bilimsel görüş alsınlar, ne dersiniz?
Çok haklı bir soru. Anadolu’da bir söz vardır. “Diken kimin ayağına batmışsa acıyı o çeker.” diye. Gerçekten de öyle. Hakkınızda dava açılmışsa sorunun birinci muhatabı sizsiniz demektir. Sonuçlarını siz yaşayacaksınız. Konu hakkında haklı olduğunuzu düşünüyorsanız kendinizi ispat etmeniz gerekmektedir. Bunun tersi de söz konusu. Dava açmak istiyorsunuz, o halde haklı çıkmak için delil yönünden ikna edici ve ispat değeri güçlü dosyanızın olması gerekir. Delillerinizi bir uzmanla birlikte oluşturmanız davanızda olumlu sonuç almanıza fayda sağlayacaktır.
Sorunuza gelecek olursak, resmî kurumlarla davacı-davalı tarafının görüşmesi yasal olarak imkânsızdır. Dosya kapsamında ne tür bulgular varsa o bulgularla sınırlı rapor çıkacaktır. Ancak uzman görüşü sürecinde uzman sizinle beraber yeni belgeler araştıracak, konuya başka açılardan bakarak ilave bulgularla delil değerinde yeni gelişmeler olacaktır. Bilimsellik değeri tam ve güçlü hazırlanmış uzman görüşü dava dosyasında etkili olmaktadır.
Yazılmış birçok bilirkişi raporuna katılmadığımız ve farklı görüşte uzman görüşü raporu hazırladığımız olmuştur. Neden? Yeni belgeler, yeni bilgiler görüş ve kanaatte değişime sebebiyet vermektedir. İki rapor arasında çelişki oluşunca da mahkeme, hakem bilirkişi heyeti oluşturmakta ve çelişkiyi giderme yoluna gitmektedir. Hakem heyet, hangi rapor doğrultusunda görüş bildirirse mahkeme süreci o doğrultuda ilerlemektedir.
Ülkemizde yaygın olarak kullanılmakta mıdır?
Maalesef çok yaygın olduğunu söyleyemeyiz. Bizim kuruluşumuz gibi birkaç tane denecek kadar az sayıda uzman bu konuda görünür durumdadır. Vatandaşımız arama motorlarından tarama yaptırdığında bizim sitemizle ( https://adlidelillaboratuvari.com ) karşılaştığında şaşırıyor, böyle bir hizmetin verildiğini hiç duymadığını ifade ediyor. Hatta avukatlık mesleğini icra eden hukukçular arasında bile yaygın olarak bilindiği veya bu alanın işletildiğini söyleyemeyiz. Ancak uzman görüşü alan vatandaş veya avukat olumlu sonuçlar aldıkça bu konu yaygınlaşıyor. Avukatlar başka dosyaları için de uzman görüşü alma yoluna gidiyorlar. Vatandaşlar, sorun yaşayan çevresine kendi başından geçen süreci anlatıyor ve tavsiyelerde bulunuyorlar.
Hizmetleriniz arasında imza incelemesi konuları var. Konuyu biraz açabilir misiniz? İnsanlar imza atarken nelere dikkat etmeliler? Ne tür sahtecilikler var?
İmza konusu çok kritik bir konu. İmza kişinin kimliğidir adeta. Bir belgenin alt tarafı imzalanmışsa, üst tarafında ne yazıyorsa ben kabul ediyorum, bunu ben yaptım, her türlü sorumluluğu alıyorum anlamı taşımaktadır.
Ancak bizim ülkemizde eğitim süreçlerinde imza eğitimi yoktur. İnsanlar geleneksel olarak çiziktirme şeklinde imza atmaktadır. Basit tersimli olarak tanımladığımız imzalar taklit edilmeye açık imzalardır. Eğer kişi mali güce erişmişse ve imzası basit tersimli ise, sahtecinin eline geçerse o kişi senet yapılarak borçlandırılmakta ve mallarına haciz yoluyla sahip olma olayları yaşanmaktadır. Ancak iyi inceleme sonucunda olumlu sonuçlar almaktayız.
İmza konusunda nelere dikkat edilmeli?
• İmza eğitimi, eğitimin ilk dönemlerinde verilmeli. İlkokul seviyesinde başlanmalı, lisede ders programı içine alınmalıdır.
• Basit tersimli imzalar var, taklide açık. İmzaya kişisel karakteristik özellik yüklenmeli. Taklidi zor olmalı.
• Boş kâğıtlara imza atılmamalı.
• Kâğıtların boş kısımlarına imza atılmamalı.
• Önemli evraklar (mali değeri yüksek çek senet – sözleşme vs. ) avukat eşliğinde imzalanmalı.
İmza konusunda mağdur olmuş dramatik bir hikâye anlatır mısınız?
Duygusal samimiyetle başlayan ama suiistimalle biten süreçlere çok rastlıyoruz. “Birebirimize güvenmeyecek miyiz, biz dost değil miyiz?..” şeklinde başlayan samimi ilişkiler daha sonra sahte senet ve mahkeme süreçlerine evriliyor. Mali imkânı çok yüksek olduğu halde aleyhine sahte senet düzenlenerek evi, dükkânı, banka hesapları bloke edilen mağdur insanlar az değil. 7-8 tane kira getirisi olan kişinin düğün evlerinden karın doyuracak kadar yoksul kaldığı olaylara şahidim.
Yoğun inceleme araştırma ve mahkeme süreçleri sonunda haklılığını ispat edebilirse ancak kendi mallarına tekrar kavuşabilmektedir. Kriminal uzmanlar bu gibi kritik aşamalarda hayati önemde görev üstlenmektedirler. Şunu ifade edebiliriz ki delil affetmez. İyi çalışma ile delillendirdikten sonra çözüme ulaşmak mümkündür.
Neler tavsiye edersiniz?
Tavsiyem şu olur: İmza eğitimine çok erken yaşta başlamak gerekir. İmzalara kişisel karakteristik özellik yüklemeli. Dava konusu olayda, teknik alana giren konular çok girift. Çok yönlü bakmak gerekir. Haksız olarak ikna edildiğiniz bir konuda aslında siz haklı olabilirsiniz. Delil dersine iyi çalışmak gerekir. Bilirsiniz ki bir sürü söz ve lafı bir delil yok eder. Son söz DELİL AFFETMEZ.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir