Vesvese

Asrımızda insanlığın en önemli sorunlarından biri vesvesedir. Gerçi vesvese, her devirde insanların başına bela olmuş, toplum içinde pek çok insanın akıl ve ruh sağlığını bozarak onu normal hayatın dışına atmış ciddi bir sorundur. Bugün de insanların içinde vesveseden çekmeyen insan yok gibidir. Vesvese denen bu önemli sorunun çözümü için önce vesvesenin gerçek bir tanımından işe başlamak gerekir.

Öncelikli olarak, “Vesvese nedir? Tamamen yok edilmesi gereken kötü bir hastalık mıdır?” bu konuyu aydınlatmamız gerekir. İnsanlarımızın büyük çoğunluğu vesveseyi, imanından şüphelenmek sanıyor. İmanını tehlikede görerek endişelenip korkuyor. Vesvese bir bakıma şüpheye benzese de şüphenin tanımı şöyledir: İman ile inkâr arasında tam ortada kalmak şüphedir. Duygulardan birine az da olsa meyledip ortadan biraz diğer duyguya yönelme zandır. Diğer duyguyu terk ederek tamamen bir duyguya yönelme zann-ı galip’tir.

Metodik şüphe normal olandır, amaçlanmış şüphe tehlikelidir.

Şüpheyi de iki kategoride değerlendirmek gerekir. Birincisi metodik şüphe, ikincisi amaçlanmış şüphe. Amaçlanmış şüphe: inkâr etmeyi isteyen, bundan razı olan kişinin şüphesidir. Metodik şüphe ise araştırmak, doğruyu bulmak isteyen kişinin şüphesi ki buna müspet şüphe demek icap eder. Zira bütün ilmi buluşlar, icatlar, teknolojideki gelişmeler bu şüphe sayesinde olmuştur. O zaman bu şüphe zararlı değil bilakis faydalıdır. Amaçlanmış olan şüphe kötüdür ve küfürdür. Metodik şüphe ile kendiliğinden gelen şüphe veya vesveseye eğer amaçlanmış şüphe muamelesi yaparsak, bu cehaletimiz sebebiyle kendimize haksız yere zulmetmiş ve şeytanın eline de müthiş kozlar vermiş oluruz. O da, Allah korusun bizlerle çocuğun topla oynadığı gibi oynar durur. Hâlbuki bu vesvese küfür değil, zararlı da değildir. Bu ikisinin ayrımını yapabilmek insanı iyi tanımakla mümkündür. İnsanı iyi tanımak da Rabbimizin ve onun elçisi olan Hazreti Peygamberin insan hakkındaki tarif ve tespitlerini referans almadan mümkün değildir.

Demekki amaçlanmış şüphenin dışında insana gelen şüphe ve vesveselerden tedirgin olmak yersizdir. Çünkü bu tür vesvese zihnin normal işleyişini gösterir. Bu anlamda aşırı gidip takıntılı olmadıktan sonra, vesveseli olmak sağlıklı olmak, akıllı olmak demektir. Peki, takıntılı olmak ne demektir? Kalbinde iman dağ gibi olduğu halde kafasına gelen soru ve vesveseler nedeniyle kendini imansız sanmak ve öyle ki hastalanacak seviyelere gelmek, hatta sırf bu nedenle ibadetlerini terk etmek takıntı halidir. İşte bu oyuna asla gelmemelidir. Bu şekilde vesveseleri olduğundan fazla abartmak ve onların her türlüsünü zararlı addetmek bizi içinden çıkamayacağımız girdaplara düşürür. Bu girdaplarda günlerce belki senelerce döner dururuz ama bir türlü içinden çıkamayız.
Şu gerçeği iyi bilmek gerekir, insan zihni vesvese veya şüphe yöntemiyle çalışır. Doğrulara bu (kıyas, cedel, şüphe, araştırma… vs) yöntemlerle ulaşır. Bu anlamda, doğru bilgiye ulaşmak için zihnin çabasına şüphe veya vesvese diyebiliriz. O zaman amaçlanmış şüphede tarif edilen dışında vesveseli olmak aslında bir sorun ve hastalık alameti değildir. Zira bu tür vesvese delilerde bir de ölülerde olmaz. O zaman sorun, vesvesenin bizzat kendisinde değil, bu konudaki bilgisizlik veya yanlış bilgiler neticesi zararlı bir virüse dönüştürülmüş şeklindedir.

