Tebessüm Etmek / Eğitimci Sedat Ertekin

gonul_17_tebessumİnsan yeryüzünde konuşarak iletişim sağlayan bir varlıktır. Mademki diğer insanlarla iletişimimiz konuşarak oluyor, öyleyse bu iletişimi en güzel şekilde yerine getirmek için çok güzel konuşmamız gerekir. Güzel ve etkili konuşma yani hitabet, kendimizi en doğru şekilde ifade etmemizi sağlayan bir araçtır. İnsanlar ilk olarak kılık kıyafetimize bakarlar. Akabinde kurduğumuz birkaç cümleye bakarak şahsımızla ilgili büyük ölçüde kanaat sahibi olurlar. Yani hitabet; insanların bizim kişiliğimizi, kimliğimizi, şahsiyetimizi, değer yargılarımızı anlamalarını sağlayan en önemli unsurlardan biri, belki de en önemlisidir. Öyleyse kendimizi en güzel şekilde ifade etmek için dilimizi en güzel şekilde kullanmalıyız. Eğer bozuk bir dile sahipsek veya yetiştiğimiz yörenin mahalli lehçesiyle konuşuyorsak insanlar bizi çok dikkate değer bulmayacaktır. Mahalli bir dil kullanırsak insanlar da bizi sadece mahalli bir kişilik olarak algılayacaktır. Dilimizi güzel konuşmak hususunda ülkemizde genel kabul edilen görüş İstanbul Türkçesiyle konuşmaktır.
Dil büyük bir nimet olduğu gibi aynı zamanda da büyük bir imtihandır. İnsanı cennete de sokar cehenneme de. Bir cümleyle baş tacı da edilirsiniz, baş aşağı da. Dikkat etmemiz gereken hususlardan biri de çok dinleyip az konuşmaktır. İki gözümüz iki kulağımız olduğu halde dilimiz bir tanedir. O da ağzımızın içine hatta otuz iki dişimizin arkasına saklanmıştır ki lüzumsuz konuşmayalım. Yani iki kere görüp iki kere dinleyip bir defa konuşalım…
Rabbimizin bu konuya verdiği ehemmiyeti düşünürsek Kur’an’a bakmamız gerekir ki Kur’an gelmiş geçmiş en etkileyici eserdir. Peygamber Efendimiz de (sav) insanların en anlaşılır ve  en düzgün konuşanıydı. Hatta Hz. Musa (as) dilindeki konuşma güçlüğünden dolayı “Dilimin düğümünü çöz.” şeklinde Allah’a (cc) dua etmiştir ki bu da Tâ Hâ sûresinde geçmektedir. Kendisinden daha güzel konuşan Hz. Harun’u (as) kendisine yardımcı olarak Rabbinden istemiştir.
Bir ayette de Rabbimiz “Kullarıma söyle, en güzel sözü söylesinler…” (İsrâ, 17/53) buyurmaktadır.
Bir hadis-i şerifte de “Şüphesiz ki Allahu Teâlâ, sığırın otu yerken ağzında evirip çevirdiği gibi, sözü ağzında evirip çevirerek lügat paralayan kimselere buğz eder.” buyurulmuştur. (Ebu Davud, Edeb, 94) Bu ayet ve hadislerden de anlıyoruz ki Allah (c.c.) bu konuya çok önem vermektedir.
Tabi ki gevezelikten ve boş konuşmaktan da uzak durmalıyız. Yine bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: “Allah’a ve ahiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun!” (Buhârî)
Tekrar gelelim hitabet konusuna. Hitabet sadece duygu ve düşünceleri aktarmak değil, “etkili” şekilde aktarma sanatıdır. Diksiyon ise kelimeleri düzgün ve doğru kullanmaktır. Hitabet ile edebi konuşma aslında farklı şeylerdir. Bir insan çok edebi konuştuğu halde insanlar ondan etkilenmeyebilir. Hatta o konuşurken insanlar uyuyabilir. Hitabetten kastedilen insanların duygu, düşünce ve fiillerini harekete geçirici bir konuşma tarzı sergilenmesidir. Yani etkili konuşma; kısa, vurucu ve harekete geçirici olmalıdır. İyi bir hatip olmanın ilk şartı yine iyi bir dinleyici olmaktır.
İyi bir hatip sesi doğru kullanmalı, sürekli aynı seviyede tutmamalıdır. Bazen sesi kısmalı bazen yükseltmeli bazen duygusal olmalı bazen sükûtun sesini dinlemelidir.
Dikkat çekerek dinleyiciler uyarılmalıdır. Bunun için de bazen espri yapmalı bazen de hayatın içinden çarpıcı örnekler verilmelidir. Anlatılan konu somut hale getirilmelidir. Konu hayati bile olsa eğer dinleyicinin ilgisini çekememişseniz sözleriniz havada kalır. Dikkat ederseniz akademisyenleri sadece öğrenciler dinler. Oysa öyle hatipler vardır ki milyonları peşinden sürükler. Bunun için dinleyici ile kalpten kalbe bir köprü kurmalı, onlarla empati yapılmalıdır.