Müspet vesvese vücudu koruyan sinirlere benzer

Müspet vesvese vücudu koruyan sinirlere benzer. Temizlik vesvesesi insanı temiz yapar. Şüpheli işlere düşmekten kaçma vesvesesi takva yapar. Yüce kitabımız Kur’an da bizi buna teşvik eder. Mesela Kur’an’da; “Ey iman edenler, eğer size (özü sözü bozuk) fasık birisi bir haber getirirse onu iyice araştırın, sonra bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat- 6) buyrulur. Bu ayette açıkça “fasığın getirdiği haberden şüphelenin” emri vardır. Bu şüphe, insanı etraflıca araştırmaya sevk eder ve bu sayede bilmeden insanlara zarar vermekten ve günahtan korunmuş oluruz.
Size bilmediğiniz bir yerden veya tanımadığınız birisinden bir haber, bir bilgi geldiğinde eğer o bilgi sizin için bir önem arz ediyorsa, normal olarak o bilgiden önce şüphelenmeniz ve doğruluğunu araştırmanız gerekir. Aksine davranış yanlış bir tutumdur. Zira bir insan her duyduğu şeye, her söylenen bilgiye hemen” bu kesin doğrudur” diye inanıyorsa, asıl o insanda bir sorun var demektir.

İnsanların doğruluk arayışları bilgiden şüphelenmeyle başlar. Aklı olan, malının canının kıymetini bilen, kendine ve sevdiklerine değer veren her insan, bu kıymetli şeyleri riske atmadan önce düşünür, bu konuda biraz olsun vesveseli olur. İşte bu sağlıklı durum her insanın başındadır. Bu hali yok etmeye çalışmak, normal çalışan bir makineyi bozmak gibidir.

Taklidi imandan tahkiki imana giden yol da, bu metodik şüpheden geçer. Mesela yine bizzat Rabbimiz, yüce kitabında tevhidi ispatlamamız için bizi önce bu metodik şüpheye sevk ediyor:
“Allah’tan başka ilahlar olsaydı bu ilahlar arşın sahibi Allah’a elbette bir yol ararlardı. İlahlıkta ortaklık olmaz. Onun için Allah ile savaşıp Onu yok etmeye çalışırlardı.” (İsra 42)
“Eğer yer ile gökte Allah ’tan başka ilahlar olsaydı, bunlardaki nizam bozulur, karmakarışık olurdu.” (Enbiya 22)
Bu ayetlerde “farz edelim ki, Allah birden fazla deyin ve öyle düşünün, o zaman işin içinden çıkamayacağınız akli problemlerle karşılaşacaksınız” diyor açıkça. Dolayısıyla bu tür düşüncelerin ve akla gelen vesveselerin korkulacak bir şey olmadığını, akıllı insanı tahkiki imana götüreceğini söylemiş de oluyor bu ayetler.

Bir müslümanın küçük bir delili onu tahkiki iman sahibi yapar.

Şu önemli hakikati de bilmek gerekir ki tahkiki iman, bütün küfür vesveselerine cevap vererek, tüm aklımıza gelen soruları cevaplayarak, nefsi ve şeytanı susturmak asla değildir. Çünkü böyle bir şey asla mümkün değildir. Yanlış anlaşılmasın böyle bir şeyin mümkün olmaması sorulara cevap vermenin zorluğundan değil, zihnin yapısı ve işleyişi gereği soruların bitirilemeyeceği ve susturulamayacağı içindir.
Bunun niye böyle olamayacağını ve soruların niçin hiçbir zaman bitmeyeceğini ilerde açıklayacağız, hatta ispat edeceğiz. Dolayısıyla zihne gelen bütün soruları susturarak imana yeltenmek, Allah korusun vesvesenin en tehlikeli kısmına kendini atmak olur. Kimse böyle şeye soyunmamalı, çünkü dedik ya bu gereksizdir. Şüphelere karşı cevaplarla kelam âlimleri uğraşır.

Bu ilimle uğraşmak, iman etmek için değil, ancak şüphe hastalığına yakalanmış insanlara yardım için öğrenilir. O da herkese değil ehline lazımdır. Bir gerçeği de burada ifade edeyim ki müslüman âlimlerin küfür sorulardan asla bir korkusu yoktur. Hepsinin cevapları verilmiştir, verilir de. Ama sorulara cevap vermek suretiyle iman etmeye çalışmak yoktur.

Yoksa ilmin geldiği bu noktada Allah’ın varlığını ispat etmek, Kur’an’ın Allah kelamı olduğunu ispat etmek güneşi göstermek kadar kolaydır. İnsanlara gelen vesveseleri:
1-Faydalı, müspet vesvese.
2-Zararsız vesvese.
3-Zararlı (takıntı) vesvese
olarak üç kısımda mütalaa etsek eminim konu daha iyi anlaşılacaktır.

Biraz önce bahsettiğimiz vesvese faydalı olanıydı. Şu hadisler zararsız olan vesveseye işaret ediyor:
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)’in ashabından bir kısmı ona sordular:
“Bazılarımızın aklından bir kısım vesveseler geçiyor, normalde bunu söylemenin günah olacağına eminiz.”
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm);
“Gerçekten böyle vesveseler yaşıyor, ondan bir üzüntü, bir korku duyuyor musunuz?” diye sordu. Oradakiler ‘‘Evet!’’ deyince:
“İşte bu (korku) imandan gelir (vesvese imana zarar vermez)” dedi.
Diğer bir rivayette: “(Şeytanın) hilesini vesveseye dönüştüren Allah’a hamdolsun” demiştir.

Müslim’in İbnu Mes’ud (radıyallahu anh)’dan kaydettiği bir rivayet şöyledir:
Dediler ki: “Ey Allah’ın Resulû, bazılarımız içinden öyle sesler işitiyor ki, onu (bilerek) söylemektense kömür kesilinceye kadar yanmayı veya gökten yere atılmayı tercîh ederiz. (Bu vesveseler bize zarar verir mi?)” Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm): “Hayır bu (korkunuz) gerçek imanın ifadesidir” cevabını verdi.

Vesvesenin birinci sebebi Allah Resulü’nün de buyurduğu gibi şeytandır. “…Ve onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntularla oyalayacağım…” (Nisa Suresi, 119) ayetinin açıkladığı gibi şeytan, insanı saptırmaya ve kalbine şüphe tohumları atarak boş kuruntularla oyalamaya ve aldatmaya çalışmaktadır. İnsanlar bu vesveseye kapılmadıkları ve kendilerini kötü ve mutsuz hissetmedikleri müddetçe bu vesvesenin de hiçbir zararı yoktur.

Evet, kalpte iman dağ gibi olduğu halde, kalbe gelen küfür vesveseleri, namazlarına yeni başlayanlara gelen abdest vesveseleri, namazların rekâtlarını karıştırma, namaz içinde ve dışında akla hücum eden cinsel objeler, Allah’a ve mukaddes şeylere karşı içerden gelen çirkin sözler vs. hepsi Efendimizin (s.a.v.) “zararı yoktur” dediği vesveselerdir.

Zihnin çalışma şekli ve insan vehmi de bu tür vesveseleri üretir. Kalpte iman olduğu müddetçe, her türlü küfür düşüncesinin akla gelmesi, bu şüpheler üzerine düşünülmesi, bunlar üzerinde akıl yürütülmesi, muhakeme yapılması, bir sonuca varılması veya varılamaması zararsız vesveselerdir. Bu, kelam âlimlerinin her zaman yaptığı bir iştir. Bunlar imana zarar vermezler. Bunlardan korkulması, kaygılanılması gereksizdir. Çünkü iman akılda değil kalpte olur.

Kalbin imanı, zihinden geçen düşüncelerle bozulmaz

Vesvesenin zihinde akılda gerçekleşen bir olay olduğunu bilmek ve imanın mahallinin de zihin olmadığını bilmek çok önemlidir. İslam âlimleri iman etme yeri ile düşünme yerinin farklı olduğunu çok güzel bir şekilde ortaya koymuşlar. Düşünme yeri zihin, inanma yeri kalptir… İman kalple olur, akılla olmaz. İmanı akıl ancak onaylar. Kalp imanı tasdik ettikten sonra, akıldaki şüphelerin hiçbir hükmü yoktur. Bu düşünceler vesvese hükmündendir. Ne kadar şüpheye benzer vesvese gelirse gelsin kalpte iman olduğu müddetçe bunlar hep vesvesedir. Müslümanların en çok sıkıntı yaşadıkları vesvese türü budur. Kalplerinde iman dopdolu olduğu halde, aklın çalışma prensibinden kaynaklanan soru ve şüpheleri küfür sanarak üzülür. Kendilerini harap ederler. Bunun nedeni bilgisizlik ve cahilliktir. Bu cahillikten bunalıma giren, akıl sağlığını kaybedenler bile vardır.