Hitap ettiğiniz gruba göre de kendinizi ayarlamalısınız. Hitap ettiğiniz kesim kadınlar çocuklar veya bir meslek grubu olabilir. Bunları da göz önünde bulundurmalı ve verdiğiniz örnekleri hitap ettiğiniz grubun ilgi alanlarından seçmelisiniz ki konu daha iyi anlaşılsın. Mesela bir çiftçi grubuna hitap ettiğinizi düşünelim… Onlara, “Bir kuantum fizikçisi şöyle söylemiş…” diyerek söze başlarsanız olmaz. “Bir gün bir köylünün sarı öküzü ile siyah öküzü varmış…” diye bir örnek verir veya bir hikâye anlatırsanız bu onların daha çok ilgisini çeker. Hatta söz uçar gider ve genellikle sadece anlattığınız hikâye onların aklında kalır. Dolayısı ile verdiğiniz örnekler hayatın içinden olmalı ve çok ilgi çekmelidir.
Görsel medyada dünyaca ünlü hatipler dinledim. Dikkatimi çeken özellikleri; başlarından geçen olayları basit, sade fakat çarpıcı bir şekilde, muhabbetle anlatmaları ve dinleyici ile kurdukları sıcak iletişimdi. Dünyada daha çarpıcı hikâyeler olmasına rağmen onların farkı bunu çok iyi pazarlamaları idi.
Ayrıca maddeleştirerek anlatım da yöntemlerden biridir. Hadislerin birçoğunda da bu yönteme rastlıyoruz. Mesela bazı hadisler “Şu kadar grup insan vardır ki…” diye başlar ve tek tek maddeler halinde sıralanır.
Kelime ve kavram hazineniz çok geniş olmalıdır. Kilerde ne kadar çok malzeme varsa o kadar güzel yemek çıkar. Herkesin farklı bir üslubu vardır. Siz de kendi üslubunuzu keşfedin. Hazır cevap olmak ve tabir yerindeyse “taşı gediğine koymak” önemlidir. Bazen sorulara fıkralarla cevap vermek dahi etkileyici olabilir. Konuyu somutlaştırmaya ve hayata dayalı anlatmaya en güzel örneklerden biri de Mesnevidir ki hikâyelerle doludur. Kur’an-ı Kerim’de de birçok kıssa geçmektedir.
Dinleyiciler sizi hem çok önemsemeli hem de kendilerinden biri olarak görmelidir. Ukala ve kibirli insanları kimse dinlemek istemez. Ayrıca yaşantınızla fiilleriniz uyumlu olmalıdır. İnsanlar artık çok bilmiş egosunu ve ilmini dayatan hocalardan ziyade; anlattığını yaşayan, anlattıklarını ahlaklarına sirayet ettirmiş insanları dinlemek istiyorlar. Yoksa istediğiniz bilgiyi “Google”dan da elde edebilirsiniz.
Konuşmalarınızda insanları umutlandırın ve motive edin. Kur’an’da dahi cennet ayetleri cehennem ayetlerinin sekiz katıdır. Biraz heyecanınız olsa dahi kendinize özgüveniniz tam olmalıdır. Konuşurken çelişki içerisinde olursanız muhatabınız bunu hemen fark eder ve sizi artık dikkate almaz.
İstisnalar hariç hatiplerin çoğu eskiden kötü konuşmacıydılar. Toplum karşısında hitap etmekten çekinmeyin. Bir süre sonra normale dönecektir. Fakat hazırlıksız da toplumun karşısına çıkmayın…
Son olarak önemli bir seminerden birkaç tavsiye ile konuyu tamamlayalım. Anlatacağınız konu hakkında heyecanlı, arzulu ve şevkli olun. Kendinizden örnekler verin, samimi itiraflarda bulunun. Dinleyicilerinize sevgi ve saygı gösterin, bunu her birine hissettirin. Beden dilinizi ustalıkla ve şuurlu olarak kullanın. Konuyla ilgili güldüren ama düşündüren esprileriniz mutlaka bulunsun. Konuya farklı ve ilginç açılardan bakın. Anlattıklarınızın nasıl pratik hayata geçirileceğine dair yollar gösterin. Konuşmalarınızda topluma örnek olan ve tanınan insanların güzel sözlerine, onların yaşam öykülerine yer verin.
Tatlı diliniz güler yüzünüz eksik olmasın. Sevgi ve muhabbetle, hoşçakalın.

2 yorum

  1. güzel bir yazı olmuş. kalemine sağlık…

  2. 🙂 🙂 Tebessümümüz eksik olmasın teşekkürler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.