İman konusundaki hassasiyetten de kaynaklanabilir bu vesveseler. Mesela bir çocuk yetişirken aklına gelen vesveseleri anne ve babasıyla paylaşır. Bazen şöyle bir soru sorabilir; “Baba Allah nerede? O’nu niye göremiyoruz? Bizi O yarattı, peki O’nu kim yarattı?” Bu sorulara cahil ebeveynlerin tepkileri aşırı olur; “Sus! Hâşâ! Ne biçim soru bu? Böyle düşünme, böyle soru sorma, kâfir olursun!” İşte bu yanlış hassasiyetler ve aşırı tepkiler daha sonra böyle şeyleri düşünmekten korkma ve düşünceyi küfür sanma gibi hastalıklara dönüşebilir. Aslında belki bu sorular bilgisiz ebeveynlerin de düşünmekten korktuğu ve kaçtığı sorulardır. Bunların cevaplarını yok sanırlar. Çünkü halkın geneli taklidi iman sahibidir. Taklidi iman sahibi insanlar soru sormadan inanırlar. Böyle sorular sormaya ihtiyaç hissetmezler. Başlarına böyle sorular soran birileri gelirse de böyle sorulardan korkar ve kaçarlar. Çocuklarını da böyle sorular sormaktan men eder, böyle düşünmekten sakındırırlar. Ama akıl denen şey, sen ne kadar kaçarsan kaç, bu soruları sana doğal olarak soracaktır. Hele bazı insanlar vardır ki, onlar bu sorulara cevap bulmadan rahat edemezler. Olgusal zihniyet sahibi insanlar böyledir. Daha sonra bu çocuklar büyüdüklerinde, ne zaman ibadete yönelseler, o kaçtıkları sorular zihinlerine hücum eder. Bu soruları küçükken attıkları gibi yine kafalarından atmak isterler ama başaramazlar. Şeytanın da tesiriyle bu sorular onların “bir numaralı” derdi olur. Bu soruların bunalımı ve vesvesesi ile kendilerini çok kötü hisseder, hatta imansız bile sanabilirler. Aslında insanlar paniklemeden, vesveselerini küfür sanmadan düşünmeyi öğrenseler göreceklerdir ki, kalplerinde iman olduğu halde akıllarıyla her şeyi düşünmek ne günahtır ne de küfür… Eğer böyle olmasaydı, koca koca kelam âlimlerinin hepsini küfürle itham etmek gerekecekti.

Evet, İman dil ile ikrar kalp ile tasdiktir. Kalbi ile tasdik ise imanı akıldan başka; sevgi, sezgi, vicdan, adalet vs. gibi duyguların da onaylamasıdır. Bu duyguların onayı aklın onayından daha önemlidir. O yüzden bir insanı ruhunuz, kalbiniz onaylamış sevmişse, vicdanınız tasdiklemişse, o kişi hakkında size bir yerlerden gelen menfi bilgiler ve vesveseler, olumlu kanaatinizi kolay kolay değiştiremez. İşte insanların kalpleri; sezgi, sevgi, adalet gibi duyguların eşliğinde bir tane istidlali bilgi yani bir küçük delil ile dahi iman edebilir. Hatta bazı insanlar vardır ki onlar hiçbir delile ihtiyaç hissetmeden de iman edebilirler. Ve bu tür iman da caizdir ve geçerlidir.

Bu imanından sonra zihnine gerek cin şeytanlarından gerek insi şeytanlardan, gerekse vehminden dolayı bir sürü soru gelebilir. İmanı korumak kaygısıyla bu sorulara cevap yetiştirmeye çalışmak gereksizdir. Çünkü iman kökü kalpte, dalları ve yaprakları zihinde olan bir ağaca benzer. Zihinde esen şüphe vesvese fırtınaları, ağacın yaprak ve dallarını sallarsa da kökü kalpte olduğu için asla söküp atamaz. Bu sebeple paniklemeye hiç gerek yoktur. Vesvese, konuşarak ve kâle alınarak susturulamaz. Vesveseli insanlar hatayı genelde bu noktada yaparlar ve normal olan vesveseyi (obsesyon) ciddiye alınca, vesveseyi, takıntı (kompülsif) rahatsızlık boyutuna taşırlar.

İman ile inancın ayırımını da iyi yapmak gerekir. İman gaybe olur. Gayb bilgisi istidlali bilgidir. İstidlali bilgi her zaman bir ucu soruya açık bilgidir. İnsan ne kadar sağlam iman sahibi olursa olsun, istidlali bilginin yapısından dolayı hiçbir zaman sorulardan ve vesveseden kurtulamayacağını peşinen bilmelidir. Bu bilgiyi bilen kişi, kendini kötü hissetmez. İşte epistemolojik olarak bu bilgilerin değerlendirmesini sağlıklı olarak yapamayan insanlar “bana vesvese geliyor; demek ki ben imanı zayıf bir insanım” diye gereksiz yere kendilerine acı çektirir, mutsuz olurlar.

Şüphe ve vesvese istidlali bilgide oluyor. Mesela ben şimdi Ahmed’i karşımda görüyorum. Gördüğümden dolayı Ahmed’in burada olduğundan şüphelenmem… Bu bilgi zorunlu bilgi, ispata gerek olmayan açık bilgidir. Ama Ahmet mutfağa geçse, onu göremesem ve Ali’ye “Ahmet nerede?” diye sorsam, Ali de; “Ahmet mutfakta” dese, bu bilgi istidlali bilgi olur benim için. Bu bilginin doğruluğuna inanabilmem ise bilginin geldiği kaynağa bağlı… Mesela, Ali’den şüphelenmezsem, aklına ve bana yalan söylemeyeceğine güvenim tamsa, o zaman “Ahmet demek ki mutfaktaymış” derim ve Ahmed’in mutfakta olduğundan asla şüphelenmem. Gözümle görmediğim halde şüphelenmem. Eğer şüphelenirsem iki kişiden birinde sorun var demektir. Ya bende sorun vardır yani ben sağlıklı bir şüphe içindeki adam değilim demektir ya da “Ali’ye güvenmiyorum, çok yalancı birisidir, yalan söylemiş olabilir” demiş olurum. İşte Allah’a, Peygambere iman da böyledir.

Allah’a iman görerek olmaz. İman gaybe olur, imtihan gereği bu böyledir ve istidlali bilgiyle olur. İmanın gayba olması ve istidlali bilgiyle olması, o bilginin kesin olmadığı anlamına gelmez. Çünkü öyle istidlali bilgiler vardır ki kesinliğinin zorunlu bilgiden farkı yoktur. Mesela dünyanın yuvarlak olması, güneşin etrafında dönüyor olması, gezegenlerin varlığı hep istidlali bilgilerdir. Biz uzaya çıkıp bu bilgileri test etmedik. Ama bize gelen resimler, video görüntüleri bilim adamlarının bu konudaki beyanları gibi bilgiler istidlali bilgi olmasına rağmen, bizde zorunlu bilgi etkisi yaptı. Şimdi kimse bu bilgilerden kuşku bile duymaz. Onun gibi, Allah’ın varlığı her ne kadar istidlali bilgi ise de, böyle zorunlu bilgi gibi kesindir. Delillerle ispatlanabilir. Ama söylediğimiz gibi istidlali bilgiye insanlar şüpheyle bakabilir, kuşkulanabilir, hakkında vesveselenebilirler. Bu şüphe, bilginin kesin olmadığından kaynaklanmaz, istidlali bilginin yapısından kaynaklanır.

İmanlı olduğu halde vesveseli olan insanların alameti nereden belli olur denirse onların alameti şudur:

Onlar kalpleriyle iman etmişlerdir. İmansız olmaktan titrerler ve korkarlar. Akıllarına gelen şüpheler, sorular, çirkin sövmeler, cinsel objeler vs. yüzünden kendilerini çok kötü hisseder ve küfre düştüklerini sanırlar ve bu sebeple de acı çekerler. Hâlbuki bu kişilerin hali şüphe değil vesvesedir. Vesvesenin böyle olanı imanın kemalindendir. Bu sorulara cevap vermek gerekli değildir. Çünkü imanın yanında her zaman soru vardır. Bu soruları susturmak da mümkün değildir. En kesin cevaplarını versen bile sorular susmaz, vesvese bitmez. Bu sorulara kelam alimleri zaten ampirik bilgi kesinliğinde cevaplar vermişlerdir. Müslümanların hiçbirinin bu sorulardan korkmasına gerek yok. İşte ben Allah’ın izniyle buradayım.

Aklınıza gelen bütün soruları sorabilirsiniz, hepsinin cevapları bende hazır. Ben bütün bu soruları 11 yıllık fikir çilesi yıllarımda düşündüm, sordum ve ispat ettim. Bütün bu bilgilerden bilerek şüphe ettim. Sizler için hepsinin doğruluğunu matematiksel ispat gücünde ispat ettim. Şimdi bir Müslümanın bu sorularla boğuşmasına artık gerek yok. Ben buradayım. Yine bir Müslümanın bu sorulardan korkmasına da gerek yok. “Şenel İlhan Beyefendi ispat etmiştir” diyerek rahatça imanın keyfini çıkarın… Allah’ın izniyle kendime bu konuda öyle güveniyorum ki bir stadyum dolusu kâfiri, ateistti hatta şeytanı bu bilgilerimle iman ettiririm, yeter ki inadi ve isyani küfrün içinde olmasınlar…

Netice olarak diyebilirim ki, bu tür konuları düşünmek her ne kadar günah ve yasak olmasa da, herkesin yapması uygun değildir. Bu konuların detayı kelam ilminin konusudur. Böyle bir şey gerekli olursa ehil olan Müslüman kelam âlimlerinin eserlerinden faydalanmayı tercih etmelidir. Bu iş, vesvesesini tefekkür sananların işi değildir.

Şenel İlhan

89 yorum

  1. Allah razı olsun çok aydınlatıcı bir makale.

    • İnsanın içindeki soru işaretlerine dair çok sıradışı ve çarpıcı bir yazı.

    • Cok faydali

    • Sanırım şüpheyi nasıl yorumlarsın diye sorsalar en iyi böyle yorumlanır derdim.Metodik şüphe normal olandır, amaçlanmış şüphe tehlikelidir. Yazı çok açıklayıcı, ikna edici ve her kişi tarafından anlaşılabilecek kadar etkileyici olmuş. Tebrikler.

    • S.Şenel İlhan gibi Şahsiyetlerin toplumdaki yerinin  yokluğu kadar, İnsanlık Alemi için bir yoksulluk düşünülemez.O zaman bu yoksulluktan kurtulmak için Dünya ve Ahiret zenginliğini elde etmek için S.Şenel İlhan Bey Efendiyi Takip etmelidir diye düşünüyor ve tüm sayfa ziyaretçilerine tavsiye ediyorum.

    • çok güzel açıklamalar sagolun

    • Allah sizden bin kere razı olsun 

  2. Çok faydalı bir yazı olmus. Vesvesenin korkulmayacak bir şey olduğunu anladım.

  3. Allah razı olsun

  4. Vesveseyle ilgili güzel bir yazı olmuş

  5. Elinize, yüreğinize saglık hocam.Tüm müslüman kardeşlerimizin okuması gereken faydali bir makale olmuş.

  6. hepınızden allah razı olsun

  7. Allah razı olsun… gerçekten de yazı çok açıklayıcı olmuş… benim için iyi bir kaynak oldu.

  8. Hocam iinanın ssu vvesvese yyüzünden hhic hhuzurum kkalmamıştı ccok rrahatladım.Allah rrazı oolsun

  9. enteresan bilgiler

  10. Allah razı olsun.

  11. Allah razı olsun (kalbin imani zihinden gecen dusuncelerle bozulmaz)bunu bilmek iyi oldu

  12. ALLAH SİZLERDEN RAZI OLA  çok güzel bilgiler

  13. allah razı olsun bizleri aydınlattığınız için

  14. Vesveseye ”aldırmamak lazım” deyip geçilmemiş.. Tamamen bilimsel dayanaklar oluşturulmuş ve hiçbir açık kapı bırakılmamış..  İnsanın vesveseli olduğuna nerdeyse şükredesi geliyor ve bu psikolojik rahatlık insanı vesveseden de kurtarıyor. Müthiş bir yazı tebrik ediyorum…

  15. Şenel İlhan bey’in bu makalesi gerçekten çok aydınlatıcı bir insanın bu yazıyı okuyupta vesveselere takılması mümkün değil.

  16. gerçekten bu yazı bu konudaki son nokta çok şükür ki dünya da böyle bir insan var. Allah burda emeği olan herkesten razı olsun

  17. Bu yazıyı okuduktan sonra gerçekten kendime geldim mükemmel bir yazı Allah razı olsun.

  18. Kale gibi imanı olupta acaba ben imansızmıyım diye düşünen binlere,en azından bu düşünceyi bir an aklından geçiren ve kendini kötü hisseden milyonlara derin bir oh çektirecek bir yazı.

  19. allah razı olsun kardeş aklıma cinsel objeler geliordu kendimi çok kötü hissediyordm tuvalete falan kapanıodm şu yazını okudumda rahatladm inan şu yazıda emeği olsan herkesdn allah razı olsn

  20. çok güzel bi yazı olmuş gerçektende faydalı bilgi verici bu konuyla ilgili anlatılabilecek en doğru bilgi yazandan söyleyenden Allah razı olsun inşallah.

  21. Vesvese ancak bu kadar güzel tanımlanabilir ve üstesinden gelmesi de bu kadar güzel açıklanabilirdi.

  22. vesvese çağımızın hastalığıdır. Bende bu sohbetleri kullanarak çok insanın tedavi olmasına vesile oldum. emeği geçenlere çok teşekkürler.

  23. İman ile inancın ayırımını öğrenmiş oldum.

  24. bu mükemmel eser sayesinde vesvese artık sadece vesvese….

  25. zamanımızın en büyük hastalıklarından biri olan vesvese, son derece güzel anlatılmış ve ilacıda tüm insanlığa sunulmuş büyük bir hizmet olmuş.Allah razı olsun Şenel İlhan beyefendiden.insanlık vesvese gibi daha birçok hastalıklara ilaç olacak fikirlere aç durumda ve Şenel İlhan beyefendi gibi büyük insanlarada tabi…

  26. şüphelerini kuşkularının boş bir kuruntu olduğunu anlatıyor vesvese yazısı.Allah Şenel İlhan Beyefendiden razı olsun…

  27. Harkulade cok super bir yazi Allah razi olsun

  28. Vesvese konusu ele alan Gönül Dergisi ve Baş yazarı Şenel İlhan Beyefendi den Allah razı olsun. Vesvese meselesine miad olacak insanların ve çağımızın hastalığı olan vesveseden  kurtaracak; vesveseyi tarih edecek bir çalışma böyle güzel bir çalışmaya yazı demek nankörlük olsa gerek . Çünkü Bu olsa olsa Bir BAŞYAPIT olur. evet kesinlikle vesvesenin ilacı çözümü tek çıkış yolu derde deva…  

  29. Vesvese konusunu bu kadar kapsayıcı bir şekilde ele bu yazıyı her müminin okuması dileğiyle Allah Şenel İlhan’dan razı olsun

  30. Vesvese nin ne olduğu hele bir de çeşitleri ancak bu kadar açık anlatılabilirdi….

  31. Yazıyı yazan Şenel İlhan beyefendiden Allah razı olsun problemlerimize çare oldu.

  32. Vesveseyi bu kadar güzel açıklayan başka bir yazı bulmak mümkün olamaz. Allah razı olsun Allah hizmetinin boyutunu her açıdan en güzel yapsın.

  33. Allah Şenel ilhan beyfendiden razı olsun, bu vesvese konusundan cok istifade ettim..

  34. vesvese den müzdarip arkadaşların okuması gerekli bence

  35. vesvese üzerine herşey çok güzel anlatılmış.Hatta hislerinin ne olduğunu tanımlayamayanlara teşhis konulmuş ve tedavisi yapılmış.

  36. Muhammed EMİN

    Şimdiye kadar okuduğum çağımızın bu büyük hastalığı olan vesvese için çok mükemmel açıklama ve tavsiye olmuş Şenel İLHAN beye çok teşekkür ederim

  37. şüphe nin ve vesvese nin anlatışdığı açıklayıcı bir yazı.

  38. Ahir zamanla ilgili vesvese hastalığını Şenel İlhan Beyefendi çok orijinal anlatmış.Allah kendisinden razı olsun.O nu bizden bizi ondan ayırmasın inşaallah.

  39. Vesveseyle ilgili çok yazı takip ettim ama hiç bu kadar faydalı ve topluma hayırlı başlangıçlara yol açacak yazı görmedim Allah Şenel İlhan’dan razı olsun. Bu yazıyı yazan kalemin daha nice faydalı yazılar yazacağını düşünüyorum ve Allah O’na güç kuvvet versin diyorum. 

  40. İçimizdeki bizi rahatsız eden düşüncelerin vesvese olduğunu ve bunlardan korkmamamız gerektiğini öğrendim şimdi çok rahatladım, Allah sizden razı olsun.

  41. Şenel İlhan Beyefendi vesvese ile ilgili problemleri kökünden çözmüş.

  42. Allah razı olsun. Çok güzel yazı, elhamdülillah vesvese hakkında çok güzel bilgi oldu.
    Hemen hemen tüm vesveselerimden kurtuldum. Allah Şenel İlhan beyefendiden razı olsun!

  43. Allah razı olsun. Çok istifadelendim. Çok güzel yazı, elhamdülillah vesvese hakkında çok güzel bilgi oldu.
    Hemen hemen tüm vesveselerimden kurtuldum. Allah Şenel İlhan beyefendiden razı olsun!

  44. Bu yaziyi yazam Allah razi olsun.Çok faydalandim.

  45. İnsanın zihnindeki bir yığın bilinmeze çare oluyor vesvese yazısı Allah razı olsun.

  46. Harika bir yazı Allah razı olsun

  47. Harika bir yazı Allah razı olsun

  48. gönül dergisi vesvese ile ilgili gönüllere hitap etmeyi bilmiş.

  49. vesvese si olmayan yok ama konuya bu kadar açıklık getirende yok. çok güzel .

  50. Allah razı olsun sizden 

  51. bu vesvese sohbet süper olmus.. allah yazandan yayinlayanda razi olsun

  52. Harika bir yazı Allah razı olsun

  53. Allah razı olsun Şenel İlhan beyefendiden.

  54. vesveseli insanlara süper bir ilaç olmuş…

  55. Çok faydalı bir yazı teşekkürler

  56. Cok guzel anlatmisiniz Allah raz
    i olsun sizden kafamdaki bir cok sorudan kurtuldum

  57. Böyle bir konuyu ancak insanı tanıyan gerçek feraset ehli birisi yazabilir… Allah Razı olsun…

  58. Allah razı olsun çok iyi bir yazı…

  59. Ömrü hayatımda bundan daha güzel ve şifa veren bir VESVESE yazısı okumadım. Allah Şenel İlhan Beyefendiden ebeden razı olsun. Çok faydalandım ve faydalandır

  60. Mehmet Ffatih Yalçıner

    İmanlara vesile olacak bir makale, Allah razı olsun

  61. Vesvese ye yaşadığımız yüzyılda Şenel İlhan Bey çözüm sunmuş.Allah O’ndan razı olsun.

  62. Vesvese nin de insanda bulunması gerektiği çok güzel anlatılmış.Gönül dergisini kutluyorum…

  63. İnsanın deriniyle düşünce boyutuyla ilgili güzel bir yazı.Vesvese yazısı sıkıntıları çözecek bir yazı.Allah razı olsun. Yazandan yayınlayandan

  64. İnsanın içindeki rahatsızlığı nasıl çözeceğini anlatan muhteşem bir yazı, demekki işin iç yüzü gerçek olmayanları  kendimiz sanarak kendimize haksızlık yapıyormuşuz, oh be rahatladım.

  65. Vesvese insanın görünmeyen dünyasında düşünce boyutuyla ilgili önemli bir mesele.Bu yazıda çok güzel anlatılmış.Gönül dergisine teşekkürler.Bu güzel yazıların devamını bekliyoruz

  66. Vesvese üzerine yazılmış en mükemmel yazı.Allah Seyid Şenel ilhandan razı olsun….

  67. vesvese üzerine çözüm üreten faydalı bir yazı.

  68. harika, hiç böyle etkileneceğimi beklemiyordum. yazandan Allah razı olsun, bu yazıyı herkes okumalı

  69. Şenel Beyden Allah razı olsun bir konuyu bu kadar güzel açıklayabilecek başka bir yazı yoktur herhalde insanı bilen birinin olması ne güzel iyiki varsın.
    Senin varlığın bize daha çok yaşama sevinci veriyor, iyi ki varsın…

  70. allahım kabul ederse inşallah  rabbimizin emrettigi namaza başladım elhamdulillah rabbim inşallah herkezin kıldıgı namazı kabul eylesin kılmayanlara da namaz kılmanın kurtuluş yolu oldugunu hak yolu oldugunu iman yolu peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin yolu oldugunu cennetin yolu oldugunu hayırlı birşey le vesile ederek inşallah kılmayı nasip eylesin inşallah …..
    yanlız bu vesvese herkezde oldugu gıbı bende de var namaz kılarken abdest alırken dua okurken tesbih cekerken hatta insanlarla konuşurken bile icimden kötü vesvese sürekli kötü fisiltilar yapıyyor hemde durmaksızın  küfürler hiç susmuyo ama buna ragmen ben devam edıp namazı kılıyorum duamı edıyorum bu yuzden uzuntu duyuyorum ama elhamdulillah gececek bu vesveseler kötüden ıyı ye donusecek ınsallah sizde takmayın ıcınızden ne gecıyorsa gecssın kardeslerım takmayın dua edın inşallah ….selamunaleykum

    • Allah razı olsun. Vesvese hakkında en kapsamlı açık ve örnekler veren bilgi olmuş…Allah ilminizi artırsın..

  71. vesvese çok kötü bir şey insan hiç bir şey yokken aklına kötü şeyler geliyor ALLAH C.C KİMSENİN BAŞINA VERMESİN…

  72. Hulya Çakır

    Şenel İlhan Beyefendi ispat etmiştir.diyorum ve artık vesvese gelmesinden korkmuyorum.Teşekkür ederim …

  73. Bu yazıyı okuduktan sonra çok etkılendım sankı benım ıcın yazılmıstı.Özellikle son 1 haftadır yasadıgım bazı sıkıntılara derman oldu.Hocam Allah sızden razı olsun…

  74. hocam Allah sızden razı olsun.Arayıpta bulamadıgım bı yazı

  75. İç dünyamız hakkında bizde oluşan kaosla beraber problemler dünyasında yaşıtoruz, nasıl çıkacağımızıda bilmiyoruz; Şenel Bey bizim çıkış kapımızın anahtarı olarak önümüze bir ışık olarak bütün ihtiyaçlarımıza yardımcı olacaktır inşaaallah, Allah ondan razı olsun, iyi ki varsınız.

  76. mutlaka bu yazının sahıbı ıle gorusmem lazım telı varmı acaba

  77. FUNDA YILDIZAK

    ÇOK AYDINLANDIM. KEŞKE BU YAZINIZI 20 YIL ÖNCE OKUSAYDIM DA İŞKENCELER İÇİNDE KIVRANMASAYDIM. ALLAH RAZI OLSUN

  78. Yazarımızı bende takip ediyorum ve yazılarını okuyorum. Harika. Sanırım çok güçlü bir kalem. İnsanı rahatlatıyor.

  79. Büşra Ordukaya

    Bende  gerek  imani  konularda ,  gerek  kişiliğimle  ilgili,  gerekse nişanlıma duyduğum sevgi ile ilgili vesveseye  kapılıyordum  bir müddettir  .   sürekli aklımı birşeylerle   oyalamaya  çalışıyordum vesveseden  kurtulmak için ama  nafile  geliyordu.  korkulacak  birşey   olmadıgını  gördüm, öğrendim .

    Gerçekten de artık:   ” iman kökü kalpte, dalları ve yaprakları zihinde olan bir ağaca benzer. Zihinde esen şüphe vesvese fırtınaları, ağacın yaprak ve dallarını sallarsa da kökü kalpte olduğu için asla söküp atamaz. Bu sebeple paniklemeye hiç gerek yoktur. Vesvese, konuşarak ve kâle alınarak susturulamaz. ”   diye düşünüyorum.              

     ALLAH RAZI OLSUN ÇOK GÜZEL YAZI GERÇEKTEN..

  80. grçekten çok faydalı bir yazı olmuş

  81. Allah sizden razi olsun

suat için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.